|
- They were lucky and unlucky all at once.
- Aynı anda hem şanslı hem de şanssızdılar.
- I didn't think I'd be so unlucky.
- Bu kadar şanssız olacağımı düşünmemiştim.
- This cat is unlucky.
- Bu kedi şanssız.
- I was very unlucky.
- Çok şanssızdım.
- I was a bit unlucky.
- Ben biraz şanssızdım.
- They were really unlucky.
- Onlar gerçekten şanssızdı.
- Tom said he's unlucky.
- Tom şanssız olduğunu söyledi.
- Do you think Tom is still unlucky?
- Sence Tom hala şanssız mı?
- I was just unlucky.
- Ben sadece şanssızdım.
- Tom said Mary is unlucky.
- Tom Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- Lucky at cards, unlucky in love.
- Kartlarda şanslı, aşkta şanssız.
- We're unlucky.
- Biz şanssızız.
- I'm unlucky.
- Ben şanssızım.
- Tom said that he was really unlucky.
- Tom gerçekten şanssız olduğunu söyledi.
- Tom has been unlucky, hasn't he?
- Tom çok şanssızdı, değil mi?
- 4219 is an extremely unlucky number.
- 4219 son derece şanssız bir sayıdır.
- I was one of the unlucky ones.
- Şanssız olanlardan biriydim.
- I wasn't unlucky.
- Şanssız değildim.
- Tom was unlucky, but Mary wasn't.
- Tom şanssızdı ama Mary öyle değildi.
- Tom has been pretty unlucky, hasn't he?
- Tom oldukça şanssızdı, değil mi?
- Tom never was unlucky.
- Tom hiç şanssız değildi.
- Tom seems unlucky.
- Tom şanssız görünüyor.
- Tom told me he was unlucky.
- Tom bana şanssız olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was unlucky.
- Tom Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- They said they were unlucky.
- Şanssız olduklarını söylediler.
- I know that Tom is unlucky.
- Tom'un şanssız olduğunu biliyorum.
- Tom was extremely unlucky.
- Tom son derece şanssızdı.
- Tom is very unlucky, isn't he?
- Tom çok şanssız, değil mi?
- Tom has definitely been very unlucky.
- Tom kesinlikle çok şanssızdı.
- Tom seemed unlucky.
- Tom şanssız görünüyordu.
- They were really unlucky.
- Gerçekten şanssızlardı.
- Tom will probably be unlucky.
- Tom muhtemelen şanssız olacak.
- Today is an unlucky day, isn't it?
- Bugün şanssız bir gün, değil mi?
- It looks like you've been unlucky.
- Şanssızmış gibi görünüyorsun.
- I'm not unlucky.
- Şanssız değilim.
- How unlucky I am!
- Ben ne kadar şanssızım!
- Tom is the unlucky one.
- Tom şanssız olan.
- I'm quite unlucky.
- Oldukça şanssızım.
- Tom was really unlucky.
- Tom gerçekten şanssızdı.
- Tom never was unlucky.
- Tom hiç şanssız olmadı.
- I'm really unlucky.
- Ben gerçekten şanssızım.
- Tom is the unlucky one.
- Tom şanssız biridir.
- I was unlucky.
- Ben şanssızdım.
- Were you unlucky?
- Sen şanssız mıydın?
- We are all witnessed the unlucky incident included Tom.
- Tom dahil hepimiz bu şanssız olaya şahit olduk.
- You're unlucky, aren't you?
- Şanssızsın, değil mi?
- I think Tom is unlucky.
- Bence Tom şanssız.
- I was very unlucky.
- Ben çok şanssızdım.
- How unlucky I am!
- Ne kadar şanssızım!
- Four' is an unlucky number in Japan.
- "Dört" Japonya'da şanssız bir sayıdır.
- Layla was exceptionally unlucky.
- Leyla son derece şanssızdı.
- Tom is unlucky.
- Tom şanssız.
- I seem to be unlucky today.
- Bugün şanssızım galiba.
- Tom said that Mary was unlucky.
- Tom, Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- Tom is likely to be unlucky.
- Tom muhtemelen şanssız olacak.
- You're unlucky, aren't you?
- Sen şanssızsın, değil mi?
- Tom has definitely been very unlucky.
- Tom kesinlikle çok şanssız.
- Tom said Mary was unlucky.
- Tom, Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- You're unlucky.
- Sen şanssızsın.
- I was really unlucky.
- Gerçekten çok şanssızdım.
- Tom said Mary is unlucky.
- Tom, Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- I never was unlucky.
- Hiç şanssız biri olmadım.
- Tom is an unlucky guy, isn't he?
- Tom şanssız bir adam, değil mi?
- I was a bit unlucky.
- Biraz şanssızdım.
- Tom told Mary that he was unlucky.
- Tom, Mary'ye şanssız olduğunu söyledi.
- Tom has been really unlucky, hasn't he?
- Tom gerçekten şanssızdı, değil mi?
- Tom is an unlucky guy.
- Tom şanssız bir adam.
