| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | properly adv. | uygun bir şekilde | ||
|
What is really needed is for the common fisheries policy to be properly decentralised. Asıl ihtiyaç duyulan şey, ortak balıkçılık politikasının uygun bir şekilde ademi merkezileştirilmesidir. More Sentences |
||||
| Common Usage | properly adv. | doğru dürüst | ||
|
In Europe we have still not properly added up what the use of pesticides actually costs society. Avrupa'da pestisit kullanımının topluma gerçekte neye mal olduğunu hala doğru dürüst hesaplamış değiliz. More Sentences |
||||
| Common Usage | properly adv. | düzgün bir şekilde | ||
|
Naturally, the ICC's ability to function properly will depend upon no serious obstacles being placed in its way. Doğal olarak UCM'nin düzgün bir şekilde işleyebilmesi, önüne ciddi engeller çıkarılmamasına bağlı olacaktır. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | properly adv. | doğru bir şekilde | ||
|
What is an acute problem could, if matters are not dealt with properly, become a chronic one. Akut bir sorun olan bu durum, doğru bir şekilde ele alınmazsa kronik bir hal alabilir. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | iyice | ||
|
Anyone handling your baby should first wash their hands properly. Bebeğinize dokunan herkes daha önce ellerini iyice yıkamış olmalıdır. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | haklı olarak | ||
|
People are, quite properly, proud of their homes. İnsanlar haklı olarak evleriyle gurur duyuyorlar. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | tam anlamıyla | ||
|
Besides, most of these countries are not true and fully functioning democracies with properly elected parliaments. Ayrıca, bu ülkelerin çoğu doğru seçilmiş parlamentolara sahip, gerçek ve tam anlamıyla işleyen demokrasiler değildir. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | uygun olarak | ||
|
I knew Tom wouldn't do it properly. Tom'un onu uygun olarak yapmayacağını biliyordum. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | layıkıyla | ||
|
These tasks cannot be done properly under the current constraints. Mevcut kısıtlamalar altında bu görevlerin layıkıyla yerine getirilmesi mümkün değildir. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | gereğince | ||
|
When dealing with legislation Parliament will be able properly to assess the Commission proposal. Parlamento, yasama ile ilgilenirken Komisyon teklifini gerektiği şekilde değerlendirebilecektir. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | düzgünce | ||
|
I handled it properly. Düzgünce hallettim. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | uygun biçimde | ||
|
I didn't do that properly. Onu uygun biçimde yapmadım. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | uygun şekilde | ||
|
The implementation of EU legislation must likewise be properly verified. AB mevzuatının uygulanması da aynı şekilde uygun şekilde doğrulanmalıdır. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | doğru düzgün | ||
|
Yanni needs to fix his windshield properly. Yanni'nin ön camını doğru düzgün tamir etmesi gerekiyordu. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | düzgün | ||
|
My phone isn't working properly. Telefonum düzgün çalışmıyor. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | bütünüyle | ||
|
The data was properly analyzed. Veriler bütünüyle analiz edildi. More Sentences |
||||
| General | properly adv. | gerçekte | ||
|
Documents properly belonging to the family were taken away. Gerçekte aileye ait olan belgeler alındı. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | properly adv. | doğru olarak | ||
|
My boy can't do addition properly yet. Oğlum henüz doğru olarak toplama yapamıyor. More Sentences |
||||
| Technical | properly adv. | gerektiği gibi | ||
|
What worries me is that we are not going to do that properly. Beni endişelendiren şey bunu gerektiği gibi yapamayacak olmamız. More Sentences |
||||
| Technical | properly adv. | uygun şekilde | ||
|
The report therefore stresses the importance of properly funded and precise scientific advice. Bu nedenle rapor, uygun şekilde finanse edilen ve kesin bilimsel tavsiyelerin önemini vurgulamaktadır. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | properly adv. | hakkıyla | ||
| General | ||||
| General | properly adv. | bayağı | ||
| General | properly adv. | yoluyla | ||
| General | properly adv. | gereği gibi | ||
| General | properly adv. | adam gibi | ||
| General | properly adv. | kurallara uygun bir şekilde | ||
| General | properly adv. | insan gibi | ||
| General | properly adv. | esaslı bir şekilde | ||
| General | properly adv. | usulen | ||
| General | properly adv. | tamamen | ||
| General | properly adv. | hakkıyla | ||
| General | properly adv. | uygunca | ||
| General | properly adv. | adamakıllı | ||
| General | properly adv. | adamcasına | ||
| General | properly adv. | güzelce | ||
| General | properly adv. | yerli yerince | ||
| General | properly adv. | tensiben | ||
| General | properly adv. | bir güzel | ||
| General | properly adv. | bir temiz | ||
| General | properly adv. | uygun olacak şekilde | ||
| General | properly adv. | insan gibi | ||
| General | properly adv. | insanca | ||
| General | properly adv. | insan gibi | ||
| Ottoman Turkish | ||||
| Ottoman Turkish | properly adv. | bihakkın | ||
