|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
do away with v.
|
kaldırmak |
|
I think that we should do away with the register.
Bence kayıt defterini kaldırmalıyız.
More Sentences
|
2 |
General |
do away with v.
|
yürürlükten kaldırmak |
|
We should do away with the death penalty.
Ölüm cezasını yürürlükten kaldırmalıyız.
More Sentences
|
3 |
General |
do away with v.
|
feshetmek |
|
We should do away with these old rules.
Bu eski kuralları feshetmeliyiz.
More Sentences
|
4 |
General |
do away with v.
|
ortadan kaldırmak |
|
Your comments have been noted and I can assure you that there is no intention of doing away with Question Time.
Yorumlarınız dikkate alındı ve sizi temin ederim ki Soru Sorma Süresini ortadan kaldırmak gibi bir niyetimiz yok.
More Sentences
|
5 |
General |
make do with v.
|
ile yetinmek |
|
At the moment, they have to make do with American websites.
Şu anda Amerikan web siteleri ile yetinmek zorundalar.
More Sentences
|
6 |
General |
do away with v.
|
yok etmek |
|
7 |
General |
stop having anything to do with somebody v.
|
alışverişi kesmek |
|
8 |
General |
have something to do with v.
|
ilgisi olmak |
|
9 |
General |
do something with feeling v.
|
bir şeyi duyarak yapmak |
|
10 |
General |
have nothing to do with v.
|
alakası olmamak |
|
|
11 |
General |
have something to do with v.
|
ilişkisi olmak |
|
12 |
General |
have nothing to do with v.
|
ilgisi olmamak |
|
13 |
General |
do away with v.
|
defterini dürmek |
|
14 |
General |
do business with v.
|
alışveriş etmek |
|
15 |
General |
do away with v.
|
icabına bakmak |
|
16 |
General |
have to do with v.
|
ile ilgisi olmak |
|
17 |
General |
do away with v.
|
işini bitirmek |
|
18 |
General |
have something to do with v.
|
alakası olmak |
|
19 |
General |
have nothing to do with v.
|
ile hiçbir ilgisi olmamak |
|
20 |
General |
do away with v.
|
öldürmek |
|
21 |
General |
do away with somebody v.
|
canına kıymak |
|
22 |
General |
make do with v.
|
ile idare etmek |
|
23 |
General |
have nothing to do with v.
|
ilişkisini kesmek |
|
24 |
General |
do with less v.
|
azla yetinmek |
|
25 |
General |
have nothing to do with v.
|
ile hiçbir ilişkisi olmamak |
|
26 |
General |
do away with v.
|
durdurmak |
|
27 |
General |
make do with something v.
|
ile idare etmek |
|
28 |
General |
do away with v.
|
izale etmek |
|
29 |
General |
have to do (with) v.
|
dahili olmak |
|
30 |
General |
do something with meticulous care v.
|
titizlik göstermek |
|
|
31 |
General |
have to do with v.
|
ile bir ilgisi olmak |
|
32 |
General |
have nothing to do with v.
|
ile ilgisi olmamak |
|
33 |
General |
do business with v.
|
ile iş yapmak |
|
34 |
General |
do with less v.
|
aza kanaat etmek |
|
35 |
General |
not to have anything to do with something v.
|
uzaktan yakından ilgisi olmamak |
|
36 |
General |
have nothing to do with something v.
|
birşeyle ilgisi olmamak |
|
37 |
General |
do business with someone v.
|
birisiyle iş yapmak |
|
38 |
General |
do business with someone v.
|
birisiyle ticaret yapmak |
|
39 |
General |
do homework with friends v.
|
arkadaşlarla ödev yapmak |
|
40 |
General |
have to do with v.
|
… ile ilgilenmek |
|
41 |
General |
have to do with v.
|
uğraşmak |
|
42 |
General |
with nothing to do adj.
|
işsiz güçsüz |
|
Phrasals |
|
43 |
Phrasals |
do away with something v.
|
başından savmak |
|
44 |
Phrasals |
do away with something v.
|
bir şeyden kurtulmak |
|
45 |
Phrasals |
do away with something v.
