English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Law | ||||
Law | archipelago n. | takımada | ||
We also need rules within agricultural policy enabling small-scale agriculture in the archipelago to survive. Tarım politikasında da takımadalardaki küçük ölçekli tarımın ayakta kalmasını sağlayacak kurallara ihtiyacımız var. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | archipelago n. | takımada | ||
Thirdly, these initiatives only make sense if the economic situation in the archipelago really can be improved. Üçüncü olarak, bu girişimler ancak takımadalardaki ekonomik durum gerçekten iyileştirilebilirse anlamlıdır. More Sentences |
||||
Geography | ||||
Geography | archipelago n. | takımada | ||
Mountain regions and archipelagos may also be of relevance in this connection, however. Dağlık bölgeler ve takımadalar da bu bağlamda önem arz edebilir. More Sentences |
||||
Geography | archipelago n. | takımadalar | ||
The ever more strife-torn Indonesian archipelago is a case in point. Her geçen gün daha fazla çatışmaya sahne olan Endonezya takımadaları da bunun bir örneğidir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | archipelago n. | içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz | ||
Geography | ||||
Geography | archipelago n. | adalar | ||
Geography | archipelago n. | adalar denizi | ||
Geography | archipelago n. | birçok adadan meydana gelen adalar grubu | ||
Geography | archipelago n. | içinde çok ada olan deniz | ||
Geography | archipelago n. | takımadalar bölgesi |