|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
yüklemek (internet üzerinden bilgisayara program) |
download v.
|
|
She downloaded an antivirus.
O, bir antivirüs yükledi.
More Sentences
|
2 |
General |
üzerinden geçmek |
cross over v.
|
|
They crossed over the bridge.
Köprünün üzerinden geçtiler.
More Sentences
|
3 |
General |
üzerinden geçmek |
pass over v.
|
|
A wave of Islamophobia is passing over Europe at present.
Bir İslamofobi dalgası şu anda Avrupa'nın üzerinden geçiyor.
More Sentences
|
4 |
General |
üzerinden atlamak |
jump v.
|
|
Nor should the candidate countries fix the measuring rod so high up that it is no longer possible to jump over it.
Aday ülkeler ölçüm çubuğunu üzerinden atlanamayacak kadar yükseğe de sabitlememelidir.
More Sentences
|
5 |
General |
üzerinden atlamak |
leap over v.
|
|
He leaped over the shallow ditch.
Sığ hendeğin üzerinden atladı.
More Sentences
|
6 |
General |
üzerinden atmak |
get over v.
|
|
We will have to get over the feeling of helplessness.
Çaresizlik duygusunu üzerimizden atmamız gerekecek.
More Sentences
|
7 |
General |
üzerinden uçmak |
fly over v.
|
|
The plane flew over the mountain.
Uçak dağın üzerinden uçtu.
More Sentences
|
8 |
General |
üzerinden geçmek |
run v.
|
|
I shall just run through a few of the problems that I still see with the legislation.
Mevzuatla ilgili hala gördüğüm birkaç sorunun üzerinden geçeceğim.
More Sentences
|
|
9 |
General |
üzerinden uzanmak |
overhang v.
|
|
The cliff overhangs the valley.
Sarp kayalık, vadiye doğru uzanıyor.
More Sentences
|
10 |
General |
kara üzerinden |
overland adv.
|
|
The explorers travelled overland to reach their destination.
Gezginler hedeflerine ulaşmak için kara üzerinden seyahat ettiler.
More Sentences
|
11 |
General |
uzun köprü (göl/bataklık üzerinden geçen) |
causeway n.
|
|
12 |
General |
üzerinden atlama |
leaping n.
|
|
13 |
General |
on üzerinden on |
ten out of ten n.
|
|
14 |
General |
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü |
viaduct n.
|
|
15 |
General |
atın biniciyi üzerinden atmak için hareket etmesi |
estrapade n.
|
|
16 |
General |
üzerinden atma |
spill n.
|
|
17 |
General |
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi |
ridger n.
|
|
18 |
General |
çimlerin üzerinden aşırmak için vuruş (golf) |
putt n.
|
|
19 |
General |
birdirbirde ebenin üzerinden atlama |
leapfrogging n.
|
|
20 |
General |
alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol |
causeway n.
|
|
21 |
General |
kazıklı yol (göl/bataklık üzerinden geçen) |
causeway n.
|
|
22 |
General |
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi |
ridgeband n.
|
|
23 |
General |
kayak yapan kişinin bir at ya da araç tarafından buzlu bir yüzeyin üzerinden çekilmesi |
skijoring n.
|
|
24 |
General |
yuların atın burnu üzerinden geçen kısmı |
noseband n.
|
|
25 |
General |
üzerinden geçme |
crossing n.
|
|
26 |
General |
internet üzerinden yayıncılık |
web-casting n.
|
|
27 |
General |
on üzerinden dokuz |
9 on a 10 point scale n.
|
|
28 |
General |
10 üzerinden dokuz |
nine on a ten point scale n.
|
|
|
29 |
General |
on üzerinden dokuz |
nine on a ten point scale n.
|
|
30 |
General |
10 üzerinden dokuz |
9 on a 10 point scale n.
|
|
31 |
General |
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası |
siberian cold front (to affect) n.
|
|
32 |
General |
(giysiye takılan/giysinin üzerinden) sallanan etiket |
swing tag n.
|
|
33 |
General |
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek |
jumping the broom n.
|
|
34 |
General |
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi |
shoulder surfing n.
|
|
35 |
General |
internet üzerinden yapılan alışveriş günü |
cyber monday n.
|
|
36 |
General |
atların üzerinden atladığı engel |
cavaletti n.
|
|
37 |
General |
atların üzerinden atladığı engel |
cavalletti n.
|
|
38 |
General |
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler |
remainder [obsolete] n.
|
|
39 |
General |
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol |
trackway n.
|
|
40 |
General |
üzerinden geçme |
transmeation n.
|
|
41 |
General |
üzerinden atlanılan yer |
leap n.
|
|
42 |
General |
bir şahsiyetle veya doğaüstü bir varlıkla başka bir kimsenin üzerinden iletişim kurulabileceği inancı |
mediumism n.
|
|
43 |
General |
asılı bir ağın üzerinden veya altından bağlanan güçlendirici şerit |
meter [us] n.
|
|
44 |
General |
sirk göstericisinin üzerinden atlaması için tutulan şerit veya flama |
garter n.
|
|
45 |
General |
üzerinden kamu yolu geçen arazi |
right of way n.
|
|
46 |
General |
balıklar üzerinden gerçekleştirilen kehanet |
ichthyomancy n.
|
|
47 |
General |
(jonglörlükte) kafanın üzerinden atma |
overhead n.
|
|
48 |
General |
(edebi eserin üzerinden ilerlediği) ana düşünce |
donnée n.
