Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (birini/bir şeyi birine/bir şeye) emanet etmek | entrust (someone or something) to (someone or something) v. | ||
This control over their work programme will be entrusted to the parliamentary committees, and even Parliament itself. Çalışma programları üzerindeki bu kontrol parlamento komisyonlarına ve hatta Parlamentonun kendisine emanet edilecektir. More Sentences |
||||
Phrasals | (birini/bir şeyi birine/bir şeye) emanet etmek | trust (someone or something) with (someone or something) v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (birine/bir şeye) güvenip (birini/bir şeyi) emanet etmek | entrust (someone or something) with (someone or something) v. |