diffuse - English Turkish Sentences
English Turkish
diffuse dağınık adj.
  • European Union actions are still very diffuse and complex in this area.
  • Avrupa Birliği'nin bu alandaki eylemleri hala çok dağınık ve karmaşıktır.
  • At present, decision-making in the EU is too diffuse and too sluggish, which leads to alienation.
  • Halihazırda AB'de karar alma mekanizması çok dağınık ve çok yavaş işlemekte; bu da yabancılaşmaya yol açmaktadır.
  • She gave a diffuse answer.
  • Dağınık bir cevap verdi.
Show More (1)