|
|
49 |
General |
otelde kalmak yerine web sitesi üzerinden anlaşarak başkalarının evinde kalma |
couchsurfing n.
|
|
50 |
General |
bir şeyi keserek üzerinden geçen çizgi |
cross stroke n.
|
|
51 |
General |
ip üzerinden kayarak geçiş yapılan bir dağcı manevrası |
pendulum n.
|
|
52 |
General |
mat veya alet üzerinden havaya balıklama atlayıp öne yuvarlanma |
dive n.
|
|
53 |
General |
karadaki gözetleme ekibinin üzerinden yapılan alçak uçuş |
fly-by n.
|
|
54 |
General |
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma |
prebend n.
|
|
55 |
General |
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma |
prebendary [obsolete] n.
|
|
56 |
General |
(pinball oyununda) top üzerinden geçtiğinde aktifleşen hedef |
rollover n.
|
|
57 |
General |
avustralya'ya özgü mal taksim prosedürü üzerinden alınan arazi |
selection n.
|
|
58 |
General |
e-posta üzerinden gönderilebilen el ilanı |
self-mailer n.
|
|
59 |
General |
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü |
sermocination [obsolete] n.
|
|
60 |
General |
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı |
sermocinator n.
|
|
61 |
General |
üzerinden ayrılmaksızın bir noktasından diğerine geçilemeyen yüzey |
sheet n.
|
|
62 |
General |
(bir şeyi) kanal üzerinden gönderen kimse |
shooter n.
|
|
63 |
General |
telefon veya e-posta üzerinden sipariş alan kimse |
shopper n.
|
|
64 |
General |
gözlemler üzerinden çizilen kabataslak harita |
sketch map n.
|
|
65 |
General |
kişinin kendi hayvanlarının ürünlerinden elde ettiği gelirler üzerinden ödediği ondalık vergi |
small tithes n.
|
|
66 |
General |
cep telefonu mesajları üzerinden kimlik avcılığı |
smishing n.
|
|
67 |
General |
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı |
stignomancy n.
|
|
68 |
General |
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı |
stigonomancy n.
|
|
|
69 |
General |
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı |
still n.
|
|
70 |
General |
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı |
still alarm n.
|
|
71 |
General |
yalan beyan üzerinden varılan sonuç |
subreption n.
|
|
72 |
General |
semboller üzerinden tasvir |
symbology n.
|
|
73 |
General |
semboller üzerinden tasvir |
symbolology n.
|
|
74 |
General |
üzerinden atlamak |
fly v.
|
|
75 |
General |
üzerinden geçmek |
fly over v.
|
|
76 |
General |
üzerinden atmak |
slough v.
|
|
77 |
General |
üzerinden geçmek (bir yerin) |
sweep v.
|
|
78 |
General |
üzerinden geçmek |
retrace v.
|
|
79 |
General |
üzerinden atlamak |
leap v.
|
|
80 |
General |
üzerinden geçmek |
walk through v.
|
|
81 |
General |
üzerinden geçmek |
hump v.
|
|
82 |
General |
at ile üzerinden geçmek |
override v.
|
|
83 |
General |
on üzerinden on almak |
get ten out of ten v.
|
|
84 |
General |
üzerinden atmak |
shake off v.
|
|
85 |
General |
üzerinden geçmek |
bestride v.
|
|
86 |
General |
üzerinden atmak |
throw off v.
|
|
87 |
General |
üzerinden geçirmek |
cross over v.
|
|
88 |
General |
buldozerle üzerinden geçmek |
bulldoze v.
|
|
89 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
step over v.
|
|
90 |
General |
üzerinden almak (yük vb) |
take off v.
|
|
91 |
General |
üzerinden çıkarmak |
remove one's clothes v.
|
|
92 |
General |
birbiri üzerinden geçmek |
intersect v.
|
|
93 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
sell online v.
|
|
94 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
make sales through a website v.
|
|
95 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
make sales over the internet v.
|
|
96 |
General |
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
sell through a website v.
|
|
97 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shirk responsibility v.
|
|
98 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
abdicate responsibility v.
|
|
99 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
evade responsibility v.
|
|
100 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shift off responsibility v.
|
|
101 |
General |
sorumluluğu üzerinden atmak |
shift responsibility v.
|
|
102 |
General |
üzerinden atlamak |
vault v.
|
|
103 |
General |
bir şeyin üzerinden atlamak |
jump over v.
|
|
104 |
General |
üzerinden hareket etmek |
move through v.
|
|
105 |
General |
üzerinden atlamak |
overleap v.
|
|
106 |
General |
üzerinden güç kazanmak |
gain ground upon v.
|
|
107 |
General |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
fly over something at high speed v.
|
|
108 |
General |
üzerinden çıkarmamak |
not to take off v.
|
|
109 |
General |
(kemerin vb) üzerinden sarkmak |
overhang v.
|
|
110 |
General |
üzerinden uçmak |
overfly v.
|
|
111 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetize v.
|
|
112 |
General |
(üzerinden) para kazanmak |
monetise v.
|
|
113 |
General |
gözlüğün üzerinden bakmak |
look over glasses v.
|
|
114 |
General |
üzerinden geçmek |
transmeate v.
|
|
115 |
General |
gerginliğini üzerinden atmak |
unstrain v.
|
|
116 |
General |
üzerinden atlamak |
beleap v.
|
|
117 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
bestride v.
|
|
118 |
General |
üzerinden atmak |
excuss v.
