|
- No, ladies and gentlemen, we do not want any general patenting of any software.
- Hayır, hanımefendiler ve beyefendiler, herhangi bir yazılımın genel olarak patentlenmesini istemiyoruz.
- In this regard, ladies and gentlemen, I will explain to you the Commission's position on the proposed amendments.
- Bu bağlamda, hanımefendiler ve beyefendiler, size Komisyonun önerilen değişikliklere ilişkin tutumunu açıklayacağım.
- Presidents, ladies and gentlemen, summits come and go and one is very much like the next.
- Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, zirveler gelip geçicidir ve biri diğerine çok benzer.
- Mr Maat, ladies and gentlemen, I will be returning to you shortly with the Commission's formal proposals.
- Sayın Maat, hanımefendiler ve beyefendiler, Komisyonun resmi teklifleriyle kısa süre içerisinde size geri döneceğim.
- However, it is not enough, ladies and gentlemen, to tell the Europeans that they are European citizens.
- Bununla birlikte, hanımefendiler ve beyefendiler, Avrupalılara Avrupa vatandaşı olduklarını söylemek yeterli değildir.
- Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy.
- Sayın Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum.
- Therefore, ladies and gentlemen, there is no need for long laments of pity such as I heard just now.
- Bu nedenle, hanımefendiler ve beyefendiler, az önce duyduğum gibi uzun acıma haykırışlarına gerek yok.
- I can inform you, ladies and gentlemen, that a new one is being prepared.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, size yeni bir teklifin hazırlanmakta olduğu bilgisini verebilirim.
- Thank you ladies and gentlemen and, especially, a big thank-you to the Danish Presidency.
- Hanımefendiler, beyefendiler ve özellikle de Danimarka Dönem Başkanlığına çok teşekkür ederim.
- In Thessaloniki, ladies and gentlemen, we also discussed immigration policy.
- Selanik'te, hanımefendiler ve beyefendiler, göç politikasını da ele aldık.
- Thank you, ladies and gentlemen, for making your own contribution to peace by supporting this resolution.
- Bu kararı destekleyerek barışa katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim, hanımefendiler ve beyefendiler.
- Indeed, ladies and gentlemen, a Gordian knot has been cut.
- Gerçekten de, hanımefendiler ve beyefendiler, Gordion düğümü kesildi.
- Let us hope, ladies and gentlemen, that the calling of elections does not slow the process down.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, seçim çağrısının süreci yavaşlatmamasını umalım.
- So, ladies and gentlemen, often, all that is needed is a boost of this kind to bring about change.
- Dolayısıyla, hanımefendiler ve beyefendiler, çoğu zaman değişim için tek gereken bu türden bir destektir.
- Once again, ladies and gentlemen, this association agreement constitutes a challenge, which we must meet.
- Bir kez daha, hanımefendiler ve beyefendiler, bu ortaklık anlaşması karşılamamız gereken bir zorluk teşkil etmektedir.
- It is now time, ladies and gentlemen, to make the move from good intentions to positive action.
- Şimdi hanımefendiler ve beyefendiler, iyi niyetten olumlu eyleme geçme zamanıdır.
- I also wanted to urge you not to confuse issues, ladies and gentlemen.
- Ayrıca, hanımefendiler ve beyefendiler, konuları birbirine karıştırmamanız konusunda sizi uyarmak istiyorum.
- Naturally, ladies and gentlemen, the text is probably far from perfect.
- Doğal olarak, hanımefendiler ve beyefendiler, metin muhtemelen mükemmel olmaktan uzaktır.
- The lady who spoke before me said that Europe and the USA have the same vision.
- Benden önce konuşan hanımefendi Avrupa ve ABD'nin aynı vizyona sahip olduğunu söyledi.
- Neither, ladies and gentlemen, should they have a cheque book.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, çek defterleri de olmamalıdır.
- That is another matter, ladies and gentlemen.
- Bu başka bir konu, hanımefendiler ve beyefendiler.
- Mr. President, ladies and gentlemen, the decision time is now upon us.
- Sayın Başkan, hanımefendi ve beyefendiler, karar verme zamanı geldi.
