|
- The Commission is willing to actively support us in this task.
- Komisyon bu görevde bizi aktif olarak desteklemeye isteklidir.
- If any further work needs to be done, I am sure the Commission is very willing to cooperate.
- Daha fazla çalışma yapılması gerekiyorsa, eminim ki Komisyon işbirliği yapmaya çok isteklidir.
- Terrorists are now willing to engage in suicide missions.
- Teröristler artık intihar görevlerine katılmaya istekli.
- The Commission is willing to help on a great many issues.
- Komisyon pek çok konuda yardım etmeye isteklidir.
- The question is whether we are willing to accept this in this form.
- Soru, bunu bu haliyle kabul etmeye istekli olup olmadığımızdır.
- The Commission is certainly willing to recognise the right of fathers to look after their children.
- Komisyon, babaların çocuklarına bakma hakkını tanımaya kesinlikle isteklidir.
- I would like to thank them for being so willing to contribute.
- Katkıda bulunmaya bu kadar istekli oldukları için onlara teşekkür etmek isterim.
- I know that colleagues in Parliament are more than willing to contribute to such an exercise.
- Parlamento'daki meslektaşlarımın böyle bir çalışmaya katkıda bulunmaya fazlasıyla istekli olduklarını biliyorum.
- Are we actually willing to take on a role?
- Gerçekten bir rol üstlenmeye istekli miyiz?
- I assume the Commission is willing to do more should it be necessary.
- Komisyon'un gerekli olması halinde daha fazlasını yapmaya istekli olduğunu varsayıyorum.
- The less taxes companies have to pay, the more they will be willing to invest in Europe.
- Şirketler ne kadar az vergi ödemek zorunda kalırsa Avrupa'da o kadar fazla yatırım yapmaya istekli olacaklardır.
- It is always willing to reconsider.
- Her zaman yeniden gözden geçirmeye isteklidir.
- No other donor is able and willing to meet this challenge as we are.
- Başka hiçbir donör bu zorluğun üstesinden bizim kadar gelemez ve gelmeye istekli değildir.
- To my alarm I discover that some in this Parliament are willing to accept political responsibility.
- Bu Parlamento'da bazılarının siyasi sorumluluğu kabul etmeye istekli olduğunu görmek beni endişelendiriyor.
- I hope that we will be willing to grant visa-free access.
- Umarım vizesiz giriş hakkı tanımaya istekli oluruz.
- To my alarm I discover that some in this Parliament are willing to accept political responsibility.
- Bu Parlamentoda bazılarının siyasi sorumluluğu kabul etmeye istekli olduğunu görmek beni endişelendiriyor.
- The Presidency is willing, but we are afraid that it will not be possible.
- Başkanlık istekli, ancak korkarız ki bu mümkün olmayacak.
- At the moment, the opposition is more coordinated and more willing to enter into discussion than ever before.
- Şu anda muhalefet her zamankinden daha koordineli ve tartışmaya girmeye daha istekli.
- I therefore thank the Members who have been willing to stay behind a little longer to talk about this matter.
- Bu nedenle, bu konu hakkında konuşmak üzere biraz daha geride kalmaya istekli olan Üyelere teşekkür ediyorum.
- In these discussions, you will find us to be willing to work constructively with you.
- Bu görüşmelerde sizinle yapıcı bir şekilde çalışmaya istekli olduğumuzu göreceksiniz.
- The question is whether anyone is actually willing to exert that sort of pressure.
- Asıl soru, herhangi birinin gerçekten bu tür bir baskı uygulamaya istekli olup olmadığıdır.
- These employees are willing to share responsibility even for crucial decisions.
- Bu çalışanlar kritik kararlar için bile sorumluluğu paylaşmaya isteklidir.
- The Commission is willing to examine this path.
- Komisyon bu yolu incelemeye isteklidir.
- In fact, it is also willing to open the dialogue to consumer groups and Members of the European Parliament.
- Aslında diyaloğu tüketici gruplarına ve Avrupa Parlamentosu üyelerine de açmaya isteklidir.
- If managers and workforce alike have clear prospects, they will be willing to be more flexible and mobile.
- Yöneticilerin ve işgücünün önü açık olursa, daha esnek ve hareketli olmaya istekli olacaklardır.
- My hope is that all the candidates are willing to continue working on the necessary reforms.
- Umudum, tüm adayların gerekli reformlar üzerinde çalışmaya devam etmeye istekli olmalarıdır.
- I believe that the first challenge will be for countries to decide to be willing partners of the United States.
- İlk zorluğun, ülkelerin ABD'nin istekli ortakları olmaya karar vermeleri olacağına inanıyorum.
- Most of all, the Member States must be willing to counteract the looming economic crisis in Europe.
- Her şeyden önce Üye Devletler, Avrupa'da yaklaşmakta olan ekonomik krize karşı koymaya istekli olmalıdır.
- Nevertheless, I am more than willing to have another look at this.
- Yine de bu konuya bir kez daha bakmaya çok istekliyim.
