gravity - Türkisch Englisch Wörterbuch

gravity

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "gravity" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 42 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
gravity n. yer çekimi
Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.

More Sentences
General
gravity n. ciddilik
I am well aware of the gravity of the situation.
Durumun ciddiliğinin farkındayım.

More Sentences
gravity n. ağırlık
In truth, this has no gravity.
Aslında, bunun bir ağırlığı yok.

More Sentences
gravity n. vahamet
The information presented today by the High Representative gives us hope despite the gravity of the situation.
Bugün Yüksek Temsilci tarafından sunulan bilgiler, durumun vahametine rağmen bize umut vermektedir.

More Sentences
gravity n. ciddiyet
I hope you appreciate the gravity of this matter.
Umarım bu konunun ciddiyetini takdir ediyorsunuzdur.

More Sentences
gravity n. çekim
Despite the huge distances between galaxies their powerful gravity is always at work.
Galaksiler arasındaki devasa mesafelere rağmen güçlü çekim güçleri her zaman iş başındadır.

More Sentences
gravity n. yerçekimi
Our gravity is way too small to have any effect on this comet.
Yerçekimimiz bu kuyruklu yıldız üzerinde herhangi bir etki yaratamayacak kadar küçük.

More Sentences
Technical
gravity n. yerçekimi
But if that gravity funnel closes, there's no way out.
Ama o yerçekimi hunisi kapanırsa, çıkış yolumuz olmaz.

More Sentences
Automotive
gravity n. çekim
The Moon's gravity is responsible for the ocean tides on Earth.
Ayın çekimi Dünyada okyanus gelgitlerinden sorumludur.

More Sentences
Physics
gravity n. çekim
Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Yerçekimi, herhangi iki kütle, herhangi iki cisim ya da herhangi iki parçacık arasında var olan bir çekim kuvvetidir.

More Sentences
gravity n. yer çekimi
Some scientists think that gravity is made up of particles called gravitons which travel at the speed of light.
Bazı bilim adamları yer çekiminin ışık hızıyla seyahat eden graviton denilen parçacıklardan yapıldığını düşünüyor.

More Sentences
Star Wars
gravity n. yerçekimi
Despite the huge distances between galaxies their powerful gravity is always at work.
Galaksiler arasındaki büyük mesafelere rağmen güçlü yerçekimleri her zaman etkilidir.

More Sentences
General
gravity n. ağırbaşlılık
gravity n. tehlike
gravity n. önem
gravity n. büyüklük
gravity n. ehemmiyet
gravity n. temkin
gravity n. yerçekim
gravity n. cazibe
gravity n. peslik
gravity n. vakar
gravity n. düşünülebilirlik
gravity n. değerlendirilebilir olma
gravity n. ölçülebilirlik
gravity n. değer biçilebilir olma
gravity n. yerçekimi ivmesi
gravity n. özgül ağırlık
gravity adj. yerçekiminden faydalanan
gravity adj. yerçekimi ile çalışan
gravity adj. mekanik yollarla devir daim olan bir sıvı yerine ısıl taşınım akımlarından faydalanan
Law
gravity n. ehemmiyet
gravity n. temkin
Technical
gravity n. yerçekim kuvveti
Automotive
gravity n. yoğunluk
Physics
gravity n. ağırlık
gravity n. cazibe
gravity n. gravite
gravity n. kütleçekim
gravity n. önem
gravity n. yerçekim kuvveti
Geography
gravity n. iowa eyaletinde şehir

Bedeutungen, die der Begriff "gravity" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 303 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Technical
centre of gravity n. ağırlık merkezi
The centre of gravity shifted westwards.
Ağırlık merkezi batıya doğru kaymıştır.

More Sentences
zero gravity n. sıfır yerçekimi
They conducted a series of experiments under zero gravity.
Sıfır yerçekimi altında bir dizi deney gerçekleştirdiler.

More Sentences
earth's gravity n. yerçekimi
Mars's gravity is 38% of Earth's gravity.
Mars'ın yerçekimi Dünya'nın yerçekiminin %38'i kadardır.

More Sentences
Physics
centre of gravity n. ağırlık merkezi
The idea that politics rather than violence should return to the centre of gravity is extremely important.
Şiddet yerine siyasetin ağırlık merkezine geri dönmesi gerektiği fikri son derece önemlidir.