- I am sure you are all aware, ladies and gentlemen, that it is very nearly 8 p.m.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, eminim hepiniz saatin akşam 8'e yaklaştığının farkındasınızdır.
- What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı göstermemizi rica ediyorum.
- I would like to congratulate three ladies this evening.
- Bu akşam üç hanımefendiyi tebrik etmek istiyorum.
- We simply cannot do that, ladies and gentlemen.
- Bunu yapamayız, hanımefendiler ve beyefendiler.
- Mr President, ladies and gentlemen, yes!
- Sayın Başkan, hanımefendiler ve beyefendiler, evet!
- You are politicians, ladies and gentlemen.
- Sizler politikacısınız, hanımefendiler ve beyefendiler.
- This is my contribution, ladies and gentlemen, to this very important debate on shipbuilding.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, gemi inşası konusundaki bu çok önemli tartışmaya benim katkım budur.
- Thank you very much, ladies and gentlemen, for your very interesting questions, which I shall try to answer.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, cevaplamaya çalışacağım çok ilginç sorularınız için çok teşekkür ederim.
- So, ladies and gentlemen, these are the main conclusions of the Committee on Industry.
- Evet, hanımefendiler ve beyefendiler, bunlar Sanayi Komitesinin ana sonuçlarıdır.
- Please do not refuse this request, ladies and gentlemen.
- Lütfen bu talebi geri çevirmeyin, hanımefendiler ve beyefendiler.
- Therefore, ladies and gentlemen, let us keep both feet firmly on the ground.
- Bu nedenle, hanımefendiler ve beyefendiler, her iki ayağımızı da yere sağlam basalım.
- This is not true, ladies and gentlemen!
- Bu doğru değil, hanımefendiler ve beyefendiler!
- If you would be so kind, ladies and gentlemen, we will now observe a minute's silence for the victims.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, şimdi kurbanlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunacağız.
- So, ladies and gentlemen, often, all that is needed is a boost of this kind to bring about change.
- Evet, hanımefendiler ve beyefendiler, değişimi sağlamak için genellikle tek gereken bu tür bir destektir.
- What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı duymamızı istiyorum.
- However, the lady serving me was genuinely nice and happy.
- Ancak, bana hizmet eden hanımefendi gerçekten hoş ve mutluydu.
- I want to be a lady and know everything like her.
- Ben de bir hanımefendi olup onun gibi her şeyi bilmek istiyorum.
- Now, be nice and answer the lady's question.
- Şimdi nazik ol ve hanımefendinin sorusuna cevap ver.
- A lot of nice ladies are here tonight.
- Bu gece bir sürü hoş hanımefendi var burada.
- However, the lady serving me was genuinely nice and happy.
- Ama bana servis yapan hanımefendi gerçekten güzel ve mutluydu.
- She's also the nice lady that taught me how to kiss.
- Ayrıca bana öpüşmeyi öğreten kibar hanımefendi de o.
- Now, be nice and answer the lady's question.
- Şimdi kibar ol ve hanımefendinin sorusuna cevap ver.
- How nice of you and this lovely lady to join us.
- Senin ve bu güzel hanımefendinin bize katılması ne kadar hoş.
- The lady is my sister.
- Hanımefendi benim kız kardeşimdir.
- Your grandmother is a charming lady.
- Büyükannen büyüleyici bir hanımefendi.
- Mary is a sophisticated lady.
- Mary sofistike bir hanımefendi.
- A knight without a lady was like a tree without leaves.
- Hanımefendisi olmayan bir şövalye yapraksız bir ağaç gibiydi.
- Does the lady know who this car belongs to?
- Hanımefendi bu arabanın kime ait olduğunu biliyor mu?
- As she is a lady, so he is a gentleman.
- O bir hanımefendi olduğu gibi, o da bir beyefendi.
- That lady appears to be rich.
- Şu hanımefendi zengin görünüyor.
- She grew up to be a beautiful lady.
- Büyüdü ve güzel bir hanımefendi oldu.
- There's a lady asking for you.
- Seni isteyen bir hanımefendi var.
- The lady came from a good family.
- Hanımefendi iyi bir aileden geliyordu.
- Do you know this lady?
