apparent - Turkish English Dictionary

apparent

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "apparent" in Turkish English Dictionary : 35 result(s)

English Turkish
Common Usage
apparent adj. aşikar
It was apparent that she was not happy with the decision.
Kadının bu karardan memnun olmadığı aşikârdı.

More Sentences
apparent adj. ortada
The lack of a functioning social midfield is also apparent.
İşleyen bir sosyal orta alanın eksikliği de ortadadır.

More Sentences
apparent adj. belirgin
In top-level sport, this discrepancy is becoming increasingly apparent.
Üst düzey sporda bu tutarsızlık giderek daha belirgin hale geliyor.

More Sentences
apparent adj. görünür
This must be measured, and certain substances should not be excluded for no apparent reason.
Bu ölçülmeli ve belirli maddeler görünürde bir neden olmaksızın hariç tutulmamalıdır.

More Sentences
apparent adj. belli
It was apparent even from the first questions that this is a far from easy task.
Bunun hiç de kolay bir iş olmadığı daha ilk sorulardan belliydi.

More Sentences
General
apparent adj. belli
It was apparent that someone had taken the money by mistake.
Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi.

More Sentences
apparent adj. açık
I hope that cutting back on safety, which became so apparent in Überlingen, will not have fatal consequences.
Umarım Überlingen'de çok açık bir şekilde ortaya çıkan güvenlik önlemlerinin azaltılması ölümcül sonuçlar doğurmaz.

More Sentences
apparent adj. görünür
This is the most extreme version of a denial and violation of human rights apparent to us.
Bu, insan haklarının inkâr ve ihlalinin bize görünen en uç versiyonudur.

More Sentences
apparent adj. görünüşte
These seemingly apparent ideas are invisible and blind and unattainable to human beings because they can't think of them.
Görünüşte apaçık olan bu fikirler insanlar için görünmez, kör ve ulaşılmazdır çünkü onları düşünemezler.

More Sentences
apparent adj. aşikar
But it is apparent also that the analysis is indispensable to the later reconstruction of the total structures.
Ancak analizin tüm yapıların daha sonra yeniden inşası için vazgeçilmez olduğu da aşikardır.

More Sentences
Trade/Economic
apparent adj. açık
It is therefore apparent that there is a useful role for Europe to play, subject to certain conditions.
Dolayısıyla, belirli koşullara tabi olmak kaydıyla, Avrupa'nın oynayabileceği faydalı bir rol olduğu açıktır.

More Sentences
apparent adj. görünür
This must be measured, and certain substances should not be excluded for no apparent reason.
Bu ölçülmeli ve belirli maddeler görünürde bir neden olmaksızın dışlanmamalıdır.

More Sentences
Technical
apparent adj. görülebilir
Parliament's full support for both your positions is apparent from the resolution that we have adopted.
Parlamentonun her iki tutumunuza da tam destek verdiği kabul ettiğimiz kararda açıkça görülmektedir.

More Sentences
Biochemistry
apparent adj. görünür
Recurrent and continuous seizures occur when there is no apparent cause.
Görünürde hiçbir sebep yokken yineleyen ve aralıksız nöbetler oluşur.

More Sentences
Common Usage
apparent adj. bariz
General
apparent v. yakın ilişki kurmak
apparent adj. besbelli
apparent adj. kolay anlaşılır
apparent adj. göze çarpan
apparent adj. anlaşılır
apparent adj. celi
apparent adj. görünen
apparent adj. zahiri
apparent adj. vazıh
apparent adj. görünürdeki
apparent adj. bedihi
apparent adj. gözle görünen
apparent adj. görünüşte olan
apparent adj. (miras, taht vb.) gerçekten hak kazanmış
apparent adj. meşru varis olan
apparent adj. meydanda olan
Trade/Economic
apparent adj. anlaşılır
apparent adj. zahiri
Physics
apparent adj. gözlemcinin hareketi, çevresel değişiklikler gibi faktörleri göz ardı ederek gözlemlenen
Ottoman Turkish
apparent adj. zahir

Meanings of "apparent" with other terms in English Turkish Dictionary : 194 result(s)

English Turkish
General
the apparent truth n. görünen gerçek
The apparent truth was really a lie.
Görünen gerçek aslında bir yalandı.

More Sentences
become apparent v. belirgin hale gelmek
That has already become apparent.
Bu durum çoktandır belirgin hale gelmiştir.

