|
- Perhaps I will ask my daughter, Kate, if she will write a 21st-century version featuring clean air.
- Belki de kızım Kate'e temiz hava içeren bir 21. yüzyıl versiyonu yazıp yazmayacağını sorarım.
- I cannot, however, help but feel that you did not write it yourself.
- Bununla birlikte, bunu sizin yazmadığınızı düşünmeden edemiyorum.
- We have written a new text into the environmental liability proposal.
- Çevresel sorumluluk teklifine yeni bir metin yazdık.
- These are not circular letters that they have just signed, they are letters that they have written themselves.
- Bunlar sadece imzaladıkları genelgeler değil, kendi yazdıkları mektuplar.
- There is not the slightest doubt that they can write as they please.
- İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yoktur.
- I appeal to you to write to the Taliban authorities about the unfortunate case of Shelter Now.
- Shelter Now yardım kuruluşunun talihsiz durumu hakkında Taliban yetkililerine yazmanız için size çağrıda bulunuyorum.
- There is not the slightest doubt that they can write as they please.
- İstedikleri gibi yazabileceklerine dair en ufak bir şüphe yok.
- But what did you write?
- Ama sen ne yazdın?
- The right to knowledge and, consequently, the right to know how to read, write and count are part of this Charter.
- Bilgi edinme hakkı ve buna bağlı olarak okuma, yazma ve saymayı bilme hakkı bu Şartın bir parçasıdır.
- Mr Scheibenbogen writes to me regularly.
- Bay Scheibenbogen bana düzenli olarak yazıyor.
- With the constitution the EU will be militarised and NATO has been written into it.
- Anayasa ile AB askerileştirilecek ve NATO anayasanın içine yazılacaktır.
- Through what we have written today, we are therefore doing ourselves a disservice.
- Dolayısıyla bugün yazdıklarımızla kendimize kötülük etmiş oluyoruz.
- Financial journalists are free to write whatever they wish.
- Finans gazetecileri istediklerini yazmakta özgürdürler.
- We wanted to see positive outcomes and indeed that is what I wrote in my report.
- Olumlu sonuçlar görmek istedik ve gerçekten de raporumda bunu yazdım.
- Schools must provide pupils with these skills, as they do in the case of reading and writing.
- Okullar, tıpkı okuma ve yazmada olduğu gibi öğrencilere bu becerileri kazandırmalıdır.
- I sincerely apologise for writing in Greek.
- Yunanca yazdığım için içtenlikle özür dilerim.
- Mr Schnellhardt, you write that 'confidence is good, control is better'.
- Sayın Schnellhardt, "güven iyidir, kontrol daha iyidir" diye yazmışsınız.
- We have written to the authorities concerned.
- İlgili makamlara mektup yazdık.
- I want the Convention to feel it is under pressure, which is why I have written in this way.
- Konvansiyon'un baskı altında olduğunu hissetmesini istiyorum, bu nedenle bu şekilde yazdım.
- I am thinking, in particular, of the most disadvantaged, who also have to learn to read, write and count.
- Özellikle de okuma, yazma ve saymayı öğrenmek zorunda olan en dezavantajlı kişileri düşünüyorum.
- I am rather surprised to hear her say I wrote her a strongly worded letter.
- Ona sert ifadeler içeren bir mektup yazdığımı söylemesine oldukça şaşırdım.
- Will you write to me before the next plenary with that information?
- Bir sonraki genel kuruldan önce bana bu bilgileri yazacak mısınız?
- Ruslan Sharipov is a journalist who wrote about police and government corruption.
- Ruslan Sharipov polis ve hükümet yolsuzlukları hakkında yazan bir gazetecidir.
- My group's co-ordinator and I wrote you a letter asking for the vote to be re-scrutinised.
- Grubumun koordinatörü ve ben size bir mektup yazarak oylamanın yeniden gözden geçirilmesini talep ettik.
- The history of Ireland could be written in Cork, for it was affected in a similar way to all of Ireland.
- İrlanda'nın tarihi Cork'ta yazılabilir, çünkü Cork tüm İrlanda'ya benzer şekilde etkilenmiştir.
- I think that this report has prestige written all over it.
- Bence bu raporun her yerinde prestij yazıyor.
- She quotes me as having written that she should kindly come to the Committee on Budgetary Control.
- Benden Bütçe Kontrol Komitesi'ne nazikçe gelmesi gerektiğini yazdığını aktarıyor.
- I am grateful that you wrote in the past, but last week his leave to appeal to the Supreme Court was turned down.
- Geçmişte yazdığınız için minnettarım, ancak geçen hafta Yüksek Mahkeme'ye temyiz başvurusu reddedildi.
- Scrooge sat in his counting house, he wrote.
- Scrooge sayım evinde oturmuş, diye yazmış.
- The American president's current negotiator, Robert Zoellick, wrote the 1990 transatlantic declaration.
- Amerikan Başkanı'nın şimdiki müzakerecisi Robert Zoellick, 1990 transatlantik deklarasyonunu yazmıştır.
- It is an appalling situation and I would appeal to you to write to all the parties concerned.
- Bu dehşet verici bir durum ve sizden ilgili tüm taraflara yazmanızı rica ediyorum.
- He wrote that 'Europe is searching for itself.
- Avrupa kendini arıyor' diye yazmıştı.
- Which brings me to the recommendation to Member States on reading and writing lessons and access to basic skills.
- Bu da beni okuma yazma dersleri ve temel becerilere erişim konusunda Üye Devletlere yönelik tavsiyeye getiriyor.
- She wrote to you and met you, and you chose to ignore here.
- Size yazdı ve sizinle görüştü ve siz burayı görmezden gelmeyi seçtiniz.
- I am grateful that you wrote in the past, but last week his leave to appeal to the Supreme Court was turned down.
- Geçmişte yazdığınız için minnettarım, ancak geçen hafta Yüksek Mahkeme'ye itiraz izni reddedildi.
- You have written 'there are no grounds for this' in your report!
- Raporunuza 'bunun için hiçbir gerekçe yok' diye yazdınız!
- Tens of thousands of people have written from 110 countries to appeal for clemency in the Amina case.
- 110 ülkeden on binlerce kişi Amina davasında merhamet çağrısında bulunmak için mektup yazdı.
- In the White Paper on Transport, the Commission writes that we must halve the number of people killed by 2010.
- Ulaştırma Beyaz Kitabında Komisyon, 2010 yılına kadar ölen insan sayısını yarıya indirmemiz gerektiğini yazıyor.
- You can write to the services to correct the verbatim report.
- Kelimesi kelimesine raporun düzeltilmesi için servislere yazabilirsiniz.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazdıktan sonra grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar verdiler.
- In fact, there's not much to write after that title.
- Aslında bu başlıktan sonra yazacak pek bir şey yok.
- I wrote a whole book about it.
- Bunun hakkında koca bir kitap yazdım.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen, bana yazman yeterli.
- Besides, you'll write me another one, I'm sure.
- Ayrıca, bana bir tane daha yazacağından eminim.
- That poetry he pretends to write, they're old song lyrics.
- Yazıyormuş gibi yaptığı şiirler, aslında eski şarkı sözleri.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy ekibe hikâye editörü olarak alınmıştır, ancak sezonun ilk yarısı boyunca sadece iki bölüm yazmıştır.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ve genellikle e-tabloya yorum yazmak için boşluk da bırakırım.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy, sezonun ilk yarısında yalnızca iki bölüm yazmasına rağmen hikaye editörü olarak işe alındı.
- I'd always wanted to write a hard, aggressive march.
- Her zaman sert ve agresif bir marş yazmak istemiştim.
- Check out what one user wrote.
- Bir kullanıcının ne yazdığına bakın.
- I'd always wanted to write a hard, aggressive march.
- Her zaman sert, saldırganca bir marş yazmak istemişimdir.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlık için benim adımı da yazdı.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ve genellikle tabloda yorum yazmak için de boşluk bırakırım.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Bu nedenle, bütün bir işletim sistemini yazmak çok büyük bir iştir.
- I wrote a whole book about it.
- Bunun üzerine koskoca bir kitap yazdım.
- He also wrote my name in for president.
- Benim ismimi de cumhurbaşkanlığı için yazdı.
- That's why I already decided to write about season two.
- Bu yüzden zaten ikinci sezon hakkında yazmaya karar verdim.
- For sites like that, we would have to write IP addresses in a web browser and visit them that way.
- Bu gibi siteler için IP adreslerini bir web tarayıcısına yazmamız ve bu şekilde ziyaret etmemiz gerekecektir.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzelce yazarsan, baban sana şirin bir at verecek.
- One should write about nothing at all.
- Saf hiçlik hakkında yazmalı insan.
- Wait, you wrote me a song?
- Bekle, bana bir şarkı mı yazdın?
- One should write about nothing at all.
- Hiçbir şey hakkında yazmamak gerekir.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Grup "Mortician" adlı ilk şarkısını yazdıktan sonra ismini bu şekilde değiştirme kararı almıştır.
- So, I've written in you since September.
- Eylül ayından beri sana yazıyorum.
- An analysis I wrote last year on the merits of drone warfare.
- Geçen yıl dron savaşının yararları hakkında yazdığım bir inceleme yazısı.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzel yazarsan baban sana şirin bir at verecek.
- You can check out this post I wrote a few weeks ago for more information.
- Daha fazla bilgi için birkaç hafta önce yazdığım bu yazıya göz atabilirsiniz.
- If you are a man seeking a wife, write me at once.
- Eğer eş arayan bir adamsan, hemen bana yaz.
- The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
- İki kadın yakın arkadaş oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
- I wrote a whole book about it.
- Ben bunun hakkında koca bir kitap yazdım.
- An analysis I wrote last year on the merits of drone warfare.
- Geçen yıl drone savaşının yararları üzerine yazdığım bir inceleme.
- So, I've written in you since September.
- Eylül'den beri sana yazıyorum.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Eğer geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- If my heart could write songs, they'd sound like these.
- Eğer kalbim şarkı yazabiliyor olsaydı, bunlara benzerdi.
- If you ever want to come back, just write to me.
- Geri dönmek istersen bana yazman yeterli.
- And I usually also leave space in the spreadsheet to write comments.
- Ayrıca genellikle e-tabloda yorum yazmak için de yer bırakıyorum.
- They wrote their first song called Mortician and decided to change the band's name to that.
- Mortician adlı ilk şarkılarını yazmışlar ve grubun adını bu şekilde değiştirmeye karar vermişler.
- Scott Murphy was hired as story editor, although he only wrote two episodes in the first half of the season.
- Scott Murphy hikaye editörü olarak işe alındı, ancak sezonun ilk yarısında sadece iki bölüm yazdı.
- That poetry he pretends to write, they're old song lyrics.
- Kendi yazdığını iddia ettiği şiirler aslında eski şarkı sözleri.
- The two women became fast friends and eventually decided to write the book together.
- İki kadın sıkı dost oldular ve sonunda kitabı birlikte yazmaya karar verdiler.
- If you write nicely now, papa'll give you a nice horsey.
- Şimdi güzelce yazarsan babacık sana şirin bir at verecek.
- Wait, you wrote me a song?
- Dur br dakika, bana bir şarkı mı yazdın?
- I began writing the novel that would be my first book.
- İlk kitabım olacak romanı yazmaya başladım.
- He also wrote my name in for president.
- Başkanlığa benim adımı da yazdı.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Bu nedenle bütün işletim sistemini yazmak oldukça kapsamlı bir iştir.
- Thus, writing a whole operating system is a very large job.
- Dolayısıyla, bütün bir işletim sistemini yazmak çok büyük bir iştir.
- Don't waste time looking to perfection; try and write better.
- Mükemmelliği aramakla zaman kaybetmeyin; deneyin ve daha iyi yazın.
- Most people spend all their time in a web browser writing emails or surfing the web.
- Çoğu insan tüm zamanını bir web tarayıcısında e-posta yazarak veya internette gezinerek geçirir.
- We used to write one another quite long letters.
- Eskiden birbirimize oldukça uzun mektuplar yazardık.
- One time someone wrote me a letter like that.
- Bir keresinde biri bana böyle bir mektup yazmıştı.
- So, I've written in you since September.
- Yani eylülden beri sana yazıyorum.
- It's a beautiful song written by a guy called Martin Evan, actually, for me.
- Aslında Martin Evan adında bir adamın benim için yazdığı güzel bir şarkı.
- If my heart could write songs, they'd sound like these.
- Eğer kalbim şarkı yazabilseydi, bunlar gibi olurdu.
- I'm writing to him.
- Ona yazıyorum.
- Are you the person who wrote this letter?
- Bu mektubu yazan kişi siz misiniz?
- It was three weeks before she wrote an answer to him.
- Ona cevap yazana kadar üç hafta geçti.
- I don't know what to write in this sentence.
- Bu cümleye ne yazacağımı bilmiyorum.
- Let me write that down.
- Şunu yazayım.
- Don't forget to write to us.
- Bize yazmayı unutmayın.
- I will write to you next week.
- Gelecek hafta sana yazarım.
- Tom Jackson has written three books.
- Tom Jackson üç kitap yazdı.
- Not many people know he wrote a symphony.
- Onun bir senfoni yazdığını pek kimse bilmez.
- Tom wrote a sonata.
- Tom bir sonat yazdı.
- We disputed for hours about what to write.
- Ne yazacağımız hakkında saatlerce tartıştık.
- Please write me a letter whenever you run into trouble.
- Lütfen başın derde girdiğinde bana mektup yaz.
- I wrote her a letter.
- Ona bir mektup yazdım.
- I must write books.
- Kitap yazmalıyım.
- Tom compulsively writes sentences every day.
- Tom her gün takıntılı bir şekilde cümleler yazıyor.
- Tom was the one who actually wrote the letter.
- Tom gerçekten mektubu yazan kişiydi.
- I like what you've written.
- Yazdıklarını beğendim.
- I wrote the phone number on the writing pad.
- Not defterine telefon numarasını yazdım.
- That's not what I wrote.
- Yazdığım bu değil.
- Don't forget to write me.
- Bana yazmayı unutma.
- He has spent three years writing this novel.
- Bu romanı yazmak için üç yılını harcadı.
- Sami wrote Layla a lot of letters.
- Sami, Layla'ya bir sürü mektup yazdı.
- I will never write again in English.
- Bir daha asla İngilizce yazmayacağım.
- I can speak Chinese, but not write it.
- Çince konuşabiliyorum ama onu yazamıyorum.
- Write back to me as soon as you get this letter.
- Bu mektubu alır almaz bana geri yaz.
- I didn't like to write official letters.
- Ben resmi mektup yazmaktan hoşlanmadım.
- She wrote me four letters.
- Bana dört mektup yazdı.
- The Bible has it written like this.
- İncil bunu bu şekilde yazmıştır.
- Beethoven wrote nine symphonies.
- Beethoven dokuz senfoni yazdı.
- She can't have written it herself.
- Onu kendi yazmış olamaz.
- She bought some paper that she could use for writing letters.
- Mektup yazmak için kullanabileceği bir kağıt aldı.
- Who told you to write with your left hand?
- Sana sol elinle yazmanı kim söyledi?
- She is writing a new book this year.
- Bu yıl yeni bir kitap yazıyor.
- Please write your name here.
- Lütfen isminizi buraya yazın.
- I'm going to write them a note.
- Onlara bir not yazacağım.
- Sami wrote the check to Layla.
- Sami, Layla'ya çeki yazdı.
- I didn't know he wrote a cello concerto.
- Onun bir viyolonsel konçerto yazdığını bilmiyordum.
- Shakespeare wrote many beautiful love poems.
- Shakespeare çok güzel aşk şiirleri yazmıştır.
- We've read what you've written.
- Yazdıklarınızı okuduk.
- Who wrote that song you just sang?
- Az önce söylediğin şarkıyı kim yazdı.
- Tom wrote a lot of letters to Mary while he was away.
- Tom uzaktayken Mary'ye bir sürü mektup yazdı.
- Please write with a pen.
- Lütfen tükenmez kalemle yazın.
- I wrote more today than yesterday.
- Bugün dünden daha çok yazdım.
- Tell Tom to write me.
- Tom'a bana yazmasını söyle.
- Please forgive me for not having written for a long time.
- Uzun bir süre yazmadığım için lütfen beni affet.
- I like writing with a fountain pen.
- Dolma kalemle yazmayı seviyorum.
- You didn't tell them what they wrote in that blog.
- O blogda ne yazdıklarını onlara söylemediniz.
- I will write you back soon.
- Yakında sana cevap yazacağım.
- Tom wrote this letter last night.
- Tom dün gece bu mektubu yazdı.
- Tom is the one who wrote this story.
- Tom, bu hikayeyi yazan kişidir.
- I told my son in Canada to write me more letters.
- Kanada'daki oğluma bana daha çok mektup yazmasını söyledim.
- Tom wrote about that in his journal.
- Tom bunu günlüğüne yazmış.
- Write Tom a note.
- Tom'a bir not yaz.
- Do you write short stories?
- Kısa hikayeler yazıyor musun?
- May I write it in French?
- Fransızca yazabilir miyim?
- Written in technical terms, this book is very difficult to understand.
- Teknik terimlerle yazıldığı için bu kitabı anlamak çok zor.
- Tom wrote Mary many letters.
- Tom, Mary'ye birçok mektup yazdı.
- Write Spanish.
- İspanyolca yazın.
- Tom writes short stories.
- Tom kısa hikayeler yazıyor.
- He wrote a prompt answer to my letter.
- Mektubuma çabucak bir cevap yazdı.
- I've got some reports to write.
- Yazmam gereken bazı raporlar var.
- You've written a great speech.
- Harika bir konuşma yazmışsın.
- Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
- Roger Miller radyoda dinlediği müziği sevdiği için şarkılar yazmaya başladı.
- Tom wrote that Mary was in the hospital.
- Tom, Mary'nin hastanede olduğunu yazmış.
- I write articles regularly.
- Devamlı, makaleler yazarım.
- I have read the article and now I am writing a summary.
- Makaleyi okudum ve şimdi bir özet yazıyorum.
- I need something to write with.
- Yazmak için bir şeye ihtiyacım var.
- Tom taught Mary how to write songs.
- Tom Mary'ye nasıl şarkı yazacağını öğretti.
- She has written my name wrong.
- Adımı yanlış yazmış.
- I just adopted this sentence, I didn't write it myself.
- Ben bu cümleyi sadece sahiplendim. Onu kendim yazmadım.
- Tom has written hundreds of articles and several books.
- Tom yüzlerce makale ve birkaç kitap yazdı.
- She wrote to her parents at least once a week.
- Ailesine haftada en az bir kez mektup yazıyordu.
- Do you have anything to write?
- Yazacak bir şeyin var mı?
- Write the alphabet in capitals.
- Alfabeyi büyük harflerle yazın.
- Tom wrote a suicide note.
- Tom bir intihar notu yazdı.
- We are basically writing in hieroglyphics without being aware of it.
- Biz aslında bunun farkında olmadan hiyeroglifle yazıyoruz.
- I suggest that you write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- He writes Arabic.
- Arapça yazıyor.
- The teacher wrote French words on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya Fransızca kelimeler yazdı.
- He wrote a paper on the subject.
- O, konu ile ilgili bir rapor yazdı.
- When written as a numerical date, March 14, 2015 is 3/14/15, corresponding to the first five digits of pi (3.1415) - a once-in-a-century coincidence!
- Sayısal bir tarih olarak yazıldığında, 14 Mart 2015, pi sayısının ilk beş basamağına (3.1415) karşılık gelen 3/14/15'tir - yüzyılda bir rastlanan bir tesadüf!
- Tom didn't even write one letter to Mary while he was away.
- Tom uzaktayken Mary'ye bir mektup bile yazmadı.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektubu yazan o kişi benim arkadaşım.
- Tom will sing one of the songs you wrote.
- Tom senin yazdığın şarkılardan birini söyleyecek.
- Here's what I wrote.
- İşte yazdıklarım.
- We write our own songs.
- Kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- I will try to write in Kazakh myself.
- Ben de Kazakça yazmaya çalışacağım.
- He can't even write his own name.
- Kendi adını bile yazamıyor.
- He is writing a book.
- O bir kitap yazıyor.
- I wish I could write songs like that.
- Keşke öyle şarkılar yazabilsem.
- I learned to write in school.
- Yazmayı okulda öğrendim.
- I can write good stories when I feel like it.
- Canım istediğinde iyi hikayeler yazabilirim.
- Who wrote the letter?
- Mektubu kim yazdı?
- A bear wrote the story.
- Hikayeyi bir ayı yazdı.
- Tom wanted to write Mary a song for her birthday.
- Tom, Mary'nin doğum günü için bir şarkı yazmak istedi.
- Tom likes to write.
- Tom yazmayı seviyor.
- She wrote an autobiographical novel.
- Otobiyografik bir roman yazdı.
- It has been a long time since I wrote you last.
- Size son yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- I just adopted this sentence, I didn't write it myself.
- Bu cümleyi sadece benimsedim, kendim yazmadım.
- Tom was writing at his desk when Mary entered the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom masasında yazıyordu.
- Tom says he can write songs.
- Tom şarkılar yazabileceğini söylüyor.
- Tom writes me every day.
- Tom bana her gün yazıyor.
- Why was I writing that letter?
- Neden o mektubu yazıyordum?
- She writes novellas.
- Kısa romanlar yazıyor.
- Dan didn't even write a letter to Linda.