|
|
119 |
General |
kar kayağı faaliyetler sırasında engelin üzerinden atlamak |
huck v.
|
|
120 |
General |
engel üzerinden atlamak |
hurdle v.
|
|
121 |
General |
(gemi/tekne ile) suyun üzerinden geçmek |
hydroplane v.
|
|
122 |
General |
tekneyi kıyıdaki çalılıkların üzerinden itmek |
bushwhack v.
|
|
123 |
General |
(arma üzerindeki işaretler) üzerinden geçmek veya üzerini kısmen örtmek |
debruise v.
|
|
124 |
General |
(arma üzerindeki işareti) arma üzerinden geçirmek |
debruise v.
|
|
125 |
General |
dudaklarını dişlerinin üzerinden kaldırmak |
grin v.
|
|
126 |
General |
üzerinden geçmek |
overgang [scotland] v.
|
|
127 |
General |
üzerinden akıp geçmek |
overglide v.
|
|
128 |
General |
üzerinden geçmek |
overgo v.
|
|
129 |
General |
üzerinden geçirmek |
overgo v.
|
|
130 |
General |
üzerinden bakmak |
overpeer v.
|
|
131 |
General |
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek |
override v.
|
|
132 |
General |
üzerinden geçmek |
override v.
|
|
133 |
General |
üzerinden akmak |
overrun v.
|
|
134 |
General |
üzerinden geçmek |
overshoot v.
|
|
135 |
General |
üzerinden kaymak |
overslide v.
|
|
136 |
General |
üzerinden atlamak |
overslip [obsolete] v.
|
|
137 |
General |
üzerinden kaymak |
overslip [obsolete] v.
|
|
138 |
General |
yürüyerek üzerinden geçmek |
overstride v.
|
|
139 |
General |
üzerinden akmak |
overtop v.
|
|
140 |
General |
avans üzerinden çekmek |
imprest [obsolete] v.
|
|
141 |
General |
üzerinden çıkarmak |
douse v.
|
|
142 |
General |
üzerinden çıkarmak |
dowse v.
|
|
143 |
General |
üzerinden geçmek |
pace v.
|
|
144 |
General |
öykü üzerinden anlatmak |
parable v.
|
|
145 |
General |
üzerinden atlamak |
clear v.
|
|
146 |
General |
(medya içeriğini) komünikasyon ağı üzerinden iletmek |
feed v.
|
|
147 |
General |
platform üzerinden konuşma yapmak |
platform v.
|
|
148 |
General |
kartpostal üzerinden bağlantı kurmak |
postcard v.
|
|
149 |
General |
kartpostal üzerinden haberleşmek |
postcard v.
|
|
150 |
General |
(tozu) delikler üzerinden zorlamak |
pounce v.
|
|
151 |
General |
üzerinden çıkartmak |
divest v.
|
|
152 |
General |
(balık) su üzerinden yüzgeçlerini göstermek |
fin v.
|
|
153 |
General |
ani su akışı ile tekneyi engelin üzerinden aşırmak |
flash v.
|
|
154 |
General |
üzerinden atlamak |
over v.
|
|
155 |
General |
üzerinden atlamak |
over v.
|
|
156 |
General |
üzerinden seyahat ederek geçmek |
peragrate [obsolete] v.
|
|
157 |
General |
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden zıplamak |
prance v.
|
|
158 |
General |
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden sıçramak |
prance v.
|
|
159 |
General |
daha önceki olaylar üzerinden desteklemek |
precedent v.
|
|
160 |
General |
emsal durum üzerinden açıklamak |
precedent v.
|
|
161 |
General |
(birini veya kendini) diğerleri üzerinden tanımlamak |
self-identify v.
|
|
162 |
General |
röntgen üzerinden göstermek |
shadowgraph v.
|
|
163 |
General |
(kıyafeti) sallanarak üzerinden çıkarmak |
shrug off v.
|
|
164 |
General |
üzerinden kırıntılar toplamak |
crumb v.
|
|
165 |
General |
bir şeyin öyle bir üzerinden geçmek |
skate v.
|
|
166 |
General |
hızlıca üzerinden geçmek |
skirr v.
|
|
167 |
General |
hızlıca üzerinden geçmek |
scur v.
|
|
168 |
General |
üzerinden geçmek |
skitter v.
|
|
169 |
General |
(genellikle kristal küre veya su üzerinden) geleceği görmek |
skry v.
|
|
170 |
General |
(tonoz veya kemeri) impost başlık üzerinden yükseltmek |
spring v.
|
|
171 |
General |
sahne arkası üzerinden ayarlamak |
stage-manage v.
|
|
172 |
General |
(bir konu üzerinden) tanımlamak |
subjectify v.
|
|
173 |
General |
(engel) üzerinden atlamak |
hurdle v.
|
|
174 |
General |
değer üzerinden alınan |
ad valorem adj.
|
|
175 |
General |
kıymet üzerinden alınan |
ad valorem adj.
|
|
176 |
General |
300 üzerinden |
tercentesimal adj.
|
|
177 |
General |
başkası üzerinden geçen |
transitive adj.
|
|
178 |
General |
üzerinden geçilebilir |
transpassable [obsolete] adj.
|
|
179 |
General |
üzerinden geçilmemiş (yer) |
unswept adj.
|
|
180 |
General |
bir şeyin üzerinden atlayan |
vaulting adj.
|
|
181 |
General |
üzerinden geçilen |
marched upon adj.
|
|
182 |
General |
üzerinden geçilmiş |
marched upon adj.
