frontier - Türkisch Englisch Wörterbuch

frontier

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "frontier" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
frontier n. sınır
A second important point, which has already been made, concerns frontier workers.
Daha önce de belirtilmiş olan ikinci önemli bir husus da sınır çalışanlarıyla ilgilidir.

More Sentences
General
frontier n. sınırda olan
It may not be a road frontier, but the 22 miles of sea at its narrowest point does make a great deal of difference.
Bir kara yolu sınırı olmayabilir ancak en dar noktasındaki 22 millik deniz büyük bir fark yaratır.

More Sentences
Politics
frontier n. sınır
FOB means that all costs incurred in transport up to the customs frontier are charged to the seller.
FOB, gümrük sınırına kadar nakliyede katlanılan bütün maliyetlerin satıcıya yüklendiği anlamına gelir.

More Sentences
Common Usage
frontier n. hudut
General
frontier n. hudut bölgesi
Politics
frontier n. hudut
Geography
frontier n. kuzey dakota eyaletinde şehir

Bedeutungen, die der Begriff "frontier" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 68 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Politics
frontier region n. sınır bölgesi
I think this will motivate the Commission to present a corresponding proposal on the frontier regions.
Bunun, Komisyonu sınır bölgelerine ilişkin uygun bir teklif sunmaya teşvik edeceğini düşünüyorum.

More Sentences
frontier town n. sınır kasabası
In the 1880's, this was a harsh frontier town.
1880'lerde burası sert bir sınır kasabasıydı.

More Sentences
General
frontier infringement n. sınır ihlali
sea frontier n. deniz sınırı
frontier and pioneer life n. sınır ve akıncı yaşamı
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
frontier station n. sınır istasyonu
frontier zone n. sınır bölgesi
geographical frontier n. coğrafi sınır
last frontier n. alaska
last frontier n. kuzey amerika'nın kuzeybatısında yer alan bir eyalet
cross the frontier v. sınırı geçmek
Trade/Economic
sea frontier n. deniz sınırı
delivered at frontier n. daf
efficient frontier n. etkinlik sınırı
frontier markets n. gelişme ihtimali olan pazarlar
utility-possibility frontier n. fayda olanakları sınırı
customs frontier n. gümrük hattı
frontier station n. hudut istasyonu
delivery at frontier n. hudutta teslim
internal frontier n. iç sınır
land frontier n. kara hududu
land frontier n. kara sınırı
efficient frontier n. maksimum getirilerin oluşturduğu risk-getiri eğrisi
frontier trade n. sınır ticareti
frontier economics n. sınır ekonomisi
production possibilities frontier n. üretim olanakları eğrisi
production-possibility frontier n. üretim olanakları sınırı
delivered at frontier adj. sınırda teslim
free at frontier adj. sınırda teslim
Politics
frontier worker n. ab üyesi ülkelerde bir ülkede yaşarken diğer bir ülkede çalışan işçi
south-western frontier n. güney batı sınırı
nort-western frontier n. kuzey batı sınırı
common frontier n. ortak sınır
frontier country n. sınır ülkesi
frontier village n. sınır köyü
frontier zone n. sınır bölgesi
frontier area n. sınır bölgesi
frontier control n. sınır kontrolü
frontier town n. sınır şehri
country frontier n. ülke sınırı
defend the frontier v. sınırı korumak
defend the frontier v. sınırı beklemek
guard the frontier v. sınırı beklemek
guard the frontier v. sınırı korumak
Automotive
delivered at frontier adj. sınırda teslim
Math
frontier point n. kıyı noktası
frontier point n. kenar noktası
frontier point n. sınır noktası
Geometry
geometric frontier n. geometrik sınır
Chemistry
frontier orbitals n. hudut orbitalleri
Social Sciences
frontier heritage n. sınır mirası
Geography
triple frontier n. arjantin, brezilya ve paraguay'ın ortak sınır bölgesi
natural frontier n. doğal sınır
north east frontier agency n. hindistan'ın kuzeydoğusunda eyalet
north east frontier agency n. arunaçal pradeş
north-west frontier province n. kuzey-batı sınır eyaleti
north-west frontier province n. afganistan ile jammu ve keşmir arasında kalan pakistan eyaleti
american frontier n. vahşi batı
Military
sea frontier command n. kıyı bölgesi deniz komutanlığı
sea frontier n. kıyı bölgesi komutanlığı
coastal frontier n. kıyı hudut bölgesi
coastal frontier defence n. kıyı hudut savunması
frontier station n. sınır istasyonu
flanks of a frontier n. ülke sınırlarındaki dışa doğru uzanan noktalar
Engineering
pareto frontier n. pareto verimliliği
Star Wars
frontier inn n. sınır hanı
galactic frontier n. galaktik sınır