Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | thrill n. | heyecan | ||
They do it just for the thrill of it. Bunu sadece heyecan için yapıyorlar. More Sentences |
||||
General | ||||
General | thrill v. | heyecanlanmak | ||
Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto. Yakın zamanda yayınlanan kısa öykü koleksiyonu, Esperanto dilinde postmodern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor. More Sentences |
||||
General | thrill v. | etkilemek | ||
The movie thrilled the entire audience. Film bütün seyircileri etkiledi. More Sentences |
||||
General | thrill v. | çok sevinmek | ||
I'm thrilled to see it. Bunu gördüğüme çok sevindim. More Sentences |
||||
General | thrill v. | heyecan vermek | ||
I can't tell you what a thrill it gave me. Bana ne kadar heyecan verdiğini size anlatamam. More Sentences |
||||
Literature | ||||
Literature | thrill n. | gerilim | ||
Having a family is one of life's greatest thrills. Bir aileye sahip olmak hayatın en büyük gerilimlerinden biridir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | thrill n. | titreme | ||
General | thrill n. | büyük heyecan | ||
General | thrill n. | korku | ||
General | thrill n. | heyecan verici hikaye | ||
General | thrill n. | ötüş | ||
General | thrill n. | şakıma | ||
General | thrill v. | titremek | ||
General | thrill v. | heyecanlandırmak | ||
General | thrill v. | çok heyecanlandırmak | ||
General | thrill v. | büyük heyecan duymak | ||
General | thrill v. | çok etkilenmek | ||
General | thrill v. | tesir etmek | ||
Medical | ||||
Medical | thrill n. | çarpıntı | ||
Literature | ||||
Literature | thrill n. | teheyyüç | ||
Music | ||||
Music | thrill n. | aralarında birer ölçü fark olan iki tonun birbiri arasında değişimi |