More Sentences
law of gravity n. yerçekimi kanunu
It's probably just a myth that Isaac Newton discovered the laws of gravity when an apple fell on his head while he was sitting under a tree.
Isaac Newton'un bir ağacın altında otururken kafasına bir elma düştüğünde yerçekimi kanunlarını keşfetmesi muhtemelen tamamen bir efsanedir.

More Sentences
law of gravity n. yerçekimi yasası
Newton established the law of gravity.
Newton, yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.

More Sentences
artificial gravity n. yapay yerçekimi
The first space stations rotated axially to produce artificial gravity.
İlk uzay istasyonları yapay yerçekimi üretmek için eksenel olarak döndürüldü.

More Sentences
General
the centre of gravity n. ağırlık merkezi
gravity conveyor n. desansör
gravity meter n. yerçekimölçer
gravity meter n. ağırlık ölçer
quantum gravity n. kuantum yerçekimi
force of gravity n. ağırlık kuvveti
force of gravity n. ağırlık
force of gravity n. çekim
gravity meter n. gravimetre
attraction of gravity n. yerçekimi
pull of gravity n. yerçekimi
center of gravity n. siklet merkezi
gravity-free environment n. yerçekimsiz ortam
zero-gravity environment n. yerçekimsiz ortam
center of gravity n. odak noktası
center of gravity n. dikkati en çok çeken şey
the gravity of the moment n. anın ağırlığı
gravity [obsolete] n. nüfuz
gravity [obsolete] n. yetkililik
gravity [obsolete] n. bir hitap şekli
gravity wave n. yerçekiminin sabit seviyeyi koruma eğiliminden ötürü sıvıların yüzeydeki katmanlarında oluşan dalga
gravity wave n. yerçekiminin dengeleyici kuvvet olduğu atmosfer gibi bir sıvıda oluşan dalga
gravity wave n. kütleçekimsel dalga
gravity-assist n. yerçekimi yardımı
gravity-assist n. (uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah
incongruous with gravity adj. yerçekimine aykırı
by gravity adv. gravite ile
by gravity adv. yerçekimi ile
by gravity adv. doğal akış
against the gravity adv. yerçekimine aykırı
Idioms
bed gravity n. yatak miskinliği
bed gravity n. yatak çekmesi
bed gravity n. yatağın çekim gücü
Trade/Economic
gravity model n. çekim modeli
Law
center of gravity n. ağırlık merkezi
Insurance
specific gravity n. özgül ağırlık
Technical
api gravity n. api gravitesi
center of gravity n. ağırlık merkezi
position of the center of gravity n. ağırlık merkezinin yeri
gravity retaining wall n. ağırlık istinat duvarı
gravity weir n. ağırlık bendi
gravity bar n. ağırlık çubuğu
gravity retaining wall n. ağırlık dayanma yapısı
gravity concentration n. ağırlık derişimleştirme
gravity segregation n. ağırlık farkı birikimi
determining the location of the centre of gravity n. ağırlık merkezinin yerinin tayini
gravity of the electrolyte n. asit yoğunluğu
baume gravity n. baume yoğunluğu
concrete gravity dam n. beton-ağırlık baraj
apparent specific gravity n. birim ağırlık
specific bulk gravity n. birim oylum ağırlığı
apparent specific gravity n. birim oylum ağırlığı
apparent specific gravity n. birim hacim ağırlığı
specific bulk gravity n. birim hacim ağırlığı
gravity feed n. çekim ile besleme
drainage systems operating under gravity n. cazibeli çalışan boşaltım sistemleri
gravity pipe n. cazibeli boru
gravity drainage systems n. cazibeli drenaj sistemleri
gravity drainage system n. cazibeli drenaj sistemi
gravity lubrication system n. çekim ile çalışan yağlama sistemi
gravity flow n. cazibeli akım
gravity pressure n. çekim basıncı
drainage by gravity n. cazibe ile drenaj
force of gravity n. çekim kuvveti
gravity irrigation n. cazibe sulaması
gravity tank n. doğal dağıtmalı su deposu
gravity hammer n. düşer çekiç
gravity feed n. doğal akışlı besleme
gravity system n. doğal akıntılı sistem
