zenginlik - Türkisch Englisch Wörterbuch

zenginlik

Bedeutungen von dem Begriff "zenginlik" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 37 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zenginlik wealth n.
They create employment, wealth and security for the local community.
Bu hizmetler yerel toplum için istihdam, zenginlik ve güvenlik yaratır.

More Sentences
General
zenginlik riches n.
In the peripheral regions too, we must treat the riches of the sea that we have been given sensibly.
Çevre bölgelerde de bize verilen deniz zenginliklerini makul bir şekilde değerlendirmeliyiz.

More Sentences
zenginlik affluence n.
For us Europeans, this cow is, of course, a symbol of affluence.
Biz Avrupalılar için bu inek elbette bir zenginlik sembolüdür.

More Sentences
zenginlik richness n.
It is important to see, know, and feel this richness.
Bu zenginliği görmek, bilmek ve hissetmek önemlidir.

More Sentences
zenginlik wealth n.
They create employment, wealth and security for the local community.
Bu hizmetler yerel toplum için istihdam, zenginlik ve güvenlik yaratır.

More Sentences
Trade/Economic
zenginlik wealth n.
They create employment, wealth and security for the local community.
Bu hizmetler yerel toplum için istihdam, zenginlik ve güvenlik yaratır.

More Sentences
General
zenginlik means n.
zenginlik gold n.
zenginlik circumstance n.
zenginlik abundance n.
zenginlik substance n.
zenginlik fertileness n.
zenginlik lushness n.
zenginlik fortune n.
zenginlik productiveness n.
zenginlik wealthiness n.
zenginlik opulence n.
zenginlik costliness n.
zenginlik circumstances n.
zenginlik prosperousness n.
zenginlik resource n.
zenginlik affluency [obsolete] n.
zenginlik affluentness [obsolete] n.
zenginlik abundancy n.
zenginlik thrift [obsolete] n.
zenginlik weal n.
zenginlik richesse n.
zenginlik gowd n.
zenginlik opulency n.
zenginlik pregnancy n.
zenginlik secundation n.
Colloquial
zenginlik fat city n.
zenginlik fat city n.
zenginlik loot n.
zenginlik long purse n.
Idioms
zenginlik a chicken in every pot n.
Trade/Economic
zenginlik prosperity n.

Bedeutungen, die der Begriff "zenginlik" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 125 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kültürel zenginlik cultural richness n.
The peoples of Europe are united there in all their cultural richness and live peacefully together.
Avrupa halkları tüm kültürel zenginlikleriyle orada birleşmiş ve barış içinde bir arada yaşamaktadır.

More Sentences
Politics
doğal zenginlik natural wealth n.
A war that turns mainly on the considerable natural wealth of the country.
Büyük ölçüde ülkenin önemli doğal zenginliklerine dayanan bir savaş.