- If any further work needs to be done, I am sure the Commission is very willing to cooperate.
- Eğer daha fazla çalışma yapılması gerekiyorsa, eminim ki Komisyon işbirliği yapmaya çok isteklidir.
- Or will we, as the United States suspects, not be willing to take the actions that will give reality to our ambitions?
- Yoksa ABD'nin şüphelendiği gibi, emellerimize gerçeklik kazandıracak adımları atmaya istekli olmayacak mıyız?
- We must therefore be willing to listen to those countries which wish us to be flexible.
- Bu nedenle esnek olmamızı isteyen ülkeleri dinlemeye istekli olmalıyız.
- The rapporteur was willing to do so.
- Sözcü bunu yapmaya istekliydi.
- However, I am more than willing to discuss the individual elements with any agency at all.
- Bununla birlikte, tek tek unsurları herhangi bir kurumla tartışmaya çok istekliyim.
- I would like to thank them for being so willing to contribute.
- Katkıda bulunmaya bu kadar istekli oldukları için kendilerine teşekkür etmek isterim.
- We are certainly willing to be part of that effort and to make sure that it is going in the right direction.
- Bu çabanın bir parçası olmaya ve doğru yönde ilerlediğinden emin olmaya kesinlikle istekliyiz.
- Would you at least be willing to communicate the urgent need to adopt measures to prevent this horror?
- En azından bu dehşeti önleyecek tedbirlerin acilen alınması gerektiğini iletmeye istekli olur musunuz?
- So how far are they actually willing to pay the cost?
- Peki bunun bedelini ödemeye ne kadar istekliler?
- The European Union is willing to get involved here and provide humanitarian aid.
- Avrupa Birliği burada devreye girmeye ve insani yardım sağlamaya isteklidir.
- What are the geographical limits to a Europe that is willing to cooperate within this political union?
- Bu siyasi birlik içerisinde işbirliği yapmaya istekli bir Avrupa'nın coğrafi sınırları nelerdir?
- First of all, I would like to thank the rapporteur for being willing to include in the report the suggestions we made.
- Her şeyden önce raportöre, yaptığımız önerileri rapora dahil etmeye istekli olduğu için teşekkür etmek isterim.
- I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
- Taviz vermeye çok istekli olduğumu ancak karşı tarafın bu tavizleri bir kenara atmaması gerektiğini vurgulamak isterim.
- Is it, for example, willing to tighten up the vague definition of 'good agricultural practices'?
- Örneğin, 'iyi tarım uygulamaları'nın muğlak tanımını daraltmaya istekli mi?
- I must say that I also found the Commission most willing to talk.
- Komisyon'u da konuşmaya çok istekli bulduğumu söylemeliyim.
- The Spanish Presidency has indicated that it is willing to debate this matter in Strasbourg.
- İspanya Dönem Başkanlığı bu konuyu Strazburg'da tartışmaya istekli olduğunu belirtmiştir.
- In this respect, we really are willing to jointly defend our project.
- Bu bakımdan, projemizi ortaklaşa savunmaya gerçekten istekliyiz.
- I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
- Şunu vurgulamak isterim ki, taviz vermeye çok istekliyim, ancak karşı taraf bu tavizleri bir kenara attığında değil.
- Even so, we are not willing to go to war, and rightly!
- Yine de savaşa girmeye istekli değiliz ve bunda da haklıyız!
- Secondly, I would ask the Commission whether it is in fact willing to do anything before 10 October.
- İkinci olarak Komisyona 10 Ekim'den önce herhangi bir şey yapmaya gerçekten istekli olup olmadığını sormak istiyorum.
- It has a clear agenda and is willing to consider novel solutions drawing on sound experience from other countries.
- Net bir gündemi vardır ve diğer ülkelerin sağlam deneyimlerinden yararlanarak yeni çözümleri değerlendirmeye isteklidir.
- I'm betting that after tonight, he'll be more willing.
- Bu geceden sonra daha istekli olacağına bahse girerim.
- Let's make it three weeks since you're so willing to agree.
- Madem kabul etmeye bu kadar isteklisin, bunu üç hafta yapalım.
- I'm betting that after tonight, he'll be more willing.
- İddiaya girerim, bu geceden sonra daha istekli olacaktır.
- Let's make it three weeks since you're so willing to agree.
- Madem bu kadar isteklisin, üç hafta yapalım.
- Tom said that he was very willing to do that.
- Tom bunu yapmaya çok istekli olduğunu söyledi.
- Tom is always willing to help.
- Tom her zaman yardım etmek için istekli.
- I wonder if Tom would be willing to help me with my homework.
- Tom'un ev ödevimde bana yardım etmeye istekli olup olmayacağını merak ediyorum.
- Tom might be willing to help.
- Tom yardım etmek için istekli olabilir.
- My sponsor was willing to agree to my suggestion.
- Sponsorum önerimi kabul etmeye istekliydi.
- They are willing to do it for you.
- Onu senin için yapmaya istekliler.
