|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
yol kenarında |
by the wayside adv.
|
|
Our river management will therefore have to change radically, and this is still in danger of falling by the wayside.
Bu nedenle nehir yönetimimiz kökten değişmek zorunda kalacak ve bu hala yol kenarına düşme tehlikesiyle karşı karşıya.
More Sentences
|
2 |
General |
göl kenarında konumlandırılmış liman şehri |
lakeport n.
|
|
3 |
General |
su kenarında arsa |
waterfront n.
|
|
4 |
General |
kabinli bina (plaj/göl vb kenarında) |
bathhouse n.
|
|
5 |
General |
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol |
layby n.
|
|
6 |
General |
yol kenarında han vb bir işletme |
roadhouse n.
|
|
7 |
General |
erkeklerde kulakların kenarında yüze doğru büyüyen saç |
sideburn n.
|
|
8 |
General |
anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol |
lay-by n.
|
|
9 |
General |
göl kenarında ev |
lakefront house n.
|
|
10 |
General |
yüzme havuzu ya da deniz kenarında güneşten korunmak ya da giyinmek için kullanılan kabin |
cabana n.
|
|
11 |
General |
genellikle kalkanın sağ üst kenarında bulunan kare ya da dikdörtgen bölüm |
canton n.
|
|
12 |
General |
erkeklerin bıyıklarının değmesini önlemek için kenarında çubuk bulunan içki kadehi |
mustache cup n.
|
|
13 |
General |
nehir kenarında yaşayan kimse |
riparial n.
|
|
|
14 |
General |
madeni paranın kenarında noktalardan oluşan halka |
graining [obsolete] n.
|
|
15 |
General |
bovling pistlerinin kenarında atılan topların düştüğü çukur |
gutter n.
|
|
16 |
General |
tekerlek kenarında aşınma |
runout n.
|
|
17 |
General |
deniz kenarında yaşayan kimse |
paralian n.
|
|
18 |
General |
yol kenarında bulunan kafe |
buvette n.
|
|
19 |
General |
üçgen çatı veya kule kenarında kullanılan kavisli ve kıvrık yaprak şeklindeki süs |
crotchet n.
|
|
20 |
General |
(mobilya kenarında) inci süsleme |
pearl n.
|
|
21 |
General |
(armacılık) bir yüzeyin kenarında sınır oluşturacak şekilde düzenlenmiş çok sayıda küçük arma |
orle n.
|
|
22 |
General |
yerleşimlerin kenarında yaşayan köpek |
pye-dog n.
|
|
23 |
General |
(kamyoncuların uğradığı) yol kenarında yer alan kafe |
pull in [uk] n.
|
|
24 |
General |
şapka kenarında şerit |
screed [dialect] [uk] n.
|
|
25 |
General |
deniz kenarında bulunan arazi |
sea marge n.
|
|
26 |
General |
kıyı kenarında duran kaya parçası |
shore boulder n.
|
|
27 |
General |
armalı kalkanın her bir kenarında yer alan desen |
supporter n.
|
|
28 |
General |
kenarında bulunmak |
fringe v.
|
|
29 |
General |
uçurumun kenarında olmak |
be under risk v.
|
|
30 |
General |
uçurumun kenarında olmak |
be on the edge of a cliff v.
|
|
31 |
General |
birini otoyol kenarında bırakmak |
leave someone on the side of the highway v.
|
|
32 |
General |
birini yolun kenarında bulmak |
find someone by the side of the road v.
|
|
33 |
General |
deniz kenarında yaşamak |
live by the sea v.
|
|
|
34 |
General |
yol kenarında dilenmek |
beg on the roadside v.
|
|
35 |
General |
kenarında boşluk bırakmak |
margin v.
|
|
36 |
General |
(madeni para) kenarında oluk açmak |
mill v.
|
|
37 |
General |
nehir kenarında yürümek |
walk along the river v.
|
|
38 |
General |
su kenarında biten |
waterside adj.
|
|
39 |
General |
yol kenarında |
hedge adj.
|
|
40 |
General |
havuz kenarında bulunan |
poolside adj.
|
|
41 |
General |
deniz kenarında yer alan |
sea-bordering adj.
|
|
42 |
General |
deniz kenarında inşa edilmiş |
sea-built adj.
|
|
43 |
General |
sahil kenarında bulunan |
shory adj.
|
|
44 |
General |
uçurumun kenarında |
on the verge of a cliff adv.