|
defetmek |
|
46 |
Phrasals |
do away with (oneself) v.
|
intihar etmek |
|
47 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
(kendini, birini, bir şeyi) öldürmek |
|
48 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
icabına bakmak |
|
49 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
işini bitirmek |
|
50 |
Phrasals |
do away with (someone, something, or oneself) v.
|
intihar etmek |
|
51 |
Phrasals |
do away with (something) v.
|
(bir şeyi) durdurmak |
|
52 |
Phrasals |
do away with (something) v.
|
(bir şeyi) kaldırmak |
|
53 |
Phrasals |
do away with (something) v.
|
(bir şeye) son vermek |
|
54 |
Phrasals |
do away with (something) v.
|
(bir şeyden) kurtulmak |
|
Phrases |
|
55 |
Phrases |
what has this got to do with......? expr.
|
bunun .... ile ne ilgisi var? |
|
56 |
Phrases |
could do with expr.
|
ise iyi olur |
|
57 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
58 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
59 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
alakasız değil mi? |
|
60 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
61 |
Phrases |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
kel alaka değil mi? |
|
62 |
Phrases |
to do with expr.
|
ile ilgili |
|
63 |
Phrases |
to do with expr.
|
ile bağlantılı |
|
64 |
Phrases |
to do with expr.
|
ile alakalı |
|
Colloquial |
|
65 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
doğrudan bir ilişkisi olmamak |
|
66 |
Colloquial |
do a line with (someone) v.
|
(biriyle) sevgili olmak |
|
67 |
Colloquial |
do a line with (someone) v.
|
(biriyle) çıkmak |
|
68 |
Colloquial |
do it with mirrors v.
|
(sihirbazlık numarasını) aynalarla yapmak |
|
69 |
Colloquial |
do it with mirrors v.
|
kimseye görünmeden yapmak |
|
70 |
Colloquial |
do it with mirrors v.
|
kimseye çaktırmadan yapmak |
|
|
71 |
Colloquial |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek |
|
72 |
Colloquial |
be to do with (something) v.
|
(bir şeyle) ilgisi olmak |
|
73 |
Colloquial |
be to do with (something) v.
|
(bir şeyle) alakası olmak |
|
74 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle ilgisi olmak |
|
75 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle ilgili olmak |
|
76 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle alakası olmak |
|
77 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle alakalı olmak |
|
78 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bağlantılı olmak |
|
79 |
Colloquial |
be/have to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak |
|
80 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek |
|
81 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) al bir tarafına sok demek |
|
82 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) münasip bir yerine sok demek |
|
83 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|
84 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
ne yapacağını bilememek |
|
85 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
nasıl oyalanacağını bilmemek |
|
86 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
|
87 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
|
88 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
|
89 |
Colloquial |
not know what to do with (oneself) v.
|
ne yapacağını şaşırmak |
|
90 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
91 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
92 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) alakasız olmak |
|
93 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
94 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
95 |
Colloquial |
be nothing to do with (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
96 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak |
|
97 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak |
|
98 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
99 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak |
|
100 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak |
|
101 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek |
|
102 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak |
|
103 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak |
|
104 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
105 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak |
|
106 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek |
|
107 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek |
|
108 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
109 |
Colloquial |
be nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
110 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak |
|
111 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
112 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak |
|
113 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek |
|
114 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek |
|
115 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
116 |
Colloquial |
have nothing to do with somebody/something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
117 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
118 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
119 |
Colloquial |
have nothing to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
120 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle işi olmamak |
|
121 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak |
|
122 |
Colloquial |
not have anything to do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek |
|
123 |
Colloquial |
have something to do with something v.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
124 |
Colloquial |
have something to do with something v.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
125 |
Colloquial |
have something to do with something v.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
126 |
Colloquial |
have something to do with something v.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
127 |
Colloquial |
have something to do with something v.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
128 |
Colloquial |
not have anything to do with something v.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
129 |
Colloquial |
not have anything to do with something v.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
130 |
Colloquial |
not have anything to do with something v.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
131 |
Colloquial |
not have anything to do with something v.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
132 |
Colloquial |
not have anything to do with something v.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
133 |
Colloquial |
can't do anything with v.
