parallel - English Turkish Sentences
English Turkish
parallel paralel adj.
  • What are we to think when a waste disposal company produces glucose syrup as a parallel activity?
  • Bir atık bertaraf şirketi paralel bir faaliyet olarak glikoz şurubu ürettiğinde ne düşünmeliyiz?
  • We feel that the two parallel decisions are utterly disproportionate.
  • İki paralel kararın tamamen orantısız olduğunu düşünüyoruz.
  • We feel that the two parallel decisions are utterly disproportionate.
  • İki paralel kararın son derece orantısız olduğunu düşünüyoruz.
Show More (25)
parallel paralellik n.
  • There are, though, many parallels with the works councils directive in other respects.
  • Bununla birlikte çalışma konseyleri yönergesi ile başka açılardan da birçok paralellik bulunmaktadır.
  • It is now common to draw parallels between immigrants, young people, delinquents and terrorists.
  • Göçmenler, gençler, suçlular ve teröristler arasında paralellik kurmak artık yaygındır.
  • It is a quite specific conflict, but there are nonetheless many parallels.
  • Bu oldukça spesifik bir çatışma, ancak yine de pek çok paralellik var.
Show More (2)