ticaret - Türkisch Englisch Wörterbuch

ticaret

Bedeutungen von dem Begriff "ticaret" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 38 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ticaret commerce n.
Neither will free commerce necessarily ensure diversity.
Serbest ticaret de mutlaka çeşitliliği sağlamayacaktır.

More Sentences
ticaret trade n.
Her job is to promote trade between the two countries.
Görevi iki ülke arasındaki ticareti teşvik etmek.

More Sentences
General
ticaret trading n.
I believe that the more general problems could be tackled within the context of a framework directive on fair trading.
Daha genel sorunların adil ticarete ilişkin bir çerçeve yönerge kapsamında ele alınabileceğine inanıyorum.

More Sentences
ticaret commerce n.
Neither will free commerce necessarily ensure diversity.
Serbest ticaret de mutlaka çeşitliliği sağlamayacaktır.

More Sentences
ticaret business n.
All current surveys show the great economic potential of electronic business.
Tüm güncel araştırmalar elektronik ticaretin büyük ekonomik potansiyelini göstermektedir.

More Sentences
ticaret dealing n.
We are against arms dealing, whether it be official, unofficial or illegal.
İster resmi, ister gayri resmi ya da yasadışı olsun, silah ticaretine karşıyız.

More Sentences
ticaret trade n.
Her job is to promote trade between the two countries.
Görevi iki ülke arasındaki ticareti teşvik etmek.

More Sentences
ticaret traffic n.
That would surely be the best way to go about eradicating abuses such as traffic in human beings.
İnsan ticareti gibi suistimalleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu kesinlikle bu olacaktır.

More Sentences
Trade/Economic
ticaret commerce n.
Neither will free commerce necessarily ensure diversity.
Serbest ticaret de mutlaka çeşitliliği sağlamayacaktır.

More Sentences
ticaret traffic n.
That would surely be the best way to go about eradicating abuses such as traffic in human beings.
İnsan ticareti gibi suistimalleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu kesinlikle bu olacaktır.

More Sentences
ticaret trafficking n.
This is a means of strengthening the instruments for combating illegal immigration and the trafficking in human beings.
Bu, yasadışı göç ve insan ticaretiyle mücadele araçlarını güçlendirmenin bir yoludur.

More Sentences
ticaret trading n.
I believe that the more general problems could be tackled within the context of a framework directive on fair trading.
Daha genel sorunların adil ticarete ilişkin bir çerçeve yönerge kapsamında ele alınabileceğine inanıyorum.

More Sentences
ticaret business n.
All current surveys show the great economic potential of electronic business.
Tüm güncel araştırmalar elektronik ticaretin büyük ekonomik potansiyelini göstermektedir.

More Sentences
ticaret dealing n.
We are against arms dealing, whether it be official, unofficial or illegal.
İster resmi, ister gayri resmi ya da yasadışı olsun, silah ticaretine karşıyız.

More Sentences
ticaret trade n.
Her job is to promote trade between the two countries.
Görevi iki ülke arasındaki ticareti teşvik etmek.

More Sentences
Law
ticaret commerce n.
Neither will free commerce necessarily ensure diversity.
Serbest ticaret de mutlaka çeşitliliği sağlamayacaktır.

More Sentences
General
ticaret tradership n.
ticaret tractation n.
ticaret mercantilization n.
ticaret chaffer n.
ticaret bidness [dialect] n.
ticaret mercature [obsolete] n.
ticaret merchandry [obsolete] n.
ticaret go n.
ticaret graft [dialect] [uk] n.
ticaret mercantile adj.
Trade/Economic
ticaret chaffery n.
ticaret retail n.
ticaret chaffery n.
ticaret deal n.
ticaret biz (business) n.
ticaret manufacture [obsolete] n.
ticaret merchantry n.
ticaret scourse n.
Latin
ticaret negotium n.
Archaic
ticaret merchandise n.
ticaret mystery n.
Slang
ticaret racket n.

Bedeutungen, die der Begriff "ticaret" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ticaret şirketleri trading companies n.
Why not put in place a similar requirement on on-line trading companies?
Neden çevrimiçi ticaret şirketleri için benzer bir gereklilik uygulanmıyor?

More Sentences
ticaret okulu business school n.
Tom said he wanted to go to business school.
Tom ticaret okuluna gitmek istediğini söyledi.

More Sentences
ticaret açığı trade deficit n.
The dominance of the American film industry is also reflected in the grossly excessive trade deficit of EUR 6.8 billion.
Amerikan film endüstrisinin hakimiyeti, 6,8 milyar Euro'luk aşırı ticaret açığına da yansımaktadır.

