Tureng - dentist - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	dentist	dişçi	n.
	Your rich cosmetic dentist is not going to like the sugar in these. Senin zengin estetik dişçin bunların içindeki şekerden pek haz etmeyecek. Tom didn't want to go to the dentist's. Tom dişçiye gitmek istemiyordu. I'm Tom's dentist. Ben Tom'un dişçisiyim. Tom is married to a dentist, isn't he? Tom bir dişçiyle evli, değil mi? I go to the dentist's every other day. Gün aşırı dişçiye giderim. Tom will be going to the dentist on Monday. Tom pazartesi günü dişçiye gidiyor olacak. Tom is married to a dentist. Tom bir dişçiyle evli. He should have gone to the dentist yesterday. Dişçiye dün gitmeliydi. It's best to go to the dentist at regular intervals. En iyisi düzenli aralıklarla dişçiye gitmek. I'm a dentist. Ben dişçiyim. Tom didn't want to go to the dentist's. Tom dişçiye gitmek istemedi. I pay 30 euros for every visit to the dentist. Ben dişçiye her ziyaret için 30 Euro öderim. She didn't stay because she had to go to the dentist. Dişçiye gitmesi gerektiği için kalmadı. I don't like going to the dentist. Ben dişçiye gitmekten hoşlanmam. The committee man is a dentist in private life. Komite üyesi, özel hayatında bir dişçidir. Tom told Mary that she should go to the dentist. Tom, Mary'e dişçiye gitmesi gerektiğini söyledi. She goes to the dentist every other day. İki günde bir dişçiye gidiyor. How often did you go to the dentist when you were a child? Çocukken ne sıklıkta dişçiye giderdin? How often did you go to the dentist when you were a child? Sen bir çocukken ne sıklıkla dişçiye gittin? My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed. Annem dişlerini yaptırmak için gün aşırı dişçiye gider. What dentist do you go to? Hangi dişçiye gidiyorsun? You should've gone to the dentist to have that tooth pulled out. O dişi çektirmek için dişçiye gitmeliydin. Did you know that Tom and Mary were dentists? Tom ve Mary'nin dişçi olduğunu biliyor muydun? She advised him to see the dentist. Ona dişçiye gitmesini tavsiye etti. My mother goes to the dentist every Monday to get her teeth fixed. Annem her pazartesi dişlerini yaptırmak için dişçiye gider. I have to go to the dentist this afternoon. Bu öğleden sonra dişçiye gitmek zorundayım. How often do you go to the dentist? Ne sıklıkla dişçiye gidersiniz? Why have you delayed seeing the dentist? Dişçiyle görüşmeyi niçin erteledin? Electric chair was invented by a dentist. Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi. He went to the dentist. Dişçiye gitti. You must see your dentist. Dişçine görünmelisin. I have to go to the dentist. Dişçiye gitmem gerekiyor. You must see your dentist. Dişçini görmelisin. I shouldn't have to go to the dentist again for a while. Bir süre daha dişçiye gitmemeliyim. The dentist put in a temporary filling. Dişçi geçici bir dolgu yaptı. Tom is a dentist. Tom bir dişçidir. I had to go to the dentist last Monday. Geçen pazartesi dişçiye gitmem gerekti. How many times do you have to go to the dentist? Kaç kez dişçiye gitmek zorundasın? My mother advised me to see the dentist. Annem bana dişçiye gitmemi tavsiye etti. The dentist doesn't want you to eat sweets. Dişçi tatlı yemeni istemiyor. Tom put off going to the dentist's. Tom dişçiye gitmeyi erteledi. How often did you go to the dentist when you were a kid? Çocukken ne sıklıkta dişçiye giderdin? Next week I'll trouble myself to be back to the dentist. Gelecek hafta dişçiye yeniden gitmek için kendimi zorlayacağım. The dentist pulled out his decayed tooth. Dişçi onun çürük dişini çekti. When was the last time