kaynar - Türkisch Englisch Wörterbuch

kaynar

Bedeutungen von dem Begriff "kaynar" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Automotive
kaynar scalding n.
Sherman said the coffee was hot but not scalding.
Sherman kahvenin sıcak olduğunu ama kaynar olmadığını söyledi.

More Sentences
General
kaynar boiling adj.
kaynar very hot adj.
kaynar piping hot adj.
kaynar scalding hot adj.
kaynar ignite [obsolete] adj.
kaynar seething adj.

Bedeutungen, die der Begriff "kaynar" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 52 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
kaynar su boiling water n.
It's cruel to put a live lobster into a pot of boiling water.
Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir tencereye koymak zalimliktir.

More Sentences
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş vb ile) scald v.
Tom scalded his arm.
Tom kolunu yaktı.

More Sentences
yanık (kaynar sıvı veya buhardan ileri gelen) scald n.
baştan aşağı kaynar sular dökülmesi pang n.
kaynar su veya buhardan geçirmek scald v.
kaynar su dökmek scald v.
(yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek poach v.
kaynar suda haşlamak poach v.
içinde kaynar sıvı bulunmak boil v.
kaynar su gibi acıtmak scald v.
kaynar sudan geçirmek scalder [dialect] [uk] v.
(kaynar sıvı/buhar/güneş ile) yakmak scalder [dialect] [uk] v.
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş ile) scaud [scotland] v.
kaynar derecede sıcak scalding hot adj.
aşırı kaynar superhot adj.
kaynar halde boiling adv.
kaynar şekilde seething adv.
Phrasals
kaynar suyla çıkartmak boil out v.
Colloquial
başından kaynar sular dökülme a rude awakening n.
Idioms
başından aşağı kaynar sular dökülmek a chill ran down one's back v.
başından kaynar sular dökülmek be in for a rude awakening v.
Speaking
makarnayı kaynar suyun içine atın put the pasta in the boiling water expr.
makarnayı kaynar suyun içine atın put the pasta in the boiling water expr.
Technical
alkali karışımı kaynar sulu çözeltisine dayanıklılık resistance to boiling aqueous solution of mixed alkali n.
kaynar suya dayanıklılık resistance to boiling water n.
kaynar su superheated water n.
kaynar su soğurması boiling water absorption n.
kaynar çelik tomruğu cog n.
kaynar su tepkimeci boiling water reactor n.
kaynar çelik ingotu cog n.
kaynar suda çözünebilir madde matter soluble in boiling water n.
kaynar su super heated water n.
tekrarlı kaynar yıkama repeated washing at the boil n.
yüksek basınçlı kaynar su high pressure hot water n.
yüksek derecede kaynar high-boiling adj.
Textile
tekrarlı kaynar yıkama repeated washing at the boil n.
Construction
kaynar çelik rimmed steel n.
Food Engineering
eş kaynar azeotrope n.
Gastronomy
kaynar su ile yakmak scald v.
kaynar su ile yıkamak scald v.
kaynar su içinde pişirmek poach v.
(kahveyi) kaynar suyu ince öğütülmüş kahve üzerinden döküp süzdürerek hazırlamak drip v.
(yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek drop v.
kaynar suda pişirmek boil v.
Physics
kaynar sulu reaktör boiling water reactor n.
kaynar su reaktörü boiling-water reactor n.
kaynar su reaktörü bwr (boiling-water reactor) abrev.
Chemistry
ekstrakte edilebilen maddelerin kaynar metanolle tayini determination of matter extractable by boiling methanol n.
kaynar n-heptan boiling n-heptane n.
kaynar sitrik asit boiling citric acid n.
kaynar hidroklorik asit boiling hydrochloric acid n.
History
zanlının suçlu olup olmadığını anlamak için kolunun sokulduğu kaynar su dolu kazan alfet [obsolete] n.