English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | alienate v. | yabancılaştırmak | ||
Such an approach alienates the citizens and increases their suspicion instead of bringing them closer. Böyle bir yaklaşım vatandaşları yakınlaştırmak yerine yabancılaştırır ve kuşkularını arttırır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | alienate v. | uzaklaştırmak | ||
Promoting European political parties will only further alienate the citizen from European politics. Avrupalı siyasi partileri teşvik etmek, vatandaşları Avrupa siyasetinden daha da uzaklaştıracaktır. More Sentences |
||||
General | alienate v. | soğutmak | ||
His coolness has alienated his friends. Onun soğukluğu arkadaşlarını soğuttu. More Sentences |
||||
General | alienate v. | devretmek | ||
General | alienate v. | yabancılaştırmak | ||
General | alienate v. | yabancılaşmak | ||
General | alienate v. | aralarını açmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | alienate v. | devir ve ferağ etmek | ||
Trade/Economic | alienate v. | ferağ ve temlik etmek | ||
Trade/Economic | alienate v. | temlik etmek | ||
Law | ||||
Law | alienate v. | devretme | ||
Law | alienate v. | devretmek | ||
Law | alienate v. | ferağ etmek | ||
Law | alienate v. | mülkiyeti devretmek | ||
Law | alienate v. | temlik etmek |