vatandaş - Türkisch Englisch Wörterbuch

vatandaş

Bedeutungen von dem Begriff "vatandaş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
vatandaş citizen n.
Not one citizen will understand why the remittance of euros from one country to another involves such high costs.
Hiçbir vatandaş, bir ülkeden diğerine avro havalesinin neden bu kadar yüksek maliyetler içerdiğini anlamayacaktır.

More Sentences
General
vatandaş fellow citizen n.
Indeed, our fellow citizens would intuitively understand such a system because it would be simple and transparent.
Şüphesiz, vatandaşlarımız böyle bir sistemi sezgisel olarak anlayacaklardır çünkü basit ve şeffaf olacaktır.

More Sentences
vatandaş compatriot n.
We are compatriots.
Biz vatandaşız.

More Sentences
vatandaş subject n.
Unfortunately, in 2003 alone, more than 600 British subjects purchased pharmaceutical products over the Internet.
Ne yazık ki sadece 2003 yılında 600'den fazla İngiliz vatandaşı internet üzerinden eczacılık ürünleri satın almıştır.

More Sentences
vatandaş countryman n.
I hate both foreigners and my countrymen.
Hem yabancılardan hem de vatandaşlarımdan nefret ediyorum.

More Sentences
vatandaş private citizen n.
The bank was run by private citizens.
Banka özel vatandaşlar tarafından yönetiliyordu.

More Sentences
Trade/Economic
vatandaş national n.
Secondly it is unacceptable because it views all of the nationals of one particular State as potential war criminals.
İkinci olarak belirli bir Devlet'in tüm vatandaşlarını potansiyel savaş suçlusu olarak gördüğü için kabul edilemez.

More Sentences
vatandaş national n.
Secondly it is unacceptable because it views all of the nationals of one particular State as potential war criminals.
İkinci olarak belirli bir Devlet'in tüm vatandaşlarını potansiyel savaş suçlusu olarak gördüğü için kabul edilemez.

More Sentences
Law
vatandaş citizen n.
Not one citizen will understand why the remittance of euros from one country to another involves such high costs.
Hiçbir vatandaş, bir ülkeden diğerine avro havalesinin neden bu kadar yüksek maliyetler içerdiğini anlamayacaktır.

More Sentences
Politics
vatandaş citizen n.
Not one citizen will understand why the remittance of euros from one country to another involves such high costs.
Hiçbir vatandaş, bir ülkeden diğerine avro havalesinin neden bu kadar yüksek maliyetler içerdiğini anlamayacaktır.

More Sentences
vatandaş subject n.
Unfortunately, in 2003 alone, more than 600 British subjects purchased pharmaceutical products over the Internet.
Ne yazık ki sadece 2003 yılında 600'den fazla İngiliz vatandaşı internet üzerinden eczacılık ürünleri satın almıştır.

More Sentences
General
vatandaş countrywoman n.
vatandaş denizen n.
vatandaş fellow countrywoman n.
vatandaş fellow countryman n.
vatandaş fellow-citizen n.
vatandaş man-in-the-street n.
vatandaş member of the public n.
vatandaş burgeois n.
vatandaş citiner n.
vatandaş freeman n.
Colloquial
vatandaş the little guy [usa] n.
vatandaş the little man [usa] n.
Idioms
vatandaş john q public n.
vatandaş joe public n.
Politics
vatandaş national subject n.
Latin
vatandaş civis n.

Bedeutungen, die der Begriff "vatandaş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 132 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Idioms
ikinci sınıf vatandaş a second-class citizen n.
That is perpetuating a second-class citizen status.
Bu, ikinci sınıf vatandaş statüsünü devam ettirmektir.

More Sentences
Politics
ikinci sınıf vatandaş second-class citizen n.
The Coptic Christians feel like second-class citizens.
Kıpti Hristiyanlar kendilerini ikinci sınıf vatandaş gibi hissediyor.

More Sentences
sıradan vatandaş ordinary citizen n.
Many ordinary citizens wonder about the future consequences.
Birçok sıradan vatandaş gelecekteki sonuçları merak ediyor.