|
|
45 |
General |
uçurumun kenarında |
at the edge of the abyss adv.
|
|
46 |
General |
ring kenarında |
at the ringside adv.
|
|
47 |
General |
geminin kenarında |
overside adv.
|
|
48 |
General |
havuz kenarında |
poolside adv.
|
|
49 |
General |
iç kenarında |
inside prep.
|
|
Colloquial |
|
50 |
Colloquial |
deniz kenarında insan kaynama |
beach spreading n.
|
|
51 |
Colloquial |
bir şeyin kendi kenarında |
on edge adj.
|
|
52 |
Colloquial |
yolun kenarında |
by the side of the road expr.
|
|
Idioms |
|
53 |
Idioms |
uçurumun kenarında olmak |
be on the brink of the abyss v.
|
|
54 |
Idioms |
uçurumun kenarında olmak |
go down for the third time v.
|
|
55 |
Idioms |
uçurumun kenarında dans etmek |
dance on the razor's edge v.
|
|
56 |
Idioms |
uçurumun kenarında olmak |
be on the rocks v.
|
|
57 |
Idioms |
uçurum kenarında |
between wind and water adv.
|
|
58 |
Idioms |
(birinin) aklının bir kenarında |
at the back of (one's) mind expr.
|
|
59 |
Idioms |
aklının bir kenarında |
at/in the back of your mind expr.
|
|
60 |
Idioms |
uçurumun kenarında |
on the razor's edge expr.
|
|
Law |
|
61 |
Law |
yol kenarında mülkü olan kimse |
frontager n.
|
|
62 |
Law |
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma |
curb crawling n.
|
|
63 |
Law |
(arazi hukukunda) nehir kenarında arazisi bulunan kimse |
riparian n.
|
|
64 |
Law |
(arazi hukukunda) nehir kenarında arazisi bulunan kimse |
riparial n.
|
|
65 |
Law |
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki hak |
riparian right n.
|
|
66 |
Law |
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki haklarına ait veya ilişkin |
riparian adj.
|
|
67 |
Law |
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin yararlandığı (hak) |
riparian adj.
|
|
68 |
Law |
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin balıkçılık, sulama gibi hususlarda sahip olduğu hukuki haklarına ait veya ilişkin |
riparial adj.
|
|
69 |
Law |
nehir kenarında arazisi bulunan kimsenin yararlandığı (hak) |
riparial adj.
|
|
Tourism |
|
70 |
Tourism |
yol kenarında ayı izleyen turistlerin yarattığı trafik sıkışıklığı |
bear jam n.
|
|
Technical |
|
71 |
Technical |
alt kenarında kesici dişler olan testere |
crown saw n.
|
|
72 |
Technical |
benzer şekilli bir tahtaya sıkı sıkı oturması için bir kenarında oluk, diğer kenarında ise dil bulunan bir tahta |
matched board n.
|
|
73 |
Technical |
yük vagonunun kenarında tampon işlevi gören iki bloktan her biri |
dead block n.
|
|
|
74 |
Technical |
yüzükte süsleme kenarında yer alan bölüm |
shoulder n.
|
|
75 |
Technical |
kenarında kabartmalı noktalar olan |
engrailed adj.
|
|
Computer |
|
76 |
Computer |
yazıcının baskı levhası üzerinde olup kağıdın kenarında delik açmaya yarayan deliciler |
pin n.
|
|
Architecture |
|
77 |
Architecture |
üçgen çatı veya kule kenarında kullanılan kavisli ve kıvrık yaprak şeklindeki süs |
crocket n.
|
|
78 |
Architecture |
(kare veya çok köşeli düzlem kenarında) destekleyici unsur |
pendentive n.
|
|
Furniture |
|
79 |
Furniture |
(masa veya raf kenarında) küçük süs bariyeri |
gallery n.
|
|
Automotive |
|
80 |
Automotive |
yol kenarında bulunan kafe |
pull-up [uk] n.
|
|
Traffic |
|
81 |
Traffic |
sürücülerin erişebilmesi için otoyol kenarında olan |
wayside adj.
|
|
82 |
Traffic |
yol kenarında olan |
roadside adj.
|
|
83 |
Traffic |
yol kenarında bulunan |
roadside adj.
|
|
Marine |
|
84 |
Marine |
deniz kenarında sayfiye yeri geliştirme kavramı |
seashore resort development concept n.