gravity-flow heating system n. doğal dolaşımlı ısıtma sistemi
gravity filtration n. gravite filtreleme
gravity filtration n. gravite süzme
gravity meter n. gravimetre
gravity filtration n. gravite temizleme
gravity tank n. gravite tankı
curved gravity dam n. kemer ağırlık baraj
gravity flow n. kendi ağırlığı ile oluşan akım
gravity draining n. kendi ağırlığıyla boşaltma
bulk specific gravity n. kitle özgül ağırlığı
gravity feed n. kendi ağırlığı ile besleme
gravity arch dam n. kemer ağırlık barajı
gravity filling n. kendi ağırlığıyla ikmal
gravity die casting n. kokil döküm
center of gravity n. kütle merkezi
gravity flow n. özağırlık akımı
gravity irrigation n. öz ağırlıkla sulama
specific gravity n. özgül ağırlık
zero gravity n. sıfır yer çekimi
drainage of fluids by means of gravity or negative pressure n. sıvıların yer çekimi veya negatif basınç yoluyla dışarı alınımı
artificial gravity n. suni yer çekimi
gravity circulation n. tabii sirkülasyon
gravity circulation heating n. tabii sirkülasyonlu ısıtma
theoretical gravity n. teorik yer çekimi
gravity plane n. vargel rampası
gravity dam of triangular section n. üçgen kesitli ağırlık barajı
viscosity-gravity constant n. viskozite-özgül ağırlık sabiti
anti-gravity suit n. yer çekimine dayanaklı elbise
gravity spring n. yerçekimi kaynağı
gravity meter n. yerçekimölçer
counter-gravity casting n. zıt ağırlıklı döküm
specific-gravity bottle n. yoğunluk şişesi
gravity drainage n. yerçekimi ile drenaj
acceleration due to gravity n. yerçekimi ivmesi
acceleration of gravity n. yerçekimi ivmesi
force of gravity n. yerçekimi kuvveti
earth gravity n. yerçekimi
gravity assist n. yerçekimi yardımı
gravity thickener n. yerçekimsel yoğunlaştırıcı
gravity system n. yerçekimli sistem
gravity flow n. yerçekimi akımı
gravity irrigation n. yerçekimiyle sulama
apparent specific gravity n. zahiri özgül ağırlık
specific-gravity balance n. özgül ağırlık terazisi
gravity fault n. çekim fayı
gravity cell n. elektrotların bağıl yoğunluklarındaki farktan ötürü iki ayrı tabakaya ayrılmış farklı iki elektrolitte bulunduğu elektrolitik hücre
gravity scale n. sıvıların izafi yoğunluklarını veren bir ölçek
anti-gravity adj. yer çekimine karşı
suitable for gravity systems at atmospheric pressure adj. atmosfer basıncındaki serbest yüzeyli akışa sahip sistemler için uygun
operating under gravity adj. cazibeli olarak çalışan
loaded or unloaded as liquids by gravity or pressure discharge adj. yer çekimi veya basınç yoluyla sıvı olarak doldurulabilen veya boşaltılabilen
gravity-controlled adj. yerçekimi kontrollü
Computer
gravity well n. yerçekimi kuyusu
Telecom
gravity gradient boom n. hacıyatmaz çubuğu
Mechanic
gravity sintering n. ağdırmalı külçeleme
Construction
gravity quay wall n. ağırlık rıhtımı duvarı
gravity retaining wall n. ağırlık dayanma duvarı
gravity abutment n. ağırlık dayanağı
gravity dam n. ağırlık barajı
gravity wall n. ağırlık duvarı
hollow gravity dam n. boşluklu ağırlık barajı
gravity spillway dam n. dolu savaklı ağırlık barajı
gravity arch dam n. kemerli ağırlık barajı
gravity masonry wall n. masif taş duvar
specific gravity n. özgül ağırlık
gravity force n. yerçekimi kuvveti
operating essentially under gravity adj. esas olarak cazibe ile çalışan
Automotive
center of gravity n. ağırlık merkezi
gravity feed n. ağırlıkla besleme
api gravity n. apı gravitesi
gravity braking system n. ağırlıkla frenleme sistemi
gravity bleeding n. ağırlıkla hava alma
gravity gasoline tank n. akışkanlıkla beslemeli yakıt deposu
specific gravity n. özgül ağırlık
specific gravity n. özgül gravite
counter gravity casting n. ters döküm
gravity feed spray gun n. üstten depolu boya tabancası
gravity casting n. yerçekimli kalıba döküm