- He was willing to care for that cat.
- O kediye bakmak için istekliydi.
- Tom and Mary are both willing to help, aren't they?
- Tom ve Mary yardım etmeye istekliler, değil mi?
- Tom is willing to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapmaya istekli.
- Are you willing to help me?
- Bana yardım etmeye istekli misin?
- I'm very willing to do that for you.
- Bunu senin için yapmaya çok istekliyim.
- One who is not willing to learn is not worth teaching.
- Öğrenmeye istekli olmayan biri öğretmeye değmez.
- Tom might be willing to do that.
- Tom bunu yapmak için istekli olabilir.
- Tom isn't willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli değil.
- The spirit is willing, but the flesh is weak.
- Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.
- Tom will probably still be willing to do that.
- Tom muhtemelen hala bunu yapmaya istekli olacaktır.
- Tom is willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli.
- Are you really willing to pay that much?
- Gerçekten bu kadar çok ödemeye istekli misin?
- I am willing to attend the meeting.
- Toplantıya katılmaya istekliyim.
- Tom's willing to help us.
- Tom bize yardım etmeye istekli.
- Tom didn't seem to be willing to tell us what had happened.
- Tom bize ne olduğunu anlatmaya istekli görünmüyordu.
- Tom doesn't seem to be willing to do that anymore.
- Tom artık bunu yapmaya istekli görünmüyor.
- I'm not willing to do what Tom asked me to do.
- Tom'un yapmamı istediği şeyi yapmaya istekli değilim.
- I'm willing to compromise.
- Uzlaşmaya istekliyim.
- Do you think Tom would be willing to help us?
- Tom'un bize yardım etmek için istekli olacağını düşünüyor musun?
- Friends are always willing to help each other.
- Arkadaşlar her zaman birbirlerine yardım etmeye isteklidirler.
- Tom is willing to try anything.
- Tom her şeyi denemeye istekli.
- Are you really willing to help me paint my house?
- Gerçekten evimi boyamama yardım etmek için istekli misin?
- Tom might be willing to babysit for you.
- Tom senin için bebek bakıcılığı yapmaya istekli olabilir.
- Are you willing to do that?
- Onu yapmaya istekli misin?
- I'm not willing to do what Tom asked me to do.
- Tom'un benden istediği şeyi yapmaya istekli değilim.
- I'm very willing to do that for you.
- Onu senin için yapmaya çok istekliyim.
- Tom said he was willing to do the driving.
- Tom şoförlük yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom might not be willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olmayabilir.
- Tom said Mary wasn't willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya istekli olmadığını söyledi.
- How much are you willing to pay?
- Ne kadar ödemeye isteklisin?
- Tom said he'd be willing to do anything Mary asks him to do.
- Tom, Mary'nin onun yapmasını istediği her şeyi yapmaya istekli olacağını söyledi.
- Tom says that he's willing to make you one for free.
- Tom sana ücretsiz bir tane yapmaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom is willing to help us tomorrow, isn't he?
- Tom yarın bize yardım etmek için istekli, değil mi?
- I'm not sure Tom's going to be willing to talk to me.
- Tom'un benimle konuşmaya istekli olacağından emin değilim.
- Tom is willing to help, isn't he?
- Tom yardım etmeye istekli, değil mi?
- Tom might not be willing to help us.
- Tom bize yardım etmek için istekli olmayabilir.
- I hope Tom is willing to do that.
- Umarım Tom bunu yapmaya isteklidir.
- Tom said he was willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Are you willing to make a deal?
- Bir anlaşma yapmak için istekli misiniz?
- Tom was always willing to help.
- Tom her zaman yardım etmeye istekliydi.
- I don't want to give them any reason to think I'm not willing to do my job.
- Onlara işimi yapmak için istekli olmadığımı düşünmeleri için hiç bir neden vermek istemiyorum.
- Tom didn't seem to be willing to listen to anything Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediği hiçbir şeyi dinlemeye istekli görünmüyordu.
- I'm willing to take care of your children, if you want me to.
- Eğer benim yapmamı istiyorsan, senin çocuklarına bakmaya istekliyim.
- I'm not willing to help.
- Ben yardım etmeye istekli değilim.
- Tom is always willing to help others.
- Tom her zaman başkalarına yardım etmeye isteklidir.
- Experts say coffee prices are rising mainly because people are willing to pay more.
- Uzmanlar, insanlar daha fazla ödemeye istekli olduğu için kahve fiyatlarının daha çok arttığını söylüyorlar.
- Is anybody here willing to do that?
- Bunu yapmaya istekli olan biri var mı burada?
- I might be willing to do that for you.
- Bunu senin için yapmaya istekli olabilirim.
- He was willing to care for that cat.
- O kediye bakmaya istekliydi.
- Tom says he'd be willing to loan us some money.
- Tom bize biraz ödünç para vermeye istekli olacağını söylüyor.
- Tom is willing to try new things.
- Tom yeni şeyler denemeye istekli.
- He is willing enough.