More Sentences
serbest ticaret free trade n.
Increased free trade and the reduction of unfair subsidies have been a most positive result.
Serbest ticaretin artması ve haksız sübvansiyonların azaltılması çok olumlu bir sonuç olmuştur.

More Sentences
ticaret politikası commercial policy n.
Turkey has demonstrated its ability to apply the Community commercial policy in full.
Türkiye, Topluluk ticaret politikasını tam olarak uygulama yeteneğini kanıtlamıştır.

More Sentences
ticaret gemisi merchant ship n.
Pirates made unarmed merchant ships prey.
Korsanlar silahsız ticaret gemilerini av yaptı.

More Sentences
ticaret dengesi trade balance n.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
Ülkenin ticaret dengesi geçen yıl ihracatın güçlü olması, ithalatın ise sabit kalması nedeniyle iyileşti.

More Sentences
ticaret engeli trade barrier n.
Consumer policy must not be allowed to be an excuse for erecting trade barriers.
Tüketici politikasının ticaret engelleri çıkarmak için bir bahane olmasına izin verilmemelidir.

More Sentences
dış ticaret foreign trade n.
What is the Commission's view of foreign trade developments between the EU and the countries in sub-Saharan Africa?
AB ile Sahra altı Afrika ülkeleri arasındaki dış ticaret gelişmeleri konusunda Komisyonun görüşü nedir?

More Sentences
ticaret yolu trade route n.
However, these governing bodies only oversee trade routes, primarily.
Bununla birlikte, bu yönetim organları yalnızca ticaret yollarını denetler.

More Sentences
elektronik ticaret electronic commerce n.
The reason was that the electronic commerce directive excluded all issues relating to data protection.
Bunun nedeni, elektronik ticaret direktifinin veri koruma ile ilgili tüm konuları hariç tutmasıydı.

More Sentences
ticaret merkezi emporium n.
The department store was a grand emporium.
Mağaza büyük bir ticaret merkeziydi.

More Sentences
patlama (bir yerin ticaret, nüfus vb'nde) boom n.
We are faced with a boom in freight transport, which will expand even further with enlargement.
Genişlemeyle birlikte daha da artacak olan yük taşımacılığında bir patlama ile karşı karşıyayız.

More Sentences
perakende ticaret retail trade n.
We have also devised a preferential arrangement for the retail trade.
Ayrıca perakende ticaret için tercihli bir düzenleme tasarladık.

More Sentences
ticaret serbestisi trade liberalization n.
Trade liberalisation is primarily of importance to trade and the processing industry.
Ticaretin serbestleştirilmesi öncelikle ticaret ve işleme endüstrisi için önem taşımaktadır.

More Sentences
ticaret hukuku commercial law n.
Yet in matters concerning commercial law, the legislature knows how to be more stringent.
Ancak ticaret hukuku ile ilgili konularda yasama organı daha katı olmayı bilir.

More Sentences
ticaret odası chamber of commerce n.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
Birçok küçük işletme sahibi bir ticaret odasına üyedir.

More Sentences
iş (ticaret) business n.
We used to do business with a number of suppliers.
Eskiden birkaç tedarikçiyle yapardık.

More Sentences
hızla artmak (ticaret) boom v.
Sami's wealth was booming.
Sami'nin serveti hızla artıyordu.

More Sentences
ticaret yapmak trade v.
We must therefore ask how we trade.
Bu nedenle nasıl ticaret yaptığımızı sormalıyız.

More Sentences
ticaret yapmak deal with v.
Algeria trades a great deal with Turkey.
Cezayir, Türkiye ile büyük bir ticaret yapıyor.

More Sentences
Trade/Economic
bölgesel ticaret anlaşmaları regional trade agreements n.
The provisions applying to regional trade agreements are another subject of negotiation.
Bölgesel ticaret anlaşmalarına uygulanan hükümler bir başka müzakere konusudur.

More Sentences
dış ticaret fazlası foreign trade surplus n.
We are achieving high foreign trade surpluses with all these countries.
Tüm bu ülkelerle yüksek dış ticaret fazlaları elde ediyoruz.

More Sentences
dış ticaret external trade n.
This has yet again been adopted by the Committee on Industry, External Trade, Research and Energy.
Bu husus, Sanayi, Dış Ticaret, Araştırma ve Enerji Komisyonu tarafından bir kez daha kabul edilmiştir.