- Dan, Linda'ya bir mektup bile yazmadı.
- I sometimes write to Tom.
- Bazen Tom'a yazıyorum.
- I'll try to write about ethnic and religious minorities.
- Etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.
- How do we know that Tom wrote this letter?
- Bu mektubu Tom'un yazdığını nereden biliyoruz?
- Tom wants me to write a birthday message to Mary.
- Tom Mary'ye bir doğum günü mesajı yazmamı istiyor.
- Tom has his notebook out and is ready to write.
- Tom not defterini çıkarmış ve yazmaya hazır.
- You must've already written everything that needs to be written.
- Yazılması gereken her şeyi zaten yazmış olmalısın.
- He took out a pencil and started to write.
- Kurşun kalem çıkarıp yazmaya başladı.
- He wrote the book at the age of twenty.
- O yirmi yaşında kitap yazdı.
- Do I write good articles?
- İyi makaleler yazıyor muyum?
- Not many people know he wrote a symphony.
- Pek çok insan onun bir senfoni yazdığını bilmez.
- Have you ever written a book?
- Hiç kitap yazdınız mı?
- I read the report you wrote.
- Yazdığın raporu okudum.
- Please write what you said.
- Lütfen söylediklerini yaz.
- Can you write a symphony?
- Senfoni yazabilir misiniz?
- Do you like to write?
- Yazmayı sever misin?
- Tell me what you wrote.
- Ne yazdığını söyle.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya vardığımda ona bir mektup yazdım.
- Write Spanish.
- İspanyolca yaz.
- We did write to you.
- Biz sana yazdık.
- Don't write in library books.
- Kütüphane kitaplarına yazmayın.
- I wrote the four millionth sentence in Tatoeba.
- Tatoeba'daki dört milyonuncu cümleyi ben yazdım.
- I agree with what Tom wrote.
- Tom'un yazdıklarına katılıyorum.
- Not many people know he wrote this piece.
- Onun bu eseri yazdığını pek kimse bilmez.
- Who isn't writing the text?
- Kim metin yazmıyor?
- I'll try to write you a letter.
- Sana bir mektup yazmaya çalışacağım.
- I wrote where I was working.
- Çalıştığım yeri yazdım.
- Write at least 250 words.
- En az 250 kelime yazın.
- Please write down everything I say.
- Lütfen söylediğim her şeyi yaz.
- Does Tom have to write the letter today?
- Tom, mektubu bugün yazmak zorunda mı?
- Tom likes to write.
- Tom yazmaktan hoşlanır.
- I wrote a love letter last night.
- Dün gece bir aşk mektubu yazdım.
- He hasn't written the letter yet.
- Mektubu henüz yazmadı.
- Somebody wrote my name on the wall.
- Biri duvara ismimi yazdı.
- I could write him a note if it would help.
- Yardımı olacaksa ona bir not yazabilirim.
- I forgot to write my name on the exam.
- Sınava adımı yazmayı unuttum.
- Tom was the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan kişi Tom'du.
- He denied having written to me.
- O, bana yazdığını reddetti.
- The person I am writing to is my mother.
- Yazdığım kişi annem.
- Write to me as soon as you get there.
- Oraya varır varmaz bana yazın.
- I'll try to write about ethnic and religious minorities.
- Ben etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.
- Have you ever written a computer program?
- Hiç bilgisayar programı yazdınız mı?
- Who wrote Faust?
- Faust'u kim yazdı?
- I wrote that.
- Onu yazdım.
- I wrote that for them.
- Ben bunu onlar için yazdım.
- Answer my letter or I will not write to you anymore.
- Mektubuma cevap ver yoksa artık sana yazmam.
- She tried to write a short story.
- O kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
- I wish I could write as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi yazabilseydim.
- Did she write in her diary yesterday?
- Dün günlüğüne yazdı mı?
- Write about the following topic.
- Aşağıdaki konu hakkında yazın.
- Tom is writing a new book.
- Tom yeni bir kitap yazıyor.
- Who wrote to them?
- Kim onlara yazdı?
- Can Marika read and write Japanese?
- Marika Japonca okuyup yazabiliyor mu?
- Tom is good at writing.
- Tom yazmada iyidir.
- As she was dying, she tried to write the murderer's name with her own blood.
- O ölüyorken kendi kanıyla katilin adını yazmaya çalıştı.
- I want you to write me a letter.
- Bana bir mektup yazmanı istiyorum.
- You need a good brain if you want to write good stories.
- İyi hikâyeler yazmak istiyorsan iyi bir beyne ihtiyacın var.
- Tom writes a short story.
- Tom kısa bir hikaye yazıyor.
- I started writing.
- Yazmaya başladım.
- He never fails to write to his mother every day.
- Her gün annesine yazmayı asla ihmal etmiyor.
- President Lincoln wrote all five of these documents.
- Başkan Lincoln bu belgelerin beşini de yazmış.
- You wrote this three years ago.
- Bunu üç yıl önce yazmışsın.
- My brother probably wrote this letter.
- Bu mektubu muhtemelen kardeşim yazdı.
- I wrote Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazdım.
- He wrote me every week from Germany.
- Bana her hafta Almanya'dan yazdı.
- My son had been writing for several hours when I entered the room.
- Ben odaya girdiğimde oğlum birkaç saattir yazıyordu.
- Sami wrote in his diary using invisible ink.
- Sami günlüğüne görünmez mürekkep kullanarak yazdı.
- I wish I could write as well as Tom.
- Keşke Tom kadar iyi yazabilsem.
- She wrote to a friend.
- O bir arkadaşına yazdı.
- When did you start writing songs?
- Şarkı yazmaya ne zaman başladın?
- He wrote to his parents.
- Ailesine mektup yazdı.
- I'm still writing comments.
- Hala yorum yazıyorum.
- He didn't only teach at school, he also wrote novels.
- Sadece okulda öğretmenlik yapmadı, roman da yazdı.
- I forget to write my date of birth.
- Doğum tarihimi yazmayı unuturum.
- Tom wrote this book.
- Bu kitabı Tom yazdı.
- The letters Tom wrote to Mary were returned unopened.
- Tom'un Mary'ye yazdığı mektuplar açılmadan iade edildi.
- Maybe I should write Tom a letter.
- Belki de Tom'a bir mektup yazmalıyım.
- Write the address and the home phone number.
- Adresi ve ev telefon numarasını yaz.
- Is Jimmy writing a letter?
- Jimmy bir mektup mu yazıyor?
- If you want your sentences to be translated, your best option is to write them in English.
- Cümlelerinizin tercüme edilmesini istiyorsanız, en iyi seçeneğiniz onları İngilizce yazmaktır.
- Tom's father, who is in prison, never writes to him.
- Tom'un hapisteki babası ona hiç yazmıyor.
- Tom hasn't written to me since last October.
- Tom geçen Ekim'den beri bana yazmadı.
- Some people listen to music when writing, but others say it hampers their productivity.
- Bazı insanlar yazarken müzik dinler, ancak diğerleri verimliliklerini engellediğini söylüyor.
- I am writing to inquire whether you have any positions available.
- Boş pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
- She is constantly writing letters.
- Sürekli mektup yazar.
- Guess who's written to me.
- Bana kim mektup yazdı bil bakalım.
- I have come to Japan not to teach but to write.
- Japonya'ya öğretmek için değil, yazmak için geldim.
- He wrote to his parents.
- O, ebeveynlerine yazdı.
- He is writing something.
- Bir şeyler yazıyor.
- I will write him a civil answer.
- Ona kibar bir cevap yazacağım.
- Write to him right away.
- Ona derhal yazın.
- The novels he wrote are interesting.
- Yazdığı romanlar ilgi çekici.
- Tom has begun writing a new book.
- Tom yeni bir kitap yazmaya başladı.
- Why weren't you writing the exercises?
- Neden alıştırmaları yazmıyordun?
- Please write to me once in a while.
- Lütfen arada bir bana yaz.
- Is it true he can't read or write?
- Onun okuyamadığı veya yazamadığı doğru mu?
- Tom saw his name written on the blackboard.
- Tom tahtaya adının yazıldığını gördü.
- I plan to write Judy a letter.
- Judy'ye bir mektup yazmayı planlıyorum.
- I wrote a couple of songs last week.
- Ben geçen hafta birkaç şarkı yazdım.
- I wrote it all down.
- Hepsini yazdım.
- It took me three years to write this book.
- Bu kitabı yazmak üç yılımı aldı.
- I've written to him.
- Ona yazdım.
- Who wrote to him?
- Kim ona yazdı?
- When do you write?
- Ne zaman yazıyorsun?
- Do you agree with what he wrote in the book?
- Kitapta yazdıklarına katılıyor musun?
- She wrote to him to tell him how wonderful he was.
- Ona ne kadar harika olduğunu söylemek için yazdı.
- Someone who knows English well must have written this.
- Bunu İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
- We shouldn't have written that.
- Onu yazmamalıydık.
- How many times a month do you write letters?
- Ayda kaç kez mektup yazıyorsunuz?
- He wrote letters and read before going to sleep again.
- Tekrar uyumadan önce mektuplar yazdı ve okudu.
- I wrote the report.
- Raporu ben yazdım.
- That's all she wrote.
- Bütün yazdığı bu.
- Do you often write letters in French?
- Sık sık Fransızca mektuplar yazıyor musun?
- I need something to write on.
- Üstüne yazacağım bir şeyler lazım.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra onu bir zarfa koydu ve onu mühürledi.
- Write the date of your birth.
- Doğum tarihinizi yazın.
- Tom has written over thirty books.
- Tom, otuzdan fazla kitap yazdı.
- Dan didn't even start writing.
- Dan yazmaya bile başlamadı.
- Please give me some paper I can write on.
- Lütfen bana üstüne yazabileceğim bir kağıt verin.
- Let's sing the song that Tom wrote.
- Tom'un yazdığı şarkıyı söyleyelim.
- I write daily in my diary.
- Günlüğüme her gün yazıyorum.
- Since I didn't receive a reply, I wrote to her again.
- Bir cevap almadığım için, ona tekrar yazdım.
- Fred wrote his mother a long letter.
- Fred annesine uzun bir mektup yazdı.
- She wrote a new book.
- Yeni bir kitap yazdı.
- You should try to write more legibly.
- Daha okunaklı yazmaya çalışmalısın.
- She started writing novels.
- Roman yazmaya başladı.
- I really like what he wrote.
- Yazdıkları gerçekten hoşuma gitti.
- Tom encouraged Mary to keep writing.
- Tom, Mary'yi yazmaya devam etmesi için cesaretlendirdi.
- I often wrote to her when I was a student.
- Öğrenciyken ona sık sık yazardım.
- Write on every other line.
- Aralarda bir satır boşluk bırakarak yazın.
- Tom has been writing a cookbook.
- Tom bir yemek kitabı yazıyor.
- Much of what they wrote about never happened.
- Yazdıklarının çoğu hiç gerçekleşmedi.
- Tom can still recite a poem he wrote when he was thirteen.
- Tom on üç yaşındayken yazdığı bir şiiri hâlâ ezbere okuyabiliyor.
- Dan wrote many letters to Linda's mother.
- Dan, Linda'nın annesine pek çok mektup yazdı.
- Tom hasn't written me back.
- Tom bana cevap yazmadı.
- Write that down.
- Bunu yaz.
- Did I write that?
- Bunu ben mi yazdım?
- Please write it down.
- Lütfen onu yazın.
- I'll write to Tom again.
- Tom'a tekrar yazacağım.
- Tom can still recite a poem he wrote when he was thirteen.
- Tom on üç yaşındayken yazdığı bir şiiri hala ezbere okuyabiliyor.
- Will you write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle yazar mısın?
- Since it's written in easy French, I can understand it.
- Kolay bir Fransızca ile yazıldığı için anlayabiliyorum.
- Aren't you going to write to Tom?
- Tom'a mektup yazmayacak mısın?
- Tom has written several cook books.
- Tom birkaç yemek kitabı yazdı.
- Tom sang one of the songs he wrote.
- Tom kendi yazdığı şarkılardan birini söyledi.
- Tom wrote to Mary to tell her what had happened to him.
- Tom, başına gelenleri anlatmak için Mary'ye mektup yazdı.
- He didn't write anything.
- O bir şey yazmadı.
- I write every chance I get.
- Her fırsatta yazıyorum.
- I wrote to them.
- Ben onlara yazdım.
- Tom wrote about his ideas.
- Tom fikirleri hakkında yazdı.
- I have to write an essay in French.
- Fransızca bir kompozisyon yazmak zorundayım.
- Tom didn't write it.
- Tom bunu yazmadı.
- Tom will write a sentence in German.
- Tom Almanca bir cümle yazacak.
- How many e-mails do you write every day?
- Her gün kaç tane e-posta yazıyorsun?
- I'll give you the article I wrote on that matter.
- Sana o konuda yazdığım makaleyi vereceğim.
- Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
- I still write to Tom off and on.
- Tom'a hala ara sıra yazıyorum.
- I don't often make mistakes when writing in French.
- Fransızca yazarken çoğu zaman hatalar yapmıyorum.
- He wrote about plants and trees.
- Bitkiler ve ağaçlar hakkında yazdı.
- If I had had more time, I would have written to you.
- Daha fazla zamanım olsaydı sana yazardım.
- President Lincoln wrote all five of these documents.
- Başkan Lincoln bu beş belgeyi de yazdı.
- Do you think I should write to Tom?
- Tom'a yazmam gerektiğini düşünüyor musun?
- If I write an example sentence, can you correct it for me?
- Örnek bir cümle yazarsam, benim için düzeltebilir misiniz?
- I used to write in my diary every day when I was young.
- Gençken her gün günlüğüme yazardım.
- How many words should you write?
- Kaç tane kelime yazman gerekir?
- Did you read the editorial I wrote for the newspaper?
- Gazete için yazdığım başmakaleyi okudun mu?
- Sami was required to write letters of apology to the families of the victims.
- Sami'nin kurbanların ailelerine özür mektupları yazması gerekiyordu.
- Tom can't have written this letter.
- Bu mektubu Tom yazmış olamaz.
- How old were you when you learned to write your name?
- Adını yazmayı öğrendiğinde kaç yaşındaydın?
- Tom showed Mary the book he had written.
- Tom Mary'ye yazdığı kitabı gösterdi.
- Where do you write?
- Nerede yazıyorsunuz?
- Tom wrote this letter.
- Bu mektubu Tom yazdı.
- To his father, Tom wrote a painful letter.
- Tom babasına acı dolu bir mektup yazdı.
- Yesterday I wrote to Ellen.
- Dün Ellen'a yazdım.
- Tom wrote about his ideas.
- Tom fikirlerini yazdı.
- When was the book written?
- Kitap ne zaman yazıldı?
- They would not let him write anything.
- Hiçbir şey yazmasına izin vermeyeceklerdi.
- She writes about Sri Lanka.
- Sri Lanka hakkında yazıyor.
- He shouldn't have written that.
- Bunu yazmamalıydı.
- Mary wanted to write.
- Mary yazmak istedi.
- I wasn't writing anything.
- Hiçbir şey yazmıyordum.
- Tom even wrote me poems.
- Tom bana şiirler bile yazdı.
- It may seem obvious, but sentences you write yourself look the most natural.
- Çok açık görünebilir, ama kendi yazdığınız cümleler en doğal görünendir.
- I'll lend you my textbook if you promise not to write anything in it.
- İçine bir şey yazmayacağına söz verirsen ders kitabımı sana ödünç veririm.
- Someone who knows English well must've written that.
- Bunu iyi İngilizce bilen biri yazmış olmalı.
- I wrote some poems last weekend.
- Geçen hafta sonu birkaç şiir yazdım.
- How beautifully you write!
- Ne kadar da güzel yazıyorsun!
- I don't have time to write.
- Yazacak zamanım yok.
- She became famous after having written the screenplay for that movie.
- O filmin senaryosunu yazdıktan sonra ünlü oldu.
- I still have a report to write.
- Hâlâ yazmam gereken bir rapor var.
- What's the name for an author who writes books or speeches for other people?
- Başkaları için kitap ya da konuşma yazan yazarlara ne ad verilir?
- He doesn't know how to write a letter in English.
- O, İngilizce bir mektubu nasıl yazacağını bilmiyor.
- I haven't written any new poems in a long time.
- Ben uzun bir süre herhangi bir yeni şiir yazmadım.
- For homework, Tom has to write a modern fairy tale.
- Tom ev ödevi için modern bir peri masalı yazmak zorunda.
- I'm the one who wrote that letter.
- O mektubu yazan bendim.
- Why did I accept to write this letter?
- Bu mektubu yazmayı neden kabul ettim?
- In my spare time, I write articles for my blog.
- Boş zamanlarımda bloğum için makaleler yazarım.
- Someone who knows English well must've written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri bunu yazmış olmalı.
- I wrote her a love letter.
- Ona aşk mektubu yazdım.
- Tell her to write me.
- Ona bana yazmasını söyle.
- Please write your date of birth here.
- Lütfen buraya doğum tarihinizi yazın.
- You didn't tell them what we wrote in that blog.
- O blogta ne yazdığımızı onlara söylemedin.
- It took me several hours to write it.
- Onu yazmak, birkaç saatimi aldı.
- She tried to write a short story.
- Kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
- Do you still write letters to your grandparents?
- Hâlâ büyük ebeveynlerine mektup yazıyor musun?
- She was asked to write her name in ink.
- Adını mürekkeple yazması istenildi.
- The journalists who write for this publisher are not impartial.
- Bu yayıncı için yazan gazeteciler tarafsız değiller.
- Who wrote that?
- Bunu kim yazdı?
- I had to write his name and his phone number.
- Onun adını ve telefon numarasını yazmak zorunda kaldım.
- I am writing an SMS.
- SMS yazıyorum.
- That's what I wrote.
- Ben de öyle yazdım.
- I didn't write back.
- Ben geri yazmadım.
- This language is perfectly clear to me when written, but absolutely incomprehensible when spoken.
- Bu dil yazıldığında benim için son derece açıktır, ancak konuşulduğunda kesinlikle anlaşılmazdır.
- I'll write or phone you next week.
- Haftaya sana yazarım ya da telefon ederim.
- The essay you wrote is full of typos and grammatical mistakes.
- Yazdığınız makale yazım ve dilbilgisi hatalarıyla dolu.
- Please write down what he says.
- Lütfen söylediklerini yaz.
- I never learned to write.
- Yazmayı hiç öğrenemedim.
- Write her a note to thank her.
- Ona teşekkür etmek bir not yaz.
- You write well.
- Sen iyi yazıyorsun.
- Where do you write your novels?
- Romanlarını nerede yazıyorsun?
- Was this letter written by Mary?
- Bu mektup Mary tarafından mı yazıldı?
- It was not until she finished reading the book that she noticed who had written it.
- Bu kimin yazdığını fark ettiği kitabı okumayı bitirene kadar değildi.
- Tom has written a lot of interesting things.
- Tom pek çok ilginç şey yazdı.
- Can you write your name here?
- Adını buraya yazabilir misin?
- When did you write this?
- Bunu ne zaman yazdın?
- She wrote a paper on feudalism.
- O, feodalizm üzerine bir makale yazdı.
- Next week I will write an e-mail to my parents.
- Gelecek hafta ebeveynlerime bir e-posta yazacağım.
- I have a thesis to write.
- Yazmam gereken bir tez var.
- I've decided to write 20 sentences every day on Tatoeba.
- Tatoeba'da her gün 20 cümle yazmaya karar verdim.
- You didn't tell him what I wrote in my diary.
- Günlüğüme ne yazdığımı ona söylemedin.
- Write clear and unambiguous texts!
- Açık ve net metinler yazın!
- I've written some easy sentences for beginners.
- Başlangıç seviyesindekiler için bazı kolay cümleler yazdım.
- Someone who knows English well must've written it.
- İngilizceyi iyi bilen biri yazmış olmalı.
- This initiative strives to promote writing in Occitan.
- Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.
- Tom wrote about his experience.
- Tom deneyimini yazdı.
- Take this piece of chalk and write on the blackboard.
- Bu tebeşir parçasını alın ve tahtaya yazın.
- I wrote three letters last night.
- Dün gece üç mektup yazdım.
- She is in the habit of writing in her diary every day.
- Her gün günlüğüne yazma alışkanlığı var.
- Does Tom usually write to you in French?
- Tom sana genellikle Fransızca mı yazıyor?
- I must remember to write that down.
- Bunu yazmayı hatırlamalıyım.
- Why did you write about it?
- Neden bu konuda yazdın?
- Please write your contact address here.
- Lütfen irtibat adresini buraya yaz.
- I wrote a poem in memory of my dad.
- Babamın anısına bir şiir yazdım.
- Tom is writing a book now.
- Tom şimdi bir kitap yazıyor.
- What did Shakespeare write?
- Shakespeare ne yazdı?
- Can I write with this pen?
- Bu dolma kalemle yazabilir miyim?
- Please write a complete sentence.
- Bütün bir cümle yazın lütfen.
- Did you read the article I wrote for the newspaper?
- Gazete için yazdığım makaleyi okudun mu?
- He cannot write his own name.
- O kendi adını yazamıyor.
- All you have to do is write.
- Tek yapman gereken yazmak.
- Tom is writing another book.
- Tom başka bir kitap yazıyor.
- Tom wrote Mary a letter in French.
- Tom, Mary'ye Fransızca bir mektup yazdı.
