Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sıcak iklim | hot climate n. | ||
It is strange that people in hot climate eat hot things like curry. Sıcak iklimde insanların köri gibi sıcak şeyler yemesi tuhaf. More Sentences |
||||
General | sıcak iklim | warm climate n. | ||
Rice grows in warm climates. Pirinç sıcak iklimlerde yetişir. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı | temperate n. |
Technical | ||
Technical | sıcak iklim kireç kaymağı | supertropical bleach n. |
Botanic | ||
Botanic | sıcak iklim bölgelerinde yetiştirilen çok yıllık otsu bir bitki | torch lily (doryanthes excelsa) n. |
Botanic | sıcak iklim bölgelerinde yetiştirilen çok yıllık otsu bir bitki | spear lily n. |
Agriculture | ||
Agriculture | sıcak iklim bitkileri | summer-growing plants n. |
Geography | ||
Geography | sıcak iklim bölgesi | tierra caliente n. |
Geography | buzul sonrası sıcak ve kurak iklim dönemine ait veya ilgili | xerothermic adj. |