- O yeterince istekli.
- He was willing to help others.
- O, başkalarına yardım etmeye istekliydi.
- Tom said he'd be willing to help Mary do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmasına yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- Tom was always willing to help others.
- Tom her zaman başkalarına yardım etmek için istekliydi.
- I'd be willing to try something new.
- Ben yeni bir şey denemek için istekli olurdum.
- I'm willing to wait.
- Beklemeye istekliyim.
- How much are you willing to lose?
- Ne kadar kaybetmeye isteklisin?
- The coalition of the willing.
- İstekliler koalisyonu.
- He doesn't look willing to come to the concert.
- Konsere gelmek için istekli görünmüyor.
- I might be willing to do that.
- Bunu yapmaya istekli olabilirim.
- Tom seems to be willing to help.
- Tom yardım etmeye istekli görünüyor.
- Tom will probably still be willing to do that.
- Tom muhtemelen hâlâ bunu yapmaya istekli olacak.
- Do you think Tom would be willing to help?
- Tom'un yardım etmeye istekli olacağını düşünüyor musun?
- He is willing enough.
- Yeterince istekli.
- They're willing to let you go.
- Onlar gitmene izin vermek için istekli.
- Tom wasn't willing to do what Mary asked him to do.
- Tom Mary'nin yapmasını istediği şeyi yapmaya istekli değildi.
- Tom said he's willing to do this.
- Tom bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- We're willing to help you.
- Biz size yardım etmek için istekliyiz.
- I didn't know how to do it, but I was willing to give it a try.
- Onu nasıl yapacağımı bilmiyordum fakat denemek için istekliydim.
- I'm not willing to cook dinner for twenty people.
- Yirmi kişi için akşam yemeği pişirmeye istekli değilim.
- Do you think Tom would be willing to help me?
- Tom'un bana yardım etmeye istekli olacağını düşünüyor musun?
- I was told that you might be willing to play a couple of songs for us.
- Bana senin bizim için birkaç şarkı çalmakta istekli olabileceğin söylendi.
- Is Tom still willing to do that?
- Tom hâlâ bunu yapmaya istekli mi?
- Tom isn't willing to go by himself.
- Tom kendi başına gitmeye istekli değil.
- Tom wasn't willing to spend that much money.
- Tom o kadar çok para harcamaya istekli değildi.
- Tom is willing to do odd jobs.
- Tom garip işler yapmaya istekli.
- Do you think Tom would be willing to babysit our kids?
- Tom'un çocuklarımıza bakıcılık yapmaya istekli olacağını mı düşünüyorsun?
- Tom has never been willing to help us before.
- Tom daha önce hiç bize yardım etmeye istekli olmadı.
- Tom said he'd be willing to try something new.
- Tom yeni bir şeyler denemeye istekli olduğunu söyledi.
- I don't think Tom would be willing to help us.
- Tom'un bize yardım etmeye istekli olacağını sanmıyorum.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom, Mary'nin kek satışına yardım etmeye istekli olacağını varsayar.
- Tom said that Mary was willing to help us.
- Tom, Mary'nin bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- We're willing and happy to wait.
- Beklemeye istekli ve mutluyuz.
- I'm sure Tom will be willing to help us.
- Tom'un bize yardım etmek için istekli olacağından eminim.
- I'm pretty sure Tom's willing to do what needs to be done.
- Tom'un yapılması gerekeni yapmaya istekli olduğuna eminim.
- Tom was willing to try anything.
- Tom bir şey denemeye istekliydi.
- I think Tom is willing.
- Tom'un istekli olduğunu düşünüyorum.
- I'm willing to go anywhere you go.
- Senin gittiğin yere gitmeye istekliyim.
- Sami was willing to do that.
- Sami onu yapmaya istekliydi.
- Aren't you willing to help me paint my house?
- Evimi boyamama yardım etmeye istekli değil misin?
- I'm not willing to do that for Tom.
- Bunu Tom için yapmaya istekli değilim.
- They're willing to do it.
- Bunu yapmaya istekliler.
- Aren't you willing to help?
- Yardım etmeye istekli değil misin?
- Tom was willing to help you.
- Tom sana yardım etmeye istekliydi.
- Are you willing to change?
- Değişmeye istekli misiniz?
- We're willing to try new things.
- Yeni şeyleri denemek için istekliyiz.
- We were willing to take the risk.
- Biz risk almaya istekliydik.
- Layla made it clear that she was willing to dance for money.
- Leyla para için dans etmeye istekli olduğunu açıkça belirtti.
- She was always willing to help people in trouble.
- Başı dertte olan insanlara yardım etmeye her zaman istekliydi.
- I'm not sure Tom's going to be willing to talk to me.
- Tom'un benimle konuşmak için istekli olacağından emin değilim.
- I'm not willing to do that.
- Onu yapmak için istekli değilim.
- Tom would be willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli.
- He is willing to stand by you.
- O, sana destek olmaya isteklidir.
- Aren't you willing to pay that much?