- She continued writing in her diary until she died.
- Ölene kadar günlüğüne yazmaya devam etti.
- Tom wrote it all down.
- Tom hepsini yazdı.
- That's the computer on which he writes his articles.
- Makalelerini yazdığı bilgisayar bu.
- The first thing we should do is write and thank your brother-in-law for his hospitality.
- Yapmamız gereken ilk şey misafirperverliği için eniştene yazıp teşekkür etmek.
- I'm writing to Tom.
- Tom'a yazıyorum.
- Tom wrote Mary a letter.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı.
- The teacher encouraged me to read, write and speak.
- Öğretmen beni okumaya, yazmaya ve konuşmaya teşvik etti.
- I am writing you a lengthy letter because I did not have time to write a short one.
- Kısa bir tane yazmak için zamanım olmadığı için sana uzun bir mektup yazıyorum.
- Tom can't write French without making mistakes.
- Tom hata yapmadan Fransızca yazamaz.
- Sami wrote the message in Arabic.
- Sami mesajı Arapça yazdı.
- I will write him when I know his address.
- Onun adresini öğrendiğimde ona yazacağım.
- Have you ever written a book?
- Hiç kitap yazdın mı?
- Sami wrote a Facebook post about Layla.
- Sami, Layla hakkında bir Facebook gönderisi yazdı.
- When first year students write compositions, shouldn't they leave spaces between words?
- Birinci sınıf öğrencileri kompozisyon yazarken kelimeler arasında boşluk bırakmaları gerekmez mi?
- I'll write to you when I get there.
- Oraya vardığımda sana yazarım.
- He wrote this book at the age of twenty.
- Bu kitabı yirmi yaşında yazdı.
- Come, write your name down.
- Gel, adını yaz.
- Guess who has written to me.
- Bana kim mektup yazdı bil bakalım.
- Are you going to write to Tom?
- Tom'a yazacak mısın?
- I forgot to write my family name.
- Soyadımı yazmayı unuttum.
- Tom encouraged Mary to keep writing.
- Tom Mary'yi yazmaya devam etmesi için teşvik etti.
- How do you read and write?
- Siz nasıl okuyorsunuz ve yazıyorsunuz?
- Do you like to write?
- Yazmayı sever misiniz?
- Tom wrote some country songs.
- Tom bazı country şarkıları yazdı.
- Tom can both read and write.
- Tom hem okuyabilir hem de yazabilir.
- What did I forget to write?
- Ne yazmayı unuttum?
- He can read and write.
- Okuyup yazabiliyor.
- I still prefer to write letters by hand.
- Hala mektupları elle yazmayı tercih ediyorum.
- Can Marika read and write Japanese?
- Marika Japonca okuyup yazabilir mi?
- I can't write good French.
- İyi Fransızca yazamıyorum.
- You misread what I wrote.
- Yazdıklarımı yanlış okudun.
- The teacher wrote his name on the blackboard.
- Öğretmenimiz tahtaya kendi adını yazdı.
- Who wrote to him?
- Ona kim yazdı?
- Tom can't have written this letter.
- Tom bu mektubu yazmış olamaz.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba üzerine yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapacak işlerim var.
- Is it true that you can write in Chinese?
- Çince yazabildiğin doğru mu?
- I can teach you how to write.
- Sana yazmayı öğretebilirim.
- I've torn up all the letters you've written.
- Yazdığın tüm mektupları yırtıp attım.
- Fabre wrote books about insects.
- Fabre böcekler hakkında kitaplar yazdı.
- I suggest that you should write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- Have you ever written a computer program?
- Daha önce bir bilgisayar programı yazdın mı?
- I helped Tom write an essay.
- Tom'a bir kompozisyon yazmasında yardım ettim.
- I wrote Mary a letter.
- Mary'ye bir mektup yazdım.
- What do I forget to write?
- Ne yazmayı unuturum?
- If I'd known Tom's address, I would've written to him.
- Tom'un adresini bilseydim, ona mektup yazardım.
- If you read this message, write to me.
- Eğer bu mesajı okursan, bana yaz.
- How do you write your last name?
- Soyadını nasıl yazarsın?
- It is right that you should write it.
- Onu yazman gerektiği doğrudur.
- Tom wrote a love letter to Mary, but never gave it to her.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama ona hiç vermedi.
- Tom actually was the one who wrote the letter.
- Aslında mektubu yazan Tom'du.
- Did you write it down?
- Onu yazdın mı?
- What did Tom write about?
- Tom ne hakkında yazmış?
- He never fails to write to his mother every month.
- O, her ay annesine yazmaktan geri kalmaz.
- Who should write it but himself?
- Onu kendisinden başka kim yazmalı?
- I will write Judy a letter.
- Ben, Judy'ye bir mektup yazacağım.
- I can read Chinese fairly well, but I can't write it very well.
- Çinceyi oldukça iyi okuyabiliyorum ama çok iyi yazamıyorum.
- I shouldn't have written that.
- Bunu yazmamalıydım.
- Tom is writing on the blackboard.
- Tom tahtaya yazıyor.
- I've written about 3,000 words so far.
- Şimdiye kadar yaklaşık 3,000 kelime yazdım.
- To whom did you write the letter?
- Mektubu kime yazdın?
- Tom hasn't written to me in a long time.
- Tom uzun zamandır bana yazmadı.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazması mümkün değil.
- Tom can't write yet.
- Tom henüz yazamıyor.
- Let me write it down so I don't forget.
- Yazayım da unutmayayım.
- Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kağıda numarasını yazdı ve Mary'ye uzattı.
- Write your name in capital letters.
- Adınızı büyük harflerle yazın.
- When will I write a good play?
- Ne zaman iyi bir oyun yazacağım?
- Guess who's written to me.
- Tahmin et bana kim yazdı.
- Stop writing and hand your paper in.
- Yazmayı bırak ve kağıdını teslim et.
- I could've written it much better.
- Bunu çok daha iyi yazabilirdim.
- We are basically writing in hieroglyphics without being aware of it.
- Aslında farkında olmadan hiyeroglifle yazıyoruz.
- He has spent three years writing this novel.
- O, bu romanı yazarken üç yıl harcadı.
- I was writing a long letter.
- Uzun bir mektup yazıyordum.
- She writes much better now than she used to.
- Artık eskisinden çok daha iyi yazıyor.
- Tom hasn't yet read the report you wrote.
- Tom yazdığın raporu henüz okumadı.
- Vivaldi wrote a lot of music for the bassoon.
- Vivaldi fagot için birçok müzik yazdı.
- I read; you write.
- Ben okurum; sen yazarsın.
- Please write me back at your earliest convenience.
- Lütfen en kısa zamanda bana cevap yaz.
- She wrote me a long letter.
- O, bana uzun bir mektup yazdı.
- I have to write an essay.
- Bir deneme yazmalıyım.
- I haven't written Tom back.
- Tom'a cevap yazmadım.
- That book is helping you write effectively.
- Bu kitap etkili yazmanıza yardımcı oluyor.
- She understands English and even writes in English.
- İngilizce anlıyor ve hatta İngilizce yazıyor.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Ben bunu vefat eden arkadaşlarımın adına yazıyorum.
- I realize that it is easier to write than to speak.
- Yazmanın konuşmaktan daha kolay olduğunu anlıyorum.
- Tom wrote the script.
- Senaryoyu Tom yazdı.
- Who wrote such an unrefined article?
- Bu kadar seviyesizce bir makaleyi kim yazmış?
- I suggest that you write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneriyorum.
- It's been a long time since I've written anyone a letter.
- Birine mektup yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- It took Brian several hours to write a card.
- Brian'ın bir kart yazması, birkaç saatini aldı.
- Who doesn't write love letters?
- Kim aşk mektubu yazmıyor?
- Tom wrote a short story about a young girl and her dog.
- Tom genç bir kız ve köpeği hakkında kısa bir öykü yazdı.
- Where do you write your novels?
- Romanlarınızı nerede yazıyorsunuz?
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Mektubu yazmayı bitirince, seni tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- I can already write in Chinese.
- Zaten Çince yazabiliyorum.
- Have you written to him?
- Ona yazdın mı?
- Write with your left hand.
- Sol elinle yaz.
- Tom still sometimes writes to me.
- Tom hâlâ bazen bana yazıyor.
- I wrote off for an application form.
- Başvuru formu istemek için yazdım.
- Tom wrote his name on the cover of his new diary.
- Tom yeni günlüğünün kapağına kendi adını yazdı.
- I can read and write French.
- Fransızca okuyup yazabilirim.
- Emily wrote the sentence.
- Emily cümleyi yazdı.
- Tom was writing cryptic notes in a cipher.
- Tom şifreli notlar yazıyordu.
- Don't write in ink.
- Mürekkeple yazmayın.
- Does Tom have to write the letter today?
- Tom bugün mektup yazmak zorunda mı?
- Tom often writes about his friends in his blog.
- Tom blogunda sık sık arkadaşları hakkında yazıyor.
- It was not until she finished reading the book that she noticed who had written it.
- Kitabı okumayı bitirene kadar kimin yazdığını fark etmedi.
- I'm writing this letter to him.
- Bu mektubu ona yazıyorum.
- I wrote her name down so I wouldn't forget it.
- Unutmamak için adını yazdım.
- Can you write it for me?
- Benim için yazabilir misiniz?
- Didn't you write him a letter?
- Ona mektup yazmadın mı?
- Did you read the article I wrote for the newspaper?
- Gazete için yazdığım makaleyi okudunuz mu?
- I'm writing to them.
- Onlara yazıyorum.
- Why doesn't she write me back anymore?
- Neden artık o bana cevap yazmıyor?
- Do you think you can write that report without any help?
- O raporu yardım almadan yazabileceğini düşünüyor musun?
- I'm writing this letter to Tom.
- Bu mektubu Tom'a yazıyorum.
- Please write me a reply soon.
- Lütfen bana yakında bir cevap yaz.
- Who was it who wrote these two letters?
- Bu iki mektubu kim yazdı?
- I don't think Tom liked the song you wrote about him.
- Tom'un onun hakkında yazdığın şarkıyı sevdiğini sanmıyorum.
- Tom has written another book.
- Tom bir kitap daha yazdı.
- It took him three years to write the novel.
- Romanı yazması üç yılını aldı.
- Tom has written several songs about his hometown.
- Tom memleketi hakkında çeşitli şarkılar yazdı.
- Have you read the novel that Tom wrote?
- Tom'un yazdığı romanı okudun mu?
- Vivaldi wrote a lot of music for the bassoon.
- Vivaldi fagot için pek çok müzik yazdı.
- Because I didn't hear from him, I wrote to him again.
- Ondan haber alamadığım için tekrar yazdım.
- You can write to me in Hebrew.
- Bana İbranice yazabilirsin.
- If I had known his address, I would have written to him.
- Adresini bilseydim, ona mektup yazardım.
- I have never written a play.
- Ben hiç oyun yazmadım.
- I'm going to write her a note.
- Ona bir not yazacağım.
- Let me write that down.
- Bırak yazayım.
- Does Tom ever write letters in French?
- Tom hiç Fransızca mektup yazdı mı?
- Who didn't write his name?
- Kim ismini yazmadı?
- I wonder whether to write or phone.
- Yazsam mı, telefon mu etsem diye düşünüyorum.
- This is the first song I ever wrote.
- Bu şimdiye kadar yazdığım ilk şarkı.
- Did Tom write that song for you?
- Tom o şarkıyı senin için mi yazdı?
- I wrote her a letter every day.
- Ona her gün mektup yazdım.
- Please write your name in pen.
- Lütfen adını dolma kalemle yaz.
- Tom often writes to the editor of the local newspaper about issues of concern to his community.
- Tom sık sık yerel gazetenin editörüne toplumunu ilgilendiren konular hakkında yazıyor.
- Neither Tom nor Mary has written to me.
- Ne Tom ne de Mary bana yazdı.
- I wrote that for her.
- Bunu onun için yazdım.
- Why doesn't she write me anymore?
- Neden artık bana yazmıyor?
- I'm also writing the translations in English.
- Çevirileri İngilizce olarak da yazıyorum.
- Thank you for helping me write my resume.
- Özgeçmişimi yazmama yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- Why do I forget to write the zip code?
- Posta kodunu yazmayı neden unuttum?
- I never wrote that down.
- Bunu hiç yazmadım.
- The teacher wrote his name on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya adını yazdı.
- I didn't write anything in my notebook.
- Defterime hiçbir şey yazmadım.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşındayken daktilo kullanmayı öğrenmiş ve öğretmenine elle yazmayı öğrenmesine gerek olmadığını söylemiştir.
- I hate to write big numbers.
- Büyük sayıları yazmaktan nefret ediyorum.
- Dan wrote many letters to Linda's mother.
- Dan, Linda'nın annesine birçok mektup yazdı.
- He wrote the book.
- Kitabı o yazdı.
- I hope that Maria will write soon.
- Maria'nın yakında yazacağını umuyorum.
- Every Esperantist should write sentences here.
- Her Esperantocu buraya cümleler yazmalı.
- I have written your name in my heart.
- Senin adını kalbime yazdım.
- Whether Shakespeare wrote this poem or not will probably remain a mystery.
- Bu şiiri Shakespeare'in yazıp yazmadığı muhtemelen bir sır olarak kalacak.
- Tom isn't the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan kişi Tom değil.
- I don't know who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığını bilmiyorum.
- Is it true he can't read or write?
- Okuyup yazamadığı doğru mu?
- How do you write a good CV?
- İyi bir özgeçmişi nasıl yazarsın?
- He shouldn't have written that.
- Onu yazmamalıydı.
- She did not keep her promise to write to me.
- Bana yazacağına dair verdiği sözü tutmadı.
- They wrote a lot of nasty gossip about them in the newspaper.
- Gazetede onlar hakkında bir sürü kötü dedikodu yazdılar.
- Who wrote this article?
- Bu makaleyi kim yazdı?
- Have you seen the recipe book that I wrote?
- Yazdığım yemek tarifi kitabını gördün mü?
- I've been learning how to write kanji with a brush.
- Fırça ile kanji yazmayı öğreniyordum.
- Her ability to write with her foot is amazing.
- Onun ayağı ile yazma yeteneği şaşırtıcı.
- I didn't know that Tom could write Chinese so well.
- Tom'un bu kadar iyi Çince yazabileceğini bilmiyordum.
- I forgot to write my family name.
- Soyadımı yazmayı unutmuşum.
- The writer is writing.
- Yazar yazıyor.
- I will write to him at once.
- Derhal ona yazacağım.
- He cannot write English without making mistakes.
- Hata yapmadan İngilizce yazamıyor.
- I wrote this three months ago.
- Bunu üç ay önce yazdım.
- Tom wrote the song that Mary sang last night at the pub.
- Mary'nin dün gece meyhanede söylediği şarkıyı Tom yazdı.
- He's writing a book now.
- Şu anda bir kitap yazıyor.
- Tom still writes songs.
- Tom hala şarkı yazıyor.
- Since it's written in easy English, even you can read that book.
- Kolay bir İngilizceyle yazıldığı için, bu kitabı siz bile okuyabilirsiniz.
- Tom wrote us postcards.
- Tom bize kartpostal yazdı.
- Tom and Mary wrote to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine mektup yazdılar.
- Sami wrote a Facebook post about Layla.
- Sami, Leyla hakkında bir Facebook yayını yazdı.
- I'm not yet used to writing business letters.
- Henüz iş mektupları yazmaya alışamadım.
- He wrote me every week from Germany.
- Almanya'dan bana her hafta mektup yazdı.
- Tom wrote to me in French.
- Tom bana Fransızca yazdı.
- Write short sentences!
- Kısa cümleler yaz!
- It's written here.
- Burada yazıyor.
- I've already read some of what you wrote.
- Yazdıklarından bazılarını zaten okudum.
- I don't ever want Tom to write to my daughter again.
- Tom'un bir daha kızıma yazmasını istemiyorum.
- I wish I could write songs like that.
- Keşke ben de böyle şarkılar yazabilseydim.
- Tom wrote essays on it.
- Tom bunun üzerine denemeler yazdı.
- Why doesn't he write me back anymore?
- Neden artık o bana cevap yazmıyor?
- He writes to me less and less often these days.
- Bu günlerde bana gittikçe daha az sıklıkta yazıyor.
- We're eating up a lot of time writing letters by hand.
- Elle mektup yazarak çok zaman harcıyoruz.
- He is writing a book.
- Bir kitap yazıyor.
- Tom hasn't written to Mary in a long time.
- Tom uzun süredir Mary'ye yazmadı.
- Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan, Linda'nın yasadışı anlaşmalarını ifşa etmek için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
- I will write you when I know your address.
- Adresini öğrendiğimde sana yazacağım.
- He wrote his comments in the margin of the composition.
- O yorumlarını kompozisyonun kenar boşluğuna yazdı.
- Tom wrote Mary a poem.
- Tom, Mary'ye bir şiir yazdı.
- Tom sat on the beach all day, writing postcards.
- Tom bütün gün sahilde oturdu, kartpostallar yazdı.
- We disputed for hours about what to write.
- Ne yazacağımızı saatlerce tartıştık.
- If Tom didn't write this, then who did?
- Bunu Tom yazmadıysa kim yazdı peki?
- For centuries, foreign language teaching focused on reading and writing.
- Yüzyıllar boyunca yabancı dil öğretimi okuma ve yazma üzerine odaklandı.
- I wrote my teacher a love letter and he read it in front of the whole class.
- Öğretmenime bir aşk mektubu yazdım ve o bunu bütün sınıfın önünde okudu.
- Tom writes and sings his own songs.
- Tom kendi şarkılarını yazıp söylüyor.
- Tom has a talent for writing.
- Tom'da yazma yeteneği var.
- I suggest that you write her a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneriyorum.
- He wrote a new book.
- Yeni bir kitap yazdı.
- Write a sentence with three verbs.
- Üç fiilli bir cümle yaz.
- I've already written everything that needs to be written.
- Yazılması gereken her şeyi zaten yazdım.
- I'm writing my will.
- Vasiyetimi yazıyorum.
- I wrote to Tom yesterday.
- Dün Tom'a yazdım.
- I'll write to you soon.
- Yakında size yazacağım.
- Tom encouraged Mary to write songs.
- Tom, Mary'yi şarkı yazması için cesaretlendirdi.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları kitap yazdılar.
- Do you like the poem I wrote for you?
- Senin için yazdığım şiiri istiyor musun?
- I don't forget to write the zip code.
- Posta kodunu yazmayı unutmuyorum.
- I wrote this letter in French.
- Bu mektubu Fransızca yazdım.
- I could write Tom a note if you want me to.
- İstersen Tom'a bir not yazabilirim.
- She wrote one letter.
- O bir mektup yazdı.
- The text of the national anthem of Canada was first written in French.
- Kanada milli marşının metni önce Fransızca olarak yazıldı.
- Tom wrote his name on the blackboard.
- Tom adını tahtaya yazdı.
- Don't use a pencil to write the exam.
- Sınavda yazmak için kalem kullanmayın.
- We write our own songs.
- Biz kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- I will write him a civil answer.
- Ona medeni bir cevap yazacağım.
- He wrote a prompt answer to my letter.
- Mektubuma hemen bir cevap yazdı.
- She wants to write for television.
- Televizyon için yazmak istiyor.
- I love the way you write.
- Yazma tarzına bayılıyorum.
- When did you write that last part?
- Son bölümü ne zaman yazdın?
- How many words should you write?
- Kaç kelime yazmalısın?
- This is the first time I've written anything in French.
- İlk defa Fransızca bir şey yazıyorum.
- I want to practice to write in Icelandic.
- İzlandaca yazmak için pratik yapmak istiyorum.
- She wrote about it in her diary.
- Bu konuyu günlüğüne yazdı.
- Have you written to them?
- Onlara yazdın mı?
- I still like to write in Esperanto.
- Hala Esperanto dilinde yazmaktan hoşlanıyorum.
- When did you start writing songs?
- Ne zaman şarkılar yazmaya başladın?
- He wrote to his daughter's husband.
- Kızının kocasına mektup yazdı.
- She is already beginning to read and write.
- Şimdiden okumaya ve yazmaya başladı.
- You didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmadın.
- Tom helped me write this essay.
- Tom bu denemeyi yazmama yardım etti.
- If I had known his address, I would have written him a letter.
- Onun adresini bilseydim ona bir mektup yazardım.
- It is polite of him to write me back at once.
- Bana hemen cevap yazması çok nazik bir davranış.
- I think it must've been Tom who wrote this letter.
- Sanırım bu mektubu yazan Tom olmalı.
- At night, I write in the living room.
- Gece, oturma odasında yazarım.
- Can you write a concerto?
- Bir konçerto yazabilir misin?
- This is way better than what you wrote before.
- Bu daha önce yazdıklarından çok daha iyi.
- Tom promised me that tonight he'd sing that new song he wrote.
- Tom bana bu gece yazdığı yeni şarkıyı söyleyeceğine söz verdi.
- He never wrote me back.
- O bana cevap yazmadı.
- I love to write.
- Ben yazmayı seviyorum.
- The best books are the ones you write yourself.
- En iyi kitaplar kendi yazdıklarındır.
- My level of Japanese is weak, so I can't write well.
- Japonca seviyem zayıf, bu yüzden iyi yazamıyorum.
- They wrote that song together.
- O şarkıyı birlikte yazdılar.
