Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | işbirliği yapmak | collaborate v. | ||
These Member States, which are collaborating, were let off the hook totally. İşbirliği yapan bu Üye Devletler paçayı tamamen kurtarmışlardır. More Sentences |
||||
Common Usage | işbirliği yapmak | cooperate v. | ||
For these reasons, my group cannot be expected to cooperate. Bu sebeplerden dolayı grubumdan işbirliği yapması beklenemez. More Sentences |
||||
General | ||||
General | işbirliği yapmak | cooperate with v. | ||
We, on the contrary, must promote the idea of a network of national systems cooperating with each other. Biz ise tam tersine birbirleriyle işbirliği yapan ulusal sistemlerden oluşan bir ağ fikrini desteklemeliyiz. More Sentences |
||||
General | işbirliği yapmak | cooperate v. | ||
For these reasons, my group cannot be expected to cooperate. Bu sebeplerden dolayı grubumdan işbirliği yapması beklenemez. More Sentences |
||||
General | işbirliği yapmak | collaborate v. | ||
These Member States, which are collaborating, were let off the hook totally. İşbirliği yapan bu Üye Devletler paçayı tamamen kurtarmışlardır. More Sentences |
||||
General | işbirliği yapmak | associate with v. | ||
You shouldn't associate with men like that. Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın. More Sentences |
||||
General | işbirliği yapmak | coordinate v. | ||
We can always coordinate. Biz her zaman işbirliği yapabiliriz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | işbirliği yapmak | cooperate v. | ||
For these reasons, my group cannot be expected to cooperate. Bu sebeplerden dolayı grubumdan işbirliği yapması beklenemez. More Sentences |
||||
Trade/Economic | işbirliği yapmak | collaborate v. | ||
These Member States, which are collaborating, were let off the hook totally. İşbirliği yapan bu Üye Devletler paçayı tamamen kurtarmışlardır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | işbirliği yapmak | collaborate v. | ||
These Member States, which are collaborating, were let off the hook totally. İşbirliği yapan bu Üye Devletler paçayı tamamen kurtarmışlardır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | işbirliği yapmak | associate oneself v. | ||
General | işbirliği yapmak | aline oneself with v. | ||
General | işbirliği yapmak | gang v. | ||
General | işbirliği yapmak | make common cause with v. | ||
General | işbirliği yapmak | associate v. | ||
General | işbirliği yapmak | go ahead with v. | ||
General | işbirliği yapmak | play ball v. | ||
General | işbirliği yapmak | muck in v. | ||
General | işbirliği yapmak | train v. | ||
General | işbirliği yapmak | liaise v. | ||
General | işbirliği yapmak | mell [uk] (with) v. | ||
General | işbirliği yapmak | play (along) v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | işbirliği yapmak | be in cahoots with v. | ||
Colloquial | işbirliği yapmak | be in league with v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | işbirliği yapmak | combine forces (with one) v. | ||
Idioms | işbirliği yapmak | conspire with v. | ||
Law | ||||
Law | işbirliği yapmak | associate v. |