|
|
183 |
General |
üzerinden geçilebilir |
ridable adj.
|
|
184 |
General |
üzerinden şekil geçen (arma) |
debruised adj.
|
|
185 |
General |
telekomünikasyon hatları üzerinden elektronik bilgi aktaran kuruluşa ait veya ilişkin |
on-line adj.
|
|
186 |
General |
üzerinden geçilebilen |
open adj.
|
|
187 |
General |
onun katları üzerinden değerlendirilen |
round adj.
|
|
188 |
General |
hedefin üzerinden geçip giden (ok) |
gone adj.
|
|
189 |
General |
kıssa üzerinden ifade edilen |
parabolical adj.
|
|
190 |
General |
(papaz) belirli bir bölge üzerinden ödenek alan |
prebendal adj.
|
|
191 |
General |
(bir makam) bir bölge üzerinden fonlanan |
prebendal adj.
|
|
192 |
General |
(karar) emsali üzerinden desteklenen |
precedented adj.
|
|
193 |
General |
kendi üzerinden mizah yapan |
self-mocking adj.
|
|
194 |
General |
baş üzerinden kolayca geçirilen kıyafete ait veya ilişkin |
slipover adj.
|
|
195 |
General |
güneş üzerinden zamanı gösteren |
solar adj.
|
|
196 |
General |
güneş üzerinden saati gösteren |
solar adj.
|
|
197 |
General |
üzerinden geçerek |
crossingly adv.
|
|
198 |
General |
kıymet üzerinden |
ad valorem adv.
|
|
199 |
General |
100 üzerinden |
on the scale of hundred adv.
|
|
200 |
General |
yüz üzerinden |
on the scale of 100 adv.
|
|
201 |
General |
yüz üzerinden |
out of 100 adv.
|
|
202 |
General |
yüz üzerinden |
on the scale of hundred adv.
|
|
203 |
General |
100 üzerinden |
on the scale of 100 adv.
|
|
204 |
General |
on üzerinden |
out of ten adv.
|
|
205 |
General |
on üzerinden |
out of 10 adv.
|
|
206 |
General |
(üzerinden/üstünden) çok geçmeden |
not long after adv.
|
|
207 |
General |
kıymet üzerinden |
ad val adv.
|
|
208 |
General |
bir şeyin üzerinden atlayarak |
vaultingly adv.
|
|
209 |
General |
bir şeyin üzerinden sıçrayarak |
vaultingly adv.
|
|
210 |
General |
tekne kenarının üzerinden |
overboard adv.
|
|
211 |
General |
gemi kenarının üzerinden |
overboard adv.
|
|
212 |
General |
ayakkabı üzerinden |
overshoe adv.
|
|
213 |
General |
ayakkabı üzerinden |
overshoes adv.
|
|
214 |
General |
su üzerinden atlayarak |
overwater adv.
|
|
215 |
General |
kıssa üzerinden |
parabolically adv.
|
|
216 |
General |
100 üzerinden |
out of 100 prep.
|
|
217 |
General |
10 üzerinden |
out of ten prep.
|
|
218 |
General |
10 üzerinden |
out of 10 prep.
|
|
219 |
General |
üzerinden anlamı veren ön ek |
be- pref.
|
|
220 |
General |
üzerinden anlamı veren ön ek |
ob- pref.
|
|
Phrasals |
|
221 |
Phrasals |
haksız yere üzerinden geçinmek |
impose upon v.
|
|
222 |
Phrasals |
haksız yere üzerinden geçinmek |
impose on v.
|
|
223 |
Phrasals |
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak |
pluck something off v.
|
|
224 |
Phrasals |
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak |
pluck something off (of) someone v.
|
|
225 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden (duvar/pencere vb) bir şeyi dikizlemek |
peep over v.
|
|
226 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden bakmak |
peek over something v.
|
|
227 |
Phrasals |
bisikletiyle birinin üzerinden geçmek |
ride over someone with his/her bicycle v.
|
|
228 |
Phrasals |
(gözlük vb) üzerinden bakmak |
peer over something v.
|
|
229 |
Phrasals |
(geriye dönüp) bir şeyin üzerinden geçmek |
run back over something v.
|
|
230 |
Phrasals |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
zoom over something v.
|
|
231 |
Phrasals |
(üzerinden geçerek) yol izi bırakmak |
trample something out v.
|
|
232 |
Phrasals |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer home something v.
|
|
233 |
Phrasals |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer something home v.
|
|
234 |
Phrasals |
(birini bir şeyin) üzerinden aşırıp atmak |
pitch someone over something v.
|
|
235 |
Phrasals |
(üzerinden) bir şeyi çıkarmak |
shuck something off v.
|
|
236 |
Phrasals |
(düşünceleri vb) üzerinden atmak |
give way to v.
|
|
237 |
Phrasals |
üzerinden uzlaşmak |
compromise on v.
|
|
238 |
Phrasals |
üzerinden mürekkeple geçmek |
ink something in v.
|
|
239 |
Phrasals |
bir şeyin üzerinden geçmek |
crawl over something v.
|
|
240 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
241 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
242 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion (something) after (something else) v.
|
|
243 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
244 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
245 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion (something) on (something else) v.
|
|
246 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak |
fashion something on something v.
|
|
247 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek |
fashion something on something v.
|
|
248 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak |
fashion something on something v.