- Tom has been very unlucky, hasn't he?
- Tom çok şanssızdı, değil mi?
- You're unlucky.
- Şanssızsınız.
- Tom knew that I was unlucky.
- Tom şanssız olduğumu biliyordu.
- The number 4 is considered an unlucky number in Japan.
- 4 sayısı Japonya'da şanssız bir sayı olarak kabul edilir.
- Tom is exceptionally unlucky.
- Tom son derece şanssız.
- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
- I really am unlucky!
- Ben gerçekten şanssızım!
- Four is an unlucky number in Japan.
- Dört Japonya'da şanssız bir rakamdır.
- Some people believe that thirteen is an unlucky number.
- Bazı insanlar on üçün şanssız bir sayı olduğuna inanmaktadır.
- Do you think Tom is still unlucky?
- Sence Tom hâlâ şanssız mı?
- Are you still unlucky?
- Hâlâ şanssız mısın?
- Tom is unlucky, isn't he?
- Tom şanssız, değil mi?
- Tom said that Mary was unlucky.
- Tom Mary'nin şanssız olduğunu söyledi.
- Were you unlucky?
- Şanssız mıydın?
- Tom was very unlucky.
- Tom çok şanssızdı.
- I was really unlucky.
- Ben gerçekten şanssızdım.
- I'm so unlucky!
- Ne kadar şanssızım!
- That's unlucky.
- Şanssızlık.
- Why is Tom so unlucky?
- Tom neden bu kadar şanssız?
- Tom has been unlucky, hasn't he?
- Tom şanssızdı, değil mi?
- I'm such an unlucky guy.
- Ben çok şanssız bir adamım.
- Tom has been quite unlucky, hasn't he?
- Tom oldukça şanssızdı, değil mi?
- Tom seems to be unlucky.
- Tom şanssız görünüyor.
- Do you think Tom is unlucky?
- Sence Tom şanssız mı?
- Tom said he's unlucky.
- Tom onun şanssız olduğunu söyledi.
- Tom is likely to be unlucky.
- Tom'un şanssız olması muhtemel.
- I was one of the unlucky ones.
- Ben şanssızlardan biriydim.
- Tom was unlucky, but Mary wasn't.
- Tom şanssızdı ama Mary değildi.
- I'm so unlucky!
- Çok şanssızım!
- I'm an unlucky guy.
- Ben şanssız bir adamım.
- Why are you always so unlucky?
- Neden hep bu kadar şanssızsın?
- He's an unlucky guy.
- O şanssız bir adam.
- We were unlucky, that's all.
- Şanssızdık, hepsi bu.
- I was unlucky.
- Şanssızdım.
- Tom is really unlucky, isn't he?
- Tom gerçekten şanssız, değil mi?
- I'm such an unlucky guy.
- Ne kadar şanssız bir adamım.
- I was incredibly unlucky.
- İnanılmaz derecede şanssızdım.
- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
- Tom and Mary are unlucky.
- Tom ve Mary şanssızlar.
- Tom was unlucky.
- Tom şanssızdı.
- Tom said that he was unlucky.
- Tom şanssız olduğunu söyledi.
- Tom was the unlucky one.
- Şanssız olan Tom'du.
- Tom is an unlucky guy.
- Tom şanssız bir adamdır.
- What an unlucky boy I am!
- Ne şanssız bir çocuğum!
- Tom doesn't seem to be as unlucky as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar şanssız görünmüyor.
- Layla was exceptionally unlucky.
- Layla son derece şanssızdı.
- It looks like you've been unlucky.
- Şanssızmışsın gibi görünüyor.
- You don't seem to be as unlucky as Tom seems to be.
- Tom kadar şanssız görünmüyorsun.
- Tom and Mary are both very unlucky, aren't they?
- Tom ve Mary çok şanssızlar, değil mi?
- Tom was unlucky, wasn't he?
- Tom şanssızdı, değil mi?
- I'm so unlucky!
- Ben çok şanssızım!
- Tom said that he'd been very unlucky.
- Tom çok şanssız olduğunu söyledi.
- Tom is quite unlucky.
- Tom oldukça şanssız.
- Tom said that he was very unlucky.
- Tom çok şanssız olduğunu söyledi.
- You've been unlucky, haven't you?
- Şanssızdın, değil mi?
- I'm very unlucky.
- Çok şanssızım.
- I was just unlucky.
- Şanssızdım işte.
- Tom seemed to be unlucky.
- Tom şanssız görünüyordu.
- Are you unlucky?
- Şanssız mısın?
- Tom might be unlucky.
- Tom şanssız olabilir.
- Why are you so unlucky?
- Neden bu kadar şanssızsın?
- I seem to be unlucky today.
- Bugün şanssız gibiyim.
- I never was unlucky.
- Hiç şanssız değildim.
- What an unlucky boy I am!
- Ne kadar şanssız bir çocuğum!
- Why are you so unlucky?
- Niye bu kadar şanssızsın?
- Tom is very unlucky.
- Tom çok şanssız.
Show More (130)
|
