warn - Türkisch Englisch Wörterbuch

warn

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "warn" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
warn v. uyarmak
Rather, I will warn you not to focus on the wrong enemy.
Aksine, sizi yanlış düşmana odaklanmamanız konusunda uyaracağım.

More Sentences
warn v. ikaz etmek
We need to warn Tom.
Tom'u ikaz etmeliyiz.

More Sentences
General
warn v. uyarıda bulunmak
I think this is so serious that I would like to formulate a kind of warning.
Bu konunun o kadar ciddi olduğunu düşünüyorum ki, bir tür uyarıda bulunmak istiyorum.

More Sentences
warn v. ikaz etmek
I'm warning you, I'm seriously ill!
Sizi ikaz ediyorum, ağır hastayım!

More Sentences
warn v. uyarmak
I allowed our rapporteur to speak and he has given us a satisfactory warning.
Raportörümüzün konuşmasına izin verdim ve kendisi bizi tatmin edici bir şekilde uyardı.

More Sentences
Technical
warn v. ikaz etmek
Tom must warn Mary.
Tom, Mary'i ikaz etmeli.

More Sentences
warn v. uyarmak
Rather, I will warn you not to focus on the wrong enemy.
Bundan ziyade, yanlış düşmana odaklanmamanız konusunda sizi uyaracağım.

More Sentences
Common Usage
warn v. ihtar etmek
General
warn v. ihtar vermek
warn v. haber vermek
warn v. öğütlemek
warn v. ihbar etmek
warn v. tembih etmek
warn v. ihtar etmek
warn v. ikazda bulunmak
warn v. ikaz yapmak
warn v. ihtarda bulunmak
Law
warn v. ihtar etmek
Computer
warn expr. uyar

Bedeutungen, die der Begriff "warn" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 50 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Phrasals
warn against (something) v. (bir şeye) karşı uyarmak
So I warn against using sham conflicts to bring about such a situation in this House.
Bu nedenle, bu Mecliste böyle bir duruma yol açmak için sahte çatışmaların kullanılmasına karşı uyarıyorum.

More Sentences
General
warn from v. menetmek
warn sternly v. sert bir şekilde uyarmak
warn against v. -e karşı uyarmak
warn each other v. birbirini uyarmak
warn about v. ile ilgili olarak uyarmak
warn someone about something v. birisini bir şey hakkında uyarmak
warn someone against v. birisini bir şey hakkında uyarmak
warn someone gently v. kibar/nazik bir şekilde uyarmak
as a warn to others adv. örnek için
as a warn to others adv. ders almak için
Phrasals
warn someone away from v. birisini bir şeye karşı uyarmak
warn off v. kovmak
warn off v. vazgeçirmek
warn off v. uzaklaştırmak
warn of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bir şey hakkında önceden bilgilendirmek
warn of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bir şey hakkında uyarmak
warn of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) bir şey hakkında ikaz etmek
warn someone of something v. birini bir şey hakkında uyarmak
warn someone of something v. birini bir şey hakkında ikaz etmek
warn someone of something v. birini bir şey hakkında önceden bilgilendirmek
warn of v. bir şey hakkında uyarmak
warn of v. bir şey hakkında ikaz etmek
warn of v. bir şey hakkında önceden bilgilendirmek
warn (one) away (from someone or something) v. (birini birine/bir şeye) yaklaşmaması için uyarmak
warn (one) away (from someone or something) v. (birini birinden/bir şeyden) uzak durması için uyarmak
warn (one) off (from someone or something) v. (birini birine/bir şeye) yaklaşmaması için uyarmak
warn (one) off (from someone or something) v. (birini birinden/bir şeyden) uzak durması için uyarmak
warn about (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tehlikeleri/riskleri hakkında önceden bilgilendirmek
warn about (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında uyarmak
warn about (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) ilgili uyarmak
warn against (something) v. (bir şey) hakkında uyarmak
warn away v. yaklaşmaması için uyarmak
warn away v. uzak durması için uyarmak
warn away from v. -e yaklaşmaması için uyarmak
warn away from v. '-den uzak durması için uyarmak
Phrases
as a warn to others expr. diğerlerine uyarı olarak
Idioms
kill one to warn a hundred v. ibretialem olsun diye birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. ibretlik olarak birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. diğerlerinin gözünü korkutmak için birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. diğerlerini yola getirmek için bir kişiyi kurban etmek/öldürmek
Speaking
I tried to warn him expr. onu uyarmaya çalıştım
I tried to warn her expr. onu uyarmaya çalıştım
I should warn you expr. sizi uyarmalıyım
my boss didn't even warn me expr. patronum beni uyarmadı bile
I need to warn you about one thing expr. seni bir konuda uyarmam gerek
Computer
ecp warn n. ecp uyarı
warn width n. uyarı genişliği
Military
strike warn n. darbe ikazları
strike warn n. darbe uyarıları