Railway
gravity railway n. vagonların kısa dik yokuşlarda sabit motorlarla yukarı taşınıp aşağı yönlü eğimlerde yerçekimi sayesinde hareket ettiği demiryolu
gravity railroad n. vagonların kısa dik yokuşlarda sabit motorlarla yukarı taşınıp aşağı yönlü eğimlerde yerçekimi sayesinde hareket ettiği demiryolu
Aeronautic
gravity feed system n. ağırlık besleme sistemi
center of gravity limits n. ağırlık merkezi sınırları
center of gravity envelope n. ağırlık merkezi zarfı
centre of gravity envelope n. ağırlık merkezi zarfı
gravity turn n. ağırlık nedeniyle dönüş
gravity extraction n. ağırlıkla boşaltma
gravity extraction n. gravite boşaltması
artificial gravity n. suni çekim
gravity tank n. valtank
artificial gravity n. yapay çekim
Marine
wave gravity n. ağırlık dalgası
gravity-type offshore structure n. ağırlığa dayalı açık deniz yapıları
gravity-type concrete structure n. ağırlığa dayalı beton yapı
gravity waves n. ağırlık dalgaları
gravity-type parapet n. ağırlığa dayalı başlık duvarı
gravity-type outer slope pavement n. ağırlığa dayalı dış eğim kaplama
gravity-type quaywall n. ağırlığa dayalı rıhtım duvarı
gravity-type structure n. ağırlığa dayalı yapı
gravity-type coastal dike n. ağırlığa dayalı kıyı hendeği
gravity-type wave-absorbing breakwater n. ağırlığa dayalı dalga sönümleyici dalgakıran
gravity-type dolphin n. ağırlığa dayalı dolfen
gravity-type special breakwater n. ağırlığa dayalı özel dalgakıran
gravity-type wharf n. ağırlığa dayalı rıhtım
gravity-type bulkhead n. ağırlığa dayalı tahkimat
permeable gravity-type offshore structure n. geçirgen ağırlığa dayanan açık deniz yapıları
change of gravity n. gravite değişimi
long period gravity waves n. uzun periyotlu ağırlık dalgaları
surface gravity waves n. yüzeysel ağırlık dalgaları
gravity waves n. yerçekimi dalgaları
gravity band n. gemi çapasının dengeleme noktasındaki şaftın her bir yanında bağlantı veya halka olan bir şerit
Petrol
gravity platform n. (petrol endüstrisinde) doğrudan deniz yatağının üzerine kurulan ve kendi ağırlığı sayesinde konumunu koruyan sondaj kulesi
Mining
gravity conveyor n. desansör
centrifugal gravity separator n. santrifüj gravite ayırıcısı
gravity exploration n. yerçekimi ölçme yöntemiyle arama
gravity conveyor n. yerçekimli taşıyıcı
Medical
urine specific gravity (usg) n. idrar özgül ağırlığı
Food Engineering
specific gravity n. özgül ağırlık
Math
particle driven gravity currents n. içerisinde parçacık bulunan yer çekimi akımları
particle-bearing gravity currents n. içerisinde parçacık bulunan yer çekimi akımları
Physics
theory of gravity n. newton'ın yer çekimi teorisi
centre of gravity n. ağırlık özeği
center of gravity n. ağırlık merkezi
c of g (center of gravity) n. ağırlık merkezi
lunar gravity n. ay çekim kuvveti
centre of gravity limits n. ağırlık merkezi değişme sınırları
force of gravity n. ağırlık kuvveti
gravity simulation n. çekim benzetimi
gravity force n. çekim gücü
gravity anomalies n. çekim aykırılıkları
gravity circulation n. doğal dolaşımı
gravity gradient torque n. eğimin yerçekimi torku
gravity field n. gravite alanı
gravity current n. gravite akışı
gravity action n. gravite hareketi
solar gravity n. güneş çekim kuvveti
anti-self-dual gravity n. karşıt-kendi-dual kütle çekimi
gravity circulation n. kendi ağırlığı ile devir
self-dual gravity n. kendine ikili kütleçekimi
self-dual gravity n. kendi-dual kütle çekimi
gravity gradient n. kütle çekim gradyanı
newton's law of gravity n. newton'un yerçekimi kanunu
newton's law of gravity n. newton'un yerçekimi yasası
newton's law of gravity n. newton'un evrensel kütleçekim yasası
zero gravity n. sıfır yer çekimi
zero gravity n. sıfır yerçekimi