|
ile baş edememek |
|
134 |
Colloquial |
can't do anything with v.
|
ile başa çıkamamak |
|
135 |
Colloquial |
can't do anything with v.
|
-i idare edememek |
|
136 |
Colloquial |
can't do anything with v.
|
-i zapt edememek |
|
137 |
Colloquial |
do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle idare etmek |
|
138 |
Colloquial |
do with someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle yetinmek |
|
139 |
Colloquial |
do with (something) v.
|
(bir şeyle) idare etmek |
|
140 |
Colloquial |
do with (something) v.
|
(bir şeyle) yetinmek |
|
141 |
Colloquial |
have to do with something v.
|
bir şeyle bir ilgisi olmak |
|
142 |
Colloquial |
have to do with something v.
|
bir şeyle bir bağlantısı olmak |
|
143 |
Colloquial |
have to do with something v.
|
bir şeyle ilgili olmak |
|
144 |
Colloquial |
have to do with something v.
|
bir şeye bağlı olmak |
|
145 |
Colloquial |
have to do with something v.
|
bir şeyle alakalı olmak |
|
146 |
Colloquial |
what does that have to do with anything? expr.
|
ne alaka? |
|
147 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) ne yaptı? |
|
148 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi bir şeyi) nereye koydu? |
|
149 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeyi ne yaptı? |
|
150 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) neden değiştirdi? |
|
151 |
Colloquial |
what did (someone) do with (something)? expr.
|
(birisi/bir kurum) bir şeye ne yaptı? |
|
152 |
Colloquial |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi nereye koydun/koydu? |
|
153 |
Colloquial |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi ne yaptın/yaptı? |
|
154 |
Colloquial |
what did you do with something? expr.
|
bir şeyi nereye sakladın/sakladı? |
|
155 |
Colloquial |
do you have a problem with that? expr.
|
(bununla ilgili) bir sıkıntın mı var? |
|
156 |
Colloquial |
do you have a problem with that? expr.
|
(bu) hoşuna gitmedi mi? |
|
157 |
Colloquial |
do you have a problem with that? expr.
|
(bununla ilgili) bir itirazın mı var? |
|
158 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alaka? |
|
159 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
160 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
161 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
162 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
kel alaka? |
|
163 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alaka? |
|
164 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
165 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
166 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
167 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
kel alaka? |
|
168 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
169 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
170 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
171 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
172 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of cheese? [uk] expr.
|
kel alaka? |
|
173 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne alaka? |
|
174 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne alakası var? |
|
175 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
176 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
177 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of eggs? [us] expr.
|
kel alaka? |
|
178 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alaka? |
|
179 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne alakası var? |
|
180 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
alakaya çay demle? |
|
181 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
ne ilgisi var? |
|
182 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of fish? [uk] expr.
|
kel alaka? |
|
183 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne alaka? |
|
184 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne alakası var? |
|
185 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
alakaya çay demle? |
|
186 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
ne ilgisi var? |
|
187 |
Colloquial |
what's that got to do with the price of meat? expr.
|
kel alaka? |
|
188 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
bunun konuyla ne alakası var? |
|
189 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
bunun konumuzla ne ilgisi var? |
|
190 |
Colloquial |
what does that have to do with the price of corn? expr.
|
ne alaka? |
|
191 |
Colloquial |
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun? |
|
192 |
Colloquial |
(do) you kiss your grandmother with that mouth? expr.
|
ağzına hiç yakışıyor mu? |
|
193 |
Colloquial |
(do) you kiss your granny with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı büyük anneni öpüyorsun? |
|
194 |
Colloquial |
(do) you kiss your granny with that mouth? expr.
|
ağzına hiç yakışıyor mu? |
|
195 |
Colloquial |
(do) you kiss your mama with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun? |
|
196 |
Colloquial |
(do) you kiss your mama with that mouth? expr.
|
ağzına hiç yakışıyor mu? |
|
197 |
Colloquial |
(do) you kiss your mother with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun? |
|
198 |
Colloquial |
(do) you kiss your mother with that mouth? expr.