More Sentences
dış ticaret foreign trade n.
What is the Commission's view of foreign trade developments between the EU and the countries in sub-Saharan Africa?
AB ile Sahra altı Afrika ülkeleri arasındaki dış ticaret gelişmeleri konusunda Komisyonun görüşü nedir?

More Sentences
dış ticaret açığı trade deficit n.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

More Sentences
dış ticaret foreign trade n.
What is the Commission's view of foreign trade developments between the EU and the countries in sub-Saharan Africa?
AB ile Sahra altı Afrika ülkeleri arasındaki dış ticaret gelişmeleri konusunda Komisyonun görüşü nedir?

More Sentences
dış ticaret fazlası foreign trade surplus n.
We are achieving high foreign trade surpluses with all these countries.
Tüm bu ülkelerle yüksek dış ticaret fazlaları elde ediyoruz.

More Sentences
dünya ticaret örgütü World Trade Organisation n.
World Trade Organisation membership has been requested.
Dünya Ticaret Örgütü üyeliği talep edilmiştir.

More Sentences
e-ticaret e-commerce n.
We have to combine that with a regime that allows SMEs to use e-commerce in a targeted and effective way.
Bunu, KOBİ'lerin e-ticareti hedefli ve etkili bir şekilde kullanmalarına olanak tanıyan bir rejimle birleştirmeliyiz.

More Sentences
federal ticaret komisyonu federal trade commission n.
Tom's company is under investigation by the Federal Trade Commission.
Tom'un şirketi Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altında.

More Sentences
ikili ticaret bilateral trade n.
The EC-Turkey Customs Union continues to provide an essential element of bilateral trade relations.
AT-Türkiye Gümrük Birliği, ikili ticaret ilişkilerinin çok önemli bir unsuru olmaya devam etmektedir.

More Sentences
küresel ticaret global trade n.
The protocol clarifies the conditions for global trade involving genetically-modified products.
Protokol, genetiği değiştirilmiş ürünlerle ilgili küresel ticaret koşullarına açıklık getirmektedir.