- Tom has written a book about birds.
- Tom kuşlar hakkında bir kitap yazdı.
- She wrote me four letters.
- O bana dört tane mektup yazdı.
- Both Tom and Mary asked me to help them write love letters.
- Hem Tom hem de Mary aşk mektupları yazmak için benden yardım istediler.
- As soon as I have written the letter I will rush to the post office.
- Mektubu yazar yazmaz postaneye koşacağım.
- Please write to me about conditions at your school.
- Okulunuzdaki koşullar hakkında bana yazın lütfen.
- Tom is the one who wrote the song that I just sang.
- Tom az önce söylediğim şarkıyı yazan kişidir.
- Tom can't write very well.
- Tom çok iyi yazamaz.
- Why didn't you write your phone number?
- Neden telefon numaranı yazmadın?
- Tom promised to write every day.
- Tom her gün yazacağına söz verdi.
- Let's see what Tom wrote.
- Bakalım Tom ne yazmış.
- Tom writes to me once a week.
- Tom bana haftada bir yazıyor.
- I wish we had sung that new song you wrote.
- Keşke yazdığın o yeni şarkıyı söyleseydik.
- I wrote an arrangement of this piece for a symphony orchestra.
- Bir senfoni orkestrası için bu parçanın düzenlemesini yazmıştım.
- I'll write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- Do you like writing?
- Yazmayı sever misin?
- Let's sing the song you wrote instead.
- Onun yerine yazdığınız şarkıyı söyleyelim.
- Do you write in Arabic?
- Sen Arapça yazıyor musun?
- Tom writes Mary letters.
- Tom, Mary'ye mektuplar yazıyor.
- I had no idea what I should write.
- Ne yazmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- Did you pay somebody to write this for you?
- Bunu senin için yazması için birine para ödedin mi?
- I have to write some letters.
- Bazı mektuplar yazmak zorundayım.
- Why weren't you writing the exercises?
- Neden alıştırmaları yazmadın?
- My teacher wrote a recommendation for me.
- Öğretmenim benim için bir tavsiye mektubu yazdı.
- Tell him to write me.
- Ona bana yazmasını söyle.
- Tom wrote a story about that.
- Tom bunun hakkında bir hikaye yazdı.
- I wonder why I didn't write my name.
- Neden adımı yazmadığımı merak ediyorum.
- Did you write anything in your diary today?
- Günlüğüne bugün bir şey yazdın mı?
- I denied I was the one who wrote that letter.
- O mektubu yazanın ben olduğumu inkar ettim.
- You need a good brain if you want to write good stories.
- İyi hikayeler yazmak istiyorsan iyi bir beyne ihtiyacın var.
- I also wrote Tom a letter.
- Tom'a da bir mektup yazdım.
- Not many people bought the book that Tom wrote.
- Tom'un yazdığı kitabı fazla alan olmadı.
- I will come on Monday unless you write to the contrary.
- Sen aksini yazmadıkça pazartesi günü geleceğim.
- He wrote a fine description of what happened there.
- Orada olanların güzel bir tasvirini yazdı.
- Pfirsichbaeumchen writes in Berber.
- Pfirsichbaeumchen Berberice yazıyor.
- My plan is to finish writing all the letters today.
- Planım bugün bütün mektupları yazıp bitirmek.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı tecrübesi hakkında birçok kitap yazdı.
- Tom wrote poison pen letters to most of his neighbors.
- Tom komşularının çoğuna iftira niteliğinde mektup yazdı.
- I phone often but seldom write letters.
- Sık sık telefon ederim ama nadiren mektup yazarım.
- I wrote that book.
- O kitabı yazdım.
- Tom thought that what Mary wrote didn't make any sense.
- Tom Mary'nin yazdığı şeyin mantıklı olmadığını düşündü.
- I need something to write with.
- Yazacak bir şeye ihtiyacım var.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı deneyimi hakkında birçok kitap yazdı.
- I've written part of the report already.
- Raporun bir kısmını yazdım bile.
- We could write him a letter.
- Ona bir mektup yazabiliriz.
- Do you know who wrote this book?
- Bu kitabı kimin yazdığını biliyor musunuz?
- Why doesn't she write me anymore?
- Niçin artık bana yazmıyor?
- I still sometimes write to Tom.
- Ben hâlâ bazen Tom'a yazıyorum.
- Who wrote this poem?
- Bu şiiri kim yazdı?
- Do you spend much time writing email?
- E-posta yazmak için çok zaman harcıyor musunuz?
- Tom has written a lot of books, but none of them have ever been published.
- Tom birçok kitap yazdı ama şimdiye kadar onlardan hiçbiri yayınlanmadı.
- I wish I had written it myself.
- Keşke kendim yazsaydım.
- They would not let him write anything.
- Onun bir şey yazmasına izin vermezlerdi.
- I agree with what Tom wrote.
- Tom'un yazdığı ile aynı fikirdeyim.
- Tom wrote over thirty books in his lifetime.
- Tom hayatı boyunca otuzdan fazla kitap yazdı.
- She hires other people to write her speeches.
- O, konuşmalarını yazması için başkalarını işe alıyor.
- I will not forget to write to my mother.
- Anneme yazmayı unutmayacağım.
- Can I borrow something to write on?
- Yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- I just wanted to write songs.
- Ben şarkı yazmak istiyordum.
- I'll write you a note.
- Sana bir not yazacağım.
- She was asked to write her name in ink.
- Ondan adını mürekkeple yazması istendi.
- Show me a hero and I will write you a tragedy.
- Bana bir kahraman göster ve ben sana bir trajedi yazacağım.
- He can speak and write French.
- O, Fransızcayı konuşabilir ve yazabilir.
- Do you write in French?
- Fransızca yazıyor musunuz?
- All you have to do is write a few sentences about what you did yesterday.
- Tek yapmanız gereken dün yaptıklarınız hakkında birkaç cümle yazmaktır.
- I hire other people to write my speeches.
- Konuşmalarımı yazmaları için başkalarını tutuyorum.
- I wrote to Tom to say I was sorry.
- Üzgün olduğumu söylemek için Tom'a yazdım.
- She wrote to a friend.
- Bir arkadaşına yazmış.
- He wrote a biographical sketch of George Washington.
- George Washington'ın biyografik bir taslağını yazdı.
- Tom writes well.
- Tom iyi yazıyor.
- Write the answer in English, please.
- Lütfen İngilizce cevap yazın.
- Can you write that down please?
- Bunu yazabilir misin lütfen?
- I suggest that you should write him a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanı öneririm.
- Who wrote this book?
- Bu kitabı kim yazdı?
- She told him that she had written that poem two years ago.
- Ona bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi.
- I wasn't able to write it down.
- Onu yazamadım.
- Tom writes songs.
- Tom şarkı yazıyor.
- I could write even poetry in Arabic.
- Arapça şiir bile yazabilirdim.
- Do you want me to write it down?
- Yazmamı istiyor musun?
- Tom wrote the screenplay.
- Senaryoyu Tom yazdı.
- You didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmamışsın.
- Tom wrote me about that.
- Tom bu konuda bana yazdı.
- As soon as I have written the letter I will rush to the post office.
- Mektubu yazar yazmaz hemen postaneye gideceğim.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterine yaz.
- I'm sorry I have no pencil to write with.
- Üzgünüm, yazacak kalemim yok.
- Why will I not write in Chinese?
- Neden Çince yazmıyorum?
- In their language you can write the way you want and don't need to use any commas either.
- Onların dilinde istediğiniz şekilde yazabilirsiniz ve herhangi bir virgül kullanmanız gerekmez.
- Can you write Braille?
- Braille yazabilir misiniz?
- He learned to write numerals before go to school.
- Okula gitmeden önce rakamları yazmayı öğrendi.
- If Tom didn't write this, then who did?
- Tom yazmadıysa, kim yazdı?
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazması için birini tutar.
- They are not illiterate in the sense that they can not read or write at all.
- Cahiller ama bu okuma yazmayı hiç bilmedikleri anlamına gelmiyor.
- What you've written isn't actually wrong, but it leaves out some important facts.
- Yazdıklarınız aslında yanlış değil, ama bazı önemli gerçekleri atlıyor.
- I write every evening.
- Her akşam yazarım.
- In any case, I've finished writing the article.
- Her halükarda, makaleyi yazmayı bitirdim.
- Can he write this character?
- Bu karakteri yazabilir mi?
- Sami learned to read and write in prison.
- Sami hapishanede okuma yazma öğrendi.
- Do you think I should write to Tom?
- Sence Tom'a yazmalı mıyım?
- If that happens, I will tear up and burn everything I have written.
- Eğer o olursa, yazmış olduğum her şeyi yırtıp yakacağım.
- I write this letter to my wife.
- Bu mektubu karıma yazıyorum.
- Tom wrote Mary a letter and thanked her for her help.
- Tom Mary'ye bir mektup yazdı ve yardımları için teşekkür etti.
- What do you think I should write?
- Sence ne yazmalıyım?
- Tom can't have written this by himself.
- Tom bunu kendi başına yazmış olamaz.
- You didn't tell them what you wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- You have to write me in Hebrew.
- Bana İbranice yazmak zorundasın.
- Write him a note.
- Ona bir not yaz.
- Please give me paper for writing.
- Lütfen yazmak için bana kağıt ver.
- I was going to write to you, but I started doing other things and forgot.
- Sana yazacaktım ama başka şeyler yapmaya başlayıp unuttum.
- I prefer to write short sentences.
- Kısa cümleler yazmayı tercih ederim.
- I've written three letters.
- Üç mektup yazdım.
- I was too busy to write you.
- Sana yazamayacak kadar çok meşguldüm.
- What are you writing?
- Ne yazıyorsunuz?
- Mary wrote this report by herself.
- Mary bu raporu tek başına yazdı.
- If you want your sentences to be translated, your best option is to write them in English.
- Cümlelerinin çevrilmesini istiyorsan, en iyi seçeneğin onları İngilizce yazmak.
- Within three months, I will be able to read, write and speak.
- Üç ay içinde, okuyabileceğim, yazabileceğim ve konuşabileceğim.
- I'll write you a letter.
- Sana bir mektup yazacağım.
- That book helps you to write effectively.
- Bu kitap etkili yazmanıza yardımcı oluyor.
- Every writer, in order to write clearly, must put himself in his reader's shoes.
- Her yazar açıkça yazmak için kendini okuyucunun yerine koymalı.
- Why don't you write in Berber to Berbers?
- Neden Berberilere Berberice yazmıyorsun?
- The teacher wrote French words on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya Fransızca kelime yazdı.
- I wrote the book.
- Kitabı yazdım.
- She wrote to her parents at least once a week.
- O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
- Please write to me when you get there.
- Lütfen oraya vardığında bana yaz.
- Tom can't read or write.
- Tom okuma yazma bilmiyor.
- I'll write you when I arrive.
- Vardığımda sana yazacağım.
- She writes novellas.
- Kısa öykü yazıyor.
- I've already written my part of the report.
- Raporun bana düşen kısmını yazdım bile.
- Write me a message.
- Bana bir mesaj yaz.
- He makes it a rule to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmayı bir kural haline getirdi.
- Write to me if you need help.
- Yardıma ihtiyacınız varsa bana yazın.
- I have a thesis to write.
- Yazacak bir tezim var.
- I like writing songs about relationships.
- İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı seviyorum.
- Did you really just write that?
- Bunu gerçekten yazdın mı?
- Please write to me from time to time.
- Lütfen zaman zaman bana yaz.
- I am afraid to write English comments while I'm trying to learn English.
- Ben İngilizce öğrenmeye çalışıyorken İngilizce yorumlar yazmaktan korkarım.
- She understands English and even writes in English.
- O İngilizce anlıyor ve hatta yazıyor.
- I didn't see anyone writing.
- Kimseyi yazarken görmedim.
- Tom wasn't the one who wrote this story.
- Tom bu hikayeyi yazan kişi değildi.
- I had to write his name and his phone number.
- Adını ve telefon numarasını yazmak zorundaydım.
- They wrote three books.
- Üç kitap yazdılar.
- I don't have anything to write about.
- Hakkında yazacak bir şeyim yok.
- I wonder who wrote this note.
- Bu notu kimin yazdığını merak ediyorum.
- I don't have enough courage to write sentences in English and I probably shouldn't.
- İngilizce cümleler yazmaya yeterince cesaretim yok ve muhtemelen yazmamalıyım.
- I could write Tom a note if it would help.
- Yardımı olacaksa Tom'a bir not yazabilirim.
- I won't write to you again.
- Sana bir daha yazmayacağım.
- Tom wrote to me yesterday.
- Tom dün bana yazdı.
- It wasn't easy for me to write this letter in French.
- Bu mektubu Fransızca yazmak benim için kolay olmadı.
- I wrote Mary to say I was sorry.
- Üzgün olduğumu söylemek için Mary'ye yazdım.
- I can't write anything at all.
- Ben hiçbir şey yazamıyorum.
- Sami wrote it down.
- Sami onu yazdı.
- If I knew his address, I could write to him.
- Adresini bilsem, ona yazabilirdim.
- You wrote this three years ago.
- Sen bunu üç yıl önce yazdın.
- I haven't written for a long time.
- Uzun zamandır yazmadım.
- I'll read you the poem I wrote just now.
- Sana az önce yazdığım şiiri okuyacağım.
- Let's see what Tom wrote.
- Tom'un yazdığına bakalım.
- Don't forget to write to us.
- Bize yazmayı unutma.
- She wrote the word.
- Sözcüğü yazdı.
- I could write even poetry in Arabic.
- Arapça şiir bile yazabilirim.
- Whether he wrote the novel or not is not known.
- Romanı yazıp yazmadığı bilinmiyor.
- He has written many books about China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- Let's sing the song you wrote instead.
- Onun yerine senin yazdığın şarkıyı söyleyelim.
- He still writes to me from time to time.
- O zaman zaman hâlâ bana yazıyor.
- She teaches reading and writing.
- Okuma ve yazma öğretiyor.
- Sami wrote a shocking confession.
- Sami şok edici bir itiraf yazdı.
- Don't write me such long letters.
- Bana böyle uzun mektuplar yazma.
- Tom didn't write anything.
- Tom bir şey yazmadı.
- Tom would like to see your essay after you've written it.
- Tom kompozisyonunu yazdıktan sonra görmek istiyor.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
- Bu kitabı çok kısa bir sürede, üzerinde sadece iki hafta çalışarak yazdı.
- I love writing compositions.
- Kompozisyon yazmayı seviyorum.
- Tom is writing something.
- Tom bir şeyler yazıyor.
- I wrote a thousand sentences!
- Binlerce cümle yazdım!
- The girl who wrote this composition is Nancy.
- Bu besteyi yazan kızın adı Nancy.
- Who should write it but himself?
- Bunu kendisinden başka kim yazabilir ki?
- Because my husband has been admitted to hospital, I am writing on his behalf.
- Kocam hastaneye yatırıldığı için onun adına ben yazıyorum.
- Tom seldom writes to us anymore.
- Tom artık bize nadiren yazıyor.
- If I knew her address, I would write to her.
- Adresini bilseydim, ona yazardım.
- It's not easy writing a love letter in English.
- İngilizce aşk mektubu yazmak kolay değildir.
- I'll write to Tom.
- Tom için yazacağım.
- I should've written it down.
- Yazmalıydım.
- I would like him to write more often.
- Ben onun daha sık yazmasını isterim.
- I continued writing.
- Yazmaya devam ettim.
- You've got to write to him quickly.
- Çabucak ona yazmalısın.
- He wrote it hurriedly.
- Aceleyle yazdı.
- I've written to her.
- Ona yazdım.
- I will write to you soon.
- Yakında sana yazacağım.
- I still write to Tom off and on.
- Ben hâlâ ara sıra Tom'a yazarım.
- I have to finish writing the book I'm working on.
- Üzerinde çalıştığım kitabı yazmayı bitirmeliyim.
- During these years he wrote immortal poems.
- Bu yıllar içerisinde ölümsüz şiirler yazdı.
- I wrote to them.
- Onlara yazdım.
- Write these words in your notebook.
- Bu kelimeleri defterinize yazın.
- I will write you tomorrow.
- Yarın sana yazarım.
- How many books have you written?
- Kaç kitap yazdınız?
- I wrote this poem for Tom.
- Bu şiiri Tom için yazdım.
- I also like writing.
- Ben de yazmayı seviyorum.
- Write to me sometime and let me know what you're doing.
- Bir ara bana yaz ve ne yaptığını haber ver.
- Tom has begun writing a cookbook.
- Tom bir yemek kitabı yazmaya başladı.
- I wrote to you from Iraq.
- Sana Irak'tan yazdım.
- Actually I wrote her a card.
- Aslında ona bir kart yazdım.
- It took him five years to write this novel.
- Bu romanı yazmak beş yılını aldı.
- Why doesn't he write me anymore?
- Neden artık bana yazmıyor?
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Sol elimle yazıyorum çünkü benim için daha rahat.
- If I'd had more time, I'd have written a shorter letter.
- Daha fazla zamanım olsaydı, daha kısa bir mektup yazardım.
- Tom isn't the one who wrote the songs I sang tonight.
- Bu gece söylediğim şarkıyı yazan Tom değildi.
- This book will help you write effectively.
- Bu kitap etkili yazmanıza yardımcı olacak.
- I intend to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmayı düşünüyorum.
- Do you usually write to Tom in French?
- Genelde Tom'a Fransızca yazıyor musunuz?
- Why are you writing with a pencil?
- Neden kalemle yazıyorsun?
- I wrote a long letter to Tom.
- Tom'a uzun bir mektup yazdım.
- Can you write a concerto?
- Bir konçerto yazabilir misiniz?
- There's nothing written on this piece of paper.
- Bu kağıtta hiçbir şey yazmıyor.
- I must write.
- Yazmak zorundayım.
- Tom says he'll sing that song he wrote about you tonight.
- Tom bu gece senin için yazdığı şarkıyı söyleyeceğini söylüyor.
- If I'd known Tom's address, I'd have written him a letter.
- Tom'un adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Shakespeare wrote both tragedy and comedy.
- Shakespeare, hem dram hem de komedi yazdı.
- Tom wrote the letter for Mary.
- Tom mektubu Mary için yazdı.
- Tom promised to write every day.
- Tom her gün yazmaya söz verdi.
- Tom is learning to write programs in JavaScript.
- Tom JavaScript'te program yazmayı öğreniyor.
- I suggest you read what's written on that piece of paper I gave you.
- Sana verdiğim kağıtta ne yazdığını okumanı öneririm.
- Who wrote these poems?
- Bu şiirleri kim yazdı?
- Take a sheet of paper and write!
- Bir kağıt al ve yaz!
- I remember writing to Tom.
- Tom'a yazdığımı hatırlıyorum.
- Tom is writing a book about his father.
- Tom babası hakkında bir kitap yazıyor.
- He can read and write.
- O okuyabilir ve yazabilir.
- I couldn't write a single word.
- Tek bir kelime yazamadım.
- Tom read the poem he wrote to Mary.
- Tom, Mary'ye yazdığı şiiri okudu.
- Mary still hasn't written the essay, presumably.
- Mary muhtemelen hâlâ denemeyi yazmadı.
- Tom can write with either hand.
- Tom her iki eliyle de yazabilir.
- She writes novellas.
- Kısa hikâyeler yazıyor.
- She was hard at work writing letters.
- Mektup yazmak için çok çalışıyordu.
- Who wrote this note?
- Bu notu kim yazdı?
- I was going to write to you, but I was too busy.
- Sana yazacaktım ama çok meşguldüm.
- Have you ever written a blog?
- Hiç blog yazdınız mı?
- Are you writing this down?
- Sen bunu yazıyor musun?
- He writes articles for the local newspaper.
- Yerel gazete için makaleler yazıyor.
- Have you read the novel that Tom wrote?
- Tom'un yazdığı romanı okudunuz mu?
- So you know all the letters he wrote you by heart?
- Yani sana yazdığı tüm mektupları ezbere biliyorsun?
- Please write down the answers.
- Lütfen cevapları yaz.
- Tom didn't write back.
- Tom geri yazmadı.
- She became famous after having written the screenplay for that movie.
- O film için senaryo yazdıktan sonra ünlü oldu.
- Dan encouraged Linda to write to her father.
- Dan babasına yazması için Linda'yı teşvik etti.
- He wrote three books in as many years.
- O kadar yıl içinde üç kitap yazdı.
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Sol elimle yazıyorum çünkü benim için daha uygun.
- That's why I wrote it.
- Bu yüzden onu yazdım.
- My level of Japanese is weak, so I can't write well.
- Benim Japonca düzeyim zayıf, bu yüzden iyi yazamam.
- She hires other people to write her speeches.
- Konuşmalarını yazmaları için başkalarını tutuyor.
- Tom writes very quickly.
- Tom çok hızlı yazıyor.
- I write in my diary every day.
- Her gün günlüğümü yazarım.
- Write me if you need help.
- Yardıma ihtiyacın olursa bana yaz.
- Tom has written another book.
- Tom başka bir kitap yazdı.
- Tom stopped writing.
- Tom yazmayı bıraktı.
- Tom says he can write songs.
- Tom şarkı yazabildiğini söylüyor.
- I wrote that last Monday evening.
- Onu geçen pazartesi akşamı yazmıştım.
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
- Bu kitabı yazan kişi hem mizah hem de zeka sahibi, değil mi?
