Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (birini bir şey yapması) için kandırmak | trick (one) into (doing something) v. | ||
She felt she had been tricked into marriage. Mary evlenmek için kandırıldığını düşünüyordu. More Sentences |
||||
Phrasals | (birini bir şey yapması) için kandırmak | persuade (one) to (do something) v. | ||
Phrasals | (birini bir şey yapması) için kandırmak | sucker (one) into (doing something) v. | ||
Phrasals | (birini bir şey yapması) için kandırmak | wheedle (one) into (doing something) v. |