More Sentences
Common Usage
ticaret merkezi center of trade n.
ticaret merkezi trade center n.
General
londra'nın merkezi konumundaki finans ve ticaret bölgesi the city n.
ticaret firması commercial firm n.
iç ticaret domestic trade n.
serbest ticaret koruma free trade and protection n.
ticaret odaları boards of trade n.
ticaret meslek lisesi trade vocational high school n.
dış ticaret dengesi balance of trade n.
tek direkli hafif ticaret gemisi galiot n.
deniz ticaret hukuku maritime trade law n.
ticaret bakanlığı the ministry of commerce n.
ticaret merkezi entrepot n.
ticaret markası trademark n.
ticaret filosu mercantile marine n.
ticaret gemisi merchantship n.
ticaret okulları trade schools n.
ticaret merkezi rialto n.
ticaret konusunda yetenekli jack of all trades n.
ticaret gemisi merchantman n.
ticaret kuruluşu business n.
ticaret hattı line of merchandise n.
ticaret bankası commercial bank n.
dış ticaret ve istihdam foreign trade and employment n.
ticaret bakanlığı department of commerce n.
ticaret bakanlığı commerce department n.
ticaret birliği üyesi trade unionist n.
dış ticaret promosyonu foreign trade promotion n.
düşman ticaret gemilerine saldıran savaş gemisi raider n.
ticaret yapma trading n.
ticaret bakanı secretary of commerce n.
uluslararası ticaret birliği consortium n.
küçük ticaret odası üyesi jaycee n.
düşmana saldırmaya izinli özel ticaret gemisi privateer n.
ticaret yönetmeliği trade regulation n.
sanayi ve ticaret bakanlığı ministry of industry and commerce n.
ticaret borsaları commodity exchange n.
ticaret gemisi merchant marine n.
ticaret gemileri merchant ships n.
ticaret stopajı trade stoppage n.
ticaret mühendisliği commercial engineering n.
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması general agreement on tariffs and trade n.
edebiyatta ticaret commerce in literature n.
ticaret borsası commodity exchange market n.
ticaret açığı trade gap n.
ticaret okulu commercial academy n.
ticaret adamı trader n.
ticaret eşyası commodity n.
ticaret birliği trade union n.
ticaret filosu shipping n.
ticaret yapılan yol trade route n.
ticaret rüzgarları trade wind n.
ticaret gemisi argosy n.
ticaret filosu merchant navy n.
ticaret bakanı minister of commerce n.
iş veya ticaret maksadıyla on business n.
kaçak ticaret illicit trade n.
ticaret firması commercial concern n.
ticaret okulu secretarial college n.
ticaret borsaları commodity exchanges n.
ticaret gemisi trader n.
ticaret alanları trade blocs n.
dış ticaret mevzuatı foreign trade regulation n.
dış ticaret yönetmeliği foreign trade regulation n.
ticaret filosu mercantile fleet n.
ticaret bölümü department of commerce n.
ticaret savunucusu commercialist n.
tarife dışı ticaret engelleri nontariff trade barriers n.
ticaret tanrısı mercury n.
dahili ticaret home trade n.
küçük ticaret merkezi post n.
ticaret bakanlığı ministry of commerce n.
ticaret bankaları merchant banks n.
ticaret okulu school of commerce n.
ticaret okulu commercial school n.
ticaret merkezi centre of trade n.
ticaret merkezi commercial centre n.
postayla ticaret mail order business n.
ticaret sicili trade register n.
plastik endüstrisi ve ticaret plastics industry and trade n.
toptan ticaret wholesale trade n.
ticaret filosu merchant marine n.
küresel ticaret global business n.
ticaret kadını tradeswoman n.
ticaret tutumu business manner n.
ticaret tavrı business manner n.
ticaret mahkemesi commercial court n.
karşılıklı ticaret counter trade n.
ticaret merkezi trading post n.
ikili ticaret hacmi bilateral trade volume n.
ticaret sicil numarası trade register number n.
küçük ölçekli ticaret petty trade n.
asliye ticaret mahkemesi commercial court of first instance n.
sanayi ve ticaret odası chamber of industry and trade n.
ticaret şirketi commercial partnership n.
ticaret bölgesi commercial district n.
ticaret bölgesi commercial zone n.
ticaret şehri commercial town n.
ticaret kanunu commercial code n.
ticaret merkezi commercial center n.
ticaret unvanı commercial name n.
ticaret sicili commercial register n.
ticaret alanı commerce space n.
ticaret hayatı business life n.
ticaret hayatı trade life n.
e-destekli ticaret e-enabled business n.
ab içi ticaret intra-eu trade n.
ticaret imarlı arsa commercial land n.
ticaret eşyası merchandise n.
büyük ticaret merkezi plaza n.
ticaret zekası business mindset n.
ticaret zekası business mind n.
uluslararası ticaret hacmi international trade volume n.
kültür ve ticaret merkezi cultural and trade center n.
kültür ve ticaret merkezi cultural and trade centre n.