- Taro is writing a term paper.
- Taro, dönem ödevi yazıyor.
- I have another two letters to write.
- Yazmam gereken iki mektup daha var.
- Let me write that down.
- Onu yazmama izin ver.
- Tom didn't write it.
- Tom yazmadı.
- This is the pencil with which she wrote it.
- Bu da onu yazdığı kalem.
- Tom took out his notebook and started writing.
- Tom defterini çıkardı ve yazmaya başladı.
- Tom and Mary wrote to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine yazdılar.
- He often writes to his parents in Japan.
- Japonya'daki anne babasına sık sık mektup yazıyor.
- She's writing her diary.
- Günlüğünü yazıyor.
- What's Tom writing?
- Tom ne yazıyor?
- Tell me what to write and I'll write it for you.
- Bana ne yazacağımı söyle, senin için yazayım.
- Patty finished writing to her friends in Canada.
- Patty, Kanada'daki arkadaşlarına yazmayı bitirdi.
- You could've written.
- Yazabilirdin.
- He writes to his mother every now and then.
- Arada bir annesine yazıyor.
- Using Sami's own blood, Layla wrote the word dog on the wall.
- Layla, Sami'nin kendi kanını kullanarak duvara köpek kelimesini yazdı.
- I'll teach you how to write.
- Sana nasıl yazacağını öğreteceğim.
- I decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
- Tatoeba'ya günde 20 cümle yazmaya karar verdim.
- Please write me a reply soon.
- Lütfen bana yakında cevap yaz.
- She writes short stories.
- Kısa öykü yazıyor.
- Above all, don't forget to write me.
- Hepsinden önemlisi, bana yazmayı unutma.
- In the morning, I write in the park.
- Sabahları parkta yazıyorum.
- Tom and Mary wrote a paper together.
- Tom ve Mary birlikte bir makale yazdılar.
- Not many people know he wrote a concerto.
- Onun bir konçerto yazdığını pek kimse bilmez.
- I really like the songs you write.
- Yazdığın şarkıları gerçekten seviyorum.
- I like the kind of music that Tom writes.
- Tom'un yazdığı müzik türünden hoşlanırım.
- We learn to read and write.
- Okuma yazma öğreniyoruz.
- Were you the one who wrote this?
- Bunu yazan sen miydin?
- Write only your family name in capitals.
- Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.
- Tom actually was the one who wrote the letter.
- Tom aslında mektubu yazan kişiydi.
- Is what Tom wrote true?
- Tom'un yazdıkları doğru mu?
- She wrote to him to tell him that she loved him.
- Onu sevdiğini söylemek için yazmış.
- They only wrote good things about him in the newspaper.
- Gazetede onunla ilgili yalnızca iyi şeyler yazdılar.
- Nobody writes to me.
- Kimse bana yazmıyor.
- I even wrote a letter to her.
- Ona bir mektup bile yazdım.
- He promised to write every day.
- Her gün yazacağına söz verdi.
- Write down each word.
- Her kelimeyi yaz.
- She wrote one letter.
- Bir mektup yazdı.
- Who wrote this tale?
- Bu masalı kim yazdı?
- He made a resolution to write in his diary every day.
- O her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- I had him write the letter for me.
- Mektubu benim için ona yazdırdım.
- I don't know what to write in this sentence.
- Ben bu cümlede ne yazacağımı bilmiyorum.
- Not many people know he wrote this piece.
- Pek çok insan onun bu parçayı yazdığını bilmez.
- To whom did you write the letter?
- Mektubu kime yazdınız?
- Did you read what I wrote?
- Yazdığımı okudun mu?
- If you want me to write about Judeo-Christian topics, you have to pay money.
- Yahudi-Hıristiyan konuları hakkında yazmamı istiyorsan para ödemek zorundasın.
- A woman wrote 30 books about how to become happy, and then committed suicide.
- Bir kadın nasıl mutlu olunacağı hakkında 30 kitap yazdı ve sonra intihar etti.
- What was I writing this morning?
- Bu sabah ne yazıyordum?
- Tom wrote to his parents.
- Tom anne ve babasına yazdı.
- I still write songs.
- Hâlâ şarkı yazıyorum.
- Write this down.
- Bunu yaz.
- I did write to him.
- Ona yazdım.
- Since I didn't receive a reply, I wrote to her again.
- Cevap alamadığım için ona bir daha yazdım.
- In the Internet age, people who write letters are regarded as being odd.
- İnternet çağında, mektup yazanlar tuhaf sayılırlar.
- Tom is writing something.
- Tom bir şey yazıyor.
- He writes me once a week.
- Bana haftada bir yazıyor.
- The book Tom wrote was never published.
- Tom'un yazdığı kitap hiç basılmadı.
- I'll give you the article I wrote on that matter.
- Bu konuda yazdığım makaleyi vereceğim.
- I tore up all the letters that you wrote to me.
- Bana yazdığın tüm mektupları yırttım.
- I didn't know that Tom could write Chinese so well.
- Tom'un bu kadar iyi Çince yazabildiğini bilmiyordum.
- I am writing this letter to my wife.
- Bu mektubu karıma yazıyorum.
- Have you seen the recipe book that I wrote?
- Benim yazdığım yemek tarifi kitabını gördünüz mü?
- How many times a month do you write home?
- Eve ayda kaç defa mektup yazıyorsun?
- Tom wants me to write a birthday message to Mary.
- Tom, Mary'ye bir doğum günü mesajı yazmamı istiyor.
- I wrote that letter.
- O mektubu ben yazdım.
- How many times a month do you write letters?
- Ayda kaç kez mektup yazarsın?
- She is already beginning to read and write.
- O şimdiden okuyup yazmaya başlıyor.
- I cannot speak and listen as well as I write.
- Konuşmada ve duyduğunu anlamada yazabildiğim kadar iyi değilim.
- I wrote him a letter.
- Ona bir mektup yazdım.
- Write to the manufacturer if the machine develops the same fault again.
- Makine tekrar aynı arızayı verirse üreticiye yazın.
- I've written to Tom.
- Tom'a yazdım.
- What is he writing?
- O ne yazıyor?
- I never wrote to Tom.
- Tom'a hiç yazmadım.
- I need to write that down.
- Onu yazmam gerekiyor.
- I wrote some poems last weekend.
- Geçen hafta sonu biraz şiir yazdım.
- Tom wrote this three weeks ago.
- Tom bunu üç hafta önce yazdı.
- She doesn't know how to read or write.
- Okuma yazma bilmiyor.
- You write better than I do.
- Sen benden daha iyi yazarsın.
- Tom can't write good French.
- Tom iyi Fransızca yazamaz.
- Where did you learn to write?
- Nerede yazmayı öğrendin?
- It's written in easy English, so even you will be able read that book.
- Bu kolay İngilizce ile yazıldı, bu yüzden sen bile o kitabı okuyabileceksin.
- I have a speech to write.
- Yazmam gereken bir konuşma var.
- Who wrote that poem?
- O şiiri kim yazdı?
- Why did I write all those letters?
- Bütün o mektupları neden yazdım?
- He writes haphazardly.
- Gelişigüzel yazıyor.
- Tom isn't the one who wrote the songs I sang tonight.
- Bu gece söylediğim şarkıyı yazan kişi Tom değil.
- Tom has written quite a few love letters to Mary.
- Tom, Mary'ye pek çok aşk mektubu yazdı.
- No, I haven't written it yet.
- Hayır, onu henüz yazmadım.
- Tom is left-handed, but he writes with his right hand.
- Tom solak ama sağ eliyle yazıyor.
- Can you write a script for me?
- Benim için bir betik yazabilir misin?
- I started writing the book.
- Kitabı yazmaya başladım.
- He hasn't written them a letter in a long time.
- Uzun zamandır onlara mektup yazmadı.
- I wrote this three months ago.
- Bunu üç ay önce yazmıştım.
- I was going to write to you tomorrow.
- Yarın sana yazacaktım.
- Mary writes romance novels.
- Mary aşk romanları yazıyor.
- May I write it in pencil?
- Bunu kurşun kalemle yazabilir miyim?
- She writes to her parents once a week.
- Haftada bir kez anne babasına mektup yazıyor.
- Tom wrote a lot of poems.
- Tom bir sürü şiir yazdı.
- Am I writing in Japanese?
- Ben Japonca yazıyor muyum?
- I can write what I want in my diary.
- Günlüğüme istediğimi yazabilirim.
- John writes to his parents once a month.
- John ailesine ayda bir mektup yazıyor.
- He wrote example sentences all night.
- O bütün gece örnek cümleler yazdı.
- I wrote the book.
- Kitabı ben yazdım.
- Tom and Mary wrote many of their songs together.
- Tom ve Mary şarkılarının çoğunu birlikte yazdılar.
- Tom writes several poems a week.
- Tom haftada birkaç şiir yazıyor.
- I wrote my teacher a love letter and he read it in front of the whole class.
- Öğretmenime bir aşk mektubu yazdım ve o da bunu tüm sınıfın önünde okudu.
- I had written the letter when he came.
- O geldiğinde mektubu yazmıştım.
- Tom sang Mary the song he wrote for her.
- Tom, Mary'ye onun için yazdığı şarkıyı söyledi.
- I will write to you as soon as I can.
- Size en kısa sürede yazarım.
- Tom wrote to Mary.
- Tom Mary'ye yazdı.
- I wrote a wrong address on the envelope.
- Zarfın üzerine yanlış adres yazmışım.
- My father, who is now working in the United States, wrote us a letter last week.
- Şu anda Amerika Birleşik Devletlerinde çalışan babam, geçen hafta bize bir mektup yazdı.
- How many symphonies did Beethoven write?
- Beethoven kaç tane senfoni yazdı?
- This book I wrote is complete trash, but trash sells.
- Yazdığım bu kitap tam bir çöp, ama çöpler iyi satıyor.
- Have you ever written a blog?
- Hiç bir blog yazdın mı?
- I want something with which to write.
- Yazacak bir şey istiyorum.
- Can Tom read and write Japanese?
- Tom Japonca okuyup yazabiliyor mu?
- Write it in pencil.
- Onu kurşun kalemle yazın.
- I don't always understand everything you write.
- Yazdığın her şeyi her zaman anlamıyorum.
- I've decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
- Tatoeba'da günde 20 cümle yazmaya karar verdim.
- He wrote the book at the age of twenty.
- Kitabı yirmi yaşında yazdı.
- Bill wrote the letter.
- Mektubu Bill yazdı.
- Don't write anything about this to anyone.
- Bu konuda kimseye bir şey yazma.
- My brother probably wrote this letter.
- Bu mektubu muhtemelen erkek kardeşim yazdı.
- If the student has already learned the Esperanto alphabet, they won't have any problems with writing or pronunciation.
- Öğrenci zaten Esperanto alfabesini öğrendiyse, onlar yazma veya telaffuz ile ilgili herhangi bir sorun yaşamaz.
- Tom is writing a book.
- Tom bir kitap yazıyor.
- That person writing the letter in the classroom is my friend.
- Sınıfta mektup yazan kişi benim arkadaşım.
- He wrote one letter.
- O bir mektup yazdı.
- He made up his mind to write in his diary every day.
- O, her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- Can you write a rondo?
- Bir rondo yazabilir misin?
- If I were more creative, I would try to write music.
- Daha yaratıcı olsaydım, müzik yazmaya çalışırdım.
- We could write them a letter.
- Onlara bir mektup yazabiliriz.
- If I had known his address, I would have written.
- Adresini bilseydim, yazardım.
- You wrote that you thought Tom would be late.
- Tom'un geç kalacağını düşündüğünü yazmışsın.
- I'm writing about you.
- Senin hakkında yazıyorum.
- I wonder who wrote this.
- Bunu kimin yazdığını merak ediyorum.
- I would like to write hundreds of words more to Tatoeba but I have to go back to my work.
- Tatoeba'ya yüzlerce kelime daha yazmak isterdim ama işime dönmek zorundayım.
- Tom wrote the letter himself.
- Tom mektubu kendi yazdı.
- Tom has written more than 300 songs.
- Tom 300'den fazla şarkı yazdı.
- Tom promised to write to me every week.
- Tom bana her hafta yazacağına söz verdi.
- I used to write songs all the time.
- Ben hep şarkılar yazardım.
- I love the songs Tom writes.
- Tom'un yazdığı şarkıları beğeniyorum.
- How do you write Cleopatra in hieroglyphs?
- Kleopatra'yı hiyerogliflerle nasıl yazarsınız?
- You can use Tifinagh alphabet to write in the Tamazight language.
- Tamazight dilinde yazmak için Tifinagh alfabesini kullanabilirsiniz.
- I couldn't write it down.
- Bir yerlere yazamadım.
- If the student has already learned the Esperanto alphabet, they won't have any problems with writing or pronunciation.
- Eğer öğrenci Esperanto alfabesini zaten öğrenmişse, yazma veya telaffuz konusunda herhangi bir sorun yaşamayacaktır.
- Don't write in ink.
- Mürekkeple yazma.
- Do you have a piece of paper I can write on?
- Üzerine yazabileceğim bir kağıdın var mı?
- Write it down before you forget it.
- Unutmadan yaz onu.
- Jiro Akagawa has written over 480 novels.
- Jiro Akagawa 480'in üzerinde roman yazdı.
- I cannot write this text by hand.
- Bu metni elle yazamam.
- Tom was writing a book last year.
- Tom geçen yıl bir kitap yazıyordu.
- When I was at school, left-handed kids were forced to write right-handed.
- Ben öğrenciyken, solak çocuklar okulda sağ elle yazmaya zorlanıyorlardı.
- I can't believe I'm writing this sentence.
- Bu cümleyi yazdığıma inanamıyorum.
- Man is the only animal that writes books.
- İnsan kitap yazan tek hayvandır.
- During these years he wrote immortal poems.
- Bu yıllarda ölümsüz şiirler yazdı.
- I wasn't the one who wrote this.
- Bunu yazan ben değildim.
- Tom showed Mary the poem he had written.
- Tom Mary'ye yazdığı şiiri gösterdi.
- He wrote an opera about a stick insect going through high school.
- Liseye giden bir sopa böceği hakkında bir opera yazdı.
- It's been a long time since I've written anything.
- Bir şeyler yazmayalı uzun zaman oldu.
- Do you guys want to read what I wrote?
- Yazdıklarımı okumak ister misiniz?
- Tom wrote a note to Mary.
- Tom Mary'ye bir not yazdı.
- I have to write an essay.
- Bir kompozisyon yazmalıyım.
- I wrote to him to come straight away.
- Ona hemen gelmesini yazdım.
- I tried to write with my left hand.
- Sol elimle yazmaya çalıştım.
- You shouldn't write in library books.
- Kütüphane kitaplarına yazmamalısın.
- He wrote me love letters.
- Bana aşk mektupları yazdı.
- If I'd known Tom's address, I would've written to him.
- Tom'un adresini bilseydim, ona yazardım.
- Learn to write.
- Yazmayı öğren.
- Nobody writes in Russian more than you do.
- Kimse senin yazdığından fazla Rusça yazmıyor.
- Tom didn't write so often.
- Tom çok sık yazmadı.
- Tom is writing something on the blackboard.
- Tom tahtaya bir şey yazıyor.
- He wrote to me from time to time.
- Zaman zaman bana mektup yazar.
- Tom writes very neatly, doesn't he?
- Tom çok düzgün yazıyor, değil mi?
- I haven't written anything for months.
- Aylardır bir şey yazmadım.
- I noticed you were writing an essay.
- Bir deneme yazdığını fark ettim.
- Why doesn't he write me back anymore?
- Neden artık bana cevap yazmıyor?
- He wrote a lot of books on China.
- Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.
- Can you write a waltz?
- Vals yazabilir misiniz?
- I could write them a note if it would help.
- Yardımı olacaksa onlara bir not yazabilirim.
- Tom has also written many articles for us.
- Tom da bizim için birçok makale yazdı.
- Write to him right away.
- Ona hemen yaz.
- I want you to write to me as soon as you get there.
- Oraya varır varmaz bana yazmanı istiyorum.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom küçük siyah defterine Mary'nin telefon numarasını yazdı.
- You have to write me in Hebrew.
- Bana İbranice yazmalısın.
- I've written to Tom about Mary.
- Tom'a Mary hakkında yazdım.
- Did you write your name?
- Adını yazdın mı?
- What is written in the book?
- Kitapta ne yazıyor?
- In which language did the father write?
- Babası hangi dilde yazmış?
- Please forgive me for not having written for a long time.
- Uzun zamandır yazmadığım için lütfen beni affedin.
- Does he have to write the letter today?
- Bugün mektup yazmak zorunda mı?
- It was a very difficult story to write.
- Yazılması çok zor bir hikayeydi.
- Tom intends to spend his life sentence writing sentences about love.
- Tom hayatını aşk hakkında cümleler yazarak geçirmeye niyetli.
- She wrote a paper on feudalism.
- Feodalizm üzerine bir makale yazdı.
- We're eating up a lot of time writing letters by hand.
- Elle mektup yazarak çok zaman kaybediyoruz.
- Who wrote these stories?
- Bu hikayeleri kim yazdı?
- He has not written to them for a long time.
- Uzun zamandır onlara yazmadı.
- How will I write without a computer?
- Bilgisayar olmadan nasıl yazacağım?
- I write letters that I never send.
- Ben hiç göndermediğim mektuplar yazarım.
- I should have written this letter yesterday.
- Dün bu mektubu yazmalıydım.
- I wrote this song just for you guys.
- Bu şarkıyı sadece sizin için yazdım.
- The cat is writing a book.
- Kedi bir kitap yazıyor.
- I wrote this song for Tom.
- Bu şarkıyı Tom için yazdım.
- She asked me whether I can read and write.
- Bana okuma yazma bilip bilmediğimi sordu.
- I'm already able to write Chinese characters.
- Şimdiden Çince karakterler yazabiliyorum.
- She seems to know the art of writing letters.
- O, mektup yazma sanatını biliyor gibi görünüyor.
- Tom can't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamıyor.
- We wrote many books about China.
- Çin hakkında birçok kitap yazdık.
- Tom wrote on the ground with a stick.
- Tom bir sopayla yere yazdı.
- Tom doesn't know who wrote the graffiti on the wall.
- Tom duvar yazısını duvara kimin yazdığını bilmiyor.
- Tom didn't write so often.
- Tom o kadar sık yazmazdı.
- What is written on that signboard?
- Şu tabelada ne yazıyor?
- Tom wrote over thirty books in his lifetime.
- Tom ömrü boyunca otuzdan fazla kitap yazdı.
- In the age of the Internet, people who write letters are considered odd.
- İnternet çağında, mektup yazanlar garip sayılırlar.
- Jane wrote the letter herself.
- Jane mektubu kendisi yazdı.
- She is constantly writing letters.
- O, sürekli mektuplar yazıyor.
- Mako cannot have written this letter.
- Bu mektubu Mako yazmış olamaz.
- Tom has written several short stories, but has not yet published a book.
- Tom birkaç kısa hikaye yazdı ama henüz bir kitap yayınlamadı.
- Aren't you the one who wrote this?
- Bunu yazan sen değil misin?
- He is writing to some friends of his.
- Bazı arkadaşlarına mektup yazıyor.
- Of course I'll write the letter in English.
- Tabii ki mektubu İngilizce yazacağım.
- Do you know how to write it?
- Onu nasıl yazacağını biliyor musun?
- Dan encouraged Linda to write to her father.
- Dan, Linda'yı babasına mektup yazması için cesaretlendirdi.
- If you see this message, write me.
- Bu mesajı görürsen bana yaz.
- I wrote to Tom.
- Tom'a yazdım.
- Pfirsichbaeumchen knows how to write in Berber.
- Pfirsichbaeumchen Berberice yazmayı biliyor.
- Can he write this character?
- O, bu karakteri yazabilir mi?
- How do you find time to write music?
- Müzik yazmak için nasıl zaman buluyorsun?
- I'm not the one who wrote this letter.
- Bu mektubu yazan kişi ben değilim.
- Tom wrote to his father asking for money.
- Tom para istemek için babasına yazdı.
- I think I already wrote to you.
- Sanırım sana zaten yazmıştım.
- I don't know how to write about what's going on in my life.
- Hayatımda olup bitenler hakkında nasıl yazacağımı bilmiyorum.
- He can both speak and write Russian.
- Rusça konuşabiliyor ve yazabiliyor.
- Are you writing a letter?
- Bir mektup mu yazıyorsun?
- I think Tom wants something to write on.
- Sanırım Tom üstüne yazacak bir şey istiyor.
- I don't have anything to write about.
- Yazacak bir şeyim yok.
- We wrote to each other.
- Biz birbirimize yazdık.
- Please write me a reply soon.
- Lütfen bana kısa sürede bir cevap yaz.
- He's written ten books, but hasn't published any of them.
- On kitap yazdı ama hiçbirini yayınlamadı.
- Why doesn't she write me back anymore?
- Neden artık bana cevap yazmıyor?
- I can't think of anything to write about.
- Yazacak bir şey düşünemiyorum.
- I'd like to sing a song for you that I just wrote.
- Senin için yeni yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- I learned how to write my name when I was three.
- Ben üç yaşındayken adımı nasıl yazacağımı öğrendim.
- She wrote the word.
- Kelimeyi yazdı.
- Sami wrote the note in Arabic.
- Sami notu Arapça yazdı.
- The Sacramento Chronicle writes frequently about that old trapper.