- Bu kadar çok ödemeye istekli değil misin?
- Are you willing to join me?
- Bana katılmaya istekli misin?
- How far are you willing to take this?
- Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?
- Is Tom willing to do that?
- Tom bunu yapmaya istekli mi?
- Would you be willing to lend me enough money to buy a car?
- Bana bir araba satın almaya yetecek kadar para ödünç vermeye istekli olur musun?
- They're willing to help us.
- Onlar bize yardım etmek için istekliler.
- Are you willing to change?
- Değişmeye istekli misin?
- Tom said he'd be willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom is willing to talk.
- Tom konuşmaya istekli.
- I may need more help than Tom is willing to give.
- Tom'un vermek için istekli olduğundan daha fazla yardıma ihtiyacım olabilir.
- He was willing to work for others.
- Başkaları için çalışmaya istekliydi.
- Tom is still willing to do that.
- Tom hala bunu yapmaya istekli.
- Aren't you willing to do that?
- Onu yapmaya istekli değil misin?
- Tom is willing to do that for you.
- Tom onu sizin için yapmaya istekli.
- Tom has never been willing to help us before.
- Tom daha önce bize yardım etmeye hiç istekli olmamıştı.
- I might be willing to do that for you.
- Senin için bunu yapmaya istekli olabilirim.
- Tom wasn't willing to do that.
- Tom onu yapmak için istekli değildi.
- Tom said he was willing to do the driving.
- Tom araba sürmeye istekli olduğunu söyledi.
- Tom says that he's willing to help.
- Tom yardım etmeye istekli olduğunu söylüyor.
- I might be the only person who's willing to show you how to do that.
- Bunu nasıl yapacağınızı göstermeye istekli olan tek kişi olabilirim.
- I'm willing to give you everything I've got.
- Sana sahip olduğum her şeyi vermeye istekliyim.
- Tom would be willing to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapmaya istekli olurdu.
- He was honest, strong, and willing to make decisions.
- O, dürüst, güçlü ve kararlar vermek için istekliydi.
- We're willing and happy to wait.
- Biz beklemek için istekli ve mutluyuz.
- Are you willing to do that?
- Bunu yapmaya istekli misin?
- I think that Tom would be willing to go with us.
- Bence Tom bizimle gitmeye istekli olacaktı.
- Tom says he's willing to do that for Mary.
- Tom, bunu Mary için yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- She is willing to do odd jobs.
- Tuhaf işler yapmaya istekli.
- Tom was always willing to help others.
- Tom her zaman başkalarına yardım etmeye istekliydi.
- Tom is willing to help you.
- Tom sana yardım etmeye istekli.
- They are willing to learn English.
- Onlar İngilizce öğrenmeye istekliler.
- Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
- We should compile a list of everybody who would be willing to help.
- Yardım etmeye istekli olacak herkesin bir listesini derlemeliyiz.
- I think Tom is willing.
- Bence Tom istekli.
- Tom is willing to wait.
- Tom beklemeye istekli.
- Tom said Mary was willing to help you.
- Tom Mary'nin sana yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.
- Çernobil'de yirmi dokuz yıl boyunca radyasyona maruz kalan tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların elinden yemek yemeye istekli.
- Would you be willing to help me on Monday?
- Pazartesi günü bana yardım etmeye istekli misin?
- They are willing to talk about the problem.
- Onlar sorun hakkında konuşmak için istekli.
- I'm more than willing to do that.
- Bunu yapmaya çok istekliyim.
- I'm willing to go to Boston with Tom.
- Tom'la Boston'a gitmeye istekliyim.
- We're willing to negotiate.
- Biz görüşmek için istekliyiz.
- Tom didn't seem to be willing to admit he'd made a mistake.
- Tom bir hata yaptığını kabul etmeye istekli görünmüyordu.
- I wasn't willing to do what Tom asked.
- Tom'un istediğini yapmaya istekli değildim.
- Tom was willing to give it a try.
- Tom denemeye istekliydi.
- Tom is willing to back Mary up.
- Tom, Mary'ye destek olmaya istekli.
- Tom is still willing to do that for Mary.
- Tom hala Mary için bunu yapmaya istekli.
- I'm willing to share.
- Ben paylaşmaya istekliyim.
- Tom was willing to try it again.
- Tom tekrar denemeye istekliydi.
- Friends are always willing to help each other.
- Dostlar her zaman birbirlerine yardım etmeye isteklidir.
- I'm willing to give it a try.
- Onu denemeye istekliyim.
- Tom was willing to help us.
- Tom bize yardım etmek için istekliydi.
- I'm willing to do that for you.
- Onu senin için yapmaya istekliyim.
- Tom said he was willing to do that.
- Tom onu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom isn't willing to give it a try.
- Tom denemeye istekli değil.
- Tom said that he was willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom said Mary wouldn't be willing to help.
- Tom, Mary'nin yardım etmeye istekli olmayacağını söyledi.
- Tom said he'd be willing to try something new.