you visited the dentist? En son ne zaman dişçiye gittiniz? You must see your dentist. Dişçinle görüşmelisin. I have an appointment with the dentist at 3 o'clock. Dişçiyle saat 3'te randevum var. I wish to become a dentist in future. İleride dişçi olmak istiyorum. You must see your dentist. Dişçinize görünmelisiniz. I have to go to the dentist after school today. Bugün okuldan sonra dişçiye gitmek zorundayım. Tom went to the dentist. Tom dişçiye gitti. How many times will you have to go to the dentist? Kaç kere dişçiye gitmen gerekecek? I have to go to the dentist this afternoon. Bu öğleden sonra dişçiye gitmem gerekiyor. Why have you delayed seeing the dentist? Dişçiye gitmeyi neden geciktirdin? I walked out of the clinic without paying my dentist. Dişçime ödeme yapmadan klinikten çıktım. Tom drank a glass of schnapps before he went to the dentist. Tom dişçiye gitmeden önce bir bardak schnapps içti. You should go to the dentist and have that tooth pulled out. Dişçiye gitmelisin ve o dişi çektirmelisin. We come home with new toothbrushes every time we visit the dentist. Dişçiye her gittiğimizde eve yeni diş fırçalarıyla geliyoruz. How many times do you go to the dentist in a year? Yılda kaç kez dişçiye gidiyorsun? Let me introduce you to a good dentist. Seni iyi bir dişçiyle tanıştırayım. Do I need to go to the dentist's? Dişçiye gitmem gerekir mi? Tom had his wisdom teeth taken out by a twenty-four year old dentist. Tom yirmi yaş dişlerini yirmi dört yaşındaki bir dişçiye çektirdi. Next week I'll force myself to the dentist again. Gelecek hafta kendimi yeniden dişçiye gitmeye zorlayacağım. Tom has a son who is a dentist. Tom'un dişçi olan bir oğlu vardır. I go to the dentist every second day. İki günde bir dişçiye giderim. I have to go to the dentist. Ben dişçiye gitmeliyim. I'm going to the dentist tomorrow. Yarın dişçiye gideceğim. I'll go to the dentist tomorrow. Yarın dişçiye gideceğim. I shouldn't have to go to the dentist again for a while. Ben bir süre için tekrar dişçiye gitmek zorunda kalmamalıyım. I don't go to the dentist as often as I should. Dişçiye gitmem gerektiği kadar sık gitmiyorum. She hasn't been to the dentist's for years. Yıllardır dişçiye gitmedi. Do you know a good dentist? İyi bir dişçi tanıyor musun? The dentist gave me some pills for my toothache. Diş ağrım için dişçi bana birkaç hap verdi. Tom will be going to the dentist on Monday. Tom pazartesi günü dişçiye gidecek. The dentist does not want you to eat any sweets. Dişçi şeker yemeni istemiyor. Tom advised Mary to see the dentist. Tom Mary'ye dişçiyi görmesini tavsiye etti. Tom doesn't like going to the dentist's. Tom dişçiye gitmekten hoşlanmıyor. She's married to a dentist. O bir dişçiyle evli. Before Tom went to the dentist, he drank a glass of schnapps. Tom dişçiye gitmeden önce bir bardak schnapps içti. Next week I'll consent to be back to the dentist. Gelecek hafta dişçiye yeniden gitmeye razı olacağım. I pay 30 euros for every visit to the dentist. Her dişçi ziyaretim için 30 Avro ödüyorum. I'm a dentist. Ben bir dişçiyim. You should call the dentist for an appointment. Bir randevu için dişçiyi aramalısın. The dentist pulled out my decayed tooth by force. Dişçi çürük dişimi zorla çekti. Today I went to the dentist's. Bugün dişçiye gittim. Tom reluctantly went to the dentist. Tom isteksizce dişçiye gitti. Tom should have gone to the dentist yesterday. Tom, dün dişçiye gitmeliydi. You should go see a dentist. Bir dişçiye gitmelisin. I think you should be the one to take Tom to the dentist's. Sanırım Tom'u dişçiye götürecek kişi sen