stagnate - English Turkish Sentences
English Turkish
stagnate durgunlaşmak v.
  • This issue has stagnated and so far there is no agreement between the Member States.
  • Bu konu durgunlaştı ve şu ana kadar Üye Devletler arasında bir anlaşma sağlanamadı.
  • Otherwise money will continue to be wasted or stagnate whilst Europe's transport networks suffer.
  • Aksi takdirde Avrupa'nın ulaşım ağları zarar görürken para israf edilmeye veya durgunlaşmaya devam edecektir.
  • The economy has stagnated, and the European Employment Strategy faces major challenges.
  • Ekonomi durgunlaşmıştır ve Avrupa İstihdam Stratejisi büyük zorluklarla karşı karşıyadır.
Show More (6)