Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | inevitably adv. | kaçınılmaz şekilde | ||
An oni will appear inevitably to those who fear oni. Bir oni oniden korkanlara kaçınılmaz şekilde görünecek. More Sentences |
||||
General | inevitably adv. | kaçınılmaz olarak | ||
Inevitably, the major area of disagreement is the common agricultural policy. Kaçınılmaz olarak, en büyük anlaşmazlık alanı ortak tarım politikasıdır. More Sentences |
||||
General | inevitably adv. | ister istemez | ||
There are some inevitably who will not be satisfied with the legislation that is put forward. İster istemez ortaya konan mevzuattan memnun kalmayacak olanlar olacaktır. More Sentences |
||||
General | inevitably adv. | kaçınılamaz surette | ||
General | inevitably adv. | çaresiz | ||
General | inevitably adv. | her zamanki gibi | ||
General | inevitably adv. | beklenen şekilde | ||
General | inevitably adv. | tahmin edildiği şekilde | ||
General | inevitably adv. | olağan halde | ||
General | inevitably adv. | alışılageldiği üzere | ||
Law | ||||
Law | inevitably adv. | kaçınılması mümkün olmadan |