|
|
249 |
Phrasals |
bir şeyi bir şablon/model üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
250 |
Phrasals |
bir şeyi bir örnek/kalıp üzerinden şekillendirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
251 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi tahmin etmek |
extrapolate something from something v.
|
|
252 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden yırtıp atmak |
rend something from someone or something v.
|
|
253 |
Phrasals |
(biriyle bir fiyat) üzerinden pazarlık etmek |
haggle with (one) over (something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şey üzerinden bağlamak |
switch someone or something through v.
|
|
255 |
Phrasals |
üzerinden atmak |
throw over v.
|
|
256 |
Phrasals |
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak |
throw someone or something over someone or something v.
|
|
257 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinden temizlemek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin)bir şeyin) üzerinden yıkayarak çıkarmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin/bir şeyin ) üzerinden suyla/bir sıvıyla akıtmak |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
260 |
Phrasals |
(kötü bir hissi birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
261 |
Phrasals |
(kötü bir duyguyu birinin/bir şeyin) üzerinden silmek |
wash (something) off (of) (someone or something) v.
|
|
262 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off (of) someone or something v.
|
|
263 |
Phrasals |
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak |
kick something off v.
|
|
264 |
Phrasals |
bir şeyi sürerek bir şeyin üzerinden geçmek |
ride over v.
|
|
265 |
Phrasals |
bir şeyle bir şeyin üzerinden geçmek |
ride over v.
|
|
266 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyin) üzerinden kurgulamak |
set (something) over (something) v.
|
|
267 |
Phrasals |
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak |
set (something) over (something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
üzerinden aşmak |
slip over v.
|
|
269 |
Phrasals |
üzerinden atlamak |
slip over v.
|
|
270 |
Phrasals |
üzerinden diğer tarafa geçmek |
slip over v.
|
|
271 |
Phrasals |
hızlıca bir şeyin üzerinden kaydırmak |
slip over v.
|
|
272 |
Phrasals |
üzerinden yayılmak |
spread on v.
|
|
273 |
Phrasals |
bilgi bir şey üzerinden yayılmak |
spread on v.
|
|
274 |
Phrasals |
bilgiyi bir şey üzerinden yaymak |
spread on v.
|
|
275 |
Phrasals |
üzerinden yaymak |
spread on v.
|
|
276 |
Phrasals |
(bir şeyin/yerin) üzerinden yayılmak |
spread onto (something or some place) v.
|
|
277 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden geçmek |
squash someone or something up v.
|
|
278 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çıkarmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) söküp atmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
280 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çekip çıkartmak |
strip (someone or something) of (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
(bir şey üzerinden) kızakla geçmek |
sled across (something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
bir şeyin ya da bir yerin üzerinden topluca geçmek |
troop across someone or something v.
|
|
283 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see (something) against (something else) v.
|
|
284 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see something against something v.
|
|
285 |
Phrasals |
üzerinden atmak |
wash away v.
|
|
286 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
287 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
288 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off (of) someone or something v.
|
|
289 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak |
tweak something off v.
|
|
290 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek |
tweak something off v.
|
|
291 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek |
tweak something off v.
|
|
292 |
Phrasals |
'-in üzerinden geçmek |
rub up on v.
|
|
293 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin üzerinden akıp geçmek |
sweep down on someone or something v.
|
|
294 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden çıkarmak |
peel off from (someone or something) v.
|
|
295 |
Phrasals |
üzerinden geçmek |
back over v.
|
|
296 |
Phrasals |
(biriyle) bir şeyin üzerinden geçmek |
go over something (with someone) v.
|
|
297 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden ilerlemek |
build upon (something) v.
|
|
298 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek |
build upon (something) v.
|
|
299 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden ilerlemek |
build on (something) v.
|
|
300 |
Phrasals |
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek |
build on (something) v.
|
|
301 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek |
build something upon something v.
|
|
302 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak |
build something upon something v.
|
|
303 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek |
build something on something v.
|
|
304 |
Phrasals |
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak |
build something on something v.
|
|
305 |
Phrasals |
(bir yer) üzerinden gelmek |
come through v.
|
|
306 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden geçirmek |
cross over something v.
|
|
307 |
Phrasals |
(bir şey, çizgi) üzerinden kesmek |
cut along (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
üzerinden gitmek |
cut through v.
|
|
309 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden iş yapmak |
deal in (something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
ilgiyi (birinin/bir şeyin) üzerinden dağıtmak |
draw away from (someone or something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
312 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
313 |
Phrasals |
-in üzerinden şekillendirmek |
fashion on v.
|
|
314 |
Phrasals |
-in üzerinden giderek yapmak |
fashion on v.
|
|
315 |
Phrasals |
(bir şablon/model) üzerinden şekillendirmek |
fashion out of v.
|
|
316 |
Phrasals |
(bir örnek/kalıp) üzerinden şekillendirmek |
fashion out of v.
|
|
317 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden fırlatmak |
fling off (of) (someone or something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
üzerinden atmak/fırlatmak |
fling off of (oneself) v.
|
|
319 |
Phrasals |
üzerinden çekmek |
fling off of (oneself) v.
|
|
320 |
Phrasals |
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça süzülmek |
float through v.
|
|
321 |
Phrasals |
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça ilerlemek |
float through v.
|
|
322 |
Phrasals |
üzerinden bir şey akmak |
flow with v.
|
|
323 |
Phrasals |
üzerinden (bir şey) akmak |
flow with (something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak |
fly over (someone or something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek |
fly over (someone or something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
gemiyi tüm yelkenlerini açarak sığ bir yerden/kum yığını üzerinden geçirmeye çalışmak |
forge over [obsolete] v.