olmalısın. Tom is a dentist, isn't he? Tom bir dişçi, değil mi? I told Tom to go to the dentist. Tom'a dişçiye gitmesini söyledim. I must postpone going to the dentist. Dişçiye gitmeyi ertelemeliyim. Tom doesn't need to go to the dentist's. Tom'un dişçiye gitmesine gerek yok. He is a dentist. O bir dişçi. Tom advised Mary to see the dentist. Tom, Mary'ye dişçiye gitmesini tavsiye etti. Tom told his dentist that he brushes his teeth after every meal. Tom dişçisine her yemekten sonra dişlerini fırçaladığını söyledi. You're not a dentist, are you? Sen bir dişçi değilsin, değil mi? How many times do you have to go to the dentist? Kaç kere dişçiye gitmen gerekecek? Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps. Dişçiye gitmeden önce, Tom bir bardak schnapps içti. I have to see a dentist. Bir dişçiye gitmek zorundayım. Tom is my dentist. Tom benim dişçim. We have the same dentist. Aynı dişçiye gidiyoruz. I don't want to go to the dentist. Dişçiye gitmek istemiyorum. I'm going to the dentist tomorrow. Yarın dişçiye gidiyorum. The dentist worked on my teeth. Dişçi, dişlerime işlem yaptı. You're not a dentist, are you? Dişçi değilsin, değil mi? I visit the dentist every two days. İki günde bir dişçiye giderim. How often do you have to see the dentist? Ne kadar sıklıkla dişçiye gitmek zorundasın? I've been to the dentist. Dişçiye gitmiştim. Tom doesn't like going to the dentist's. Tom dişçiye gitmeyi sevmez. I don't like going to the dentist's. Dişçiye gitmeyi sevmiyorum. I've got to see a dentist. Dişçiyle görüşmek zorundayım. You should go to the dentist and have that tooth pulled out. Dişçiye gidip o dişi çektirmelisin. I wanted to be a dentist. Dişçi olmak istiyordum. Tom is a dentist, isn't he? Tom bir dişçidir, değil mi? The dentist is very polite to the patient. Dişçi hastaya karşı çok kibar. Before he went to the dentist, Tom drank a glass of schnapps. Dişçiye gitmeden önce Tom bir bardak schnapps içti. You must see your dentist. Dişçine gitmelisin. Tom is afraid to go to the dentist. Tom dişçiye gitmekten korkuyor. The dentist said I had pulpitis. Dişçi pulpitis olduğunu söyledi. I have to go to the dentist. Ben dişçiye gitmek zorundayım. Tom is married to a dentist. Tom bir dişçi ile evli. The dentist doesn't want you to eat sweets. Dişçi şekerleme yemeni istemiyor. I advised Tom to see the dentist. Tom'a dişçiye gitmesini tavsiye ettim. Do I need to go to the dentist's? Dişçiye gitmem gerekiyor mu? You should call the dentist for an appointment. Randevu için dişçiyi aramalısın. I wish to become a dentist in future. Gelecekte bir dişçi olmayı istiyorum. You don't need to go to the dentist's. Dişçiye gitmene gerek yok. I didn't know you were a dentist. Bir dişçi olduğunu bilmiyordum. Tom is going to the dentist on Monday. Tom Pazartesi günü dişçiye gidiyor. Tom is a retired dentist, isn't he? Tom emekli bir dişçidir, değil mi? We come home with new toothbrushes every time we visit the dentist. Biz dişçiyi her ziyaret edişimizde eve yeni diş fırçaları ile geliriz. I think you should be the one to take Tom to the dentist's. Bence Tom'u dişçiye sen götürmelisin. I'd like to be a dentist in the future. İleride dişçi olmak istiyorum. Tom should have gone to the dentist yesterday. Tom, dişçiye dün gitmeliydi. The dentist gave me some pills for my toothache. Dişçi, diş ağrım için bana bazı haplar verdi. It's best to go to the dentist at regular intervals. En iyisi düzenli olarak dişçiye gitmektir. She goes to the dentist every other day. Gün aşırı dişçiye gider. I've been to the dentist. Ben dişçiye gittim. Tom is a retired