More Sentences
heir apparent n. veliaht
apparent crater n. görünür krater
apparent area n. belirgin alan
apparent area n. görünür alan
local apparent noon n. mahalli öğle vakti
the apparent truth n. zahiri gerçek
the apparent truth n. görünür gerçek
apparent [obsolete] n. veliaht
apparent [obsolete] n. meşru varis
become apparent v. netleşmek
become apparent v. belirmek
become apparent v. belirmeye başlamak
make itself apparent v. kendini hissettirmek
make something apparent v. görünür hale getirmek
become apparent v. görünürlük kazanmak
become apparent v. önemi açığa çıkmak
recover or restore from apparent death v. yaşama döndürmek
recover or restore from apparent death v. hayata döndürmek
bear no apparent relationship to v. ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak
self-apparent adj. aşikar
self-apparent adj. besbelli
Phrases
it is apparent that expr. belli ki
it is quite apparent expr. oldukça açıktır ki
it's readily apparent that expr. kolayca anlaşılıyor ki
Colloquial
no apparent reason boner (narb) n. sebepsiz yere gerçekleşen ereksiyon
for no apparent reason expr. ortada hiçbir neden yokken
for no apparent reason expr. sebep yokken
Speaking
it is quite apparent expr. oldukça açık
Trade/Economic
apparent damage n. belirgin hasar
apparent title n. belirgin unvan
apparent danger n. belirgin tehlike
apparent maturity n. bono veya poliçenin vadesinin dolduğu gün
apparent danger n. görünür tehlike
apparent damage n. gözle görülen hasar
apparent title n. görünür unvan
apparent maturity n. vade dolum günü
Law
apparent easement n. açıkça görünen irtifak hakkı
apparent condition n. bariz şart
apparent defect n. belirgin noksanlık
apparent defect n. belirgin kusur
apparent error n. belirgin hata
apparent easement n. belirgin irtifak hakkı
apparent authority n. bilerek müsaade edilen yetki
apparent error n. görünür hata
apparent authority n. görünürdeki yetki
apparent good order and condition n. görünüşteki düzen ve durum
apparent condition n. görünen şart
apparent defect n. görünüşte kusur
apparent authority n. görünür otorite
apparent defect n. görünüşteki noksanlık
apparent authority n. görünür yetki
apparent heir n. kesin mirasçı
heir apparent n. meşru mirasçı
apparent condition n. zahiri şart
heir apparent n. muhtemel mirasçı
heir apparent n. muhtemel varis
Technical
apparent surface n. açık yüzey
apparent density of agglomerated cork n. agromeralı mantarın görünür yoğunluğu
apparent initial circumferential tensile strength n. başlangıçta görünür çember çekme mukavemeti
apparent specific gravity n. birim hacim ağırlığı
apparent specific gravity n. birim ağırlık
apparent specific gravity n. birim oylum ağırlığı
apparent motion n. görünürdeki devim
apparent volume n. görünen oylum
apparent porosity n. görünür porozite
apparent size n. görünür büyüklük
apparent vapor pressure n. görünür buhar basıncı
apparent candle power n. görünür mum gücü
apparent hardness n. görünür sertlik
apparent conductivity n. görünür iletkenlik
apparent motion n. göreli devinim
apparent viscosity n. görünür vizkozite
apparent brightness n. görünür parlaklık
apparent weight n. görünen ağırlık
apparent relative porosity n. görünür bağıl gözeneklilik
apparent solar time n. gerçek güneş zamanı
apparent sheet density n. görünür tabaka yoğunluğu
apparent solar day n. gerçek güneş günü
apparent orbit n. görünürdeki yörünge
apparent overall density n. görünür toplam yoğunluk
apparent porosity n. görünen porozite
determination of apparent density n. görünür yoğunluğunun belirlenmesi
apparent bulk density n. görünür yığın yoğunluğu
apparent power n. görünür güç
apparent angle of friction n. görünen sürtünme açısı
apparent noon n. gerçek öğle
apparent elastic limit n. görünen elastik limit
apparent depth n. görünen derinlik
apparent core density n. görünür göbek yoğunluğu
apparent surface n. görünür yüzey
apparent porosity n. görünür gözeneklilik
apparent solid density n. görünür katı yoğunluk
apparent magnitude n. görünürdeki parlaklık
apparent diffusivity n. görünen yayınırlık
apparent relative density and bulk density n. görülür bağıl yoğunluk ve hacim kütlesi
determination of apparent density n. görünür yoğunluk tayini
angle of apparent internal friction n. görünen içsel sürtünme açısı
apparent cohesion n. görünen koheziyon
apparent viscosity n. görünür viskozite
apparent expansion n. görünen genleşme
apparent specific weight n. görünen özgül ağırlık
apparent cohesion n. görünür kohezyon
apparent efficiency n. görünür verimlilik
apparent depth n. görünür derinlik
apparent density n. görünen yoğunluk