ticaret için sanat art for business' sake n.
avrupa serbest ticaret birliği european free trade association n.
ticaret standartları trading standards n.
dijital ticaret digital commerce n.
batı tayvan'da bulunan bir ticaret merkezi şehir t'ai-chung n.
batı tayvan'da bulunan bir ticaret merkezi şehir taichung n.
ekonomi ve ticaret economics and trade n.
seyyar ticaret acentesi knight of the road n.
ticaret dünyası marketplace n.
yatırım veya ticaret başarısızlıkla sonuçlandığında ödenmesi gereken maddi bedel malus n.
uluslararası ticaret ve lojistik international trade and logistics n.
herhangi bir sanat, zanaat veya ticaret alanında usta olan erkek master workman n.
limanlara sahip olup denizi savaş veya ticaret için kullanan milletler martime nations n.
ticaret yapma whack n.
agresif ticaret hardball n.
ticaret gemisi merchant [obsolete] n.
(ticaret, siyaset, doğum oranı) küçük patlama boomlet n.
kuzeydoğu kanada'da yerleşik yaşayan ve avcılık, balıkçılık, ticaret ile uğraşan kimse livyer n.
(tarım, ticaret ve üretim gibi) faydalı sanatlar chreotechnics [rare] n.
ticaret gemisinde yardımcı makine operatörü greaser n.
ticaret yapma broking [obsolete] n.
şehrin ticaret bölgesi city [australia] n.
gazetelerde finans ve ticaret haberleri masası city desk [uk] n.
ufak ve hantal ticaret gemisi crare n.
(italya'da) akdeniz ticaret gemisi kaptanı padrone n.
özellikle ticaret ve seyahat yasaklarının neden olduğu iletişim veya bilgi paylaşımı engeli curtain n.
orta ve güneybatı asya'nın iran nüfusunu oluşturan ticaret ile uğraşan yerleşik bir halk sart n.
ticaret insanı smouse [south africa] n.
ticaret merkezi olarak kullanılan şehir staple n.
kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak coast v.
ticaret yapmak merchandise v.
ticaret yapmak do business v.
ticaret yapmak ply a trade v.
kapatmak (bir ticaret kuruluşunu) liquidate v.
(ticaret) durgun gitmek languish v.
(yasadışı) ticaret yapmak traffic v.
ticaret yapmak deal v.
ticaret sahasını genişletmek enlarge the business v.
ticaret sahasını genişletmek extend the business v.
toptan ticaret yapmak do wholesale business v.
birisiyle ticaret yapmak do business with someone v.
dış ticaret fazlası vermek have foreign trade surplus v.
kurumsal firmalara dış ticaret danışmanlık hizmetleri vermek provide foreign trade consultancy services to corporate companies v.
ticaret yapmak merchandize v.
ticaret yapmak chaffer [obsolete] v.
ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek pay one's footing v.
ticaret yapmak traffic v.
ticaret yaparak para kazanmak make v.
ticaret yapmak mart [obsolete] v.
ticaret yapmak broke [obsolete] v.
ticaret yapmak huxter v.
ticaret yapmak chop [dialect] v.
ticaret yapmak coup [scotland] v.
(ticaret veya meslek) ile uğraşmak follow v.
ticaret yapan commercial adj.
ticaret olmayan trafficless adj.
ticaret geliştirici boosterish adj.
ticaret yapmaya uygun business adj.
sanal ticaret firmasına ait veya ilgili dot com adj.
ticaret bilen commercially-minded adj.
ticaret bilen commercially minded adj.
ticaret yanlısı protrade adj.
borsa dışı ticaret faaliyeti ile belirlenen street adj.
(ticaret, mühendislik) bir sayıdan sonra yerleştirilen off prep.
ticaret odası c of c (chamber of commerce) abrev.
ticaret odası c. of c. (chamber of commerce) abrev.
Phrasals
(bir şeyde) ticaret yapmak speculate in (something) v.
(bir yerde) satış/ticaret yapmak trade at (some place) v.
(biriyle) ticaret yapmak trade with (one) v.
Phrases
yukarıda ticaret unvanı yazılı trade name of which is written above (entity) n.
Colloquial
ticaret jargonu commercialese n.
Idioms
yasa dışı alışveriş/ticaret dirty work at the crossroads n.
kanunsuz alışveriş/ticaret dirty work at the crossroads n.
el altından alışveriş/ticaret dirty work at the crossroads n.
gizli kapaklı alışveriş/ticaret dirty work at the crossroads n.
ticaret sırrı a trade secret n.
Speaking
garip bir ticaret anlayışın var you have a strange way of doing business expr.
Trade/Economic
ticaret bankası acquirer n.
avustralya ve yeni zelanda arasında imzalanan ticaret anlaşması cer (closer economic relations) n.
fiyatların ölçüldüğü birim veya ticaret kalemi numeraire n.
tele ticaret telephone selling n.
satıcının ticaret yaptığı sınırlı alan territory n.
ticaret politikası national trading policy n.
ticaret birliği üyesi trades-unionist n.
(geçmişte) ingiltere'deki yetkili ticaret şurası trade board n.
ticaret yöntemi trade practice n.
ticaret usulü trade practice n.
ticaret bankası trading bank [australia] n.
adil ticaret ürünleri fairtrade products n.