More Sentences
General
etik değerlere aldırmaksızın zenginlik ve varlık tutkusu philistinism n.
zenginlik (içerik) substantiality n.
zenginlik etkisi wealth effect n.
görsel zenginlik visual richness n.
ruhsal zenginlik spiritual richness n.
kültürel zenginlik cultural wealth n.
büyük çapta zenginlik wealth on a large scale n.
zenginlik bilimi aphnology [rare] n.
aşırı zenginlik opulence n.
değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan eşya money n.
değişim aracı, zenginlik göstergesi veya ödeme aracı olarak kullanılan madde money n.
zenginlik kaynağı golconda n.
maddi zenginlik arayışı golden calf n.
en üst derece (gurur veya zenginlik) ruff [obsolete] n.
başarı, zenginlik, nüfuz gibi özellikler ile öne çıkan üçgenimsi bölge golden triangle n.
birşeye zenginlik katmak add richness to v.
zenginlik katmak add richness v.
zenginlik katmak enrich v.
(zenginlik, ün sayesinde) fazla çaba göstermeden yükselmek coast v.
zenginlik belirten trophy adj.
zenginlik gösteren golden adj.
aşırı zenginlik ile ilgili superrich adj.
zenginlik anlamını veren bir ön ek pluto- pref.
zenginlik anlamını veren bir ön ek plut- pref.
Phrasals
(zenginlik, para) içinde yüzmek roll in v.
Phrases
zenginlik zar zor üç nesil devam eder clogs to clogs in three generations [uk] expr.
Colloquial
altının zenginlik simgesi olduğunu savunan kimse gold bug n.
altının zenginlik simgesi olduğunu savunan kimse goldbug n.
beklenmedik zenginlik gravy n.
beklenmedik zenginlik bunce n.
beklenmedik zenginlik gold rush n.
beklenmedik zenginlik manna from heaven n.
beklenmedik zenginlik godsend n.
beklenmedik zenginlik bonanza n.
beklenmedik zenginlik boom n.
beklenmedik zenginlik windfall n.
zenginlik ve rahatlık fat city n.
zenginlik kaynağı money-spinner n.
zenginlik ve güç karşılığında ruhunu satma pact with the devil n.
sorumluluk almadan keyif, zenginlik gibi kazanımların peşinde koşan kimse freebooter n.
sorumluluk almaksızın haz, zenginlik gibi şeyler arayan gezgin freebooter n.
Idioms
karun kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
aşırı zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
karun kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
aşırı zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
karun kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
aşırı zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
karun kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
aşırı zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
genel zenginlik a chicken in every pot n.
haksız elde edilen zenginlik the mammon of unrighteousness n.
yasa dışı/kanunsuz yollardan elde edilen zenginlik the mammon of unrighteousness n.
kötüye kullanılan/haksız kazanılmış zenginlik the mammon of unrighteousness n.
karun kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
aşırı zenginlik wealth beyond the dream of avarice n.
karun kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
aşırı zenginlik wealth beyond any dream of avarice n.
karun kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
aşırı zenginlik riches beyond the dream of avarice n.
karun kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
hayal edilemeyecek kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
harca harca bitmeyecek kadar zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
aşırı zenginlik riches beyond any dream of avarice n.
bir zenginlik göstergesi a status symbol n.
zenginlik içinde olmak be in the money v.
zenginlik ve lüks içinde olmak have more money than god v.
para/zenginlik içinde yüzmek have more money than god v.
zenginlik/para içinde yüzmek roll in it v.
zenginlik/para içinde yüzmek roll in wealth v.
zenginlik/bolluk bereket içinde yaşamak live in clover v.
zenginlik/bolluk bereket içinde yaşamak be in clover v.
zenginlik peşinde koşmak be on the make v.
zenginlik peşinde koşmak be on the make v.
varlık/zenginlik içinde yüzmek be rolling in dough v.
varlık/zenginlik içinde yüzmek be rolling in it v.
zenginlik/para içinde rolling in it adj.
antipatik bir zenginlik a bit (too) rich for (one's) blood expr.
zevksiz/zarafetten uzak bir zenginlik a bit (too) rich for (one's) blood expr.
kabaca göze sokulan bir zenginlik a bit (too) rich for (one's) blood expr.
antipatik (zenginlik) a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
kabaca göze sokulan (zenginlik) a little (bit) (too) rich for (one's) blood expr.
Speaking
sağlıktan büyük zenginlik yoktur there is no greater wealth than health expr.
Trade/Economic
bir konuda sahip olunan göreceli zenginlik endowment n.
zenginlik bilimi uzmanı plutologist [obsolete] n.
zenginlik bilimi plutology n.
zenginlik ve servet oluşumu üzerine çalışan ekonomist plutonomist n.
zenginlik bilimi plutonomy n.
Politics
ulusal zenginlik national treasure n.
Tourism
doğal zenginlik natural richness n.
Dyeing
(renkte) zenginlik richness n.
zenginlik kazanmak richen v.
Psychology
aşırı zenginlik hastalığı affluenza n.
zenginlik korkusu plutophobia n.
zenginlik hezeyanları ile karakterize olan mani plutomania n.
Biology
besin ve mineralce zenginlik eutrophy n.
Social Sciences
zenginlik seviyesi wealth level n.
zenginlik bilimi chrematistics n.
(para ölçütünde) belirli zenginlik teorisi chrematistics n.
zenginlik bilimi chrematistic n.
(para ölçütünde) belirli zenginlik teorisi chrematistic n.
Linguistics
hindistan'da zenginlik ve bereketin koruyucusu olarak görülen ruh veya cin yakut n.
Religious
zenginlik ve ihtişam riches and glory n.
hindu zenginlik ve aşk tanrısı bhaga n.
(yeni ahit'te) sahte tanrı olarak temsil edilen zenginlik, para hırsı ve dünyevi kazanç mammon n.
Environment
tür açısından zenginlik richness n.
Music
zenginlik katması amacıyla melodiye eklenen ses süslemesi fioritura n.
Mythology
hindistan'da zenginlik ve bereketin koruyucusu olarak görülen ruh veya cin yaksa n.
(yunan mitolojisi) zenginlik tanrısı plutus n.
Modern Slang
zenginlik kapanı affluence trap n.