| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | seeming adj. | görünüşte | ||
|
This seemingly straightforward desire seems difficult, nigh impossible, to implement. Görünüşte basit olan bu arzunun hayata geçirilmesi zor, hatta neredeyse imkansız görünüyor. More Sentences |
||||
| General | seeming adj. | görünen | ||
|
They are efforts which go beyond what seems acceptable to the Turkish military. Türk ordusu için kabul edilebilir görünenin ötesine geçen çabalardır. More Sentences |
||||
| General | seeming adv. | görünüşe göre | ||
|
It would seem that even then, people were making music that nobody danced to. Görünüşe göre o zamanlar bile insanlar kimsenin dans etmediği müzikler yapıyorlardı. More Sentences |
||||
| General | seeming adv. | anlaşılan | ||
|
Seems these monitors are the only truth I got left. Anlaşılan bu monitörler elimde kalan tek gerçek şey. More Sentences |
||||
| General | seeming adv. | görünen o ki | ||
|
It seems then that the rule of law prevails in Mexico. Görünen o ki, Meksika'da hukukun üstünlüğü hüküm sürmektedir. More Sentences |
||||
| General | seeming n. | görülüş | ||
| General | seeming n. | göze görünüş | ||
| General | seeming n. | aldatıcı dış görünüm | ||
| General | seeming n. | suret | ||
| General | seeming n. | kisve | ||
| General | seeming n. | dışarıya görünüş şekli | ||
| General | seeming adj. | zahiren | ||
| General | seeming adj. | görünüşteki | ||
| General | seeming adv. | görünürde | ||
| General | seeming adv. | görünüşe bakılırsa | ||