apparent temperature n. görünür sıcaklık
apparent density n. görünür yoğunluk
apparent circumferential pitch n. görünen dairesel hatve
apparent sideral time n. gerçek yıldız zamanı
apparent density n. görünen kesafet
apparent image n. görünür görüntü
real density and apparent density n. gerçek yoğunluk ve görünür yoğunluk
angle of apparent internal friction n. görünen iç sürtünme açısı
apparent relative density n. görünür bağıl yoğunluk
apparent reserve n. görünür rezerv
apparent porosity n. görünen gözeneklilik
apparent diameter n. görünür çap
apparent motion n. görünürdeki hareket
apparent bulk density n. görünür hacimsel yoğunluk
apparent resin content of material in the unmolded state n. kalıplanmamış malzemenin görünür reçine muhtevası
apparent interlaminar shear strength n. katmanlararası görünür kesme dayanımı
apparent interlaminar shear strength n. katlararası görünür kesme dayanımı
apparent interlaminar shear strength n. laminatlar arası görünür kesme mukavemeti
tamped volume and apparent density after tamping n. sıkıştırma işleminden sonraki sıkıştırılmış hacim ve görünür yoğunluk
apparent interlaminar shear strength n. tabakalararası görünür kesme dayanımı
determination of apparent density of powder and granule adhesives n. toz ve granül haldeki yapıştırıcıların görünür yoğunluğuklarının tayini
apparent specific gravity n. zahiri özgül ağırlık
apparent power n. zahiri güç
apparent temperature n. zahiri sıcaklık
apparent time n. zahiri zaman
Computer
apparent power n. görünür güç
apparent motion n. göreli devinim
Electric
apparent power of an alternative current n. alternatif akımın zahiri gücü
Textile
apparent effective thickness of the backing n. taban kaplamasının görünür etkin kalınlığı
Construction
apparent low bidder n. görünürdeki en düşük teklifin sahibi
Lighting
apparent magnitude n. görünür büyüklük
Aeronautic
apparent altitude n. belli irtifa
apparent mass n. belli kütle
apparent precession n. görünür presesyon
apparent horizon n. görünen ufuk
apparent thrust n. mil itmesi
apparent thrust n. şaft trastı
apparent specific weight n. zahiri özgül ağırlık
Marine
apparent reflection coefficient n. görünür yansıma katsayısı
apparent fixity depth n. görünür sabitleme derinliği
Petrol
determination of apparent viscosity n. görünür viskozite tayini
Mining
apparent porosity n. görünür porozite
Medical
apparent discomfort n. belirgin rahatsızlık
apparent color n. görünür renk
apparent viscosity n. görünen vizkozite
apparent efficiency n. kolon verimi
apparent density n. serbest yoğunluk
Psychology
apparent motion n. zahiri hareket
Optics
effective apparent field of view n. etkin görünür bakış alanı
apparent movement n. zahiri hareket
apparent movement n. durağan resimlerin hızla hareket ettirilmesiyle hareketli nesneler gibi gözüktüğü optik yanılsama (örn: çizgi filmler)
apparent motion n. durağan resimlerin hızla hareket ettirilmesiyle hareketli nesneler gibi gözüktüğü optik yanılsama (örn: çizgi filmler)
Food Engineering
apparent coefficient n. görünür katsayı
Geometry
apparent diameter n. görünür çap
apparent diameter n. zahiri çap
Physics
coefficient of apparent expansion n. görünür genleşme katsayısı
apparent magnitude n. görünür kadir
apparent magnitude n. görünür parlaklık
apparent magnitude n. bir gök cisminin dünya'dan görünen parlaklığının ölçüsü
Chemistry
no apparent public health hazard n. belirsiz toplum sağlığı tehlikesi
Marine Biology
apparent digestibility coefficient n. görünen sindirim katsayısı
Astronomy
apparent noon n. gerçek öğle
apparent solar day n. gerçek güneş günü
apparent orbit n. görünürdeki yörünge
apparent solar time n. gerçek güneş zamanı
apparent brightness n. görünür parlaklık
apparent sidereal time n. gerçek yıldız zamanı
apparent magnitude n. görünürdeki parlaklık
Environment
apparent velocity n. görünür hız
apparent losses n. görünen kayıplar
apparent crater n. zahiri krater
Meteorology
apparent temperature n. hissedilen sıcaklık
apparent air temperature n. hissedilen hava sıcaklığı
Geology
apparent dip n. görünür dalım
apparent resistivity modelling n. görünür özdirenç modellemesi
apparent age n. görünür yaş
apparent resistivity data n. görünür özdirenç verileri
apparent dip n. görünür eğim
Military
apparent precession n. görünen sapma
apparent horizon n. görünen ufuk
apparent wander n. görünen sapma
apparent position n. zahiri mevki
apparent sun n. zahiri güneş
apparent speed n. zahiri hız
apparent elevation n. zahiri yükseklik açısı
apparent azimuth n. zahiri istikamet açısı
Photography
apparent field of view n. görünür bakış alanı