|
ağzına hiç yakışıyor mu? |
|
199 |
Colloquial |
do you kiss your momma with that mouth? expr.
|
ağzına hiç yakışıyor mu? |
|
200 |
Colloquial |
can do with expr.
|
-e ihtiyacı var |
|
201 |
Colloquial |
can do with expr.
|
olsa iyi olur |
|
202 |
Colloquial |
can do with expr.
|
olsa/ile hiç fena olmaz |
|
203 |
Colloquial |
could do with someone or something expr.
|
biri/bir şey olsa iyi olurdu |
|
204 |
Colloquial |
could do with someone or something expr.
|
birine/bir şeye hayır demezdim |
|
205 |
Colloquial |
could do with (something) expr.
|
(bir şey) olsa iyi olurdu |
|
206 |
Colloquial |
could do with (something) expr.
|
(bir şeye) hayır demezdim |
|
207 |
Colloquial |
could do with something expr.
|
bir şeye ihtiyacı var |
|
208 |
Colloquial |
could do with something expr.
|
bir şey istiyor |
|
209 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) ilgili değil |
|
210 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) alakalı değil |
|
211 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilgisi/alakası yok |
|
212 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı yok |
|
213 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir bağı yok |
|
214 |
Colloquial |
nothing to do with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) bir ilişkisi yok |
|
Idioms |
|
215 |
Idioms |
not have anything to do with v.
|
alakası olmamak |
|
216 |
Idioms |
do something with a vengeance v.
|
canını dişine takarak/şevkle bir şey yapmak |
|
217 |
Idioms |
be able to do something with one's eyes closed v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
218 |
Idioms |
somebody could do something with their eyes closed v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
219 |
Idioms |
somebody could do something with their eyes shut v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
220 |
Idioms |
be able to do something with one's eyes closed v.
|
gözleri kapalı yapabilmek |
|
221 |
Idioms |
do something with one's eyes closed v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
222 |
Idioms |
not have anything to do with v.
|
hiçbir ilgisi olmamak |
|
223 |
Idioms |
do something with one arm tied behind one's back v.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
224 |
Idioms |
do something with one's eyes shut v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
225 |
Idioms |
could do something with one hand tied behind their back v.
|
(başkasının yaptığını) tek eliyle yapabilmek |
|
226 |
Idioms |
have nothing to do with somebody/something v.
|
(biriyle/birşeyle) işi olmamak |
|
227 |
Idioms |
could do something with one arm tied behind their back v.
|
(başkasının yaptığını) tek eliyle yapabilmek |
|
228 |
Idioms |
make do with v.
|
yasak savmak |
|
229 |
Idioms |
able to (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyi) gözü kapalı (yapabilmek) |
|
230 |
Idioms |
able to (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyin) uzmanı olmak |
|
231 |
Idioms |
able to (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyi yapmak) çocuk oyuncağı olmak |
|
232 |
Idioms |
able to do with eyes closed v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
233 |
Idioms |
able to do with eyes closed v.
|
zorlanmadan/kolayca yapabilmek |
|
234 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) baş edememek |
|
235 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) başa çıkamamak |
|
236 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) idare edememek |
|
237 |
Idioms |
can't do anything with (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) zapt edememek |
|
238 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyi) gözü kapalı yapabilmek |
|
239 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
240 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes closed v.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
241 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes shut v.
|
(bir şeyi) gözü kapalı yapabilmek |
|
242 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes shut v.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
243 |
Idioms |
could (do something) with (one's) eyes shut v.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
244 |
Idioms |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
245 |
Idioms |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
246 |
Idioms |
could (do something) with one arm tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) tek eliyle bile yapabilmek |
|
247 |
Idioms |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) kolayca/rahatça yapabilmek |
|
248 |
Idioms |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
249 |
Idioms |
could (do something) with one hand tied behind (one's) back v.
|
(bir şeyi) tek eliyle bile yapabilmek |
|
250 |
Idioms |
could do something with your eyes closed v.
|
bir şeyi gözün kapalı yapabilmek |
|
251 |
Idioms |
could do something with your eyes closed v.
