1 |
admire |
hayran olmak |
v. |
|
- I suppose there is something in each of them that I admire.
- Sanırım her birinde hayran olduğum bir şeyler var.
- I admired them.
- Ben onlara hayran oldum.
- I could not help admiring his courage.
- Cesaretine hayran olmamak elde değildi.
- The beauty of that lady was admired by everyone.
- O kadının güzelliğine herkes hayran oldu.
- Tom is a person I really admire.
- Tom gerçekten hayran olduğum bir insan.
- I admired her.
- Ona hayran oldum.
- I've always admired them.
- Onlara hep hayran oldum.
- He's the novelist I admire the most.
- En çok hayran olduğum yazar.
- I've always admired her.
- Ona her zaman hayran oldum.
- I've always admired your patience.
- Sabrına her zaman hayran olmuşumdur.
- She admired him.
- Ona hayran oldu.
- We cannot help admiring his talent.
- Onun yeteneğine hayran olmamak elimizde değil.
- Tom is a person I really admire.
- Tom gerçekten hayran olduğum bir kişi.
- Because I admired his courage, I trusted him.
- Cesaretine hayran olduğum için ona güvendim.
- I can't help admiring his talent.
- Yeteneğine hayran olmamak elde değil.
- He is the novelist whom I admire most.
- Kendisi en hayran olduğum romancıdır.
- He is such a great artist that we all admire.
- O hepimizin hayran olduğu büyük bir sanatçı.
- We cannot help admiring his talent.
- Yeteneğine hayran olmadan edemiyoruz.
- I have to say I admire your spirit.
- Senin ruhuna hayran olduğumu söylemek zorundayım.
- There was no one who did not admire him.
- Ona hayran olmayan kimse yoktu.
- I have to say I admire your spirit.
- Neşenize hayran olduğumu söylemeliyim.
- I've always admired you.
- Sana hep hayran olmuşumdur.
- I've always admired you, Tom.
- Sana hep hayran olmuşumdur, Tom.
- There are many who admire him.
- Ona hayran olan birçok kişi var.
- Tom is someone I really admire.
- Tom gerçekten hayran olduğum biri.
- I've always admired you enormously.
- Sana her zaman çok hayran oldum.
- I cannot help admiring your new car.
- Yeni arabana hayran olmamak elimde değil.
- We could not help admiring the beautiful sunset.
- Güzel gün batımına hayran olmamıza yardımcı olamadık.
- Tom is someone I admire.
- Tom hayran olduğum biri.
- I've always admired him.
- Ona her zaman hayran oldum.
- He admired her.
- Ona hayran oldu.
- He's the novelist I admire the most.
- En çok hayran olduğum romancıdır.
- I cannot help admiring your new car.
- Yeni arabanıza hayran olmamak elde değil.
- Tom is someone I admire.
- Tom hayran olduğum birisi.
- Tom is a person I admire.
- Tom benim hayran olduğum bir kişidir.
- I could not help admiring his courage.
- Onun cesaretine hayran olmamak elimde değildi.
- There was no one who did not admire him.
- Ona hayran olmayan hiç kimse yoktu.
- I can't help admiring his talent.
- Onun yeteneğine hayran olmamak elimde değil.
- They admired the scenic view from the hill.
- Onlar tepeden doğal görünüme hayran oldu.
- I've always admired Tom.
- Her zaman Tom'a hayran oldum.
- You can't do anything other than admire his courage.
- Cesaretine hayran olmaktan başka bir şey yapamazsın.
- There was no one that did not admire the boy.
- Çocuğa hayran olmayan kimse yoktu.
- I always admired her openly.
- Ben her zaman ona açıkça hayran oldum.
- Tom admired Mary's courage.
- Tom Mary'nin cesaretine hayran oldu.
- Who doesn't admire them?
- Kim onlara hayran olmaz?
- Tom is a person I admire.
- Tom hayran olduğum bir insan.
- No one admires him more than I do.
- Kimse ona benden daha fazla hayran olamaz.
- Because I admired his courage, I trusted him.
- Onun cesaretine hayran olduğum için, ona güvendim.
- I've always admired you.
- Her zaman sana hayran oldum.
- There are many who admire him.
- Ona hayran olan çok kişi var.
Show More (47)
|
2 |
admire |
hayran kalmak |
v. |
|
- Prettier than ever, and admired by all who see her.
- Her zamankinden daha güzel ve onu gören herkes hayran kalıyor.
- Visitors to Switzerland admire the Alps.
- İsviçre'ye gelen ziyaretçiler Alpler'e hayran kalırlar.
- Tom admired the flower arrangement.
- Tom çiçek aranjmanına hayran kaldı.
