|
- The stewardess can speak French after a fashion.
- Hostes biraz Fransızca konuşabiliyor.
- A stewardess was rescued from the wreck.
- Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- Is there a Japanese-speaking stewardess?
- Japonca konuşan bir hostes var mı?
- Jane was a stewardess when she was young.
- Jane gençken hosteslik yapıyordu.
- The stewardess handed Tom a drink.
- Hostes Tom'a bir içki uzattı.
- He married a stewardess.
- O, bir hostesle evlendi.
- At last she got a job as a stewardess.
- Sonunda, bir hostes olarak bir iş buldu.
- A passenger fainted, but the stewardess brought him round.
- Bir yolcu bayıldı ama hostes onu ayılttı.
- Tom said Mary was a stewardess.
- Tom Mary'nin bir hostes olduğunu söyledi.
- A stewardess was saved from the wreckage.
- Enkazdan bir hostes kurtarıldı.
- The stewardess asked if there was a doctor on the flight.
- Hostes uçakta bir doktor olup olmadığını sordu.
- At last she got a job as a stewardess.
- Sonunda hostes olarak bir iş buldu.
- The stewardess asked if there was a doctor on the flight.
- Hostes uçakta doktor olup olmadığını sordu.
- A stewardess was rescued from the wreck.
- Enkazdan bir hostes kurtarılmıştır.
- Tom said Mary was a stewardess.
- Tom, Mary'nin hostes olduğunu söyledi.
- The stewardess can speak French after a fashion.
- Hostes, çat pat Fransızca konuşabiliyor.
- He married a stewardess.
- Bir hostesle evlendi.
- The stewardess can speak French after a fashion.
- Hostes yarım yamalak Fransızca konuşabiliyor.
- A stewardess was saved from the wreckage.
- Bir hostes enkazdan kurtarıldı.
- A passenger fainted, but the stewardess brought him round.
- Bir yolcu bayıldı, ama hostes onu kendine getirdi.
- Sami met a stewardess.
- Sami bir hostesle tanıştı.
Show More (18)
|
