English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | apparent adj. | aşikar | ||
It was apparent that she was not happy with the decision. Kadının bu karardan memnun olmadığı aşikârdı. More Sentences |
||||
Common Usage | apparent adj. | ortada | ||
The lack of a functioning social midfield is also apparent. İşleyen bir sosyal orta alanın eksikliği de ortadadır. More Sentences |
||||
Common Usage | apparent adj. | belirgin | ||
In top-level sport, this discrepancy is becoming increasingly apparent. Üst düzey sporda bu tutarsızlık giderek daha belirgin hale geliyor. More Sentences |
||||
Common Usage | apparent adj. | görünür | ||
This must be measured, and certain substances should not be excluded for no apparent reason. Bu ölçülmeli ve belirli maddeler görünürde bir neden olmaksızın hariç tutulmamalıdır. More Sentences |
||||
Common Usage | apparent adj. | belli | ||
It was apparent even from the first questions that this is a far from easy task. Bunun hiç de kolay bir iş olmadığı daha ilk sorulardan belliydi. More Sentences |
||||
General | ||||
General | apparent adj. | belli | ||
It was apparent that someone had taken the money by mistake. Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi. More Sentences |
||||
General | apparent adj. | açık | ||
I hope that cutting back on safety, which became so apparent in Überlingen, will not have fatal consequences. Umarım Überlingen'de çok açık bir şekilde ortaya çıkan güvenlik önlemlerinin azaltılması ölümcül sonuçlar doğurmaz. More Sentences |
||||
General | apparent adj. | görünür | ||
This is the most extreme version of a denial and violation of human rights apparent to us. Bu, insan haklarının inkâr ve ihlalinin bize görünen en uç versiyonudur. More Sentences |
||||
General | apparent adj. | görünüşte | ||
These seemingly apparent ideas are invisible and blind and unattainable to human beings because they can't think of them. Görünüşte apaçık olan bu fikirler insanlar için görünmez, kör ve ulaşılmazdır çünkü onları düşünemezler. More Sentences |
||||
General | apparent adj. | aşikar | ||
But it is apparent also that the analysis is indispensable to the later reconstruction of the total structures. Ancak analizin tüm yapıların daha sonra yeniden inşası için vazgeçilmez olduğu da aşikardır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | apparent adj. | açık | ||
It is therefore apparent that there is a useful role for Europe to play, subject to certain conditions. Dolayısıyla, belirli koşullara tabi olmak kaydıyla, Avrupa'nın oynayabileceği faydalı bir rol olduğu açıktır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | apparent adj. | görünür | ||
This must be measured, and certain substances should not be excluded for no apparent reason. Bu ölçülmeli ve belirli maddeler görünürde bir neden olmaksızın dışlanmamalıdır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | apparent adj. | görülebilir | ||
Parliament's full support for both your positions is apparent from the resolution that we have adopted. Parlamentonun her iki tutumunuza da tam destek verdiği kabul ettiğimiz kararda açıkça görülmektedir. More Sentences |
||||
Biochemistry | ||||
Biochemistry | apparent adj. | görünür | ||
Recurrent and continuous seizures occur when there is no apparent cause. Görünürde hiçbir sebep yokken yineleyen ve aralıksız nöbetler oluşur. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | apparent adj. | bariz | ||
General | ||||
General | apparent v. | yakın ilişki kurmak | ||
General | apparent adj. | besbelli | ||
General | apparent adj. | kolay anlaşılır | ||
General | apparent adj. | göze çarpan | ||
General | apparent adj. | anlaşılır | ||
General | apparent adj. | celi | ||
General | apparent adj. | görünen | ||
General | apparent adj. | zahiri | ||
General | apparent adj. | vazıh | ||
General | apparent adj. | görünürdeki | ||
General | apparent adj. | bedihi | ||
General | apparent adj. | gözle görünen | ||
General | apparent adj. | görünüşte olan | ||
General | apparent adj. | (miras, taht vb.) gerçekten hak kazanmış | ||
General | apparent adj. | meşru varis olan | ||
General | apparent adj. | meydanda olan | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | apparent adj. | anlaşılır | ||
Trade/Economic | apparent adj. | zahiri | ||
Physics | ||||
Physics | apparent adj. | gözlemcinin hareketi, çevresel değişiklikler gibi faktörleri göz ardı ederek gözlemlenen | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | apparent adj. | zahir |