dentist, isn't he? Tom emekli bir dişçi, değil mi? I want to be a dentist. Dişçi olmak istiyorum. You must go to the dentist. Dişçiye gitmelisin. The dentist told me to open my mouth. Dişçi ağzımı açmamı söyledi. Tom told Mary that she should go to the dentist. Tom, Mary'ye dişçiye gitmesi gerektiğini söyledi. You should go to a dentist immediately. Hemen bir dişçiye gitmelisiniz. Can the dentist see me today? Dişçi bugün bana bakabilir mi? You should go to a dentist immediately. Derhal bir dişçiye gitmelisin. I go to the dentist's every other day. İki günde bir dişçiye giderim. I'd like to be a dentist in the future. Gelecekte bir dişçi olmak istiyorum. He will go to the dentist. O, dişçiye gidecek. If you know that something unpleasant will happen, that you will go to the dentist for example, or to France, then that is not good. Hoş olmayan bir şey olacağını, örneğin dişçiye ya da Fransa'ya gideceğinizi biliyorsanız, bu iyi değildir. I have to go to the dentist after school today. Bugün okuldan sonra dişçiye gitmem gerekiyor. Tom said he had to go to the dentist's on Monday. Tom pazartesi günü dişçiye gitmesi gerektiğini söyledi. You're still a dentist, aren't you? Hâlâ dişçisin, değil mi? The dentist worked on my teeth. Dişçi dişlerim üzerinde çalıştı. You had better go to the dentist's. Dişçiye gitsen iyi olur. Tom is afraid to go to the dentist. Tom dişçiye gitmeye korkuyor. I don't like going to the dentist. Dişçiye gitmeyi sevmiyorum. How many times will you have to go to the dentist? Kaç kez dişçiye gitmek zorunda kalacaksın? Next week I have an appointment with the dentist. Gelecek hafta dişçiyle randevum var. I didn't know you were a dentist. Dişçi olduğunu bilmiyordum. How often did you go to the dentist when you were a kid? Sen bir çocukken ne sıklıkla dişçiye gittin? He should have gone to the dentist yesterday. Dün dişçiye gitmesi gerekirdi. He will go to the dentist. Dişçiye gidecek. The dentist gave me an appointment for seven o'clock. Dişçi bana saat yediye randevu verdi. I have an appointment with the dentist at 3 o'clock. Saat 3'te dişçiyle randevum var. Can the dentist see me today? Dişçi bugün beni görebilir mi? He is a dentist. O bir dişçidir. Tom is a dentist. Tom bir dişçi. Next week I'll force myself to the dentist again. Gelecek hafta yine kendimi dişçiye zorlayacağım. He went to the dentist. O, dişçiye gitti. The dentist has many years of experience. Dişçinin uzun yıllara dayanan tecrübesi var. You had better go to the dentist. Dişçiye gitsen iyi olur. Tom told his dentist that he brushes his teeth after every meal. Tom dişçisine her yemekten sonra dişlerini fırçaladığını söylemiş. You had better go to the dentist to have that tooth pulled out. O dişi çektirmek için dişçiye gitsen iyi olur. I've got to see a dentist. Dişçiye gitmem lazım. Tom said he had to go to the dentist's on Monday. Tom pazartesi günü dişçiye gitmek zorunda kaldığını söyledi. How often do you have to see the dentist? Ne sıklıkta dişçiye gitmek zorundasın? She goes to the dentist every two days. İki günde bir dişçiye gider. The dentist gave me an appointment for seven o'clock. Dişçi bana saat yedi için randevu verdi. Do you know any dentists who speak French? Fransızca konuşan bir dişçi tanıyor musunuz? I have a fear of dentists. Dişçilerden korkuyorum. My child dislikes the dentist. Çocuğum dişçiden hoşlanmıyor. I should've gone to the dentist last week. Geçen hafta dişçiye gitmeliydim. Tom used to be a dentist. Tom eskiden dişçiydi. Mennad is afraid of dentists. Mennad dişçilerden korkuyor. Show More (183)
2	dentist	diş hekimi	n.
