dismiss - English Turkish Sentences
English Turkish
dismiss reddetmek v.
  • That is the only conclusion we can draw from the arrogant way the Gothenburg Council dismissed the Irish vote.
  • Göteborg Konseyi'nin İrlanda oylamasını kibirli bir şekilde reddetmesinden çıkarabileceğimiz tek sonuç budur.
  • Many associations have put forward important ideas and serious arguments; to dismiss them is a political error.
  • Birçok dernek önemli fikirler ve ciddi argümanlar ortaya koymuştur; bunları reddetmek siyasi bir hatadır.
  • Tom dismissed the idea.
  • Tom bu fikri reddetti.
Show More (8)
dismiss kovmak v.
  • I contributed to this company,so you are not dismiss me.
  • Bu şirkete katkıda bulundum, bu yüzden beni kovamazsınız.
  • She dismissed a gardener.
  • Bir bahçıvanı kovdu.
  • Sami dismissed his caregiver.
  • Sami bakıcısını kovdu.
Show More (3)
dismiss işten çıkarmak v.
  • Employees on long-term sick leave can be fairly dismissed.
  • Uzun süreli hastalık izninde bulunan çalışanların adaletli bir şekilde işten çıkarılmaları mümkündür.
  • He dismissed most of his men.
  • Adamlarının çoğunu işten çıkardı.
  • She dismissed a gardener.
  • O bir bahçıvanı işten çıkardı.
Show More (0)
dismiss (ders) bitmek v.
  • We met in the hall, right after class was dismissed.
  • Ders bittikten hemen sonra salonda buluştuk.
Show More (-2)
dismiss oyundan çıkarmak v.
  • He was dismissed for losing the wicket.
  • Kaleyi kaybettiği için oyundan çıkarıldı.
Show More (-2)
dismiss (dava) düşürmek v.
  • A case can be dismissed in the absence of evidence.
  • Bir dava, kanıt bulunmaması nedeniyle düşürülebilir.
Show More (-2)
dismiss işten kovmak v.
  • He dismissed most of his men.
  • O erkeklerin çoğunu işten kovdu.
Show More (-2)
dismiss ciddiye almamak v.
  • He dismissed what she was saying.
  • Onun söylediklerini ciddiye almadı.
Show More (-2)
dismiss dağılmak v.
  • Class is dismissed.
  • Sınıf dağıldı.
Show More (-2)
dismiss göndermek v.
  • The teacher dismissed his class when the bell rang.
  • Zil çaldığında öğretmen sınıfı gönderdi.
Show More (-2)
dismiss dağıtmak v.
  • The leader dismissed the demonstrators in the park.
  • Lider parktaki göstericileri dağıttı.
Show More (-2)