|
|
327 |
Phrasals |
mürekkeple üzerinden geçmek |
rub up v.
|
|
328 |
Phrasals |
bir şey üzerinden aksiyon almak/harekete geçmek |
go on something v.
|
|
329 |
Phrasals |
(bir şeyi) üzerinden çıkarmamak |
leave (something) on v.
|
|
330 |
Phrasals |
(bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinden çıkarmamak/almamak |
leave (something) on v.
|
|
331 |
Phrasals |
(kıyafeti) üzerinden çıkarmamak |
leave on v.
|
|
332 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçinmek |
live off (of) (someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
hayatını (birinin/bir şeyin) üzerinden geçindirmek |
live off (of) (someone or something) v.
|
|
334 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) after (something else) v.
|
|
335 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) on (something else) v.
|
|
336 |
Phrasals |
üzerinden geliştirmek |
model on v.
|
|
337 |
Phrasals |
(bir şeyin) ödemesini (bir şey) aracılığıyla/üzerinden yapmak |
pay (for something) through (something) v.
|
|
338 |
Phrasals |
(bir şeyin) ödemesini (bir hizmet/hesap) aracılığıyla/üzerinden yapmak |
pay (for something) through (something) v.
|
|
339 |
Phrasals |
üzerinden bakmak |
peek over v.
|
|
340 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak |
peek over (something) v.
|
|
341 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden bakmak/gözetlemek |
peep over (something) v.
|
|
342 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden şöyle bir/göz ucuyla bakmak |
peep over (something) v.
|
|
343 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak |
peep over (something) v.
|
|
344 |
Phrasals |
üzerinden bakmak |
peer over v.
|
|
345 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden bakmak |
peer over (something) v.
|
|
346 |
Phrasals |
-in üzerinden atmak |
pitch over v.
|
|
347 |
Phrasals |
-in üzerinden savurmak |
pitch over v.
|
|
348 |
Phrasals |
-in üzerinden aşırtmak |
pitch over v.
|
|
349 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden dönmek/ilerlemek |
pivot on (something) v.
|
|
350 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden gelişmek |
pivot on (something) v.
|
|
351 |
Phrasals |
üzerinden plan/hazırlık yapmak |
plan on v.
|
|
352 |
Phrasals |
planın üzerinden geçmek |
plot out v.
|
|
353 |
Phrasals |
için üzerinden geçmek |
read for v.
|
|
354 |
Phrasals |
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek |
read for v.
|
|
355 |
Phrasals |
(bir şey) için üzerinden geçmek |
read for (something) v.
|
|
356 |
Phrasals |
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek |
read for (something) v.
|
|
357 |
Phrasals |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on v.
|
|
358 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) üzerinden riske atmak |
risk (something) on (someone or something) v.
|
|
359 |
Phrasals |
üzerinden/güvenerek riske atmak |
risk on v.
|
|
360 |
Phrasals |
üzerinden değerlendirmek |
see against v.
|
|
361 |
Phrasals |
üzerinden geçmek |
skate over v.
|
|
362 |
Phrasals |
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek |
skim over (something) v.
|
|
363 |
Phrasals |
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek |
skim through (something) v.
|
|
364 |
Phrasals |
hızlıca/aceleyle üzerinden geçmek |
speed through v.
|
|
365 |
Phrasals |
ayrıntılı bir şekilde üzerinden geçmek |
spell off v.
|
|
366 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden/sırtından geçinmek |
sponge on (someone or something) v.
|
|
367 |
Phrasals |
üzerinden bağlamak |
switch through v.
|
|
368 |
Phrasals |
(bir şeyi) üzerinden geçerek kopya etmek |
trace over (something) v.
|
|
369 |
Phrasals |
üzerinden atlamak |
vault over v.
|
|
370 |
Phrasals |
üzerinden aşmak |
vault over v.
|
|
371 |
Phrasals |
(bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) yıkamak/gidermek |
wash (something) of (something else) v.
|
|
372 |
Phrasals |
üzerinden yıkamak/gidermek |
wash of v.
|
|
373 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerinden akmak |
wash over (someone or something) v.
|
|
374 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak |
wish on (someone or something) v.
|
|
375 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak |
wish upon v.
|
|
376 |
Phrasals |
üzerinden büyük bir hızla uçmak |
zoom over v.
|
|
377 |
Phrasals |
...üzerinden yola çıkmak |
build on v.
|
|
378 |
Phrasals |
...üzerinden yola çıkmak |
build upon v.
|
|
Phrases |
|
379 |
Phrases |
birinin/bir şeyin üzerinden atlamak |
vault over someone or something v.
|
|
380 |
Phrases |
birinin/bir şeyin üzerinden aşmak |
vault over someone or something v.
|
|
381 |
Phrases |
bedel üzerinden |
over the price expr.
|
|
382 |
Phrases |
lnternet üzerinden her zaman erişilebilir |
always accessible via internet expr.
|
|
383 |
Phrases |
tüm bilgiler güvenli bir bağlantı üzerinden iletilir |
all information is transmitted over a secure connection expr.
|
|
384 |
Phrases |
100 üzerinden |
out of hundred expr.
|
|
385 |
Phrases |
yüz üzerinden |
out of hundred expr.
|
|
386 |
Phrases |
10 üzerinden 7 |
seven out of ten expr.
|
|
387 |
Phrases |
on üzerinden yedi |
seven out of ten expr.
