istikrarsızlık - Türkisch Englisch Wörterbuch

istikrarsızlık

Bedeutungen von dem Begriff "istikrarsızlık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 19 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
istikrarsızlık instability n.
The longer the conflict continues, the more it becomes a source of regional instability.
Çatışma ne kadar uzun sürerse o kadar fazla bölgesel istikrarsızlık kaynağı haline gelir.

More Sentences
Trade/Economic
istikrarsızlık instability n.
If they get worse they could increase instability in Europe.
Eğer daha da kötüleşirlerse Avrupa'da istikrarsızlığı arttırabilirler.

More Sentences
Politics
istikrarsızlık instability n.
Is long-term regional instability a price worth paying for short-term theft?
Uzun vadeli bölgesel istikrarsızlık, kısa vadeli hırsızlık için ödenmeye değer bir bedel midir?

More Sentences
General
istikrarsızlık unsteadiness n.
istikrarsızlık unstability n.
istikrarsızlık changeability n.
istikrarsızlık changefulness n.
istikrarsızlık unfixity n.
istikrarsızlık unsettlement n.
istikrarsızlık unsteadfastness n.
istikrarsızlık volatileness n.
istikrarsızlık volatility n.
istikrarsızlık lubricity n.
istikrarsızlık incertitude n.
istikrarsızlık inconsistence n.
istikrarsızlık inconsistency n.
istikrarsızlık shittleness n.
Trade/Economic
istikrarsızlık unsteadiness n.
Archaic
istikrarsızlık instableness n.

Bedeutungen, die der Begriff "istikrarsızlık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 8 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Trade/Economic
ekonomik istikrarsızlık economic instability n.
This is the best way to steer clear of any trade wars and economic instability imported from outside Europe.
Avrupa dışından ithal edilen ticaret savaşlarından ve ekonomik istikrarsızlıktan uzak durmanın en iyi yolu budur.

More Sentences
finansal istikrarsızlık financial instability n.
The rapporteur recognises that the risk of financial instability is inherent to the operation of the economy.
Raportör, finansal istikrarsızlık riskinin ekonominin işleyişine içkin olduğunu kabul etmektedir.

More Sentences
parasal istikrarsızlık monetary instability n.
Chronic monetary instability is another problem.
Kronik parasal istikrarsızlık bir başka sorundur.

More Sentences
Politics
finansal istikrarsızlık financial instability n.
It was always the real economy that paid the price for this financial instability.
Bu finansal istikrarsızlığın bedelini ödeyen her zaman reel ekonomi olmuştur.

More Sentences
siyasi istikrarsızlık political instability n.
Political instability repeatedly threatens the still incomplete independence process.
Siyasi istikrarsızlık hala tamamlanmamış olan bağımsızlık sürecini sürekli tehdit etmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
belirsizlik ve istikrarsızlık uncertainty and instability n.
ekonomik istikrarsızlık economic instability n.
Slang
finansal istikrarsızlık queer street n.