|
|
85 |
Marine |
(güvertenin kenarında) su tutucu kanal |
spurn-water n.
|
|
86 |
Marine |
denizde veya deniz kenarında üretilen |
marigenous adj.
|
|
87 |
Marine |
denizde veya deniz kenarında üretilmiş |
marigenous adj.
|
|
Mining |
|
88 |
Mining |
galeri kenarında yer alan sert kömür |
rib n.
|
|
Medical |
|
89 |
Medical |
kateter kenarında sızdırma |
marginal leakage of the catheter n.
|
|
Anatomy |
|
90 |
Anatomy |
yeni çıkmış bir kesici dişin keskin kenarında bulunan üç yuvarlak çıkıntıdan biri |
mamelon n.
|
|
91 |
Anatomy |
notokord kenarında yer alan |
parachordal adj.
|
|
92 |
Anatomy |
sırt ipliğinin kenarında bulunan |
parachordal adj.
|
|
Dermatology |
|
93 |
Dermatology |
sakız çiğneyen çocukların dudaklarının kenarında görülen bir alerjik dermatit |
bubble gum dermatitis n.
|
|
Veterinary |
|
94 |
Veterinary |
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm |
coronary cushion n.
|
|
95 |
Veterinary |
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm |
coronary band n.
|
|
96 |
Veterinary |
at toynak duvarının üst kenarında yer alan son derece damarlı kalın bant görünümlü bir bölüm |
coronary ring n.
|
|
Chemistry |
|
97 |
Chemistry |
pencere veya kapı kenarında yer alan parlak taş parçası |
rybat [scotland] n.
|
|
Marine Biology |
|
98 |
Marine Biology |
genellikle deniz kenarında bulunan, zaman zaman tuzlu veya tatlı suda da görülebilen bir salyangoz cinsi |
truncatella n.
|
|
99 |
Marine Biology |
denizanasının şemsiye kısmının kenarında ışınsal kanalları birbirine bağlayan dairesel kanal |
ring canal n.
|
|
100 |
Marine Biology |
vücut kenarında solungaçları olan |
cyclobranchiate adj.
|
|
Zoology |
|
101 |
Zoology |
nehir kenarında yaşayan canlı |
amnicolist n.
|
|
102 |
Zoology |
ön ayağın iç kenarında yer alan fazladan başparmağı |
prepollent n.
|
|
103 |
Zoology |
(böcek anteni) göz kenarında bulunan |
inocular adj.
|
|
Botanic |
|
104 |
Botanic |
yaprağın kenarında oluşan küçük girintiler |
tooth n.
|
|
105 |
Botanic |
sahil otu gibi deniz kenarında yetişen çeşitli çimlere verilen ad |
matweed n.
|
|
106 |
Botanic |
deniz kenarında yetişen bir çim |
ammophila arenaria n.
|
|
107 |
Botanic |
deniz kenarında yetişen bir çim |
spartina stricta n.
|
|
108 |
Botanic |
deniz kenarında yetişen bir çim |
lygeum spartum n.
|
|
109 |
Botanic |
deniz kenarında yetişen bir kantaron |
seaside centaury n.
|
|
110 |
Botanic |
yaprakçık kenarında yer alan ikincil kulakçık |
stipel n.
|
|
111 |
Botanic |
sapın kenarında bulunup üçgen biçimli olan |
deltoid adj.
|
|
112 |
Botanic |
çiçeğin kenarında bulunan |
inferior adj.
|
|
Agriculture |
|
113 |
Agriculture |
tarlanın kenarında veya bitiminde yer alan genellikle ekili olmayan arazi şeridi |
turnrow n.
|
|
Breeding |
|
114 |
Breeding |
at nalının kenarında yer alan yukarı yönlü çıkıntı |
toe clip n.
|
|
Fishery |
|
115 |
Fishery |
ringa balığı avında denizdeki balıkçıya balık sürüsünün ne taraftan geçtiğini bildirmek için uçurumun kenarında duran kimse |
huer n.
|
|
116 |
Fishery |
ığrıbın kenarında bulunan ve ağın gözlerinin bağlandığı ip veya halat |
seaming n.
|
|
Religious |
|
117 |
Religious |
metnin kenarında kısa açıklamaların ve paralel bölümlere atıfların yer aldığı incil |
reference bible n.
