Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kavşakta | at a crossroads adv. | ||
The accident took place at a crossroads. Kaza bir kavşakta meydana geldi. More Sentences |
||||
General | kavşakta | at a crossroad adv. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | kavşakta yer alıp çevre köylerin halkının toplanma yeri olan küçük yerleşim yeri | crossroad n. |
Law | ||
Law | kavşakta görevli trafik polisi | pointsman [uk] n. |
Technical | ||
Technical | kavşakta trafik sayımı | intersection count n. |
Architecture | ||
Architecture | dörtyol ağzında, kavşakta yer alan (mabet) | compital adj. |
Traffic | ||
Traffic | kavşakta vb. geçiş önceliği | right of way n. |
Traffic | kavşakta kaldırıma sabitlenmiş metal trafik işareti | mushroom n. |