- Tom yeni bir şey denemek için istekli olacağını söyledi.
- Tom was willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekliydi.
- Tom is willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmaya istekli.
- He doesn't look willing to come to the concert.
- Konsere gelmeye istekli görünmüyor.
- During hard times, people might not go on a trip, but they might be willing to pay extra for good coffee.
- Zor zamanlarda insanlar seyahate çıkmayabilir, ancak iyi bir kahve için fazladan ödeme yapmaya istekli olabilirler.
- Is Tom still be willing to do that?
- Tom hala bunu yapmaya istekli mi?
- Tom doesn't think Mary would be willing to lend him her guitar.
- Tom, Mary'nin gitarını ona ödünç vermeye istekli olacağını düşünmüyor.
- Tom said that he wouldn't be willing to do that for me.
- Tom benim için bunu yapmaya istekli olmayacağını söyledi.
- I'm willing to try new things.
- Yeni şeyleri denemeye istekliyim.
- Sami was willing to do that.
- Sami bunu yapmaya istekliydi.
- Tom said he'd be willing to do that.
- Tom onu yapmaya istekli olacağını söyledi.
- I'm not sure Tom is going to be willing to talk to me.
- Tom'un benimle konuşmaya istekli olacağından emin değilim.
- I'm not sure that anybody would be willing to help me.
- Kimsenin bana yardım etmeye istekli olacağından emin değilim.
- Tom is willing to stand by you.
- Tom sizin yanınızda durmaya istekli.
- Tom isn't willing to ask Mary for help.
- Tom Mary'den yardım istemeye istekli değil.
- Tom was willing to give it a try.
- Tom bir denemeye istekliydi.
- I am willing to help you.
- Sana yardım etmeye istekliyim.
- Tom said Mary is willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom might be willing to do that for you.
- Tom onu sizin için yapmaya istekli olabilir.
- I wasn't willing to do what Tom asked.
- Tom'un istediğini yapmak için istekli değildim.
- Is Tom still willing to do that?
- Tom hala bunu yapmaya istekli mi?
- Tom said he'd be willing to do this.
- Tom bunu yapmaya istekli olacağını söyledi.
- Tom thought that Mary would probably be willing to help.
- Tom, Mary'nin muhtemelen yardım etmeye istekli olacağını düşündü.
- I would be more than willing to do that.
- Bunu yapmaya çok istekli olurdum.
- I'll sell this to you if you're willing to pay the price.
- Eğer bedeli ödemeye istekli iseniz ben bunu size satacağım.
- Tom would be willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olurdu.
- I'm quite willing to do that.
- Bunu yapmak için çok istekliyim.
- Tom was more than willing to cooperate with the police.
- Tom polisle iş birliği yapmaya çok istekliydi.
- Tom seemed willing to help.
- Tom yardım etmeye istekli görünüyordu.
- Tom is always willing to help others.
- Tom her zaman başkalarına yardımcı olmaya isteklidir.
- We have to be willing to take the first step.
- İlk adımı atmak için istekli olmalıyız.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- We were willing to take the risk.
- Risk almaya istekliydik.
- Do you think Tom would be willing to dance for us?
- Tom'un bizim için dans etmeye istekli olacağını düşünüyor musun?
- Tom is willing to go with us, isn't he?
- Tom bizimle gitmeye istekli, değil mi?
- Tom seems to be willing to do that for us.
- Tom bizim için bunu yapmaya istekli görünüyor.
- They are willing to help us out.
- Onlar bize yardımda bulunmaya istekliler.
- Tom seems to be willing to negotiate.
- Tom pazarlık yapmaya istekli görünüyor.
- Tom wasn't willing to cooperate.
- Tom işbirliği yapmaya istekli değildi.
- Tom thought that Mary would probably be willing to help.
- Tom Mary'nin yardım etmek için muhtemelen istekli olacağını düşündü.
- Experts say coffee prices are rising mainly because people are willing to pay more.
- Uzmanlar kahve fiyatlarının artmasının temel nedeninin insanların daha fazla ödemeye istekli olması olduğunu söylüyor.
- Are you willing to take that chance?
- O riski almaya istekli misin?
- Tom seems to be willing to do that for us.
- Tom bunu bizim için yapmaya istekli görünüyor.
- I'm willing to help him.
- Ona yardım etmeye istekliyim.
- I'm sure Tom would be willing to help.
- Tom'un yardım etmek için istekli olacağından eminim.
- Do you think Tom would be willing to dance for us?
- Sence Tom bizim için dans etmeye istekli olur mu?
- Tom seems to be willing to negotiate.
- Tom müzakere etmeye istekli görünüyor.
- How much are they willing to pay?
- Ne kadar para ödemeye istekliler?
- I'm not sure Tom is willing to help us.
- Tom'un bize yardım etmeye istekli olduğundan emin değilim.
- Mary is both able and willing.
- Mary hem becerikli hem de istekli.
- I'm not willing to do what you're asking me to do.
- Benden istediğin şeyi yapmaya istekli değilim.