	The dentist would like you not to eat any sweets. Diş hekimi tatlı yememeni istiyor. The dentist pulled out her bad tooth. Diş hekimi onun çürük dişini çekmiş. The dentist put in a temporary filling. Diş hekimi geçici dolgu yerleştirdi. I visit the dentist every two days. Her iki günde diş hekimini ziyaret ederim. She's married to a dentist. O bir diş hekimiyle evli. Tom has a son who is a dentist. Tom'un diş hekimi olan bir oğlu var. I don't go to the dentist as often as I should. Diş hekimine gitmem gerektiği kadar sık gitmiyorum. She didn't stay because she had to go to the dentist. O kalmadı çünkü diş hekimine gitmek zorundaydı. Let me introduce you to a good dentist. Seni iyi bir diş hekimi ile tanıştırayım. Next week I have an appointment with the dentist. Gelecek hafta diş hekimi ile randevum var. I walked out of the clinic without paying my dentist. Diş hekimime ödeme yapmadan klinikten ayrıldım. I had to go to the dentist last Monday. Geçen pazartesi diş hekimine gitmek zorundaydım. The dentist pulled out his decayed tooth. Diş hekimi onun çürük dişini çekti. The dentist said I had pulpitis. Diş hekimi benim pulpitisim olduğunu söyledi. I go to the dentist every second day. Her iki günde bir diş hekimine giderim. When was the last time you visited the dentist? En son ne zaman diş hekimine gittiniz? He's married to a dentist. O, bir diş hekimi ile evlidir. You must go to the dentist. Diş hekimine gitmelisin. I want to be a dentist. Diş hekimi olmak istiyorum. Dentists take x-rays to examine your teeth. Diş hekimleri dişlerinizi incelemek için röntgen çekerler. I saw an interesting program that featured a child movie star who had become a dentist. Diş hekimi olan bir çocuk film yıldızının yer aldığı ilginç bir program izledim. The committee man is a dentist in private life. Komite üyesi, özel hayatında diş hekimidir. The dentist is very polite to the patient. Diş hekimi, hastaya karşı çok kibardır. My mother advised me to see the dentist. Annem diş hekimi ile görüşmemi tavsiye etti. How often do you have to see the dentist? Ne sıklıkla diş hekimini görmen gerekir? I wanted to be a dentist. Ben diş hekimi olmak istedim. If your tooth hurts, you should see a dentist. Eğer dişin ağrırsa, diş hekimi ile görüşmelisin. My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed. Annem dişlerini düzelttirmek için gün aşırı diş hekimini ziyaret eder. I have a fear of dentists. Diş hekimi korkum var. I'm Tom's dentist. Ben Tom'un diş hekimiyim. My child dislikes the dentist. Çocuğum diş hekimini sevmez. Tom used to be a dentist. Tom bir diş hekimiydi. You'd better see a dentist at once. Derhal bir diş hekimi ile görüşsen iyi olur. What dentist do you go to? Hangi diş hekimine gidiyorsun? If your tooth hurts, you should see a dentist. Dişlerin ağrırsa diş hekimine gitmelisin. Tom is a pediatric dentist. Tom bir pediatrik diş hekimi. Show More (33)
3	dentist	diş doktoru	n.
	You had better go to the dentist. Diş doktoruna gitsen iyi olur. I don't like going to the dentist's. Diş doktoruna gitmeyi sevmiyorum. I told Tom to go to the dentist. Tom'a diş doktoruna gitmesini söyledim. You're still a dentist, aren't you? Sen hâlâ bir diş doktorusun, değil mi? I don't want to go to the dentist. Diş doktoruna gitmek istemiyorum. Mennad is afraid of dentists. Mennad diş doktorlarından korkuyor. Show More (3)