avrupa serbest ticaret bölgesi european free trade association n.
ankara ticaret odası ankara chamber of commerce n.
amerikan ticaret borsası american commodity exchange n.
asliye ticaret mahkemesi commercial court of first ınstance n.
açık veren dış ticaret dengesi unfavourable balance of trade n.
amerika kıtası serbest ticaret bölgesi free trade area of the americas n.
açık ticaret open trade n.
adil ticaret fair trade n.
adil ticaret sertifikasyonu fair trade certification n.
aktif dış ticaret bilançosu active trade balance n.
aktif dış ticaret bilançosu favourable balance of trade n.
aktif dış ticaret bilançosu export trade balance n.
aktif dış ticaret bilançosu favorable trade balance n.
aktif ticaret active commerce n.
alternatif ticaret örgütü alternative trading organization (ato) n.
anlaşmalı ticaret agreement trade n.
ara ticaret intermediary trade n.
aracı ile ticaret trade away n.
aracı vasıtasıyla ticaret trade away n.
aracılararası ticaret interdealer trading n.
aracılararası ticaret inter-dealer trading n.
avrupa serbest ticaret birliği efta n.
avrupa serbest ticaret birliği european free trade association n.
avrupa ticaret birliği konfederasyonu european trade union confederation (etuc) n.
avrupa ticaret ve sanayi odaları birliği Association of European Chambers of Commerce and Industry n.
başkası adına ticaret yapan şahıs commission agent n.
başkası adına ticaret yapan komisyoncu commission merchant n.
bağlı ticaret counter trade n.
bölgesel ticaret bloku regional trade bloc n.
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı united nations conferences on trade and development n.
büyük sermayeli ticaret big business n.
bölgelerarası ticaret interregional trade n.
borsa öncesi ticaret premarket dealings n.
büyük çapta ticaret extensive trade n.
bir ürünün dış ticaret ve gümrük mevzuatına uygunluğu trade compliance n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu b2b n.
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı united nations conference on trade and development n.
bir çok alıcı ve satıcı firmanın elektronik ortamda bir araya gelip alım satım işlemleri gerçekleştirdikleri ticaret platformu business to business n.
birleşmiş milletler ticaret ve kalkınma konferansı United Nations Conference on Trade and Development n.
çok yanlı ticaret multilateral trade n.
çok yanlı ticaret anlaşması multilateral trade agreement n.
chicago ticaret borsası chicago mercantile exchange n.
canlı ticaret brisk trade n.
çoklu ticaret anlaşması multilateral trade regulations n.
devletçe yapılan ticaret state trading n.
chicago ticaret borsasının döviz ve mali gelecek işlemleri konularında faaliyet gösteren bölümü international monetary market n.
çok yanlı ticaret görüşmeleri multilateral trade negotiations n.
çapraz satış/ticaret cross merchandising n.
çok uluslu ticaret topluluğu multi-national trade community n.
chicago ticaret borsası chicago merchantile exchange n.
çok yanlı ticaret anlaşması multilateral trade agreement n.
çift faktörlü ticaret hadleri double factoral terms of trade n.
canlı ticaret lively trade n.
dış ticaret çarpanı foreign-trade multiplier n.
dahili ticaret inland trade n.
dış ticaret işlemleri foreign trade operations n.
dış ticaret işlemi foreign trade transaction n.
denizde ve karada ticaret yolları trade routes n.
dış ticaret engelleri foreign trade barriers n.
dahili ticaret home trade n.
dış ticaret bilançosunun açık vermesi passive trade balance n.
dış ticaret üçgeni trade triangle n.
devletlerin ticaret yaptığı ülkeler state trading nations n.
dış ticaret uzmanı foreign trade specialist n.
dış ticaret sermaye şirketi international trading company n.
dış ticaret açığı foreign trade deficit n.
dış ticaret kontrolleri trade controls n.
dış ticaret yönetimi foreign trade management n.
devlet dış ticaret şirketleri state trading companies n.
dış ticaret politikası foreign trade policy n.
deniz ticaret hukuku maritime law n.
dış ticaret sermaye şirketleri foreign trade capital companies n.
dış ticaret yıllık istatistikleri annual foreign trade statistics n.
dış ticaret bilançosu fazlası payment surplus n.
dış ticaret rejimi foreign trade regime n.
dış ticaret oranı foreign trade rate n.
dış ticaret bilançosu trade balance n.
dış ticaret sorumlusu export specialist n.
deniz ticaret filosu mercantile navy n.
denge ticaret hadleri equilibrium terms of trade n.
denetimsiz ticaret regulation-free trade n.
dış ticaret sözleşmesi foreign trade contract n.
denizaşırı ticaret overseas trade n.