- Şu hanımefendiyi tanıyor musun?
- Do you have any idea who that lady is?
- O hanımefendinin kim olduğu hakkında herhangi bir fikrin var mı?
- The gentleman kissed the lady's hand.
- Beyefendi hanımefendinin elini öptü.
- The lady's behaviour was always dignified.
- Hanımefendinin davranışları her zaman ağırbaşlıydı.
- Does the lady know who this car here belongs to?
- Hanımefendi bu vagonun kime ait olduğunu biliyor mu?
- Rose is a loving and caring lady.
- Rose sevgi dolu ve şefkatli bir hanımefendi.
- It was said that that lady was an actress.
- O hanımefendinin bir aktris olduğu söyleniyordu.
- The lady's wish is my command.
- Hanımefendinin dileği benim için emirdir.
- She has the air of being a lady.
- Onda bir hanımefendi havası var.
- I see a lady and two dogs in the car.
- Arabada bir hanımefendi ve iki köpek görüyorum.
- Ladies and gentlemen, please come this way.
- Hanımefendiler ve beyefendiler, lütfen bu tarafa gelin.
- The lady is forty years old at most.
- Hanımefendi en fazla kırk yaşında.
- The beauty of that lady was admired by everyone.
- O hanımefendinin güzelliğine herkes hayran kaldı.
- There's a lady asking for you.
- Sizi soran bir hanımefendi var.
- Never keep a lady waiting.
- Bir hanımefendiyi asla bekletmeyin.
- He saluted the lady.
- Hanımefendiyi selamladı.
- She introduced the lady to me.
- O, hanımefendiyi bana tanıttı.
- Do you know that lady?
- O hanımefendiyi tanıyor musun?
- He greeted the lady.
- Hanımefendiyi selamladı.
- Ladies first!
- Hanımefendiler önden!
- The old lady was kind enough to show me the way to the station.
- Yaşlı hanımefendi bana istasyona giden yolu gösterecek kadar kibardı.
- The brave knight steps forward and kisses the lady on the hand.
- Cesur şövalye öne çıktı ve hanımefendinin elini öptü.
- Tom helped an old lady cross the road.
- Tom yaşlı bir hanımefendinin caddeyi geçmesine yardımcı oldu.
- She is a very refined lady.
- Çok zarif bir hanımefendi.
- Welcome, ladies and gentlemen!
- Hoş geldiniz, hanımefendiler ve beyefendiler!
- This is the lady who wants to see you.
- Seni görmek isteyen hanımefendi bu.
- The lady moved here a month ago.
- Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.
- Who is that lady?
- Kim bu hanımefendi?
- Who's that lady?
- Bu hanımefendi kim?
- She is a most beautiful lady.
- O çok güzel bir hanımefendi.
- He greeted that lady.
- O hanımefendiyi selamladı.
- Can I offer you ladies a drink?
- Size bir içki önerebilir miyim hanımefendiler?
- The old lady walked slowly up the hill.
- Yaşlı hanımefendi yokuş yukarı yavaşça yürüdü.
- Don't you know it's rude to ask a lady her age?
- Bir hanımefendiye yaşını sormanın kabalık olduğunu bilmiyor musun?
- Please move out of the way so this lady can go through.
- Lütfen yoldan çekilin ki bu hanımefendi geçebilsin.
- The lady is my sister.
- Hanımefendi benim ablam.
- The lady remained silent.
- Hanımefendi sessiz kaldı.
- Three beautiful ladies just walked into the lobby.
- Üç güzel hanımefendi az önce lobiye girdi.
- The lady that used to work here had to retire.
- Eskiden burada çalışan hanımefendi emekli olmak zorunda kaldı.
- The lady's funeral was held at the local church.
- Hanımefendinin cenaze töreni yerel kilisede yapıldı.
- Fadil was talking to a very nice lady.
- Fadıl çok hoş bir hanımefendiyle konuşuyordu.
- I see a gentleman and a lady.
- Bir beyefendi ve bir hanımefendi görüyorum.
- You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
- You should know better than to ask a lady her age.
- Bir hanımefendiye yaşının sorulmaması gerektiğini bilmelisin.
