Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | yakın ilişkili | affined adj. |
General | yakın ilişkili | affinitive adj. |
General | yakın ilişkili | implicated adj. |
General | yakın ilişkili | own adj. |
General | yakın ilişkili | siamese adj. |
General | yakın ilişkili | side by side adj. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | (bir kişiyle, durumla) yakın ilişkili kimse | intimate n. |
Politics | ||
Politics | (kanada'da) birleşik krallık ve ingiliz milletler topluluğu ile yakın bağlar kurmayı hedefleyen ve ekonomik milliyetçiliği savunan ana partiye ait veya ilişkili | conservative adj. |
Optics | ||
Optics | iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları | contrast n. |
Chemistry | ||
Chemistry | ksantin ile yakın ilişkili kristal yapıda bir madde | paraxanthin n. |
Biology | ||
Biology | yakın ilişkili organizmaların oluşturduğu lokal popülasyon | deme n. |
Biology | (yakın ilişkili organizmaların oluşturduğu) lokal popülasyon ile ilgili | demic adj. |
Botanic | ||
Botanic | avrupa ve afrika'ya özgü keten ile yakın ilişkili bir bitki | flaxseed n. |
Botanic | pogonia cinsi ile yakın ilişkili orkide | pogonia n. |