Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | her erkek | every man n. | ||
This is unacceptable for French people, but also for every man and woman that advocates humanism. Bu Fransız halkı için olduğu kadar hümanizmi savunan her erkek ve kadın için de kabul edilemez bir durumdur. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri | spouse n. |
General | elinden her iş gelen erkek | handyman n. |
General | elinden her iş gelen erkek | choreman n. |
General | erkek geyiğin başındaki dalcıklardan her biri | spilter n. |
Politics | ||
Politics | aşkı uğruna her şeyi göze alan erkek | knight n. |
Biology | ||
Biology | polen tanesindeki jeneratif hücrenin bölünmesiyle oluşan ve erkek hücre oluşturmak üzere bölünen iki hücreden her biri | body cell n. |
Slang | ||
Slang | her kadınla yatıp kalkan erkek | dog n. |