Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hurdaya çıkarmak | junk v. | ||
A tree fell on my new car and I had to junk it. Yeni arabamın üzerine bir ağaç düştü ve onu hurdaya çıkarmak zorunda kaldım. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | hurdaya çıkarmak | scrap v. | ||
The decision, though, as to whether or not to scrap a vessel, is one that every fisherman will have to take for himself. Bununla birlikte, bir tekneyi hurdaya çıkarıp çıkarmama kararı, her balıkçının kendi vermesi gereken bir karardır. More Sentences |