- Sacramento Chronicle sık sık o yaşlı tuzakçı hakkında yazıyor.
- I write every chance I get.
- Her fırsatta yazarım.
- Do you like the poem I wrote for you?
- Senin için yazdığım şiiri beğeniyor musun?
- It's been a long time since I've written anything.
- Bir şey yazdığımdan beri uzun zaman oldu.
- He wrote his own name.
- Kendi adını yazdı.
- Where do you write?
- Nerede yazıyorsun?
- If you see this message, write to me.
- Bu mesajı görürsen bana yaz.
- Tom must've written this.
- Bunu Tom yazmış olmalı.
- I wrote my thesis about it.
- Tezimi bu konuda yazdım.
- She must have been very young when she wrote this poem.
- O, bu şiiri yazdığında çok genç olmalı.
- Someone who knows English well must have written that.
- İngilizceyi iyi bilen biri onu yazmış olmalı.
- Please write down your name here.
- Lütfen adını buraya yaz.
- Alexander wrote sentences in the Berber language.
- Alexander, Berberi dilinde cümleler yazdı.
- Can you help me write a love letter?
- Bir aşk mektubu yazmama yardım edebilir misin?
- I didn't write this.
- Bunu yazmadım.
- Write a sentence containing three verbs.
- Üç fiil içeren bir cümle yazın.
- He writes in his diary every day.
- Her gün güncesine yazıyor.
- What are you writing now?
- Şimdi ne yazıyorsun?
- You shouldn't have written that.
- Bunu yazmamalıydın.
- Tom wrote Mary's name and phone number in his notebook.
- Tom bilgisayarına Mary'nin adını ve telefon numarasını yazdı.
- Who wrote to her?
- Ona kim yazdı?
- Thanks for writing so often.
- Bu kadar sık yazdığın için teşekkürler.
- I wonder if what I wrote was correct.
- Yazdıklarımın doğru olup olmadığını merak ediyorum.
- What did Socrates write about?
- Sokrates ne hakkında yazdı?
- I wrote back to her.
- Ona geri yazdım.
- The other day I discovered a book written by my father.
- Geçen gün babamın yazdığı bir kitap buldum.
- That's the computer he used to write the article.
- Makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayar bu.
- If I had known her address, I would have written her a letter.
- Eğer onun adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Do you have anything to write?
- Yazacak bir şeyiniz var mı?
- I learned how to write my name when I was three.
- Üç yaşındayken adımı yazmayı öğrendim.
- The man couldn't so much as write his own name.
- Adam kendi adını bile yazamıyordu.
- I think Tom needs something to write.
- Sanırım Tom'un yazmak için bir şeye ihtiyacı var.
- I can't write that well.
- O kadar iyi yazamıyorum.
- I like to write.
- Yazmayı severim.
- Write her a note.
- Ona bir not yaz.
- If I knew his address, I could write to him.
- Onun adresini bilsem, ona yazabilirdim.
- Tom wrote a memo to his boss.
- Tom patronuna bir not yazdı.
- I've written to Tom suggesting that he come stay with us this summer.
- Tom'a bu yaz bizimle kalmasını öneren bir mektup yazdım.
- I write letters almost every day.
- Neredeyse her gün mektup yazarım.
- Do I have to write in ink?
- Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
- Does he have to write the letter today?
- Mektubu bugün yazmak zorunda mı?
- I must apologize to you for not writing for so long.
- Sana uzun süre yazmadığım için özür dilemeliyim.
- It was three weeks before she wrote an answer to him.
- Ona cevap yazmadan üç hafta önceydi.
- If you don't want your sentences being commented, just don't write them !
- Eğer cümlelerinizin yorumlanmasını istemiyorsanız, yazmayın gitsin!
- Do you have a piece of paper I can write on?
- Üzerine yazabileceğim bir parça kağıdın var mı?
- Where did you write this letter?
- Bu mektubu nerede yazdın?
- Can Tom read and write Japanese?
- Tom Japoncayı okuyabilir ve yazabilir mi?
- I'm going to write that one down.
- Bunu yazacağım.
- I'm writing gibberish.
- Abuk subuk sözler yazıyorum.
- What I write is not English.
- Yazdıklarım İngilizce değil.
- She sang one of the songs she wrote.
- Yazdığı şarkılardan birini söyledi.
- Tom writes with his left hand.
- Tom sol eliyle yazıyor.
- He denied having written to me.
- Bana yazdığını inkar etti.
- I wrote to Tom to say I was sorry.
- Tom'a üzgün olduğumu söylemek için mektup yazdım.
- Write a composition of ten sentences.
- On cümlelik bir kompozisyon yaz.
- Most were unable to read or write.
- Çoğu okuma yazma bilmiyordu.
- Alejandra wrote to her pen pal in Italy.
- Alejandra İtalya'daki mektup arkadaşına yazdı.
- Sami and Layla started writing each other letters.
- Sami ve Layla birbirlerine mektup yazmaya başladılar.
- It took four months to write a new Constitution.
- Yeni bir Anayasa yazmak dört ay sürdü.
- Tom almost never makes mistakes when writing in French.
- Tom Fransızca yazarken neredeyse hiç hata yapmaz.
- Tom hasn't written me back.
- Tom bana tekrar yazmadı.
- Not many people know he wrote a concerto.
- Pek çok insan onun bir konçerto yazdığını bilmez.
- Tom was the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan Tom'du.
- What should I write here?
- Buraya ne yazayım?
- She started writing novels.
- O, romanlar yazmaya başladı.
- Sometimes to correct is harder than to write.
- Bazen düzeltmek yazmaktan daha zordur.
- Tom went back to his writing.
- Tom yazmaya geri döndü.
- Tom is writing letters.
- Tom mektup yazıyor.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Bunu vefat eden arkadaşlarımız adına yazıyorum.
- Tom wondered why Mary had written his name on the back cover of her notebook.
- Tom, Mary'nin defterinin arka kapağına neden kendi adını yazdığını merak etti.
- I can read and write English without any problems.
- Sorunsuz bir şekilde İngilizce okuyup yazabiliyorum.
- I would like for him to write more often.
- Daha sık yazmasını istiyorum.
- Write soon!
- En kısa zamanda bana yaz!
- Did you know Mozart wrote a bassoon concerto?
- Mozart'ın bir fagot konçertosu yazdığını biliyor muydun?
- I even wrote a letter to him.
- Ona bir mektup bile yazdım.
- She wrote an autobiographical novel.
- O, otobiyografik bir roman yazdı.
- I wrote some poems last weekend.
- Geçen hafta sonu bazı şiirler yazdım.
- What should I write about today?
- Bugün hakkında ne yazmalıyım?
- It is polite of you to write me back at once.
- Bana hemen cevap yazman çok kibarca.
- I'm writing about us.
- Bizim hakkımızda yazıyorum.
- Write down his phone number before you forget.
- Unutmadan onun telefon numarasını yaz.
- I wrote a lot of sentences.
- Bir sürü cümle yazdım.
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom, üç yaşındayken adını yazabilirdi.
- I wish he would write more often.
- Keşke daha sık yazsa.
- I can't write with this dull pencil.
- Bu kör kalemle yazamıyorum.
- Please write to me as soon as you can.
- Lütfen bana elinden geldiğince kısa süre içinde yaz.
- Can I borrow something to write on?
- Üzerinde yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- I'm left-handed, and so I write with my left hand.
- Solağım ve bu yüzden sol elimle yazıyorum.
- Alexander wrote sentences in the Berber language.
- Alexander Berberi dilinde cümleler yazdı.
- Mako cannot have written this letter.
- Mako bu mektubu yazmış olamaz.
- Tom wrote it all down.
- Tom onun hepsini yazdı.
- Why do I write only novels?
- Neden sadece roman yazıyorum?
- She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.
- Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.
- Tom showed me the poems that he'd written when he was a teenager.
- Tom bir ergenken yazdığı şiirleri bana gösterdi.
- Write with a pen, not with a pencil.
- Bir dolma kalemle yaz, kurşun kalemle değil.
- Who wrote this tale?
- Bu hikayeyi kim yazdı?
- He writes poems and novels.
- O şiirler ve romanlar yazıyor.
- I didn't write this.
- Bunu ben yazmadım.
- She told him that she had written that poem two years ago.
- Bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi ona.
- His writing is very subjective.
- Yazdıkları çok öznel.
- I wrote my thesis about this.
- Tezimi bu konuda yazdım.
- She sometimes writes to her son.
- Bazen oğluna yazıyor.
- The book Tom wrote was never published.
- Tom'un yazdığı kitap asla yayınlanmadı.
- I'm going to write a sentence in German.
- Almanca bir cümle yazacağım.
- Tom didn't want to write about what had happened.
- Tom olanlar hakkında yazmak istemedi.
- I wrote a long letter to her.
- Ona uzun bir mektup yazdım.
- I'm writing a sentence in German.
- Almanca bir cümle yazıyorum.
- Layla kept writing to her lover.
- Layla sevgilisine mektuplar yazmaya devam etti.
- Please write your name here.
- Lütfen buraya ismini yaz.
- Can I borrow something to write with?
- Yazmak için bir şey ödünç alabilir miyim?
- How many times a month do you write your mother?
- Ayda kaç kez annene yazarsın?
- Tom wrote a very detailed description.
- Tom çok detaylı bir tarif yazdı.
- I could write her a note if it would help.
- Yardımı olacaksa ona bir not yazabilirim.
- He wrote a paper on the subject.
- Konu hakkında bir makale yazdı.
- He explained that he hadn't written because he had lost our address.
- Adresimizi kaybettiği için yazmadığını açıkladı.
- Knowing this is the last time I'll be writing to you is very sad.
- Bunun sana son kez yazıyor olacağımı bilmek çok üzücü.
- Stephen King writes about evil people.
- Stephen King kötü insanlar hakkında yazıyor.
- I wrote that for him.
- Bunu onun için yazdım.
- Who was it who wrote these two letters?
- Bu iki mektubu yazan kimdi?
- I appreciate that you have not had time to write.
- Yazmak için zamanınız olmadığını anlıyorum.
- Taro is writing a term paper.
- Taro bir dönem ödevi yazıyor.
- What do I write?
- Ben ne yazıyorum?
- Who do you think wrote that graffiti on the wall?
- O duvar yazısını duvara kimin yazdığını düşünüyorsun?
- I didn't write that letter.
- O mektubu ben yazmadım.
- He's writing a long letter.
- O uzun bir mektup yazıyor.
- I will write you tomorrow.
- Yarın sana yazacağım.
- Tom writes books for children.
- Tom çocuklar için kitaplar yazıyor.
- Write on every other line.
- İki satırda bir yazın.
- She writes beautifully and legibly.
- Güzel ve okunaklı yazıyor.
- We've read what you've written.
- Biz senin yazdığını okuduk.
- I'm hoping that I can write two or three songs over the weekend.
- Hafta sonunda iki ya da üç şarkı yazabileceğimi umuyorum.
- How many songs has Tom written?
- Tom kaç tane şarkı yazdı?
- Tom hasn't written a line to me for a while.
- Tom bir süredir bana bir satır bile yazmadı.
- How will I write without a computer?
- Bir bilgisayar olmadan nasıl yazacağım?
- Tom can write well.
- Tom iyi yazabilir.
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini işe aldı.
- Tom eats with his left hand, but he writes with his right.
- Tom sol eliyle yemek yiyor ama sağ eliyle yazıyor.
- What didn't I write?
- Ne yazmadım?
- When did you write that last part?
- O son bölümü ne zaman yazdın?
- Tom can't even write his own name yet.
- Tom henüz kendi adını bile yazamıyor.
- I don't know who wrote it.
- Bunu kimin yazdığını bilmiyorum.
- Most people write about their daily life.
- Çoğu insan günlük yaşamı hakkında yazıyor.
- I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
- Masamda bir not gördüm ama kimin yazdığını bilmiyorum.
- She writes often to her parents.
- Ailesine sık sık yazıyor.
- That will save me the trouble of writing to him.
- Bu beni ona yazma zahmetinden kurtaracak.
- How many times a month do you write your mother?
- Annene ayda kaç kez yazıyorsun?
- Tom doesn't know how to write a love letter in French.
- Tom Fransızca bir aşk mektubunu nasıl yazacağını bilmiyor.
- Write it down here, please.
- Buraya yazın lütfen.
- You didn't tell him what I wrote in my diary.
- Günlüğümde yazdıklarımı ona anlatmadın.
- Who wrote all these letters?
- Bütün bu mektupları kim yazdı?
- He will write an answer very soon.
- Çok yakında bir cevap yazacak.
- I wrote the note.
- Notu ben yazdım.
- I wrote a couple of songs last week.
- Geçen hafta birkaç şarkı yazdım.
- Tom wrote to me, telling me about his trip.
- Tom bana yazdı, gezisinden bahsetti.
- Tom wrote his name on the blackboard.
- Tom tahtaya adını yazdı.
- How long did it take you to write this book?
- Bu kitabı yazman ne kadar zamanınızı aldı?
- I have been writing this manuscript for a year.
- Bir yıldır bu taslağı yazıyorum.
- The teacher wrote English sentences on the blackboard.
- Öğretmen tahtaya İngilizce cümleler yazdı.
- He has written a number of exciting detective stories.
- O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı.
- Tom has written a lot of books, but none of them have ever been published.
- Tom bir sürü kitap yazdı ama hiçbiri basılmadı.
- Can you write a sonata?
- Bir sonat yazabilir misin?
- I wrote a wrong address on the envelope.
- Zarfa adresi yanlış yazdım.
- Write to me if you're coming.
- Geleceksen bana yaz.
- I read; you write.
- Ben okuyorum, sen yazıyorsun.
- I am afraid to write English comments while I'm trying to learn English.
- İngilizce öğrenmeye çalışırken İngilizce yorum yazmaya korkuyorum.
- You didn't tell them what she wrote in that letter.
- Mektupta ne yazdığını onlara söylemedin.
- Patrick cannot write properly.
- Patrick düzgün yazamaz.
- You'll have this composition written by noon tomorrow, won't you?
- Bu kompozisyonu yarın öğleye kadar yazdıracaksın, değil mi?
- I didn't write this sentence.
- Bu cümleyi ben yazmadım.
- Please write the answer on this piece of paper.
- Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazın.
- He's writing his mother a letter.
- O, annesine bir mektup yazıyor.
- Don't write in red ink.
- Kırmızı mürekkeple yazma.
- Who wrote to them?
- Onlara kim yazdı?
- I've written part of the report already.
- Raporun bir kısmını önceden yazdım.
- What should I write here?
- Buraya ne yazmam gerekiyor?
- Tom doesn't write to me anymore.
- Tom artık yazmıyor bana.
- I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard.
- Tahtaya ne yazdıysa aynen defterime geçirdim.
- He said the treaty must be approved as written.
- Anlaşmanın yazıldığı gibi onaylanması gerektiğini söyledi.
- Do you have something to write with?
- Yazacak bir şeyiniz var mı?
- Not many people bought the book that Tom wrote.
- Tom'un yazdığı kitabı pek fazla kişi almadı.
- I don't need to write it down.
- Yazmama gerek yok.
- I will write to him at once.
- Ona hemen yazacağım.
- Tom wrote his name on the cover of his notebook.
- Tom defterinin kapağına adını yazdı.
- It took me three hours to write the letter.
- Mektubu yazmak üç saatimi aldı.
- He loves writing entries for Wikipedia.
- Vikipedi'ye madde yazmayı sever.
- Last night I wrote three letters.
- Dün gece üç mektup yazdım.
- Why don't I write in Russian?
- Neden Rusça yazmıyorum?
- I haven't written anything for months.
- Aylardır hiçbir şey yazmadım.
- I never learned how to write.
- Yazmayı hiç öğrenmedim.
- I wish I'd written that.
- Keşke bunu ben yazsaydım.
- He can't even read, let alone write.
- Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
- At night, I write in the living room.
- Geceleri oturma odasında yazıyorum.
- I know you're writing a book.
- Kitap yazdığınızı biliyorum.
- I wrote to him to come straight away.
- Derhal gelmesi için ona yazdım.
- He wrote me four letters.
- Bana dört mektup yazdı.
- Tom has written over thirty books.
- Tom otuzdan fazla kitap yazdı.
- You should write home once a month.
- Ayda bir kez eve yazmalısın.
- Tom wrote three letters.
- Tom üç mektup yazdı.
- I was going to write to you, but I forgot.
- Sana yazacaktım, ama unuttum.
- Won't you please write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?
- I tried writing with my left hand.
- Sol elimle yazmayı denedim.
- He learned to write numerals before go to school.
- O, okula gitmeden önce rakamları yazmayı öğrendi.
- Did you write it down?
- Yazdın mı?
- You were supposed to write a 300-word essay by today.
- Bugüne kadar 300 kelimelik bir deneme yazman gerekiyordu.
- I need something to write on.
- Üzerine yazacak bir şeye ihtiyacım var.
- She wrote a new book.
- O yeni bir kitap yazdı.
- Tom wrote me a letter.
- Tom bana bir mektup yazdı.
- He never fails to write to his mother every day.
- O, her gün annesine yazmayı başarır.
- Tom wrote that song three years ago.
- Tom bu şarkıyı üç yıl önce yazdı.
- He told her that he had written that poem two years before.
- Bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi ona.
- She wrote him a long letter, but she didn't mail it.
- Ona uzun bir mektup yazdı ama postalamadı.
- He writes the Chinese characters very well.
- Çince karakterleri çok iyi yazıyor.
- I could write Tom a note if you want me to.
- Eğer yazmamı istersen Tom'a bir not yazabilirim.
- Tom thought that what Mary wrote didn't make any sense.
- Tom, Mary'nin yazdıklarının hiçbir anlam ifade etmediğini düşünüyordu.
- You'll want to write this down.
- Bunu yazmak isteyeceksin.
- The teacher wrote a short comment on each student's paper.
- Öğretmen her öğrencinin kağıdına kısa bir yorum yazdı.
- He writes an English letter.
- O İngilizce bir mektup yazıyor.
- I'm writing a new book.
- Yeni bir kitap yazıyorum.
- Write your answer with a pen.
- Cevabını bir dolma kalemle yaz.
- He wrote me a letter.
- Bana bir mektup yazdı.
- Tom has written a book about that.
- Tom bu konuda bir kitap yazdı.
- Tom is writing a book, but it does not have a title yet.
- Tom bir kitap yazıyor, ancak henüz bir başlığı yok.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.
- Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
- Have you already written in your diary today?
- Bugün günlüğünüze yazdınız mı?
- I wrote to her last month.
- Geçen ay ona mektup yazdım.
- He has written several criticisms of that play.
- O oyun hakkında birkaç eleştiri yazdı.
- Please write your name here.
- Lütfen adını buraya yaz.
- I'll get you something to write with.
- Sana yazman için bir şey getireyim.
- Thank you for writing.
- Yazdığın için teşekkür ederim.
- If you see this message, write to me.
- Bu iletiyi görürseniz, bana yazın.
- How do I write quickly?
- Nasıl hızlı yazıyorum?
- I can't always understand what you write.
- Yazdıklarını her zaman anlayamıyorum.
- The music Tom writes is pretty good.
- Tom'un yazdığı müzik oldukça iyi.
- I decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
- Tatoeba'da günde 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I've decided to write 20 sentences on Tatoeba every day.
- Her gün Tatoeba'da 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- I will write him when I know his address.
- Adresini öğrendiğimde ona yazacağım.
- Please write a complete sentence.
- Lütfen tam bir cümle yaz.
- He writes to his parents once a month.
- Ailesine ayda bir mektup yazıyor.
- What did you write?
- Ne yazdın?
- She writes me every week.
- Bana her hafta yazıyor.
- Tom has written several poems about this island.
- Tom bu ada hakkında birkaç şiir yazdı.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu tek başına yazması mümkün değil.
- Tom wrote to Mary this morning.
- Tom bu sabah Mary'ye yazdı.
- Tom has written lots of books.
- Tom bir sürü kitap yazdı.
- How much of this did you write?
- Bunun ne kadarını yazdın?
- Who told you to write with your left hand?
- Sol elinle yazmanı sana kim söyledi?
- He wrote how he wished to be buried.
- Nasıl gömülmek istediğini yazdı.
- I do not think about England, whilst I write in English.
- İngilizce yazarken İngiltere'yi düşünmüyorum.
- Tom has written several songs about his hometown.
- Tom memleketi hakkında birkaç şarkı yazdı.
- He wrote one letter.
- Bir mektup yazdı.
- I need to write that down.
- Bunu yazmam gerek.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, bir yaşlı adam, yaşlılık hakkında yaşlı bir adama yazdım.
- You needn't have written your name.
- Adını yazmana gerek yoktu.
- She asked me to continue writing to your father.
- O, senin babana yazmaya devam etmemi istedi.
- Write on every other line.
- Bir satır atlayıp bir satıra yazın.
- Did Tom write to Mary?
- Tom Mary'ye yazdı mı?
- I wish I had written it myself.
- Keşke bunu kendim yazsaydım.
- I've already written to Tom three times.
- Tom'a üç kez yazdım bile.
- She writes beautifully and legibly.
- O güzel ve okunaklı yazıyor.
- I have a thesis to write.
- Benim de yazmam gereken bir tez var.
- Tom is also writing a book.
- Tom da bir kitap yazıyor.
- Please write with a pen.
- Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Write the answer in English, please.
