| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | nonetheless adv. | yine de | ||
|
The film was too long but, nonetheless, interesting. Film çok uzundu ama yine de ilginçti. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | bununla birlikte | ||
|
Nonetheless, I felt it best to vote 'yes' to accession. Bununla birlikte, katılım için 'evet' oyu vermenin en iyisi olacağını düşündüm. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | her şeye rağmen | ||
|
They are nonetheless quite pressing, and I cannot understand why it should be so difficult to put them into effect. Her şeye rağmen bu konular oldukça acil ve bunları yürürlüğe koymanın neden bu kadar zor olduğunu anlayamıyorum. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | buna rağmen | ||
|
We nonetheless still have underutilisation to the tune of EUR 9 billion, which is an unacceptable figure. Buna rağmen hala 9 milyar Euro'luk bir eksik kullanımımız var ki bu kabul edilemez bir rakam. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | yine de | ||
|
I will, nonetheless, not be availing myself of the rule's provisions. Yine de, kuralın hükümlerinden yararlanmayacağım. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | ancak | ||
|
Their fears have nonetheless proved groundless. Ancak korkularının yersiz olduğu ortaya çıktı. More Sentences |
||||
| General | nonetheless adv. | bununla beraber | ||
| General | nonetheless adv. | her şeye karşın | ||
| General | nonetheless adv. | mamafih | ||
| General | nonetheless adv. | fakat | ||