|
bir şeyi kolayca/rahatça yapabilmek |
|
252 |
Idioms |
could do something with your eyes closed v.
|
bir şeyi hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
253 |
Idioms |
could do something with your eyes shut v.
|
bir şeyi gözün kapalı yapabilmek |
|
254 |
Idioms |
could do something with your eyes shut v.
|
bir şeyi kolayca/rahatça yapabilmek |
|
255 |
Idioms |
could do something with your eyes shut v.
|
bir şeyi hiç zorlanmadan yapabilmek |
|
256 |
Idioms |
do battle (with somebody) v.
|
(biriyle) çatışmak |
|
257 |
Idioms |
do battle (with somebody) v.
|
(biriyle) tartışmak |
|
258 |
Idioms |
do battle (with somebody) v.
|
(biriyle) kavga etmek |
|
259 |
Idioms |
do battle (with somebody) v.
|
(biriyle) mücadele etmek |
|
260 |
Idioms |
do battle (with somebody) v.
|
(biriyle) kapışmak |
|
261 |
Idioms |
do something with one hand behind your back v.
|
çocuk oyuncağı olmak |
|
262 |
Idioms |
do something with one hand behind your back v.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
263 |
Idioms |
do something with one hand behind your back v.
|
tek eliyle bile yapabilmek |
|
264 |
Idioms |
do something with one hand (tied) behind your back v.
|
çocuk oyuncağı olmak |
|
265 |
Idioms |
do something with one hand (tied) behind your back v.
|
hiç zorlanmadan yapmak |
|
266 |
Idioms |
do something with one hand (tied) behind your back v.
|
tek eliyle bile yapabilmek |
|
267 |
Idioms |
do with a vengeance v.
|
canını dişine takarak yapmak |
|
268 |
Idioms |
do with a vengeance v.
|
şevkle yapmak |
|
269 |
Idioms |
do with a vengeance v.
|
azimle yapmak |
|
270 |
Idioms |
do wonders (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
|
271 |
Idioms |
do wonders (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
|
272 |
Idioms |
do wonders (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak |
|
273 |
Idioms |
do miracles (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey için/üzerinde) harikalar yaratmak |
|
274 |
Idioms |
do miracles (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey için/üzerinde/ile) harika iş çıkartmak |
|
275 |
Idioms |
do miracles (for/on/with somebody/something) v.
|
(biri/bir şey ile ilgili/üzerinde) mucizeler yaratmak |
|
276 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
ne yapacağını bilememek |
|
277 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
nasıl oyalanacağını bilmemek |
|
278 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
|
279 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
|
280 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
|
281 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
ne yapacağını şaşırmak |
|
282 |
Idioms |
not know what to do with yourself v.
|
sıkıntıdan ne yapacağını bilememek |
|
283 |
Idioms |
tell what to do with v.
|
-i alıp bir tarafına sok demek |
|
284 |
Idioms |
tell what to do with v.
|
-i bir tarafına monte etmesini söylemek |
|
285 |
Idioms |
tell what to do with v.
|
-i al bir tarafına sok demek |
|
286 |
Idioms |
tell what to do with v.
|
'-i münasip bir yerine sok demek |
|
287 |
Idioms |
tell what to do with v.
|
'-i münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|
288 |
Idioms |
what's that got to do with the price of cheese? expr.
|
ne alakası var? |
|
289 |
Idioms |
what's that got to do with the price of cheese? expr.
|
Konuyla uzaktan yakından bir ilgisi var mı? |
|
290 |
Idioms |
what's that got to do with the price of cheese? expr.
|
bunun konumuzla ne alakası var? |
|
291 |
Idioms |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
292 |
Idioms |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
konuyla uzaktan yakından bir ilgisi var mı? |
|
293 |
Idioms |
what's that got to do with the price of tea in china? expr.
|
bunun konumuzla ne alakası var? |
|
294 |
Idioms |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
ne alakası var? |
|
295 |
Idioms |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
konuyla uzaktan yakından bir ilgisi var mı? |
|
296 |
Idioms |
what does that have to do with the price of tea in china? expr.