gravity circulation n. tabii sirkülasyon
gravity circulation heating n. tabii sirkülasyonlu ısıtma
theory of gravity n. yer çekimi teorisi
gravity-free environment n. yer çekimsiz ortam
gravity current n. yer çekimi akımı
non gravity n. yerçekimsizlik
non-gravity n. yerçekimsizlik
gravity wave n. yerçekim dalgası
influence of gravity n. yerçekiminin etkisi
influence of gravity n. yerçekimi etkisi
gravity currents n. yerçekimi akımları
gravity waves n. yerçekimi dalgaları
force of gravity n. yerçekimi kuvveti
self-gravity n. öz kütle çekimi
gravity assist n. kütle çekimsel sapan
surface gravity n. (yüzeydeki) yer çekimi
loop quantum gravity n. döngüsel kuantum kütleçekimi
loop quantum gravity n. döngüsel kuantum kütleçekimi
gravity assist n. kütleçekim yardımı
anti-gravity n. karşıt yerçekimi
anti-gravity n. anti yerçekimi
anti-gravity n. karşıt kütleçekimi
held together by gravity adj. kütle çekimi tarafından bir arada tutulan
sp gr (specific gravity) abrev. özgül ağırlık
sp. gr. (specific gravity) abrev. özgül ağırlık
Chemistry
specific gravity n. özgül ağırlık
api gravity scale n. amerikan petrol enstitüsü'nün kullandığı yerçekimi ölçeği
Marine Biology
specific gravity n. özgül yerçekimi
specific gravity n. öz ağırlık
specific gravity n. saf suya göre bir sıvının yoğunluk oranı
Astronomy
high-gravity planet n. yüksek yerçekimli gezegen
low-gravity planet n. düşük yerçekimli gezegen
Agriculture
gravity irrigation n. cazibeli sulama
gravity irrigation n. çekim sulaması
gravity drainage n. çekim drenajı
gravity irrigation n. cazibe sulaması
gravity drainage n. cazibe drenajı
gravity irrigation n. doğal akıntı sulaması
gravity drainage n. gravite drenajı
gravity irrigation n. yerçekimi sulaması
Environment
gravity dam n. ağırlık barajı
gravity flow n. ağırlıksal akış
change of gravity n. gravite değişimi
gravity anomaly n. gravite anomalisi
gravity model n. gravite modeli
Geography
gravity anomaly n. yerçekimi anomalisi
Meteorology
specific gravity n. özgül yerçekimi
standard gravity n. standart yerçekimi
gravity waves n. yerçekim dalgaları
gravity correction n. yerçekimi düzeltmesi
Geology
gravity wall n. ağırlık istinat duvarı
bouguer gravity map n. bouguer gravite haritası
bouguer gravity data n. bouguer gravite verileri
bouguer gravity n. bouguer gravitesi
marine gravity n. denizdeki yerçekimi
gravity and aeromagnetic analysis n. gravite ve havadan manyetik analiz
gravity data n. gravite verisi
gravity anomaly map n. gravite anomali haritası
gravity anomalies n. gravite anomalileri
gravity sliding n. yerçekimi kayması
gravity slide n. yerçekimi kayması
gravity gliding n. yerçekimi kayması
gravity anomaly n. dünya yüzeyindeki normal yerçekimi değerinin derinlikte yoğunluk farkı nedeniyle değişimi
gravity fault n. çekim fayı
gravity fault n. normal fay
gravity fault n. eğik fay düzleminin üstünde yer alan kayaçların aşağıdakilerle yer değiştirdiği fay türü
gravity fault n. tavan bloğu taban kayacına kıyasla aşağı kaymış gibi görünen eğik fay
Military
centers of gravity n. askeri gücün hareket özgürlüğünü, fiziksel gücünü ve savaşma motivasyonunu oluşturan özellikleri
gravity well n. çekim kuyusu
gravity simulation n. çekim taklidi
gravity bomb n. güdümsüz bomba
gravity extraction n. kendi ağırlığıyla atma
Slang
gravity check n. yerçekimi kontrolü
gravity check n. (bisiklet gibi araçlardan) düşme
gravity check n. yeri boylama
gravity check n. yere çakılma
gravity check n. yerleri süpürme
gravity check n. yerleri öpme
gravity check n. kıç üstü oturma
Star Wars
gravity well n. yerçekimi kuyusu
gravity well (tourist attraction) n. yer çekimi kuyusu (turist merkezi)
pulse-gravity interdiction mine n. titreşim-yer çekimi yasaklayıcı madeni