|
|
Environment |
|
118 |
Environment |
deniz kenarında dalga etkisiyle oluşan yataya yakın dolgu |
berm, natural n.
|
|
119 |
Environment |
yol kenarında bitki ekilmiş şerit şeklinde bölge |
verge n.
|
|
120 |
Environment |
nehir kenarında yaşayan |
riparial adj.
|
|
121 |
Environment |
nehir kenarında bulunan |
riparial adj.
|
|
122 |
Environment |
nehir kenarında yetişen |
riverine adj.
|
|
123 |
Environment |
nehir kenarında yaşayan |
riverine adj.
|
|
Geography |
|
124 |
Geography |
göl kenarında bulunan arazi |
lakefront n.
|
|
125 |
Geography |
(mesa veya kanyon kenarında) uçurum, sırt ve yarıklardan oluşan çizgi |
breaks n.
|
|
126 |
Geography |
grasmere gölü kenarında yer alan bir köy |
grasmere n.
|
|
127 |
Geography |
deniz kenarında yer alan kumul |
sandhill n.
|
|
128 |
Geography |
nehir veya deniz kenarında çamur birikintisi |
sleech n.
|
|
129 |
Geography |
ırmak kenarında yetişen |
riparial adj.
|
|
130 |
Geography |
kıyı kenarında yer alan |
longshore adj.
|
|
Military |
|
131 |
Military |
siperin ön kenarında |
top adv.
|
|
Sport |
|
132 |
Sport |
(pota, golf deliği) içine düşmeden kenarında yuvarlanmak |
rim v.
|
|
133 |
Sport |
ring kenarında |
ringside adj.
|
|
134 |
Sport |
arena kenarında |
ringside adj.
|
|
Football |
|
135 |
Football |
maç sırasında saha kenarında teknik direktörlere, antrenörlere ve yedek oyunculara ayrılmış alan |
technical area n.
|
|
136 |
Football |
(amerikan futbolunda) hücum hattının dış kenarında oynayan hücum oyuncusu |
wo (wideout) abrev.
|
|
Baseball |
|
137 |
Baseball |
kale kenarında duran saha oyuncusu |
baseman n.
|
|
138 |
Baseball |
kale kenarında duran saha oyuncusu |
plateman [rare] n.
|
|
Theatre |
|
139 |
Theatre |
(antik yunan veya roma tiyatrosunda) sahne kenarında yer alan kanat |
parascenium n.
|
|
140 |
Theatre |
sahne kenarında yer alan üstü kapalı oturma alanı |
side box n.
|
|
141 |
Theatre |
sahne kenarında yer alan üstü kapalı oturma alanı |
side-box n.
|
|
Bookbindery |
|
142 |
Bookbindery |
katlama sırasında kitapların üst kenarında oluşan kıvrım |
buckle n.
|
|
143 |
Bookbindery |
kenarında bulunan delikler sayesinde dikişsiz cilt kabına takılıp çıkarılabilen yazı kağıdı |
looseleaf paper n.
|
|
Archaic |
|
144 |
Archaic |
kalay levha kaplandıktan sonra kenarında kalan ince kalay çıkıntısı |
list n.
|
|
Reptiles |
|
145 |
Reptiles |
suda veya su kenarında yaşayan güçlü çeneli, kafası geniş, ısırmaya yatkın bir kaplumbağa |
common snapping turtle (chelydra serpentina) n.
|
|
146 |
Reptiles |
suda veya su kenarında yaşayan güçlü çeneli, kafası geniş, ısırmaya yatkın bir kaplumbağa |
snapper n.
|
|
Entomology |
|
147 |
Entomology |
bazı pulkanatlı böceklerde arka kanadın ön kenarında bulunan, ön kanattaki retinakulum ile kenetlenen tüy grubu |
tendon n.
|
|
148 |
Entomology |
böcek kanadının kenarında meydana gelen kalın leke |
pterostigma n.
|
|
Slang |
|
149 |
Slang |
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunan kimse |
kerb crawler n.
|
|
150 |
Slang |
yol kenarında bekleyen hayat kadınlarına arabası ile yavaşlayıp ilişki teklifinde bulunma |
kerb crawling n.
|
|
151 |
Slang |
tamire getirilen arabayı duvar kenarında yatırıp tamir etmeden geri verme |
wall job n.
|
|
152 |
Slang |
tamire götürülüp duvar kenarında yatıp tamir edilmeden geri verilen araba |
wall job n.
|
|