- A knight without a lady was like a tree without leaves.
- Hanımefendisiz bir şövalye, yapraksız bir ağaç gibidir.
- How many maids does that lady want to employ?
- Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?
- She has the air of being a lady.
- Bir hanımefendi havası vardı.
- Does the lady speak Turkish?
- Hanımefendi Türkçe biliyor mu?
- The prince learned English from the American lady.
- Prens, Amerikalı hanımfendiden İngilizce öğrendi.
- That lady is very good looking.
- Bu hanımefendi çok iyi görünümlü.
- The lady tolerated the man.
- Hanımefendi adama tahammül etti.
- Jane grew up to be a fine lady.
- Jane büyüdü ve güzel bir hanımefendi oldu.
- Mary is a beautiful lady.
- Mary güzel bir hanımefendi.
- Please be seated, ladies and gentlemen.
- Lütfen oturun, hanımefendiler ve beyefendiler.
- She introduced the lady to me.
- Hanımefendiyi benimle tanıştırdı.
- Tom gave his seat to an elderly lady.
- Tom koltuğunu yaşlı bir hanımefendiye verdi.
- That lady is over eighty.
- O hanımefendi seksenini geçti.
- Who is this lady?
- Bu hanımefendi kim?
- Mary is an aristocrat and a proper lady.
- Mary bir aristokrat ve düzgün bir hanımefendi.
- That lady has a fan because it is hot.
- Şu hanımefendinin vantilatörü var çünkü hava çok sıcak.
- It's the lady.
- Bu hanımefendi.
- What a pretty lady!
- Ne güzel bir hanımefendi!
- You should know better than to ask a lady her age.
- Bir hanımefendiye yaşının sorulmaması gerektiğini biliyor olmalısın.
- Tom wondered who that lady was.
- Tom o hanımefendinin kim olduğunu merak ediyordu.
Show More (116)
|
|
- She's a nice, murdered little old lady.
- O hoş, öldürülmüş küçük yaşlı bir kadın.
- You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate.
- Çılgınlığının ve nefretinin ardında hep iyi bir kadın gibi görünüyordun.
- She's a nice, murdered little old lady.
- O hoş, öldürülmüş küçük, yaşlı bir kadın.
- Alas, this one's not your lady anymore, Hank.
- Ne yazık ki, o artık senin kadının değil, Hank.
- She's also the nice lady that taught me how to kiss.
- Bana nasıl öpüşüleceğini öğreten de o kibar kadındı.
- You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate.
- Çılgınlığın ve nefretin ardında hep hoş bir kadın gibi görünürdün.
- She's also the nice lady that taught me how to kiss.
- Aynı zamanda bana öpüşmeyi öğreten hoş kadın da o.
- You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate.
- Deliliğin ve nefretinin arkasında hep nazik bir kadın var gibiydi.
- The lady really flipped out when she learned she had won a million dollars.
- Kadın bir milyon dolar kazandığını öğrenince çılgına döndü.
- On my way home, I met a beautiful lady.
- Eve dönerken güzel bir kadınla karşılaştım.
- Once upon a time, in a place far away, lived an old man and an old lady.
- Bir zamanlar, çok uzaklarda bir yerde yaşlı bir adam ve yaşlı bir kadın yaşarmış.
- Tom helped an old lady load her groceries in her car.
- Tom yaşlı bir kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardımcı oldu.
- Is the lady trying to blackmail me?
- Bu kadın bana şantaj mı yapıyor?
- I'd love to be able to tell the lady who cuts my hair that I don’t like bangs.
- Saçımı kesen kadına kahkül sevmediğimi söyleyebilmeyi çok isterdim.
- Who's that lady?
- O kadın kim?
- She is an office lady.
- O bir ofis kadını.
- They said that I am an old lady.
- Benim yaşlı bir kadın olduğumu söylediler.
- I'd love to be able to tell the lady who cuts my hair that I don’t like bangs.
- Saçımı kesen kadına perçemden hoşlanmadığımı söyleyebilmek isterdim.
- What is a young lady like you doing out here?
- Senin gibi genç bir kadının burada ne işi var?