devlet malı ya da devletçe kontrol edilen ticaret şirketleri state trading companies n.
dış ticaret yöneticisi foreign trade manager n.
dış ticaret kısıtlamaları foreign trade restrictions n.
dış ticaret kazançları gains from trade n.
deniz ticaret mahkemesi maritime court n.
dış ticaret fazlası merchandise trade surplus n.
dış ticaret finansmanı foreign-trade financing n.
dış ticaret bilançosu açığı foreign trade deficits n.
dış ticaret şirketi foreign trade company n.
deniz ticaret filosu merchant marine n.
dış ticaret firması foreign trade company n.
dış ticaret bilançosu açığı deficit n.
dış ticaret foreign commerce n.
dış ticaret foreign business n.
dış ticaret faaliyetleri foreign trade activities n.
dış ticaret dengesi balance of international trade n.
dış ticaret şefi foreign trade chief n.
dış ticaret tekelleri foreign trade monopolies n.
dış ticaret engelleri restraints of trade n.
dış ticaret sözleşmesi foreign trade agreement n.
dahili ticaret domestic trade n.
dış ticaret araştırması survey n.
denge ticaret durumu equilibrium trade position n.
dış ticaret bilançosu balance of foreign trade n.
dış ticaret bilançosu açığı payment deficit n.
dış ticaret hadleri international terms of trade n.
deniz ticaret filosu mercantile marine n.
dış ticaret çarpanı foreign trade multiplier n.
dış ticaret açığı unfavorable balance of trade n.
dış ticaret bilançosu balance of trade n.
dış ticaret hacmi foreign trade volume n.
denge ticaret hacmi equilibrium trade volume n.
deniz ticaret kanunu maritime code n.
dış ticaret dengesi fazlalığı trade surplus n.
dış ticaret müdürü foreign trade manager n.
dış ticaret modeli pattern of trade n.
dış ticaret yönetimi management of foreign trade n.
dış ticaret açığı merchandise trade deficit n.
dış ticaret dengesi balance of trade n.
dış ticaret belgelerinde satın alma yetkisi authority to pay n.
dengeli ticaret balanced trade n.
dış ticaret direktörü foreign trade director n.
dış ticaret sermaye şirketleri trading companies n.
dış ticaret hadleri terms of trade n.
dış ticaret bilançosu merchandise trade balance n.
deniz ticaret hukuku maritime commercial law n.
dış ticaret sektörü foreign trade sector n.
devletin ticaret yapması state trading n.
dış ticaret dengesi balance of foreign trade n.
dış ticaret international trade n.
deniz aşırı ticaret overseas trade n.
deniz ticaret filosu merchant navy n.
dış ticaret serbest bölgesi foreign trade zone n.
devletlerarası ticaret interstate commerce n.
devletçe yapılan ticaret state trading n.
dış ticaret sorumlusu foreign trade specialist n.
dış ticaret politikası commercial policy n.
dış ticaret bilançosunun fazla vermesi trade surplus n.
dış ticaret araştırması foreign trade n.
dış ticaret engeli trade barrier n.
dahili ticaret domestic commerce n.
devletlerarası ticaret hukuku international commercial law n.
dış ticaret krizi foreign trade crisis n.
dış ticaret dengesi trade balance n.
dış ticaret haddi external term of trade n.
dış ticaret dengesi foreign trade balance n.
dış ticaret açığı foreign trade deficit n.
dış ticaret finansmanı foreign trade financing n.
dış ticaret politikası foreign trade policy n.
dış ticaret rejimi foreign trade regime n.
dış ticaret kısıtlamaları foreign trade restrictions n.
dış ticaret hacmi foreign trade volume n.
dürüst ticaret fair trade n.
dikey ticaret vertical trade n.
dünya ticaret örgütü international trade union n.
dünya ticaret örgütü (dtö) ticarette teknik engeller anlaşması world trade organization (wto) agreement on technical barriers to trade n.
dünya ticaret merkezleri world trading centers n.
dünya çapında ticaret worldwide trade n.
emtia veya ticaret borsası mercantile exchange n.
endüstri içi ticaret intra-industry trade n.
endüstri-içi ticaret two-way trade n.
endüstriler arası ticaret interindustry trade n.
elektronik ticaret gümrük beyanı (etgb) electronic commerce customs declaration n.
e-ticaret girişimcisi e-commerce entrepreneur n.
firmadan müşteriye e-ticaret business to customer n.
eyaletlerarası ticaret interstate commerce n.
gelir ticaret hadleri income terms of trade n.
etik ticaret ethical trade n.
gayri safi değişim ticaret hadleri gross barter terms of trade n.
eyaletlerarası ticaret kanunu interstate commerce act n.
gayri ahlaki ticaret unethical business n.
faal ticaret active commerce n.
eyaletlerarası ticaret komisyonu interstate commerce commission n.
eyalet içi ticaret intrastate commerce n.
gayrisafi değişim ticaret hadleri gross barter terms of trade n.
firmadan firmaya ticaret business to business trade n.
görünmeyen dış ticaret bilançosu invisible trade n.