- I admired the beauty of all the colorful flowers.
- Bütün rengarenk çiçeklerin güzelliklerine hayran kaldım.
- Future generations will admire your statue.
- Gelecek nesiller heykelinize hayran kalacak.
- He admired my new car.
- Yeni arabama hayran kaldı.
- He admired his friend's work.
- Arkadaşının çalışmasına hayran kaldı.
- We admired the beautiful sunset.
- Güzel gün batımına hayran kaldık.
- Visitors to Switzerland admire the Alps.
- İsviçre'ye gelen ziyaretçiler Alp dağlarına hayran kalırlar.
- She admired herself in the mirror.
- O, aynada kendine hayran kaldı.
- I admired him.
- Ben ona hayran kaldım.
- He admired my new car.
- O, benim yeni arabama hayran kaldı.
- Tom admired the pearly whiteness of the fabric.
- Tom kumaşın inci beyazlığına hayran kaldı.
- Tom and Mary admired the scenery as they held hands.
- Tom ve Mary el ele tutuşurken manzaraya hayran kaldılar.
- Everybody admired his courage.
- Herkes onun cesaretine hayran kaldı.
- I couldn't help but admire Tom's perseverance.
- Yardım edemedim ama Tom'un azmine hayran kaldım.
- The beauty of that lady was admired by everyone.
- O hanımefendinin güzelliğine herkes hayran kaldı.
- Who does not admire Tom?
- Kim Tom'a hayran kalmıyor?
- He admired his friend's work.
- Arkadaşının işine hayran kaldı.
- I admired Tom's work.
- Tom'un çalışmasına hayran kaldım.
- They admired each other.
- Onlar birbirlerine hayran kaldılar.
- Future generations will admire your statue.
- Gelecek nesiller senin heykeline hayran kalacaklar.
- They admired the fine view from the hill.
- Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.
- Tom admired Mary's work.
- Tom, Mary'nin çalışmasına hayran kaldı.
- The detective admired the killer's skills.
- Dedektif, katilin yeteneklerine hayran kaldı.
- Tom really admired Mary's courage.
- Tom Mary'nin cesaretine gerçekten hayran kaldı.
- Tom admired Mary.
- Tom Mary'ye hayran kaldı.
- They admired the scenic view from the hill.
- Tepeden görünen manzaraya hayran kaldılar.
- I admired the beauty of all the colorful flowers.
- Rengarenk çiçeklerin güzelliğine hayran kaldım.
- I admired him.
- Ona hayran kaldım.
- We admired the beauty of the scenery.
- Manzaranın güzelliğine hayran kaldık.
- Everyone admired his courage.
- Herkes onun cesaretine hayran kaldı.
- The detective admired the killer's skills.
- Dedektif katilin yeteneklerine hayran kaldı.
- Tom admired Mary's work.
- Tom Mary'nin işine hayran kaldı.
- Tom admired Mary's courage.
- Tom Mary'nin cesaretine hayran kaldı.
- They admired the lovely scenery.
- Onlar güzel manzaraya hayran kaldı.
- Tom admired Mary for her bravery.
- Tom, Mary'ye cesaretinden dolayı hayran kaldı.
- Tom admired the pearly whiteness of the fabric.
- Tom kumaşın inci gibi beyazlığına hayran kaldı.
- They admired the lovely scenery.
- Güzel manzaraya hayran kaldılar.
Show More (36)
|
3 |
admire |
hayranlık duymak |
v. |
|
- I suppose there is something in each of them that I admire.
- Sanırım her birinde hayranlık duyduğum bir şeyler var.
- Prettier than ever, and admired by all who see her.
- Her zamankinden daha güzel ve onu gören herkes hayranlık duyuyor.
- People want to be like those they deeply admire.
- İnsanlar gerçekten hayranlık duydukları insanlara benzemek isterler.
- One who is blinded by love admires even a monster.
- Aşktan gözü dönmüş biri bir canavara bile hayranlık duyar.
- They admire each other.
- Birbirlerine hayranlık duyuyorlar.
- She admires John for his courage.
- John'a cesareti için hayranlık duyuyor.
- Nobody except the king admires the king.
- Kral hariç kimse krala hayranlık duymuyor.
- Layla has been admiring Sami for a while.
- Layla bir süredir Sami'ye hayranlık duyuyordu.
- Who does not admire Tom?
- Tom'a kim hayranlık duymaz ki?
- Tom and Mary walked along the shoreline, admiring the sunset.
- Tom ve Mary gün batımına hayranlık duyarak kıyı boyunca yürüdüler.
- I deeply admire Frida Kahlo's life and work.
- Ben Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derinden hayranlık duyuyorum.