|
|
388 |
Phrases |
yanında bir duvarın/çitin üzerinden bakan uzun burunlu bir adam çizimi olan meşhur 2. dünya savaşı sloganı |
kilroy was here expr.
|
|
Proverb |
|
389 |
Proverb |
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir |
comedy equals tragedy plus time [cliché]
|
|
390 |
Proverb |
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir/komediye dönüşebilir |
humor equals tragedy plus time [cliché]
|
|
391 |
Proverb |
komedi, üzerinden yeterince zaman geçmiş trajedidir |
humor equals tragedy plus time [cliché]
|
|
Colloquial |
|
392 |
Colloquial |
zengin çevresi ve ailesi üzerinden geçinen genç |
trustafarian [brit] n.
|
|
393 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyover country n.
|
|
394 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyover states n.
|
|
395 |
Colloquial |
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler |
flyoverland n.
|
|
396 |
Colloquial |
telefon hattı üzerinden internet bağlantısı |
dial-up n.
|
|
397 |
Colloquial |
internet üzerinden tanışıp yazışılan kimse |
web pal n.
|
|
398 |
Colloquial |
internet üzerinden kendi hayali takımını kurup oyuncuların gerçek hayattaki performansları üzerinden puan kazanılan bir aktivite |
fantasy football n.
|
|
399 |
Colloquial |
internet üzerinden öfkelendirme amaçlı yapılan aşağılayıcı eleştiri veya yorum |
flame n.
|
|
400 |
Colloquial |
kitle iletişim kanalları üzerinden yapılan selamlama |
shoutout n.
|
|
401 |
Colloquial |
kararın üzerinden son kez geçmek |
lock something down v.
|
|
402 |
Colloquial |
sırtından/üzerinden yük kalkmak |
monkey off (one's) back v.
|
|
403 |
Colloquial |
gerginliğini üzerinden atmak |
unstress v.
|
|
404 |
Colloquial |
bir şeyi alıp onun üzerinden ilerlemek |
run with it v.
|
|
405 |
Colloquial |
(bir şeyin) üzerinden alçaktan uçmak |
buzz v.
|
|
406 |
Colloquial |
telefon hattı üzerinden bağlanılan |
dial-up adj.
|
|
407 |
Colloquial |
daha üzerinden iki ay bile geçmeden |
not two months later expr.
|
|
408 |
Colloquial |
paltonu üzerinden çıkarma |
leave your coat on expr.
|
|
409 |
Colloquial |
(birinin/bir şeyin) üzerinden |
off of (someone or something) expr.
|
|
410 |
Colloquial |
biriyle internet üzerinden iletişimde |
on with expr.
|
|
411 |
Colloquial |
biriyle internet üzerinden irtibat halinde |
on with expr.
|
|
412 |
Colloquial |
internet üzerinden yapılan sohbetlerde karşıdaki kişinin yaşı, cinsiyeti ve bulunduğu yeri öğrenmek için sorulan kısa soru |
asf (age, sex, from) expr.
|
|
Idioms |
|
413 |
Idioms |
sürümden kazanmak yerine nadir ürünler üzerinden uzun vadede kar elde etme |
the long tail n.
|
|
414 |
Idioms |
internet üzerinden yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
415 |
Idioms |
e-posta, sosyal medya, bloglar gibi internet mecraları üzerinden/aracılığıyla yayılan bilgi |
word of mouse n.
|
|
416 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg on which to hang something n.
|
|
417 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg to hang (something) on n.
|
|
418 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg to hang something on n.
|
|
419 |
Idioms |
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey |
a peg on which to hang something n.
|
|
420 |
Idioms |
incil öğretileri üzerinden agresif olarak din propagandası yapan hristiyan |
bible-basher n.
|
|
421 |
Idioms |
masada birilerinin üzerinden yemeklere uzanma |
boardinghouse reach n.
|
|
422 |
Idioms |
üzerinden mesaj verilen karakter |
pitchcharacter n.
|
|
423 |
Idioms |
başkalarının dikkatini birisinin üzerinden çekmek |
run interference v.
|
|
424 |
Idioms |
bir şeyin üzerinden gereğinden fazla durmak |
put too fine a point on something v.
|
|
425 |
Idioms |
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek |
steal someone's thunder v.
|
|
426 |
Idioms |
gözünü üzerinden ayırmamak |
keep sight of someone v.
|
|
427 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunu üzerinden atmak |
wash one's hands of someone/something v.
|
|
428 |
Idioms |
üzerinden bir yük kalkmış olmak |
be a weight off one's shoulders v.
|
|
429 |
Idioms |
üzerinden çok zaman geçmek |
be water over the dam v.
|
|
430 |
Idioms |
üzerinden geçmek/uçmak |
make a pass at something v.
|
|
431 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of one's shell v.
|
|
432 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
bring out of one's shell v.
|
|
433 |
Idioms |
üzerinden çok zaman geçmek |
be water under the bridge v.
|
|
434 |
Idioms |
kendi deneyimleri üzerinden konuşmak |
speak as you find v.
|
|
435 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
get one over on somebody/something v.
|
|
436 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
get one over on somebody/something v.
|
|
437 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get one over on somebody/something v.
|
|
438 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
put one over on somebody/something v.
|
|
439 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
put one over on somebody/something v.
|
|
440 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
put one over on somebody/something v.
|
|
441 |
Idioms |
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak |
keep sight of (someone or something) v.
