kirleten - Türkisch Englisch Wörterbuch

kirleten

Bedeutungen von dem Begriff "kirleten" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kirleten polluting adj.
The aim must be to move from a more polluting mode of transport to more environmentally friendly transport solutions.
Amaç, çevreyi daha fazla kirleten taşımacılık yöntemlerinden daha çevre dostu taşımacılık çözümlerine geçmek olmalıdır.

More Sentences
Technical
kirleten polluter n.
The polluter pays' should be the logical adage.
Kirleten öder' mantıklı bir atasözü olmalıdır.

More Sentences
Environment
kirleten polluter n.
The polluter-pays principle is a cornerstone of European Union environmental policy.
Kirleten öder ilkesi Avrupa Birliği çevre politikasının temel taşlarından biridir.

More Sentences
General
kirleten contaminating adj.
kirleten smirching adj.
kirleten sullying adj.
kirleten infectious adj.
kirleten dirty adj.
Marine Biology
kirleten polluting agency n.

Bedeutungen, die der Begriff "kirleten" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 26 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Environment
çevreyi kirleten polluter n.
This is wholly in line with the principle that polluters should be expected to pay for pollution.
Bu, çevreyi kirletenlerin kirliliğin bedelini ödemesi gerektiği ilkesiyle tamamen uyumludur.

More Sentences
kirleten öder ilkesi polluter pays principle n.
The polluter pays principle should apply always and to everyone.
Kirleten öder ilkesi her zaman ve herkes için geçerli olmalıdır.

More Sentences
General
çevreyi kirleten litterbug n.
çevreyi kirleten litterer n.
kirleten kişi smearer n.
kirleten kimse besmearer n.
kirleten şey contaminate n.
az kirleten low-polluting adj.
Idioms
ısırdığı şeyi sosa batırıp sosu kirleten double-dipper n.
Trade/Economic
çevrenin korunması amacına yönelik yatırım yapan yükümlülere tanınan vergi ödünleri veya çevreyi kirleten işletmelerden alınan özel vergiler green taxation n.
Politics
kirleten öder ilkesi pay as you pollute principle n.
kirleten öder prensibi polluter pays principle n.
kirleten öder ilkesinin uygulanması application of the polluter pays principle n.
Technical
cam kirleten glass contaminant n.
suyu kirleten water-polluting adj.
Automotive
otomobilin yaydığı gazlardaki çevre kirleten bileşenleri azaltan sistem catalytic converter n.
Mining
maden ocağında havayı kirleten pis gaz damp n.
Marine Biology
tuzlu ve tatlı suda oluşabilen ve içme sularını kirleten (mavi yeşil alg) schizophyceous adj.
Environment
denizi kirleten madde marine pollutants n.
denizi kirleten madde marine pollutant n.
havayı kirleten gaz air-pollutant gas n.
kirleten öder prensibi polluter pays n.
çevreyi kirleten enerji kaynakları brown energy n.
çevreyi kirleten hayvan biofouler n.
çevreyi kirleten dumanları önleyen antismog adj.
çevreyi kirleten unecological adj.