kendilerine - Türkisch Englisch Wörterbuch

kendilerine

Bedeutungen von dem Begriff "kendilerine" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kendilerine themselves pron.
Linguistics
kendilerine hemself pron.

Bedeutungen, die der Begriff "kendilerine" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 25 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kendi kendilerine on their own adv.
Tom and Mary are doing that on their own.
Tom ve Mary onu kendi kendilerine yapıyorlar.

More Sentences
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler fan-fiction n.
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler fanfiction n.
hayranların kendilerine ait olmayan orijinal eserler üzerinde herhangi bir kazanç beklentisi olmadan eğlence amaçlı yazdıkları kurgu öyküler fanfic n.
justin bieber hayranı gençlerin kendilerine verdikleri isim beliebers n.
justin bieber hayranı gençlerin kendilerine verdikleri isim belieber n.
one direction ve justin bieber hayranlarının kendilerine verdikleri isim belictioner n.
justin bieber'in erkek hayranların kendilerine taktığı isim boylieber n.
glee isimli amerikan yapımı dizinin hayranlarının kendilerine verdikleri isim gleek n.
yarışmacıların kendilerine verilen görev listesindeki görevleri yaparak puan kazandığı bir oyun scavenger hunt n.
harry potter hayranlarının kendilerine verdikleri isim potterhead n.
(abd'nin güney kesimlerinde) kendilerine theirself [usa] pron.
(abd'nin güney kesimlerinde) kendilerine theirselves [usa] pron.
Colloquial
kullanıcıların blog yazısı, fotoğraf, kişisel profil gibi kendilerine ait içerikleri yayınlayabildikleri çevrimiçi hizmetler me-media n.
Idioms
sadece kendilerine all to themselves expr.
Speaking
kendilerine böyle denmesini istiyorlar it's what they like to be called expr.
Trade/Economic
bazı hileci aracı kurumların piyasada az prim yapan hisse senetlerini çok çekici bir yatırım aracıymış gibi gösterip kendilerine haksız komisyon geliri sağlamaları churning n.
karar verme sürecine katılmadan sadece kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle ve yöneticilerine rapor vermekle yükümlü olan çalışanlar non-managerial employees n.
mali ihtiyaçları dolayısıyla kendilerine iş verilen kişiler work-relief n.
Industry
batan firmanın çalışanlarının kendilerine borçlu olunan parayı alma hakkı insolvency provision [uk] n.
Computer
yalnızca kendilerine ait olanlar only their own expr.
Social Sciences
beyaz adamın (güya tanrı tarafından kendilerine verilen) dünyayı uygarlaştırma görevi white man's burden n.
Linguistics
kendi kendilerine themselves pron.
Religious
ibadet edenlerin kendilerine içinden kutsal su serptikleri çanak aspersorium n.
ibadet edenlerin kendilerine içinden kutsal su serptikleri çanak aspersory n.