Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | twinkle with (something) v. | (bir şeyle) parıldamak | ||
Tom's eyes twinkle with amusement. Tom'un gözleri keyifle parıldıyor. More Sentences |
||||
Phrasals | twinkle with (something) v. | (bir şeyle) ışıldamak | ||
Phrasals | twinkle with (something) v. | gözleri (bir şeyle) parlamak | ||
Phrasals | twinkle with (something) v. | (bir duyguyla) ışıldamak |