- Cevabı İngilizce yazın lütfen.
- We could write Tom a letter.
- Tom'a mektup yazabiliriz.
- The novelist wrote several romances.
- Romancı birkaç aşk romanı yazdı.
- Tell Tom to write to me.
- Tom'a bana yazmasını söyle.
- You can write to me in Hebrew.
- Bana İbranice yazabilirsiniz.
- Tom wasn't the one who wrote this story.
- Bu hikayeyi yazan Tom değildi.
- So far I've written five songs.
- Şimdiye kadar beş şarkı yazdım.
- Is it so difficult to write?
- Yazmak o kadar zor mu?
- I will write about it.
- Ben bu konuda yazacağım.
- Write it down so you won't forget.
- Yaz ki unutmayasın.
- I wrote back to them.
- Onlara geri yazdım.
- He didn't only teach at school, he also wrote novels.
- O sadece okulda ders vermedi, ayrıca romanlar yazdı.
- He writes an English letter.
- İngilizce bir mektup yazıyor.
- He tried writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmayı denedi.
- How did you write your name in Arabic?
- Adınızı Arapça nasıl yazdınız?
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değildir.
- I am writing to inquire whether you have any positions available.
- Herhangi bir mevcut pozisyonunuz olup olmadığını sormak için yazıyorum.
- Dan didn't even start writing.
- Dan yazmaya başlamadı bile.
- Did you read the editorial I wrote for the newspaper?
- Gazete için yazdığım başyazıyı okudunuz mu?
- He writes beautifully.
- Çok güzel yazıyor.
- Who wrote these letters?
- Bu mektupları kim yazdı?
- Who wrote that letter?
- O mektubu kim yazdı?
- Nobody writes in Russian more than you do.
- Kimse senden daha fazla Rusça yazamaz.
- Tom wrote that book.
- Tom o kitabı yazdı.
- What did I write in the introduction?
- Girişte ne yazdım?
- It's written here.
- O burada yazıldı.
- I'm going to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazacağım.
- I haven't written for a long time.
- Ben uzun zamandır yazmıyorum.
- I like to write here.
- Buraya yazmayı seviyorum.
- Is it true that Tom can't read or write?
- Tom'un okuyup yazamadığı doğru mu?
- You have to write that phrase again.
- Bu cümleyi tekrar yazmalısın.
- Do you know who wrote this book?
- Bu kitabı kimin yazdığını biliyor musun?
- I need something to write in.
- Yazacak bir şeye ihtiyacım var.
- I remember writing to her.
- Ona yazdığımı hatırlıyorum.
- Tom hasn't yet learned how to write his own name.
- Tom henüz kendi adını nasıl yazacağını öğrenmedi.
- Did you write anything in your diary today?
- Bugün günlüğüne bir şey yazdın mı?
- I know you have an essay to write.
- Yazman gereken bir kompozisyon olduğunu biliyorum.
- I wonder if you have something to write with.
- Acaba yazacak bir şeyiniz var mı?
- She wrote example sentences all day.
- Bütün gün örnek cümleler yazdı.
- This pen is very easy to write with.
- Bu kalemle yazmak çok kolay.
- I love to write.
- Yazmayı seviyorum.
- We wrote three books.
- Üç kitap yazdık.
- You are writing.
- Yazıyorsun.
- The Lebanese student and her friends wrote books.
- Lübnanlı öğrenci ve arkadaşları birçok kitap yazdı.
- I suggest that you write her a thank-you letter.
- Ona bir teşekkür mektubu yazmanızı öneririm.
- Tom wrote a lot of letters to Mary.
- Tom, Mary'ye bir sürü mektup yazdı.
- You've neither written nor phoned.
- Ne yazdın ne de telefon ettin.
- I cannot speak and listen as well as I write.
- Yazdığım kadar iyi konuşamıyor ve dinleyemiyorum.
- I had been writing letters all that morning.
- Sabahtan beri mektup yazıyordum.
- Why don't you write Tom?
- Neden Tom'a yazmıyorsun?
- Dan thinks that I shouldn't even write this.
- Dan bunu hiç yazmamam gerektiğini düşünüyor.
- It is polite of her to write me back at once.
- Bana hemen yanıt yazması onun inceliği.
- I've already written to him 3 times.
- Zaten ona 3 kez yazdım.
- Whether Shakespeare wrote this poem or not will probably remain a mystery.
- Shakespeare'in bu şiiri yazıp yazmadığı muhtemelen bir sır olarak kalacaktır.
- I write letters to my friends.
- Arkadaşlarıma mektup yazıyorum.
- I'll get you something to write with.
- Yazmak için sana bir şey alacağım.
- I burned all the letters that you wrote to me.
- Bana yazdığın tüm mektupları yaktım.
- Tom and Mary both write fanfiction.
- Tom ve Mary ikisi de bir hayran kurgusu yazıyor.
- You had better write the letter at once.
- Mektubu bir an önce yazsan iyi olur.
- As if you actually wrote this book!
- Sanki bu kitabı gerçekten sen yazmışsın gibi!
- Tom writes me once a week.
- Tom bana haftada bir yazıyor.
- How do you write your jokes?
- Esprilerinizi nasıl yazıyorsunuz?
- I'm busy with writing letters and giving speeches.
- Mektup yazmak ve konuşma yapmakla meşgulüm.
- Write to him right away.
- Derhal ona yaz.
- Next, I'd like to sing a song I wrote.
- Daha sonra, yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- Didn't you read what I wrote?
- Ne yazdığımı okumadın mı?
- Tom writes short stories.
- Tom kısa öyküler yazıyor.
- The author wrote some beautiful poems in the beginning of his book.
- Yazar, kitabının başında bazı güzel şiirler yazdı.
- They are writing some letters.
- Birkaç mektup yazıyorlar.
- What will I forget to write?
- Ne yazmayı unutacağım?
- I'm writing a book.
- Kitap yazıyorum.
- Once he had written the letter, he sent it.
- O, mektubu yazar yazmaz gönderdi.
- The teacher is writing something on the board.
- Öğretmen tahtaya bir şeyler yazıyor.
- Write your answer with a pen.
- Cevabınızı bir kalemle yazın.
- I wrote that last Monday evening.
- Bunu geçen pazartesi akşamı yazdım.
- Keep writing.
- Yazmaya devam et.
- Who are you writing to?
- Kime yazıyorsun?
- Tom said that he writes his own speeches.
- Tom konuşmalarını kendisinin yazdığını söyledi.
- I'm going to give Tom a copy of the book I wrote.
- Yazdığım kitabın bir kopyasını Tom'a vereceğim.
- Tom has also written many articles for us.
- Tom bizim için birçok makale de yazdı.
- What I wrote is not English.
- Yazdıklarım İngilizce değil.
- I don't like the way Tom writes.
- Tom'un yazma üslubunu beğenmiyorum.
- She can speak and write in French.
- Fransızca konuşup yazabiliyor.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the United States.
- O, babasının Birleşik Devletlerde yazdığı Çince kitapları okumaktan hoşlanır.
- Write an answer.
- Cevap yazın.
- He likes to read the Chinese books his father wrote in the U.S.
- Babasının ABD'de yazdığı Çince kitapları okumayı seviyor.
- I love writing compositions.
- Kompozisyon yazmayı severim.
- He wrote the book.
- O, kitabı yazdı.
- Are you the one who wrote this?
- Bunu yazan sen misin?
- There is no paper to write on.
- Yazmak için hiç kağıt yok.
- I can write my name in Chinese.
- Adımı Çince yazabilirim.
- If I hadn't written this book, I would have died in poverty.
- Eğer bu kitabı yazmamış olsaydım, fakirlik içinde ölecektim.
- Please don't forget to write the letter.
- Lütfen mektubu yazmayı unutma.
- We wrote to each other.
- Birbirimize yazdık.
- You're wasting your time writing that book.
- O kitabı yazarak zamanını boşa harcıyorsun.
- It's been weeks since she's written.
- Mektup yazdığından bu yana haftalar oldu.
- Aren't you going to write to Tom?
- Tom'a yazmayacak mısın?
- I wrote them a letter.
- Onlara bir mektup yazdım.
- Have you finished writing your reports yet?
- Raporlarını yazmayı bitirdin mi?
- I can read and write French.
- Fransızca okuyup yazabiliyorum.
- I wrote this song just for you.
- Bu şarkıyı sadece senin için yazdım.
- Tom and Mary said that they would write to us.
- Tom ve Mary bize yazacaklarını söylediler.
- Can you write a waltz?
- Bir vals yazabilir misin?
- Tom hires someone to write his speeches.
- Tom konuşmalarını yazmak için birisini tuttu.
- If I had known your email address, I would've written.
- E-posta adresini bilseydim, yazardım.
- Tom wrote poison pen letters to most of his neighbors.
- Tom, komşularının çoğuna zehir zemberek mektuplar yazdı.
- Tom could write his name when he was three years old.
- Tom üç yaşındayken adını yazabiliyordu.
- Please wait until I have finished writing this letter.
- Lütfen ben bu mektubu yazmayı bitirene kadar bekle.
- I know every word of every song that Tom ever wrote.
- Tom'un yazdığı her şarkının her kelimesini biliyorum.
- I have no time to write.
- Yazacak zamanım yok.
- Tom is writing a book about that now.
- Tom şu anda bu konuda bir kitap yazıyor.
- She writes to him every week.
- Ona her hafta mektup yazıyor.
- I wrote that for him.
- Ben bunu onun için yazdım.
- I know Tom is writing a book.
- Tom'un bir kitap yazdığını biliyorum.
- Will you write with a ballpoint pen?
- Tükenmez kalemle mi yazacaksın?
- Not having heard from him, I wrote to him again.
- Ondan haber alamayınca tekrar yazdım.
- He never fails to write to his mother every week.
- Her hafta annesine yazmayı asla ihmal etmez.
- Tom started writing.
- Tom yazmaya başladı.
- Let me see what you've written.
- Yazdığın şeyi göreyim.
- Have you finished writing the letter yet?
- Mektup yazmayı henüz bitirmediniz mi?
- Take this piece of chalk and write on the blackboard.
- Bu tebeşiri al ve tahtaya yaz.
- Tom's father, who is in prison, never writes to Tom.
- Tom'un hapiste olan babası Tom'a hiç yazmaz.
- I'm not writing about you.
- Senin hakkında yazmıyorum.
- Tom can neither read nor write.
- Tom ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
- The boy is learning to read and write.
- Çocuk, okuma ve yazma öğreniyor.
- I like the kind of music that Tom writes.
- Tom'un yazdığı müzik türünü seviyorum.
- He said he would write to me, but he hasn't.
- Bana yazacağını söyledi ama yazmadı.
- He asked me to write him a love letter in Arabic.
- Ona Arapça bir aşk mektubu yazmamı istedi.
- Write what I say!
- Ne diyorsam onu yaz!
- The boy who writes best wins the prize.
- En iyi yazan çocuk ödülü kazanır.
- He decided to write in his diary every day.
- Her gün günlüğünü yazmaya karar verdi.
- It was a very difficult story to write.
- Yazması çok zor bir öyküydü.
- Some people listen to music when writing, but others say it hampers their productivity.
- Bazı insanlar yazarken müzik dinler, ancak diğerleri bunun üretkenliklerini engellediğini söyler.
- I noticed you were writing an essay.
- Bir makale yazdığını fark ettim.
- Did I write that?
- Onu yazdım mı?
- I wrote my songs myself.
- Şarkılarımı kendim yazdım.
- What shall I write here?
- Buraya ne yazayım?
- I like to write.
- Ben yazmayı seviyorum.
- What you write and how you write it can change your life.
- Ne yazdığınız ve nasıl yazdığınız hayatınızı değiştirebilir.
- Who do you think wrote that graffiti on the wall?
- Duvardaki grafitiyi kim yazdı sanıyorsun?
- Guess who has written to me.
- Tahmin et bana kim yazdı.
- I'm sorry I couldn't write to you sooner.
- Sana daha önce yazamadığım için üzgünüm.
- Tom didn't want to write about what had happened.
- Tom ne olduğu hakkında yazmak istemedi.
- Look what Tom wrote on the wall.
- Bak Tom duvara ne yazmış.
- Tom wrote his name on the white board.
- Tom beyaz tahta üzerine adını yazdı.
- Am I writing in Japanese?
- Japonca yazıyor muyum?
- Tom wrote Mary's name in his little black book.
- Tom, Mary'nin adını küçük siyah kitabına yazdı.
- The man is writing in the notebook.
- Adam deftere yazıyor.
- Tom wrote his name in the sand with a stick.
- Tom adını bir sopayla kuma yazdı.
- Tom wrote his name on his notebook.
- Tom defterine adını yazdı.
- He has written lots of books about his experience abroad.
- Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- Why don't you write it in Berber?
- Neden Berberice yazmıyorsun?
- Everything we write is autobiographical.
- Yazdığımız her şey otobiyografiktir.
- One thing I've always wanted to do is write a children's book.
- Her zaman yapmak istediğim bir şey de bir çocuk kitabı yazmak.
- Write your full name.
- Tam adını yaz.
- Tom made me write that letter.
- Tom bana o mektubu yazdırdı.
- She writes to me once a month.
- Bana ayda bir mektup yazıyor.
- Tom must've written this.
- Tom bunu yazmalıydı.
- Tom wrote Mary a long love letter.
- Tom, Mary'ye uzun bir aşk mektubu yazdı.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.
- Agrafisi olan insanlar beyin hasarı nedeniyle yazamazlar.
- What shall I write here?
- Buraya ne yazacağım?
- I'd better write that down.
- Bunu yazsam iyi olur.
- Who wrote that song you just sang?
- Az önce söylediğin şarkıyı kim yazdı?
- Tom wrote Mary a glowing recommendation.
- Tom, Mary'ye övgü dolu bir tavsiye mektubu yazdı.
- You must write every day.
- Her gün yazmalısın.
- I want to know why you haven't written the report yet.
- Raporu neden hala yazmadığını bilmek istiyorum.
- Who wrote this report?
- Bu raporu kim yazdı?
- Tom wrote a tragedy with a happy ending.
- Tom mutlu sonla biten bir trajedi yazdı.
- Don't forget to write.
- Yazmayı unutma.
- Naoko wrote this letter last night.
- Naoko bu mektubu dün gece yazdı.
- Tom hasn't written to me since last October.
- Tom geçen ekim ayından beri bana yazmadı.
- It is not clear who wrote this letter.
- Bu mektubu kimin yazdığı belli değil.
- He played a tune for the girl that he'd written himself.
- O kız için kendi yazdığı bir melodiyi çaldı.
- It's not easy writing a love letter in English.
- İngilizce aşk mektubu yazmak kolay değil.
- I write to express my discontent.
- Hoşnutsuzluğumu ifade etmek için yazıyorum.
- You don't need to write more than 400 words.
- 400 kelimeden daha fazla yazmana gerek yok.
- I translated what Tom wrote.
- Tom'un yazdıklarını tercüme ettim.
- Tom kicks a football with his left foot, but writes with his right hand.
- Tom futbol topuna sol ayağıyla vuruyor ama sağ eliyle yazıyor.
- Later he wrote to the president.
- Daha sonra devlet başkanına yazdı.
- He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
- O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
- Write your name in capitals.
- Adını büyük harflerle yaz.
- He hires other people to write his speeches.
- Konuşmalarını yazmaları için başkalarını tutuyor.
- Please write to me as soon as possible!
- Lütfen en kısa zamanda bana yazın!
- They only wrote good things about him in the newspaper.
- Gazetede onun hakkında sadece iyi şeyler yazdılar.
- I liked to write in Chinese.
- Çince yazmaktan hoşlandım.
- Please write me a letter whenever you run into trouble.
- Sorunlarla karşılaştığında lütfen bana bir mektup yaz.
- This is the first time I've written anything in French.
- İlk kez Fransızca bir şey yazdım.
- Tom seldom makes mistakes when writing in French.
- Tom Fransızca yazarken nadiren hatalar yapar.
- Tom is writing a short story.
- Tom kısa bir hikaye yazıyor.
- I didn't get what you wrote.
- Ne yazdığını anlamadım.
- I will write to you.
- Sana yazacağım.
- Tom couldn't even write his own name.
- Tom kendi adını bile yazamıyordu.
- I will write to you as soon as I can.
- En kısa zamanda sana yazacağım.
- Tom wondered why Mary had not written.
- Tom, Mary'nin neden mektup yazmadığını merak etti.
- I want something to write with.
- Yazacak bir şey istiyorum.
- Write the answer on this piece of paper, please.
- Bu kağıt parçasına cevap yaz, lütfen.
- I forget to write my date of birth.
- Doğum tarihimi yazmayı unutuyorum.
- Not very many people bought the book I wrote.
- Yazdığım kitabı pek fazla kişi almadı.
- Tom showed me the letter that Mary had written in French.
- Tom bana Mary'nin Fransızca yazdığı mektubu gösterdi.
- I've decided to write 20 sentences every day on Tatoeba.
- Tatoeba'da her gün 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
- Every word is read as it's written.
- Her kelime yazıldığı gibi okunur.
- Write with a ballpoint pen.
- Tükenmez kalemle yazın.
- The art of writing is useful.
- Yazma sanatı faydalıdır.
- Tom has written many books.
- Tom çok sayıda kitap yazdı.
- Would you please write with a ballpoint pen?
- Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?
- If I write an example sentence, can you correct it for me?
- Örnek bir cümle yazarsam, onu benim için düzeltir misin?
- He was paid by the government to write conspiracy stories online.
- Çevrimiçi komplo hikayeleri yazmak için ona hükümet tarafından ödeme yapıldı.
- He wrote her a long love letter.
- Ona uzun bir aşk mektubu yazdı.
- Tom spent days in the archives and wrote articles at night.
- Tom günlerini arşivlerde geçirdi ve geceleri makaleler yazdı.
- I'm writing to her.
- Ona yazıyorum.
- Please write about your home.
- Lütfen eviniz hakkında yazın.
- Write unambiguous texts.
- Anlamı belirsiz olmayan metinler yazın.
- I want to write all of this down.
- Tüm bunları yazmak istiyorum.
- It was me who wrote the letter.
- Mektubu yazan bendim.
- I'll either write to you or phone you next week.
- Haftaya sana ya yazarım ya da telefon ederim.
- What didn't I write?
- Ben ne yazmadım?
- It is still a mystery who wrote the letter.
- Mektubu kimin yazdığı hâlâ bir muamma.
- I do not know how to read nor write.
- Okuma yazma bilmiyorum.
- He has written many books about China.
- O, Çin hakkında birçok kitap yazdı.
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Sol elimle yazıyorum çünkü bu benim için daha uygun.
- It's not necessary to write a long letter.
- Uzun bir mektup yazmaya gerek yok.
- He made a resolution to write in his diary every day.
- Her gün günlüğüne yazmaya karar verdi.
- My father told me to write an answer and post it at once.
- Babam bana bir cevap yazmamı ve hemen göndermemi söyledi.
- I'll write to you or I'll phone you next week.
- Gelecek hafta sana yazarım ya da telefon ederim.
- I have to finish writing the book I'm working on.
- Üzerinde çalıştığım kitabı yazmayı bitirmek zorundayım.
- Please write your name with a pencil.
- Lütfen adınızı kurşun kalemle yazın.
- Tom took a look at what Mary had written.
- Tom, Mary'nin yazdıklarına bir göz attı.
- I liked to write in Chinese.
- Çince yazmayı severdim.
- Why don't you write Tom?
- Sen Tom'a neden yazmıyorsun?
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
- Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom hiç Mary'ye mektup yazmadı.
- Tom wrote to me, telling me about his trip.
- Tom bana seyahatini anlatan bir mektup yazdı.
- Tom asked me to help him write a love letter.
- Tom benden bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.
- He played a tune for the girl that he'd written himself.
- Kız için kendi yazdığı bir melodiyi çaldı.
- Are you going to write to your father?
- Babana mektup yazacak mısın?
- Tom knew it was Mary who had written the note.
- Tom notu yazanın Mary olduğunu biliyordu.
- I can write you a letter.
- Sana bir mektup yazabilirim.
- I'll write to him again.
- Ona tekrar yazacağım.
- I've always wanted to write a children's book.
- Hep bir çocuk kitabı yazmak istemişimdir.
- Tom wrote the report.
- Raporu Tom yazdı.
- I'll write Tom a letter as soon as I get home.
- Eve gider gitmez Tom'a bir mektup yazacağım.
- It's written on the label.
- Etikette yazıyor.
- I can't even read Italian, let alone speak or write it.
- Bırakın konuşmayı ya da yazmayı, İtalyanca okuyamıyorum bile.
- The police officer wrote Tom a ticket.
- Polis memuru Tom'a ceza yazdı.
- I'll have some letters to write.
- Yazmam gereken mektuplar var.
- I would like for him to write more often.
- Onun daha sık yazmasını isterim.
- He said that if he knew her address, he would write to her.
- Adresini bilseydi ona yazacağını söyledi.
- I have nothing to write.
- Yazacak hiçbir şeyim yok.
- Tom wrote Mary's phone number in his little black book.
- Tom, Mary'nin telefon numarasını küçük siyah defterine yazdı.
- How beautifully you write!
- Ne kadar güzel yazıyorsun!
- I'm not yet used to writing business letters.
- İş mektubu yazmaya henüz alışkın değilim.
- Tom doesn't write letters.
- Tom mektup yazmaz.