More Sentences
General
bayan vatandaş citizeness n.
hukuki işler ve vatandaş hakları komitesi legal affairs and citizens rights committee n.
vatandaş (hükümdarlığa tabi olan) subject n.
ingiliz hukukunda devletin vatandaş jones'a karşı açtığı dava rex v. jones n.
kıdemli vatandaş senior citizen n.
vatandaş sorumluluğu civil responsibility n.
yasaya bağlı vatandaş law-abiding citizen n.
vatandaş hakkı tanınmamış kimse non-citizen n.
yabancı vatandaş foreign citizen n.
sokaktaki vatandaş citizen on the street n.
sokaktaki sade vatandaş citizen on the street n.
sokaktaki sade vatandaş everyman n.
sokaktaki sade vatandaş the man in the street n.
sıradan vatandaş everyday citizen n.
sade vatandaş everyday citizen n.
sokaktaki vatandaş everyday citizen n.
kanunlara uyan vatandaş law abiding citizen n.
küresel vatandaş global citizen n.
sivil vatandaş private citizen n.
sokaktaki vatandaş the man in the street n.
sade vatandaş ordinary citizen n.
örnek vatandaş model citizen n.
kanunlara/yasalara saygılı vatandaş law-abiding citizen n.
(suçun önlenmesinde) faal vatandaş active citizen n.
etkin vatandaş active citizen n.
aktif vatandaş active citizen n.
çifte vatandaş half-and-half n.
saygın vatandaş burgher n.
(erkek) kıdemli vatandaş long-beard n.
hakimiyet altındaki vatandaş ditionary n.
vatandaş tutuklaması citizen's arrest n.
fransa'da vatandaş dışındaki unvanların kaldırılması citoyen n.
yerli vatandaş domestic [obsolete] n.
iyi vatandaş good citizen n.
sıradan vatandaş folk n.
kıdemli vatandaş senior n.
güvenilir vatandaş prudhomme n.
sıradan vatandaş stranger n.
ortalama vatandaş streetwalker [rare] n.
sıradan vatandaş streetwalker [rare] n.
ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmek be treated like a second-class citizen v.
vatandaş yapmak citizenize v.
vatandaş yapmak citizenise v.
Phrases
gel vatandaş gel! come one, come all! expr.
Colloquial
sade vatandaş simple citizen n.
sade vatandaş joe doakes n.
sade vatandaş joe blow n.
sokaktaki kadın/vatandaş the woman on the street n.
sıradan vatandaş average joe n.
sıradan vatandaş ordinary joe n.
sıradan vatandaş joe sixpack n.
sıradan vatandaş joe lunchbucket n.
sıradan vatandaş joe snuffy n.
sıradan vatandaş joe blow n.
sıradan vatandaş joe schmo n.
sıradan vatandaş ordinary jane n.
sıradan vatandaş average jane n.
sıradan vatandaş plain jane n.
sade vatandaş doakes n.
(erkek) kıdemli vatandaş longbeard n.
Idioms
sade vatandaş fred bloggs (uk) n.
sade vatandaş john doe (us) n.
sade vatandaş john smith (uk) n.
sade vatandaş jane q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş joe blow (us) n.
sade vatandaş john q. citizen (us) n.
sade vatandaş joe (or jane) public (uk) n.
sade vatandaş joe six-pack (us) n.
sade vatandaş john q. taxpayer (us) n.
sade vatandaş john q.public (us) n.
sade vatandaş jane q. public (us) n.
sade vatandaş jane q. citizen (us) n.
sade vatandaş the man on the clapham omnibus (uk) n.
sade vatandaş the man in the street (uk) n.
sade vatandaş joe the plumber (us) n.
sade vatandaş joe bloggs (uk) n.
sade vatandaş joe shmoe (us) n.
sıradan vatandaş the man in the street n.
sokaktaki vatandaş joe public n.
sokaktaki vatandaş man on the clapham omnibus n.
sokaktaki vatandaş man in the street n.
sokaktaki insan/vatandaş the man on the street n.
sıradan vatandaş the man on the street n.
sokaktaki vatandaş joe public (uk) n.
sıradan vatandaş the man/woman/person in the street n.
sokaktaki vatandaş john q public n.
sorumlu bir vatandaş a pillar of society n.
sıradan vatandaş joe average [us] n.
sade vatandaş joe average [us] n.
sokaktaki vatandaş john q. public n.
sade vatandaş john q. public n.
Trade/Economic
insanların kullanmadıkları eşyalarını ücretsiz olarak birbirine sundukları geri dönüşümü teşvik etmek için kurulmuş çevrimiçi işbirliği yapan bir vatandaş ağı freecycle n.
Law
vatandaş davası citizen suit n.
vatandaş komitesi citizens committee n.
Politics
önde gelen vatandaş rangatira [nz] n.
çifte vatandaş dual citizen n.
doğumdan beri vatandaş olan kimse native citizen n.
doğma büyüme vatandaş natural born citizen n.
doğuştan vatandaş native citizen n.
doğuştan vatandaş natural born citizen n.
insan ve vatandaş hakları beyannamesi declaration of the rights of man and citizen n.
kıdemli vatandaş senior citizen n.
sade vatandaş common citizen n.
sıradan vatandaş common citizen n.
sıradan vatandaş average citizen n.
sıradan vatandaş normal citizen n.
sonradan vatandaş olmuş kimse naturalized citizen n.
vatandaş birlikleri citizens' associations n.
vatandaş sorumluluğu civic responsibility n.
vatandaş diplomasisi citizen diplomacy n.
vatandaş sorumluluğu civic duty n.
vatandaş hakları bildirgesi declaration of rights n.
(eskiden ingiltere'de) vatandaş sözleşmesi citizen's charter n.
himaye yönetimi altında yaşayan vatandaş protégé n.
vatandaş olmayan unnaturalized adj.
Institutes
yurtdışı vatandaş hizmetleri dairesi department for services for citizens abroad n.
History
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş raia n.
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş rayah n.
osmanlı imparatorluğu'nda gayrimüslim vatandaş raya n.
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş thane n.
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş thegn n.
(antik roma'da) bir soylunun himayesi altında yaşayan vatandaş client n.
(eski roma'da) roma kolonisi veya vatandaş olmamakla birlikte gerektiğinde asker göndermesi beklenen kabilelere verilen ad foederatus n.
(antik yunan) savaş gemisi donatmakla yükümlü vatandaş syntrierarchy n.
Archaic
bir kasabanın işlerinden sorumlu vatandaş grubu portman n.
Slang
muhbir vatandaş anonymous andy n.
sade vatandaş joe citizen n.
vatandaş rıza average joe n.
Star Wars
vatandaş filosu citizen's fleet n.