görünen ticaret visible trade n.
gümrük tarifeleri ve ticaret genel andlaşması general agreement on and irade tarifs n.
görünmez dış ticaret engelleri invisible barriers n.
gönüllü olarak birleşen ve aynı alanda ticaret yapan mağazalar voluntary chains n.
gezginci ticaret görevlisi drummer n.
grup içi ticaret hacimleri intra-group trading amounts n.
görünmeyen ticaret kalemleri invisible trade items n.
görünmez ticaret kalemleri invisible items of trade n.
güney afrika ticaret ödemesi south african trading payment n.
geminin ticaret işlerine bakan görevli supercargo n.
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması general agreement on tariffs and trade n.
genel ticaret fenni uyum sorumlusu head of technical compliance for general merchandising n.
gizli ticaret commercial-in-confidence n.
görünmez dış ticaret işlemleri invisible transactions n.
görünmez ticaret invisible trade n.
genel ticaret teknik uyum sorumlusu head of technical compliance for general merchandising n.
görünmez dış ticaret engelleri invisible barriers to trade n.
görünmeyen ticaret işlemleri invisible transactions n.
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması General Agreement on Tariffs and Trade n.
gümrük tarifeleri ve ticaret genel anlaşması gatt n.
görünmez ticaret invisible trade n.
görünür ticaret visible trade n.
gümrük ve ticaret genel anlaşması general agreements on tariffs and trade n.
hareketli ticaret brisk trade n.
harici ticaret external trade n.
iç ticaret inland commerce n.
işletmeden işletmeye ticaret business to business trade n.
iş ve ticaret bankaları work and trade banks n.
imalat dışı endüstriler (ticaret ve tarım) nonmanufacturing industries n.
iki yanlı ticaret anlaşması bilateral trade agreement n.
ingiliz ticaret odası yıllık raporları british chamber of commerce annual reports n.
iş/ticaret anlayışı business sense n.
iç ve dış ticaret domestic and foreign trade n.
iki yanlı ticaret bilateral trade n.
istanbul ticaret odası başkanı istanbul chamber of commerce president n.
ingiliz ticaret odası british chamber of commerce n.
iç ticaret home trade n.
iç ticaret domestic trade n.
iç ticaret domestic business n.
iç ticaret internal trade n.
iki yanlı ticaret anlaşmaları bilateral trade agreements n.
iş ve ticaret basını financial press n.
işlerin çoğunun fiziksel temsilciler vasıtası ile fiziksel ürünler satarak gerçekleştirildiği eski ve geleneksel ticaret yöntemi traditional brick and mortar businesses n.
iç ticaret sorumlusu domestic trade specialist n.
ithalatın finansmanını ihracatçı ülkeye yükleme şeklindeki ticaret countertrade n.
iş/ticaret konuları business issues n.
iş veya ticaret geleneği routine of business n.
içeriden bilgiye dayalı ticaret insider trading n.
iç ticaret domestic commerce n.
istanbul ticaret odası yönetim kurulu başkanı chairman of istanbul chamber of commerce n.
italyan ticaret odası italian chamber of commerce n.
iç ticaret hadleri internal terms of trade n.
iç ticaret hadleri internal terms of trade n.
iki-yanlı ticaret anlaşmaları bilateral trade agreements n.
ikili ticaret anlaşması bilateral trade agreement n.
iki ülkeli ve iki mallı ticaret modeli two-country and two-commodity trade model n.
iç ticaret inland trade n.
iki yanlı ticaret anlaşmaları bilateral trade agreement n.
iç ticaret internal commerce n.
iki yönlü ticaret two-way trade n.
karlı ticaret lucrative trade n.
karşılıklı ticaret anlaşmaları countertrade agreements n.
karşılıklılık esasına dayalı ticaret reciprocal trade n.
karşı ticaret counter trade n.
karşılıklılık esasına dayah ticaret anlaşması reciprocal trade agreement n.
kanuni ticaret lawful trade n.
karşılıklı ticaret counter trade n.
karşılıklı ticaret anlaşması reciprocal trade agreements n.
karşılıklı ticaret countertrade n.
karşılıklı ticaret anlaşması reciprocal trade agreement n.
karşılıklı ticaret sözleşmesi reciprocal trade agreement n.
karşılıklı ticaret reciprocal trade n.
kliringli ticaret clearing n.
kendisi ile ticaret yapılan karşı taraf trade partner n.
korsan ticaret illicit trade n.
kuzey amerika serbest ticaret bölgesi north american free trade area n.
kuzey amerika serbest ticaret alanı north american free trade area n.
lehte ticaret dengesi favourable trade balance n.
liberal ticaret liberal trade n.
mahalli ticaret local trade n.
lehte ticaret bilançosu dengesi favorable trade balance n.
londra sanayi ve ticaret odası london chamber of commerce and industry n.
lastik sanayi ve ticaret anonim şirketi tire manufacturing and trading inc. n.