- If I knew her address, I would write her a letter.
- Adresini bilseydim, ona bir mektup yazardım.
- Tom forgot to write to Mary.
- Tom Mary'ye yazmayı unuttu.
- I've already written to Tom.
- Tom'a yazdım bile.
- I wrote this report.
- Bu raporu ben yazdım.
- Write me when you arrive.
- Geldiğinde bana yaz.
- I wonder whether to write or phone.
- Acaba yazsam mı yoksa telefon mu etsem.
- Speaking and writing are different.
- Konuşmak ve yazmak farklıdır.
- Pfirsichbaeumchen writes in Berber.
- Pfirsichbaeumchen Berberi dilinde yazıyor.
- She is also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
- Tom has never written Mary a letter.
- Tom, Mary'ye hiç mektup yazmadı.
- I realize that it is easier to write than to speak.
- Yazmanın konuşmaktan daha kolay olduğunu fark ediyorum.
- Tom is writing a book, but it does not have a title yet.
- Tom bir kitap yazıyor ama henüz bir adı yok.
- Please give me paper for writing.
- Lütfen yazmak için bana kağıt verin.
- I have no time to write.
- Yazacak vaktim yok.
- Why will I forget to write to my family?
- Aileme yazmayı neden unutacağım?
- Why didn't you write me?
- Neden bana yazmadın?
- Tell me what you wrote.
- Ne yazdığını bana söyle.
- When is the last time you wrote a love letter?
- En son ne zaman bir aşk mektubu yazdınız?
- I didn't accept to write my name.
- Ben ismimi yazmayı kabul etmedim.
- I didn't tell you what he wrote in that letter.
- Onun o mektupta ne yazdığını sana söylemedim.
- Tom wrote about his family.
- Tom ailesi hakkında yazdı.
- I wrote to Tom a while ago, but he hasn't replied yet.
- Bir süre önce Tom'a yazdım ama o henüz cevap vermedi.
- Dan wrote articles for a local newspaper.
- Dan yerel bir gazete için makaleler yazdı.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
- Ebeveynlerinize ayda en az bir kez yazmayı unutmamalısınız.
- Tom can't write French without making mistakes.
- Tom hata yapmadan Fransızca yazamıyor.
- Why didn't you write to me right away?
- Neden bana hemen yazmadın?
- She doesn't know how to read or write.
- Okumayı veya yazmayı bilmiyor.
- Tom Jackson wrote and directed this movie.
- Tom Jackson bu filmi yazmış ve yönetmiştir.
- The teacher encouraged me to read, write and speak.
- Öğretmen beni okumam, yazmam ve konuşmam için teşvik etti.
- Choose one of the following writing prompts.
- Aşağıdaki yazma iletilerinden birini seç.
- I wrote that for Tom.
- Bunu Tom için yazdım.
- I'll write to them again.
- Onlara tekrar yazacağım.
- She spent a lot of time writing her essay.
- Makalesini yazmak için çok zaman harcadı.
- Have you finished writing your composition?
- Kompozisyonunu yazmayı bitirdin mi?
- He hasn't yet mastered the art of writing.
- Henüz yazma sanatında ustalaşmadı.
- Did you have time to write it down?
- Onu yazmak için vaktin var mıydı?
- Jiro Akagawa has written over 480 novels.
- Jiro Akagawa 480'den fazla roman yazdı.
- They only wrote good things about you in the newspaper.
- Gazetede senin hakkında sadece iyi şeyler yazmışlar.
- You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- Tom has written three books.
- Tom üç kitap yazdı.
- He makes a point of writing to his parents once every two months.
- O her iki ayda bir ailesine yazmaya özen gösteriyor.
- I've been up all night writing.
- Bütün gece yazdım.
- You need to write more neatly.
- Daha düzgün yazmalısın.
- I'm starting to write a rap song today.
- Bugün bir rap şarkısı yazmaya başlıyorum.
- I can't stop writing.
- Yazmadan duramıyorum.
- She can't have written it herself.
- Kendisi yazmış olamaz.
- Tom knew it was Mary who had written the note.
- Tom, notu yazanın Mary olduğunu biliyordu.
- Tom can both speak and write French.
- Tom Fransızcayı hem konuşabilir hem de yazabilir.
- The article you wrote is not in compliance with our journal's standards.
- Yazdığınız makale dergimizin standartlarına uygun değil.
- I wrote Mary to say I was sorry.
- Mary'ye üzgün olduğumu söylemek için yazdım.
- We could write her a letter.
- Ona bir mektup yazabiliriz.
- I have already written about it.
- Ben zaten o konuda yazdım.
- She suggested that I write to him at once.
- Ona hemen mektup yazmamı önerdi.
- What I wrote isn't English.
- Yazdıklarım İngilizce değil.
- You should write as nicely as you always do.
- Her zamanki gibi güzel yazmalısın.
- Shakespeare wrote both tragedy and comedy.
- Shakespeare, hem trajedi hem de komedi yazdı.
- I write sentences on Tatoeba once in a blue moon.
- Kırk yılda bir Tatoeba'da cümleler yazarım.
- What does that author now write?
- O yazar şimdi ne yazıyor?
- Who was the letter written to?
- Mektup kime yazıldı?
- Who was writing on the wall?
- Duvara kim yazıyordu?
- Did Marika write you letters in Finnish?
- Marika sana Fince mektuplar yazdı mı?
- I have a report to write tonight.
- Bu gece yazmam gereken bir rapor var.
- It isn't easy to write sentences in Esperanto without the proper keyboard.
- Uygun klavye olmadan Esperanto dilinde cümle yazmak kolay değil.
- I'd like to start with a song that I wrote.
- Kendi yazdığım bir şarkıyla başlamak istiyorum.
- Tom couldn't even write his name.
- Tom adını bile yazamıyordu.
- Try to write in plain English.
- Sade bir İngilizce ile yazmaya çalışın.
- The journalists who write for this publisher are not impartial.
- Bu yayıncı için yazan gazeteciler tarafsız değil.
- Tom writes much better now than he used to.
- Tom artık eskisinden çok daha iyi yazıyor.
- I am writing an essay.
- Bir kompozisyon yazıyorum.
- I'm trying to think of some ideas for this article I'm writing.
- Yazdığım makale için fikir bulmaya çalışıyorum.
- Some poems were also written by him.
- Bazı şiirler de onun tarafından yazıldı.
- Why did I forget to write the fax number?
- Faks numarasını yazmayı neden unuttum?
- Tom still writes to me from time to time.
- Tom hala zaman zaman bana yazıyor.
- Tom wrote a paper on that subject.
- Tom o konuda bir rapor yazdı.
- I'll write it on the blackboard.
- Tahtaya yazayım.
- Gimme something to write on.
- Bana yazacak bir şey ver.
- I wrote more today than yesterday.
- Bugün dünden daha fazla yazdım.
- I have nothing to write with.
- Yazmak için kullanacak bir şeyim yok.
- Tom has written to me.
- Tom bana yazdı.
- I've been writing a lot.
- Çok yazıyorum.
- Look what Tom wrote on the wall.
- Tom'un duvara yazdığına bak.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, yaşlı bir adam, yaşlı bir adama yaşlılık hakkında yazdım.
- She writes Chinese.
- Çince yazıyor.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
- En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın.
- You must've already written everything that needs to be written.
- Yazılması gereken her şeyi çoktan yazmış olmalısın.
- Later he wrote to the president.
- Daha sonra başkana mektup yazdı.
- I know what I wrote.
- Ne yazdığımı biliyorum.
- I hope Tom writes soon.
- Tom'un yakında yazacağını umuyorum.
- I'll write to you when I have time.
- Zamanım olursa sana yazarım.
- You wrote that you thought Tom wasn't happy.
- Tom'un mutlu olmadığını düşündüğünü yazmışsın.
- She wrote as many as ten books.
- On kadar kitap yazdı.
- How many books have you written?
- Kaç kitap yazdın?
- Dan thinks that I shouldn't even write this.
- Dan'a göre bunu yazmamalıymışım bile.
- Here's what I wrote.
- İşte yazdığım şey.
- I still sometimes write to Tom.
- Hâlâ bazen Tom'a yazıyorum.
- Let me see what you've written.
- Ne yazdığına bir bakayım.
- I write with my left hand because it's more convenient for me.
- Benim için daha uygun olduğu için sol elimle yazıyorum.
- I still like to write in Esperanto.
- Hala Esperanto dilinde yazmayı seviyorum.
- Tom will write to his sister.
- Tom kız kardeşine yazacak.
- He wrote him a message.
- Ona bir mesaj yazdı.
- Aren't you the one who wrote this?
- Bunu yazan kişi sen değil misin?
- Did you read what I wrote?
- Yazdıklarımı okudun mu?
- I wrote a beautiful story.
- Güzel bir hikaye yazdım.
- I don't have anything to write with.
- Yazacak bir şeyim yok.
- Tom wanted Mary to write a recommendation for him.
- Tom, Mary'den kendisi için bir tavsiye mektubu yazmasını istedi.
- His speeches are all written by other people.
- Konuşmalarının hepsi başkaları tarafından yazıldı.
- Tom wrote his phone number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kâğıda telefon numarasını yazdı ve Mary'ye uzattı.
- I wasn't able to write it down.
- Yazamadım.
- How much of this did you write?
- Bunun ne kadarını sen yazdın?
- I want to write to Tom.
- Tom'a yazmak istiyorum.
- I've written to them.
- Onlara yazdım.
- Tom never wrote to me.
- Tom bana hiç yazmadı.
- I intend to write Tom a letter.
- Tom'a bir mektup yazmaya niyetliyim.
- What you write and how you write it can change your life.
- Ne yazdığın ve onu nasıl yazdığın hayatını değiştirebilir.
- I know that you're currently writing a book.
- Şu anda bir kitap yazdığını biliyorum.
- That employee can neither write nor read.
- Bu personel ne yazabiliyor ne de okuyabiliyor.
- Tom wrote it for me.
- Tom benim için yazdı.
- I translated what Tom wrote.
- Tom'un yazdıklarını çevirdim.
- I love the songs that Tom writes.
- Tom'un yazdığı şarkıları seviyorum.
- Tom wrote two books.
- Tom iki kitap yazdı.
- I want to write this down.
- Bunu yazmak istiyorum.
- I don't like the way Tom writes.
- Tom'un yazma şeklini sevmiyorum.
- I write Chinese characters very slowly.
- Çince karakterleri çok yavaş yazıyorum.
- Write me an email if you feel like it.
- Eğer istersen bana bir e-posta yaz.
- If I had known her address, I would have written to her.
- Adresini bilseydim, ona yazardım.
- Tom has written several books.
- Tom birkaç kitap yazdı.
- Who wrote this message?
- Bu mesajı kim yazdı?
- Write your name here.
- Adınızı buraya yazın.
- Tom can write almost like a native speaker, but his pronunciation is terrible.
- Tom neredeyse anadili gibi yazabiliyor ama telaffuzu berbat.
- Not very many people bought the book I wrote.
- Yazdığım kitabı çok fazla insan almadı.
- Marco thinks he writes well.
- Marco iyi yazdığını düşünüyor.
- Even though I can write in Arabic pretty well, my conversational skills still need a lot of work.
- Çok iyi Arapça yazabilmeme rağmen, konuşma becerilerimin hala çok çalışmaya ihtiyacı var.
- Tom seldom writes to us.
- Tom nadiren bize yazıyor.
- How do you write a good CV?
- İyi bir CV'yi nasıl yazarsınız?
- He writes English with ease.
- O kolayca İngilizce yazıyor.
- Tom had to write the report all over again.
- Tom raporu baştan yazmak zorunda kaldı.
- I wrote it for Tom.
- Ben onu Tom için yazdım.
- I'm writing a book.
- Bir kitap yazıyorum.
- Tom loves to write.
- Tom yazmayı seviyor.
- Have you read the novel Tom wrote?
- Tom'un yazdığı romanı okudunuz mu?
- Do you still write music?
- Hâlâ müzik yazıyor musun?
- Who will write the report?
- Raporu kim yazacak?
- I wrote it for them.
- Onlar için yazdım.
- He wrote a biographical sketch of George Washington.
- O, George Washington'un biyografik bir taslağını yazdı.
- I write almost every day.
- Neredeyse her gün yazıyorum.
- I have come to Japan not to teach but to write.
- Japonya'ya öğretmeye değil, yazmaya geldim.
- They claimed that Harrison could not read or write.
- Harrison'ın okuyup yazamadığını iddia ettiler.
- Tom can't read or write.
- Tom okuyamaz ya da yazamaz.
- He knows neither how to read nor write.
- O ne okumayı ne de yazmayı biliyor.
- Next, I'd like to sing a song I wrote.
- Şimdi, kendi yazdığım bir şarkıyı söylemek istiyorum.
- I've already written to him 3 times.
- Ona zaten üç kez yazdım.
- He often writes to his parents.
- Ailesine sık sık mektup yazıyor.
- I wrote to him to come immediately.
- Ona derhal gelmesini yazdım.
- Tom encouraged Mary to write songs.
- Tom Mary'yi şarkılar yazmaya teşvik etti.
- What did you write?
- Sen ne yazdın?
- How do you write a program which makes backup copies?
- Yedek kopyalar oluşturan bir programı nasıl yazarsınız?
- I've already written Tom an email.
- Tom'a bir e-posta yazdım bile.
- Tom has been writing a book.
- Tom bir kitap yazıyor.
- He took out a pencil and started to write.
- Bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
- They wrote letters to each other frequently.
- Birbirlerine sık sık mektup yazıyorlardı.
- He has written two books.
- İki kitap yazdı.
- I wrote back to him.
- Ona geri yazdım.
- Tom rarely writes to us.
- Tom nadiren bize yazıyor.
- Tom writes beautiful songs.
- Tom güzel şarkılar yazıyor.
- It took Brian several hours to write a card.
- Bir kart yazmak, Brian'ın birkaç saatini aldı.
- Write me sometime, OK?
- Bir ara bana yaz tamam mı?
- Tom kept every love letter Mary ever wrote him.
- Tom Mary'nin şimdiye kadar ona yazdığı her aşk mektubunu sakladı.
- Have you written all the New Year's cards already?
- Bütün yeni yıl kartlarını yazdın mı çoktan?
- That employee can neither write nor read.
- O çalışan yazamaz ve okuyamaz.
- It's hard to find someone who writes Chinese as beautifully as he.
- Onun kadar güzel Çince yazan birini bulmak zor.
- Tom can't write good French.
- Tom da iyi Fransızca yazamıyor.
- I like Tom's writing style.
- Tom'un yazma stilini beğeniyorum.
- Why do I write?
- Neden yazıyorum ki?
- I want to know why you haven't written the report yet.
- Raporu neden henüz yazmadığını bilmek istiyorum.
- How many songs have you written?
- Kaç tane şarkı yazdın?
- I ought to have written the letter yesterday.
- Mektubu dün yazmalıydım.
- I wrote to Tom a while ago, but he hasn't replied yet.
- Tom'a bir süre önce yazdım ama henüz cevap vermedi.
- This pen is very easy to write with.
- Bu dolma kalemle yazmak çok kolay.
- Tom wrote a story about that.
- Tom o konuda bir hikaye yazdı.
- He hires other people to write his speeches.
- O, konuşmalarını yazmak için başkalarını tutuyor.
- I came because of something you wrote.
- Yazdığın bir şey yüzünden geldim.
- Who was this book written by?
- Bu kitap kim tarafından yazıldı?
- Why did you write that letter?
- O mektubu neden yazdın?
- Are you writing the proverbs?
- Atasözlerini yazıyor musun?
- This week, 25 people have written at least one Esperanto sentence on Tatoeba.
- Bu hafta, 25 kişi Tatoeba'ya en az bir Esperanto cümlesi yazdı.
- The pen I'm writing with belongs to Tom.
- Yazdığım kalem Tom'a ait.
- I want to write a lot of sentences.
- Birçok cümle yazmak istiyorum.
- Tom wondered why Mary had not written.
- Tom Mary'nin niçin yazmadığını merak etti.
- Where is my name written?
- Benim adım nerede yazıyor?
- Do you want me to write it down?
- Yazmamı ister misin?
- What is he writing?
- Ne yazıyor?
- I'm writing to the guy.
- Adama yazıyorum.
- I'm writing a book now.
- Şimdi bir kitap yazıyorum.
- I didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmadım.
- I want to write a poem.
- Bir şiir yazmak istiyorum.
- Please forgive me for not having written sooner.
- Daha erken yazmadığım için lütfen beni affet.
- He has written a number of exciting detective stories.
- Çok sayıda heyecan verici dedektif hikayesi yazdı.
- The teacher is writing something on the board.
- Öğretmen tahtada bir şeyler yazıyor.
- Tom wrote to Mary about John.
- Tom Mary'ye John hakkında yazdı.
- I want you to write me frequently.
- Bana sık sık yazmanı istiyorum.
- I wrote to him.
- Ona yazdım.
- I am writing my internship report.
- Ben staj raporumu yazıyorum.
- All you have to do is write.
- Tek yapmanız gereken yazmak.
- Tom gave Mary some good advice about how to write songs.
- Tom Mary'ye şarkı yazma ile ilgili birkaç güzel tavsiye verdi.
- I'll write it on the blackboard.
- Ben onu tahtaya yazacağım.
- He likes to read the Chinese book his father wrote in America.
- Babasının Amerika'da yazdığı Çince kitabı okumayı seviyor.
- I copied in my notebook whatever he wrote on the blackboard.
- Tahtaya ne yazdıysa defterime kopyaladım.
- Please write your name in pen.
- Lütfen adınızı tükenmez kalemle yazın.
- I did write to Tom.
- Tom'a yazdım.
- I am writing an SMS.
- Bir SMS yazıyorum.
- This is the pen which the famous novelist wrote with.
- Ünlü romancının yazdığı kalem budur.
- I want to write all of this down.
- Bunların hepsini yazmak istiyorum.
- This language is perfectly clear to me when written, but absolutely incomprehensible when spoken.
- Bu dil yazıldığında benim için son derece anlaşılır, ama konuşulduğunda kesinlikle anlaşılmıyor.
- Tom told her that he had written that poem two years before.
- Tom ona, bu şiiri iki yıl önce yazdığını söyledi.
- The person I am writing to is my mother.
- Yazdığım kişi annemdir.
- All you have to do is write a few sentences about what you did yesterday.
- Tek yapman gereken dün ne yaptığın hakkında birkaç cümle yazmak.
- Tom read the poem he wrote for Mary.
- Tom, Mary için yazdığı şiiri okudu.
- Tom wrote Mary a love letter, but he didn't send it.
- Tom, Mary'ye bir aşk mektubu yazdı ama göndermedi.
- I write letters that I never send.
- Hiç göndermediğim mektuplar yazıyorum.
- I want to write a lot of sentences.
- Bir sürü cümle yazmak istiyorum.
- I've already written three books.
- Şimdiden üç tane kitap yazdım.
- I have to write a ten-page paper by next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar on sayfalık bir ödev yazmam gerekiyor.
- Maria wrote me a letter.
- Maria bana bir mektup yazdı.
- I'm writing this letter to her.
- Bu mektubu ona yazıyorum.
- It took me nearly two hours to write the essay.
- Kompozisyonu yazmak neredeyse iki saatimi aldı.
- I'll write to her again.
- Ona tekrar yazacağım.
- Are you the person who wrote this letter?
- Bu mektubu yazan kişi sen misin?
- Write your name on this piece of paper.
- Bu kağıda adını yaz.
- Tom wrote a haiku.
- Tom bir haiku yazdı.
- He can write with either hand.
- Her iki eliyle de yazabilir.
- The boy was made king before he could write his own name.
- Çocuk kendi adını yazamadan kral oldu.
- Should I write that down?
- Bunu yazayım mı?
- She wrote her a friendly response.
- Ona dostça bir yanıt yazdı.
- Where did you learn to write?
- Yazmayı nerede öğrendin?
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- O, altı yaşında daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- Please write to me as soon as possible!
- Lütfen mümkün olduğunca kısa sürede bana yaz.
- Sami wrote a new resume.
- Sami yeni bir özgeçmiş yazdı.
- Tom wrote to Mary this morning.
- Tom bu sabah Mary'ye mektup yazdı.
- I can't think of anything to write about.
- Hakkında yazacak bir şey düşünemiyorum.
- He wrote a lot of stories.
- O, bir sürü hikaye yazdı.
- Who wrote this story?
- Bu hikayeyi kim yazdı?
- I'm going to give Tom a copy of the book I wrote.
- Tom'a yazdığım kitabın bir kopyasını vereceğim.
- Tom wrote his number on a piece of paper and handed it to Mary.
- Tom bir kağıt parçasına telefon numarasını yazdı ve onu Mary'ye verdi.
- How many songs has Tom written with Mary?
- Tom, Mary ile kaç şarkı yazdı?
- Tom suggested that I write Mary a letter.
- Tom, Mary'ye bir mektup yazmamı önerdi.
- My brother must've written this letter.
- Bu mektubu kardeşim yazmış olmalı.
- The math professor wrote the proof on the chalkboard.
- Matematik profesörü, kanıtı yazı tahtasına yazdı.
- He still writes to me from time to time.
- Hala zaman zaman bana yazıyor.
- He's writing his diary.
- Günlüğünü yazıyor.
- Did you not read what I wrote?
- Yazdığımı okumadın mı?
Show More (1967)
|