|
bunun konumuzla ne alakası var? |
|
297 |
Idioms |
eat and drink with your friends but do not trade with them expr.
|
dostluk başka alışveriş başka |
|
298 |
Idioms |
could do something with one hand tied behind their back expr.
|
(bunu ben) tek elimle yaparım |
|
299 |
Idioms |
could do something with one arm tied behind their back expr.
|
(bunu ben) tek elimle yaparım |
|
Speaking |
|
300 |
Speaking |
what does your mom have to do with this? expr.
|
annenin bu konuyla ne ilgisi var? |
|
301 |
Speaking |
do you get along with your parents? expr.
|
ailenle anlaşıyor musun? |
|
302 |
Speaking |
do you get along with your parents? expr.
|
annenle babanla anlaşıyor musun? |
|
303 |
Speaking |
do you go along with that? expr.
|
buna katılıyor musun? |
|
304 |
Speaking |
he wants to do business with us expr.
|
bizimle iş yapmak istiyor |
|
305 |
Speaking |
it has nothing to do with me expr.
|
benimle bir ilgisi yok |
|
306 |
Speaking |
it has nothing to do with me expr.
|
benimle bir alakası yok |
|
307 |
Speaking |
do you want to have dinner with me? expr.
|
benimle yemeğe çıkmak ister misin? |
|
308 |
Speaking |
what do you expect me to do with this? expr.
|
bununla ne yapmamı bekliyorsun? |
|
309 |
Speaking |
nothing to do with me expr.
|
benimle bir alakası yok |
|
310 |
Speaking |
how do you deal with that smell? expr.
|
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? |
|
311 |
Speaking |
it has nothing to do with this expr.
|
bunun konuyla bir ilgisi yok |
|
312 |
Speaking |
I have nothing to do with this expr.
|
bununla benim hiçbir alakam yok |
|
313 |
Speaking |
what does that have to do with anything? expr.
|
bunun konumuzla ne alakası var? |
|
314 |
Speaking |
try to make do with this expr.
|
bununla idare ediver işte |
|
315 |
Speaking |
what am I supposed to do with these? expr.
|
bunlarla ne yapacağım ben? |
|
316 |
Speaking |
that has nothing to do with this expr.
|
bunun konuyla bir ilgisi yok |
|
317 |
Speaking |
do you fancy going to the cinema with me? expr.
|
benimle sinemaya gelmek ister misin? |
|
318 |
Speaking |
what's that have to do with going there? expr.
|
bunun oraya gitmekle ne ilgisi var? |
|
319 |
Speaking |
you can do something good with this money expr.
|
bu parayla iyi bir şey yapabilirsin |
|
320 |
Speaking |
do with it for now expr.
|
bununla idare ediver şimdilik |
|
321 |
Speaking |
nothing to do with me expr.
|
benimle bir ilgisi yok |
|
322 |
Speaking |
what does it have to do with me? expr.
|
benimle ne ilgisi var? |
|
323 |
Speaking |
how do you deal with this smell? expr.
|
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? |
|
324 |
Speaking |
do you think I slept with this girl? expr.
|
bu kızla yattığımı mı düşünüyorsun? |
|
325 |
Speaking |
what do you think is wrong with me? expr.
|
benim sorunum ne sence? |
|
326 |
Speaking |
what do you think is wrong with me? expr.
|
benim neyim var sence? |
|
327 |
Speaking |
what does that have to do with anything? expr.
|
bunun konumuzla ne ilgisi var? |
|
328 |
Speaking |
how do you deal with this smell? expr.
|
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
|
329 |
Speaking |
what am I supposed to do with this? expr.
|
bununla ne yapmam gerekiyor? |
|
330 |
Speaking |
try to make do with this for now expr.
|
bununla idare ediver şimdilik |
|
331 |
Speaking |
what would make me happy has nothing to do with money expr.
|
beni mutlu edecek şeyin parayla ilgisi yok |
|
332 |
Speaking |
do with it for now expr.
|
bununla idare ediver işte |
|
333 |
Speaking |
how do you deal with that smell? expr.
|
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
|
334 |
Speaking |
what's that got to do with me? expr.
|
benimle ne ilgisi var? |
|
335 |
Speaking |
do you still want me to go with you? expr.
