Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | talented adj. | yetenekli | ||
He is clearly an exceptionally talented, able and intelligent central banker. Kendisinin son derece yetenekli, becerikli ve zeki bir merkez bankacısı olduğu açıktır. More Sentences |
||||
Common Usage | talented adj. | kabiliyetli | ||
He's a talented writer. O, kabiliyetli bir yazar. More Sentences |
||||
Common Usage | talented adj. | hünerli | ||
General | ||||
General | talented adj. | istidatlı | ||
General | talented adj. | marifetli | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | talented adj. | kabiliyetli |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | talented artist n. | yetenekli sanatçı | ||
Maria is probably Germany's most talented artist. Maria muhtemelen Almanya'nın en yetenekli sanatçısı. More Sentences |
||||
General | be talented v. | yetenekli olmak | ||
Tom said that Mary was talented. Tom, Mary'nin yetenekli olduğunu söyledi. More Sentences |
||||
General | talented person n. | yetenekli kişi | ||
General | highly talented adj. | çok üstün yetenekli (oyuncu vb) | ||
General | gifted and talented adj. | üstün yetenekli | ||
Speaking | ||||
Speaking | I think I am talented expr. | yetenekli olduğumu düşünüyorum | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | talented workforce n. | yetenekli işgücü |