English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | bars n. | parmaklıklar | ||
Tom looked through the bars. Tom parmaklıklardan baktı. More Sentences |
||||
General | bars n. | barlar | ||
In which of this Parliament's bars and restaurants is fairly traded coffee served? Bu Parlamentonun hangi bar ve restoranında adil ticareti yapılan kahve servis ediliyor? More Sentences |
||||
General | bars n. | çubuklar | ||
Patents on trivial software, such as progress bars, are a cause for concern and are not desirable. İlerleme çubukları gibi önemsiz yazılımlar üzerindeki patentler endişe kaynağıdır ve arzu edilen bir durum değildir. More Sentences |
||||
Sport | ||||
Sport | bars n. | jimnastik barı |