|
|
442 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep somebody/something in sight v.
|
|
443 |
Idioms |
çite çok hızlı yaklaşıp üzerinden atlayamamak (at) |
rush (one's) fences v.
|
|
444 |
Idioms |
yeni evlendiği eşiyle süpürgenin üzerinden atlamak |
jump the besom v.
|
|
445 |
Idioms |
süpürgenin üzerinden atlamak |
jump the besom v.
|
|
446 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek |
think the world owes (one) a living v.
|
|
447 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek |
think the world owes you a living v.
|
|
448 |
Idioms |
çalışmadan birinin/bir şeyin üzerinden geçinebileceğini düşünmek |
think something/someone owes you a living v.
|
|
449 |
Idioms |
şans üzerinden yürümek |
ride (one's) luck [uk] v.
|
|
450 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek |
skim the surface (of something) v.
|
|
451 |
Idioms |
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmak |
be out of (one's) shell v.
|
|
452 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of shell v.
|
|
453 |
Idioms |
utangaçlığı üzerinden atmak |
come out of your shell v.
|
|
454 |
Idioms |
üzerinden geçmek |
cover (the) ground v.
|
|
455 |
Idioms |
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek |
drive/hammer something home v.
|
|
456 |
Idioms |
üzerinden uçmak |
fly past v.
|
|
457 |
Idioms |
üzerinden geçmek |
fly past v.
|
|
458 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak |
fly past (someone or something) v.
|
|
459 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek |
fly past (someone or something) v.
|
|
460 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
461 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
462 |
Idioms |
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek |
get/put one over on somebody/something v.
|
|
463 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden üstünkörü geçmek |
gloss over (something) v.
|
|
464 |
Idioms |
iyice anlaşılması için konunun tekrar üzerinden geçmek |
hammer home v.
|
|
465 |
Idioms |
gözünü üzerinden ayırmamak |
keep sight of v.
|
|
466 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep sight of somebody/something v.
|
|
467 |
Idioms |
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak |
keep somebody/something in sight v.
|
|
468 |
Idioms |
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak |
lay a ghost v.
|
|
469 |
Idioms |
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak |
lay the ghost v.
|
|
470 |
Idioms |
bir şeyin stresini/üzüntüsünü/sıkıntısını üzerinden atmak |
lay the ghost of something v.
|
|
471 |
Idioms |
gereksiz risk almadan şans üzerinden yürümek |
ride your luck v.
|
|
472 |
Idioms |
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek |
scratch the surface (of something) v.
|
|
473 |
Idioms |
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak |
shake the dust of (something or some place) from (one's) feet v.
|
|
474 |
Idioms |
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak |
shake the dust of somewhere from your feet [uk] v.
|
|
475 |
Idioms |
topu kalecinin üzerinden aşırtarak golü bulmak |
slip one past the goalie/keeper/goaltender v.
|
|
476 |
Idioms |
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek |
steal thunder v.
|
|
477 |
Idioms |
elini (birinin/bir şeyin) üzerinden çekmek |
take (one's) hands off (something or someone) v.
|
|
478 |
Idioms |
birinin/bir şeyin sorumluluğunu üzerinden atmak |
wash your hands of somebody/something v.
|
|
479 |
Idioms |
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak |
steal someone's thunder v.
|
|
480 |
Idioms |
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak |
steal someone's thunder v.
|
|
481 |
Idioms |
maksimum/en yüksek piyasa fiyatı üzerinden |
as much as the traffic will bear adv.
|
|
482 |
Idioms |
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla adolf hitler veya nazilerle ilgili bi karşılaştırma yapılır |
godwin's law expr.
|
|
483 |
Idioms |
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla konu adolf hitler'e veya nazilere gelir |
godwin's law expr.
|
|
484 |
Idioms |
birinin/bir şeyin üzerinden geçinme |
someone or something owes you a living expr.
|
|
485 |
Idioms |
biri üzerinden (gülerek, şaka yaparak) |
at someone's expense expr.
|
|
486 |
Idioms |
(bir şey) üzerinden |
by way of (something) expr.
|
|
487 |
Idioms |
(bir yer) üzerinden |
by way of something expr.
|
|
488 |
Idioms |
(bir şey) üzerinden |
on the strength of (something) expr.
|
|
489 |
Idioms |
kendi fikri üzerinden |
on your own initiative expr.
|
|
490 |
Idioms |
kendi fikri üzerinden (bir şey yapmak) |
(do something) on your own initiative expr.
|
|
491 |
Idioms |
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmış |
out of (one's) shell expr.
|
|
492 |
Idioms |
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebilirim (sanmak) |
(think) the world owes you a living expr.
|
|
Speaking |
|
493 |
Speaking |
bunların üzerinden geçtik |
we've been over this expr.
|
|
Trade/Economic |
|
494 |
Trade/Economic |
banka işlemleri üzerinden alınan ücret |
agiotage n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
vergilendirilebilir gelir üzerinden alınan federal vergi |
alternative minimum tax (amt) n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
açık banka kredileri üzerinden faiz gideri |
interest expense on bank overdrafts n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
aynı hisse senedi üzerinden değişik uygulama fiyatlarıyla alış ve satış sözleşmesi edinilmesi |
spread options n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
alış miktarı üzerinden yapılan ıskonto |
volume discount n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
belirli bir sürede toplam alış miktarı üzerinden yapılan iskonto |
volume discount n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
başa baş değeri üzerinden tahsil |
par collection n.
|
|