English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | amaze v. | şaşırtmak | ||
The paradoxes of this Parliament never cease to amaze us. Bu Parlamento'nun paradoksları bizi şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | amaze n. | şaşkınlık | ||
I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive. El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim. More Sentences |
||||
General | amaze v. | hayrete düşürmek | ||
It amazes me that you would do something this stupid. Böyle aptalca bir şey yapacak olman beni hayrete düşürüyor. More Sentences |
||||
General | amaze n. | hayranlık | ||
General | amaze n. | hayret | ||
General | amaze v. | afallatmak | ||
General | amaze v. | hayrette bırakmak | ||
General | amaze v. | hayran bırakmak | ||
General | amaze v. | hayret ettirmek | ||
General | amaze v. | şaşkına çevirmek | ||
General | amaze v. | hayret uyandırmak | ||
General | amaze v. | şaşkınlık uyandırmak |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | amaze [obsolete] n. | akıl karışıklığı |
General | amaze [obsolete] n. | panik |
General | amaze [obsolete] v. | allak bullak etmek |
General | amaze [obsolete] v. | birbirine katmak |
Speaking | ||
Speaking | you amaze me expr. | beni şaşırtıyorsun |
Speaking | you never cease to amaze me expr. | sürekli beni şaşırtıyorsun |