slim - Türkisch Englisch Wörterbuch

slim

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "slim" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 29 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
slim adj. narin
He is a slim child.
O narin bir çocuktur.

More Sentences
slim adj. zayıf
A slim right-wing majority succeeded in removing any reference to market failures.
Zayıf bir sağcı çoğunluk, piyasa başarısızlıklarına yapılan atıfları kaldırmayı başardı.

More Sentences
slim adj. ince
Young girls' desire for slim figures is strong.
Genç kızların ince vücut arzusu güçlüdür.

More Sentences
General
slim v. zayıflatmak
I am getting slim!
Zayıflıyorum!

More Sentences
slim adj. az
My chances of winning are slim.
Kazanma şansım çok az.

More Sentences
Technical
slim adj. ince
He was very tall and slim, with long arms and legs.
Çok uzun boylu ve inceydi, uzun kolları ve bacakları vardı.

More Sentences
slim adj. zayıf
My uncle is slim, but my aunt is fat.
Amcam zayıf fakat teyzem şişman.

More Sentences
Textile
slim adj. ince
He was very tall and slim, with long arms and legs.
Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.

More Sentences
General
slim v. ince bir görünüm vermek
slim v. inceltmek
slim v. kilo vermek
slim v. incelmek
slim v. zayıflamak
slim v. rejimle zayıflamak
slim adj. kurnaz
slim adj. az (ihtimal)
slim adj. azıcık
slim adj. ceylan gibi
slim adj. yetersiz
slim adj. ince belli
slim adj. fidan gibi
slim adj. incecik
slim adj. kaba
slim adj. değersiz
slim adj. kıymetsiz
slim adj. çer çöp
slim adj. ehemmiyetsiz
slim adj. önemsiz
Medical
slim n. aids

Bedeutungen, die der Begriff "slim" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 47 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
slim down v. zayıflamak
I'm trying to slim down.
Zayıflamaya çalışıyorum.

More Sentences
Phrasals
slim down v. zayıflamak
The doctor wants Tom to slim down a little.
Doktor Tom'un biraz zayıflamasını istiyor.

More Sentences
General
a slim chance n. az şans
a slim chance n. bütün engellere rağmen
slim chance n. zayıf ihtimal
a slim chance n. uzak ihtimal
slim chance n. küçük şans
slim chance n. düşük ihtimal
slim chance n. uzak ihtimal
slim waist n. ince bel
slim odds n. düşük ihtimal
slim odds n. az olasılık
slim down v. azaltmak
slim down v. düşürmek
slim [dialect] v. yarım yamalak yapmak
slim [dialect] v. üstünkörü yapmak
slim [dialect] v. baştan savma yapmak
slim [dialect] v. (zamanı) çarçur etmek
slim waisted adj. ince belli
too slim adj. (gereğinden fazla) fazla zayıf
slim-bodied adj. zayıf vücutlu
Phrasals
slim someone down v. birini inceltmek/zayıflatmak
Idioms
slim chance n. küçük ihtimal
slim pickings n. az seçenek
slim pickings n. kısıtlı seçenek
pickings are slim expr. seçenekler sınırlı/bulma şansı düşük
Speaking
my mother is slim and of medium height expr. annem ince ve orta boyludur
my mother is slim and of medium height expr. annem zayıf ve orta boyludur
I am slim expr. ben zayıfım
slim your legs expr. bacaklarını incelt
slim your legs expr. bacaklarınızı inceltin
Trade/Economic
slim down n. (kuruluş) küçülmeye gitme
slim down v. (kuruluşu) küçülterek etkinliğini artırmak
slim down v. (kuruluşu) küçülterek verimini artırmak
Textile
slim-fit pants n. dar kesim kot
slim cut n. dar kesim
slim fit n. dar kesim
slim cut n. ince kesim
Pathology
slim disease n. afrika'da yaygın görülen bir aids formu
Slang
iceberg slim n. pezevenk
iceberg slim n. kurnaz kimse
iceberg slim n. başkalarını sömüren/suistimal eden kimse
iceberg slim n. soğuk/kalpsiz kimse
iceberg slim n. acımasız kimse
iceberg slim n. vicdansız kimse
slim to none expr. hemen hemen imkansız
slim to none expr. zayıf/düşük ihtimal