- Some old lady told Tom that he looked like Charles Darwin.
- Yaşlı bir kadın Tom'a Charles Darwin'e benzediğini söyledi.
- It ain't over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar bitmez.
- Tom helped an old lady cross the road.
- Tom yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım etti.
- Tom helped an old lady load her groceries in her car.
- Tom, yaşlı bir kadının yiyeceklerini arabasına yüklemesine yardım etti.
- The lady wore a necklace of pearls.
- Kadın, inci bir kolye takıyordu.
- That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
- A proper gentleman brings his lady red roses.
- Gerçek bir beyefendi kadınına kırmızı güller getirir.
- The lady that is speaking to that boy is his teacher.
- O çocukla konuşan kadın onun öğretmeni.
- The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın kılığına girdi.
- This lady can't help us, she's gone mad.
- Bu kadın bize yardım edemez ki, delirmiş.
- Dan mugged an old lady near the train station.
- Dan, tren istasyonunun yakınında yaşlı bir kadını soydu.
- He asked some questions of the lady standing next to him.
- Yanında duran kadına bazı sorular sordu.
- Tom saw an attractive middle-aged lady in the park.
- Tom parkta orta yaşlı çekici bir kadın gördü.
- He robbed an old lady.
- Yaşlı bir kadını soydu.
- Death is a mysterious lady without compassion.
- Ölüm, merhameti olmayan gizemli bir kadındır.
- Death is a mysterious, merciless lady.
- Ölüm gizemli, merhametsiz bir kadındır.
- The lady persisted in wearing such an old-fashioned shirt.
- Kadın çok eski moda bir gömlek giymekte ısrar etti.
- I saw a lady go through the gate without showing her ticket.
- Bir kadının biletini göstermeden kapıdan geçtiğini gördüm.
- The lady tolerated the man.
- Kadın adama tahammül etti.
- This is the lady I spoke of yesterday.
- Bu da dün bahsettiğim kadın.
- Tom wondered who that lady was.
- Tom o kadının kim olduğunu merak etti.
- I wonder who that lady was.
- O kadının kim olduğunu merak ediyorum.
- I see a lady and two dogs in the car.
- Arabada bir kadın ve iki köpek görüyorum.
- This lady can't help us, she's gone mad.
- Bu kadın bize yardım edemez, delirmiş.
- The beauty of that lady was admired by everyone.
- O kadının güzelliğine herkes hayran oldu.
- This lady is old and crazy.
- Bu kadın yaşlı ve deli.
- The lady dressed in white is a famous actress.
- Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.
- I gave up my seat to an old lady.
- Yerimi yaşlı bir kadına bıraktım.
- He helped an old lady get up from her seat.
- Yaşlı bir kadının oturduğu yerden kalkmasına yardım etti.
- They said that I am an old lady.
- Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söyledi.
- The lady stayed at home for five days because it was too hot.
- Kadın beş gün boyunca evde kaldı çünkü hava çok sıcaktı.
- I can see a lady and two dogs in the car.
- Arabada bir kadın ve iki köpek görüyorum.
- That lady has a fan because it is hot.
- O kadının bir yelpazesi var çünkü hava sıcak.
- The lady dressed in white is a famous actress.
- Beyaz giysili kadın ünlü bir aktris.
- An old lady sang to me.
- Yaşlı bir kadın bana şarkı söyledi.
- Sami's wife was the nicest lady ever.
- Sami'nin karısı gelmiş geçmiş en iyi kadındı.
- What a pretty lady!
- Ne güzel bir kadın!
- Sami's wife was the nicest lady ever.
- Sami'nin karısı gelmiş geçmiş en güzel kadındı.
- It's not over till the fat lady sings.
- Şişman kadın şarkı söyleyene kadar her şey bitmiş sayılmaz.
- Tom offered his seat to an old lady.
- Tom koltuğunu yaşlı bir kadına teklif etti.
- He helped the lady into the car.
- Kadının arabaya binmesine yardım etti.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
- Layla'nın zengin bir kadın olarak yaşadığı hayat bir seraptı.
- The lady moved here a month ago.
- Kadın buraya bir ay önce taşındı.
Show More (59)
|