Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | o zamana kadar | until then adv. | ||
Until then, we shall have practical work to do. O zamana kadar yapmamız gereken pratik işler var. More Sentences |
||||
General | o zamana kadar | by then adv. | ||
The necessary decisions will have been taken and implemented by then. O zamana kadar gerekli kararlar alınmış ve uygulamaya konulmuş olacaktır. More Sentences |
||||
General | o zamana kadar | till then adv. | ||
I hope this good weather will hold till then. Umarım bu güzel hava o zamana kadar devam eder. More Sentences |
||||
General | o zamana kadar | by that time adv. | ||
Ideally, an adequacy decision should be well on track by that time. İdeal olarak, o zamana kadar bir yeterlilik kararı alınmalıdır. More Sentences |
||||
General | o zamana kadar | until when adv. | ||
General | o zamana kadar | ere then adv. | ||
General | o zamana kadar | up to that time adv. | ||
General | o zamana kadar | thus far adv. | ||
General | o zamana kadar | up until then adv. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | fenalıklar geçirmeye veya o zamana kadar gizli tuttuğu her şeyi ifşa etmeye başlamak | go to pieces v. |
General | o zamana kadar karşılaşılmamış | unprecedented adj. |
Phrases | ||
Phrases | o zamana/tarihe kadar | between now and then expr. |