Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
General | ||
General | very hard adj. | abanoz gibi |
General | very hard adj. | katır kutur |
General | very hard adj. | kaskatı |
General | very hard adj. | kerpiç gibi |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | work very hard v. | çok çalışmak | ||
He has done a good job and clearly worked very hard on this. İyi bir iş çıkardı ve belli ki bu konuda çok çalıştı. More Sentences |
||||
General | be (very) hard to do v. | yapması (çok) zor olmak | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | try very hard to have a baby v. | bebek sahibi olmak için çok çabalamak | ||
Speaking | ||||
Speaking | my father works very hard expr. | babam çok çalışıyor | ||
Speaking | dad works very hard expr. | babam çok çalışıyor | ||
Speaking | I want you to think very hard before you answer expr. | cevap vermeden önce iyi düşünmeni istiyorum | ||
Speaking | you work very hard expr. | çok çalışıyorsun | ||
Speaking | life is very hard expr. | hayat çok zor | ||
Speaking | life is very hard expr. | yaşam çok zor |