- Who doesn't admire him?
- Ona kim hayranlık duymaz?
- You admire Tom, don't you?
- Tom'a hayranlık duyuyorsun, değil mi?
- Who doesn't admire him?
- Kim ona hayranlık duymaz ki?
- I've always admired you a lot.
- Sana her zaman hayranlık duydum.
- I have often admired the mystical way of Pythagoras, and the secret Magic of numbers.
- Pisagor'un mistik yöntemine ve sayıların gizli büyüsüne hep hayranlık duymuşumdur.
- They were admiring themselves.
- Onlar kendilerine hayranlık duyuyorlardı.
- I've always admired them.
- Ben onlara hep hayranlık duydum.
- I deeply admire Frida Kahlo's life and work.
- Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derin bir hayranlık duyuyorum.
- He is the novelist whom I admire most.
- En çok hayranlık duyduğum yazar.
- We admire her for her bravery.
- Cesaretinden dolayı ona hayranlık duyuyoruz.
- Lincoln is admired because of his leadership.
- Lincoln'e liderliği nedeniyle hayranlık duyulur.
- What qualities do you most admire in Tom?
- Tom'da en çok hangi özelliklere hayranlık duyuyorsun?
- I admire her.
- Ben ona hayranlık duyuyorum.
- What do you admire the most about Tom?
- Tom'un en çok neyine hayranlık duyuyorsun?
- Layla has been admiring Sami for a while.
- Leyla bir süredir Sami'ye hayranlık duyuyor.
- I used to admire Tom.
- Tom'a hayranlık duyardım.
- I've always admired Tom.
- Tom'a hep hayranlık duymuşumdur.
- She admires the animals.
- Hayvanlara hayranlık duyuyor.
- Who doesn't admire them?
- Onlara kim hayranlık duymaz ki?
- I've always admired you enormously.
- Sana her zaman büyük hayranlık duymuşumdur.
- They admire her deeply.
- Ona derin bir hayranlık duydular.
- A fool always finds a greater fool to admire him.
- Bir aptal her zaman kendisine hayranlık duyacak daha büyük bir aptal bulur.
- Americans admire Lincoln for his honesty.
- Amerikalılar Lincoln'e dürüstlüğü için hayranlık duyarlar.
- I admire Tom a great deal.
- Tom'a büyük hayranlık duyuyorum.
- Everyone admires the pictures painted by him.
- Herkes onun tarafından çizilen resimlere hayranlık duyuyor.
- I've always admired her.
- Ben ona her zaman hayranlık duydum.
- Nobody except the king admires the king.
- Kral dışında kimse krala hayranlık duymaz.
Show More (35)
|
4 |
admire |
takdir etmek |
v. |
|
- I particularly admire the way the report is not just filled with good intentions.
- Raporun sadece iyi niyetlerle dolu olmamasını özellikle takdir ediyorum.
- I also admire the structure of the report, which faithfully mirrors the structure of the Charter of Fundamental Rights.
- Raporun, Temel Haklar Bildirgesi yapısını aslına sadık bir şekilde yansıtan yapısını da takdir ediyorum.
- I very much admire him for keeping his spirits up at a time when he was inundated with so many amendments.
- Bu kadar çok değişiklik önergesi ile boğuştuğu bir dönemde moralini yüksek tuttuğu için onu çok takdir ediyorum.
- I admire Tom very much.
- Tom'u çok takdir ediyorum.
- She never forgets to admire our baby.
- Bebeğimizi takdir etmeyi asla unutmaz.
- I admire what Tom did.
- Tom'un yaptıklarını takdir ediyorum.
- You can't do anything other than admire his courage.
- Onun cesaretini takdir etmekten başka bir şey yapamazsın.
- I admire her efforts.
- Çabalarını takdir ediyorum.
Show More (5)
|
5 |
admire |
hayranlık beslemek |
v. |
|
- People want to be like those they deeply admire.
- İnsanlar derinden hayranlık besledikleri kişiler gibi olmak isterler.
- I've always admired him.
- Ben ona hep hayranlık besledim.
Show More (-1)
|
6 |
admire |
beğenmek |
v. |
|
- What do you admire the most about Tom?
- Tom hakkında en çok neyi beğenirsin?
- They were admiring themselves.
- Kendilerini beğeniyorlardı.
Show More (-1)
|
7 |
admire |
hayran hayran bakmak |
v. |
|
- She admired herself in the mirror.
- Aynada kendine hayran hayran baktı.
Show More (-2)
|
8 |
admire |
çok beğenmek |
v. |
|
- I admired Tom's work.
- Tom'un işini çok beğendim.
Show More (-2)
|