|
- It must be possible for companies which go bankrupt to be given another chance.
- İflas eden şirketlere bir şans daha verilmesi mümkün olmalıdır.
- The fact that Sabena is the first national airline company to go bankrupt in the Union speaks volumes.
- Sabena'nın Birlik içinde iflas eden ilk ulusal havayolu şirketi olması çok şey anlatıyor.
- Many of those companies went bankrupt or were notable for their poor-quality, frequently interrupted service.
- Bu şirketlerin çoğu iflas etti ya da kalitesiz ve sık sık kesintiye uğrayan hizmetleriyle dikkat çekti.
- He went bankrupt because of gambling debts.
- Kumar borçları nedeniyle iflas etti.
- That store went bankrupt.
- O mağaza iflas etti.
- He went bankrupt because of gambling debts.
- Kumar borçları yüzünden iflas etti.
- That company went bankrupt.
- O şirket iflas etti.
- It is true that he went bankrupt.
- İflas ettiği doğru.
- The company went bankrupt.
- Şirket iflas etti.
- He's gone bankrupt due to gambling debts.
- O, kumar borçlarından dolayı iflas etti.
- He's gone bankrupt due to gambling debts.
- Kumar borçları yüzünden iflas etti.
- His company went bankrupt, and to make matters worse, he met with a traffic accident.
- Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü o bir trafik kazası geçirdi.
- The company's going to go bankrupt really soon.
- Şirket çok yakında iflas edecek.
- He went bankrupt.
- İflas etti.
- Tom won the lottery, but went bankrupt a year later.
- Tom piyangoyu kazandı ama bir yıl sonra iflas etti.
- The company will soon go bankrupt.
- Şirket yakında iflas edecek.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.
- The company will soon go bankrupt.
- İşletme yakında iflas edecek.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
- Tavsiyesini dikkate almadılar ve bunun sonucunda şirketleri iflas etti.
- His company went bankrupt, and to make matters worse, he met with a traffic accident.
- Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü bir trafik kazası geçirdi.
- Many small companies went bankrupt.
- Birçok küçük şirket iflas etti.
- The company's going to go bankrupt really soon.
- Şirket yakında gerçekten iflas edecek.
- It is true that he went bankrupt.
- Onun iflas ettiği doğrudur.
- He went bankrupt.
- O, iflas etti.
Show More (21)
|