- You must be willing to commit to the program for at least a year.
- En az bir yıl boyunca programa bağlı kalmaya istekli olmalısınız.
- I hope I find someone who is willing to help us.
- Umarım bize yardım etmeye istekli birini bulurum.
- Tom didn't seem to be willing to admit he'd made a mistake.
- Tom hata yaptığını kabul etmeye istekli görünmüyordu.
- I was willing to do that.
- Bunu yapmaya istekliydim.
- Tom didn't seem to be willing to listen to anything Mary said.
- Tom Mary'nin söylediği herhangi bir şeyi dinlemeye istekli görünmüyordu.
- Tom said that he was willing to take that risk.
- Tom bu riski almaya istekli olduğunu söyledi.
- Are you willing to do this?
- Bunu yapmak için istekli misin?
- Tom said Mary was willing to help you.
- Tom, Mary'nin size yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- Mary is both able and willing.
- Mary hem yetenekli hem de istekli.
- Are you willing to work on Saturday and Sunday this week?
- Bu hafta cumartesi ve pazar günleri çalışmaya istekli misin?
- Tom says he's not willing to take that risk.
- Tom o riski almaya istekli olmadığını söylüyor.
- I might be willing to do it.
- Bunu yapmak için istekli olabilirim.
- Tom made it clear that he wasn't willing to do that.
- Tom bunu yapmak için istekli olmadığını belirtti.
- Tom is willing to do odd jobs.
- Tom ufak tefek işleri yapmak için istekli.
- Tom said Mary was willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Is Tom still be willing to do that?
- Tom hâlâ bunu yapmaya istekli mi?
- Are you willing to help me clean the garage?
- Garajı temizlememe yardım etmek için istekli misin?
- Tom might be willing to do that for you.
- Tom bunu senin için yapmaya istekli olabilir.
- I might be willing to help, depending on what you want me to do.
- Ne yapmamı istediğinize bağlı olarak yardım etmeye istekli olabilirim.
- Are they willing to leave?
- Onlar gitmeye istekliler mi?
- The question is are you willing to help.
- Asıl soru yardım etmeye istekli misiniz?
- Fadil is not willing to talk.
- Fadıl konuşmaya istekli değil.
- The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom is willing to do that.
- Tom onu yapmaya istekli.
- He is not willing to take responsibility for his actions.
- Eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmekte istekli değil.
- Tom isn't willing to do that.
- Tom bunu yapmak için istekli değil.
- Are you really willing to do this for free?
- Bunu ücretsiz yapmaya gerçekten istekli misin?
- He said he was willing to help us out.
- Bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- Are you willing to help us?
- Bize yardım etmeye istekli misin?
- I'm willing to do that.
- Onu yapmaya istekliyim.
- He was honest, strong, and willing to make decisions.
- Dürüst, güçlü ve karar vermeye istekliydi.
- I don't think my father is willing to lend us the car.
- Babamın bize arabayı ödünç vermeye istekli olduğunu sanmıyorum.
- Tom might be more willing to talk to me.
- Tom benimle konuşmak için daha istekli olabilir.
- Tom said he was willing to help us out.
- Tom bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- How much are you willing to pay for it?
- Onun için ne kadar ödemeye isteklisin?
- Are you willing to learn?
- Öğrenmeye istekli misin?
- Tom wasn't willing to spend that much money.
- Tom o kadar para harcamaya istekli değildi.
- We have to be willing to take the first step.
- İlk adımı atmaya istekli olmalıyız.
- Tom would be willing to do that for Mary.
- Tom bunu Mary için yapmaya istekli.
- Tom wasn't willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli değildi.
- Tom is willing to do anything Mary asks.
- Tom, Mary'nin istediği her şeyi yapmaya istekli.
- Tom said he'd be willing to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için istekli olacağını söyledi.
- Tom wasn't willing to help me.
- Tom bana yardım etmeye istekli değildi.
- They're willing to do it.
- Onlar bunu yapmak için istekli.
- Are you willing to help her?
- Ona yardım etmeye istekli misin?
- They are willing to learn English.
- İngilizce öğrenmeye istekliler.
- Tom is willing to go, isn't he?
- Tom gitmeye istekli, değil mi?
- I'm certain Tom would be willing to help.
- Tom'un yardım etmeye istekli olacağından eminim.
- Tom is willing.
- Tom istekli.
- Do you think Tom would be willing to do that for us?
- Tom'un onu bize yapması için istekli olacağını düşünüyor musun?
- Tom wasn't willing to do what Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği şeyi yapmaya istekli değildi.
- Fadil is always willing to help.
- Fadıl her zaman yardım etmeye isteklidir.
- Tom might be willing to donate some money.
- Tom biraz para bağışlamak için istekli olabilir.
- Tom said Mary isn't willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmak için istekli olmadığını söyledi.
- I wasn't willing to do what Tom asked me to do.
- Tom'un yapmamı istediği şeyi yapmaya istekli değildim.
- They are willing to talk about the problem.
- Sorun hakkında konuşmaya istekliler.
- Tom isn't willing to help us.
- Tom bize yardım etmeye istekli değil.
- I can't believe Tom would be willing to help me.
- Tom'un bana yardım etmeye istekli olacağına inanamıyorum.
- Tom might be more willing to talk to me.
- Tom benimle konuşmaya daha istekli olabilir.
- Tom says he's willing to try anything.
- Tom bir şey denemek için istekli olduğunu söylüyor.
- I don't think Tom would be willing to show me how to do that.
- Tom'un bana bunu nasıl yapacağımı göstermeye istekli olacağını sanmıyorum.
- Tom wanted me to find out if you'd be willing to help us.
- Tom benim bize yardım etmek için istekli olup olmadığınızı öğrenmemi istedi.
- Tom might be willing to do that.
- Tom bunu yapmaya istekli olabilir.
- I don't think Tom would be willing to help us do that.
- Tom'un bunu yapmamıza yardım etmeye istekli olacağını sanmıyorum.
- I wasn't willing to do what Tom asked me to do.
- Tom'un benden istediği şeyi yapmaya istekli değildim.
- My client is willing to make a deal.
- Müvekkilim uzlaşma yapmak için istekli.
- Tom didn't seem to be willing to tell us what had happened.
- Tom, neler olduğunu bize anlatmaya istekli görünmüyordu.
- Fadil is always willing to help.
- Fadıl her zaman yardımcı olmaya isteklidir.
- He was willing to help others.
- Başkalarına yardım etmeye istekliydi.
- Tom is always willing to help.
- Tom her zaman yardım etmeye isteklidir.
- They are willing to help us out.
- Bize yardım etmeye istekliler.
- Tom is willing to help us again this time.
- Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli.
- My sponsor was willing to agree to my suggestion.
- Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
- Tom said he'd be willing to do this.
- Tom bunu yapmaya istekli olduğunu söyledi.
- Are you willing to help Tom?
- Tom'a yardım etmeye istekli misin?
- I wasn't willing to help.
- Yardım etmeye istekli değildim.
- Tom is willing to stand by you.
- Tom senin yanında durmaya istekli.
- Tom may not be willing to buy that for you.
- Tom bunu senin için almaya istekli olmayabilir.
- Do you think Tom would be willing to sing for us?
- Sence Tom bizim için şarkı söylemekte istekli olur mu?
- Tom was willing to help us.
- Tom bize yardım etmeye istekliydi.
- Are you willing to help me with that work?
- Bu işte bana yardımcı olmaya istekli misin?
- I doubt if Tom would be willing to do that.
- Tom'un bunu yapmaya istekli olacağından şüpheliyim.
- The president was willing to support the bill.
- Başkan tasarıyı desteklemeye istekliydi.
- Layla made it clear that she was willing to dance for money.
- Leyla para karşılığında dans etmeye istekli olduğunu açıkça belirtti.
- They are willing to do it for you.
- Bunu sizin için yapmaya istekliler.
- I'm not sure that Tom is going to be willing to talk to me.
- Tom'un benimle konuşmak için istekli olacağından emin değilim.
- Tom said he wasn't willing to do that.
- Tom onu yapmaya istekli olmadığını söyledi.
- Are you willing to help him?
- Ona yardım etmeye istekli misin?
- Tom said that Mary wasn't willing to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmaya istekli olmadığını söyledi.
- Tom said that Mary would likely be willing to help us.
- Tom, Mary'nin muhtemelen bize yardım etmeye istekli olacağını söyledi.
- Are you willing to go to the beach?
- Plaja gitmeye istekli misin?
- Are you willing to drive me to the station?
- Beni istasyona götürmeye istekli misin?
- I'm not willing to help.
- Ben yardım etmek için istekli değilim.
- Tom said Mary was willing to help John.
- Tom, Mary'nin John'a yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- I'm quite willing to do that.
- Bunu yapmaya oldukça istekliyim.
- Are you willing to help?
- Yardım etmeye istekli misiniz?
- I was told you'd be willing to help.
- Bana yardım etmek için istekli olacağın söylendi.
- I doubt if Tom would be willing to do that.
- Tom'un bunu yapmaya istekli olacağını sanmıyorum.
- Tom said Mary was willing to help us.
- Tom, Mary'nin bize yardım etmeye istekli olduğunu söyledi.
- I'm not sure that Tom is going to be willing to talk to me.
- Tom'un benimle konuşmaya istekli olacağından emin değilim.
- We're willing to learn.
- Öğrenmeye istekliyiz.
- I'm not willing to do that.
- Bunu yapmaya istekli değilim.
- Tom is both able and willing.
- Tom hem yetenekli hem de istekli.
- Tom might be willing to help.
- Tom yardım etmeye istekli olabilir.
- I'm willing to try new things.
- Yeni şeyler denemeye istekliyim.
- Aren't you willing to pay that much?
- O kadar çok ödemeye istekli değil misin?
Show More (377)
|