|
hala seninle gelmemi istiyor musun? |
|
336 |
Speaking |
how do you get along with him/her? expr.
|
onunla aran nasıl? |
|
337 |
Speaking |
what i do with him is none of your business expr.
|
onunla ne yapacağım seni hiç ilgilendirmez |
|
338 |
Speaking |
what's that got to do with me? expr.
|
ne alakası var benimle? |
|
339 |
Speaking |
what are you going to do with it? expr.
|
ne yapacaksın bununla? |
|
340 |
Speaking |
who do you stay with? expr.
|
kiminle kalıyorsun? |
|
341 |
Speaking |
what did you do with my son? expr.
|
oğluma ne yaptınız? |
|
342 |
Speaking |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? |
|
343 |
Speaking |
who do you want to work with? expr.
|
kimlerle çalışmak istiyorsun? |
|
344 |
Speaking |
what's it got to do with it? expr.
|
ne alakası var |
|
345 |
Speaking |
who do you live with? expr.
|
kiminle birlikte yaşıyorsun? |
|
346 |
Speaking |
do you get along with him/her? expr.
|
onunla aran nasıl? |
|
347 |
Speaking |
who do you live with? expr.
|
kiminle yaşıyorsun? |
|
348 |
Speaking |
who do you want to work with? expr.
|
kiminle çalışmak istiyorsun? |
|
349 |
Speaking |
that wouldn't have anything to do with it expr.
|
onunla bir alakası yoktur |
|
350 |
Speaking |
do you have some sort of connection with him? expr.
|
onunla herhangi bir şekilde bir bağlantın var mı? |
|
351 |
Speaking |
I have nothing to do with him expr.
|
onunla işim olmaz |
|
352 |
Speaking |
what does it have to do with me? expr.
|
ne alakası var benimle? |
|
353 |
Speaking |
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
|
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü? |
|
354 |
Speaking |
do you think I slept with that girl? expr.
|
o kızla yattığımı mı düşünüyorsun? |
|
355 |
Speaking |
with whom do you wish to speak? expr.
|
kiminle görüşme istemiştiniz? |
|
356 |
Speaking |
I'm sorry but what does this have to do with us? expr.
|
kusura bakmayın ama bunun bizimle ne ilgisi var? |
|
357 |
Speaking |
do you want me to come with you? expr.
|
seninle gelmemi ister misin? |
|
358 |
Speaking |
what am I going to do with you? expr.
|
seninle ne yapacağım ben böyle? |
|
359 |
Speaking |
what's that got to do with you? expr.
|
seni neden ilgilendiriyor? |
|
360 |
Speaking |
it has nothing to do with you expr.
|
seninle ilgisi yok |
|
361 |
Speaking |
it doesn't have anything to do with you expr.
|
seninle bir ilgisi yok |
|
362 |
Speaking |
do you kiss your momma with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı anneni öpüyorsun? |
|
363 |
Speaking |
do you eat with that mouth? expr.
|
(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı yemek yiyorsun? |
|
Trade/Economic |
|
364 |
Trade/Economic |
do away with v.
|
tasfiye etmek |
|
Slang |
|
365 |
Slang |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokabileceğini söylemek |
|
366 |
Slang |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokabileceğini söylemek |
|
367 |
Slang |
tell someone what to do with something v.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokmasını söylemek |
|
368 |
Slang |
tell someone what to do with something v.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokması gerektiğini söylemek |
|
369 |
Slang |
do time with someone v.
|
hapiste beraber/birlikte olmak/yatmak |
|
370 |
Slang |
tell someone where to put (or what to do with) something v.
|
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek |
|
371 |
Slang |
tell someone where to put (or what to do with) something v.
|
(birine) al bir tarafına sok demek |
|
372 |
Slang |
tell someone where to put (or what to do with) something v.
|
(birine) münasip bir yerine sok demek |
|
373 |
Slang |
tell someone where to put (or what to do with) something v.
|
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|
374 |
Slang |
who the hell do you think you are fucking with? expr.
|
kime bulaştığını sanıyorsun lan? |
|
375 |
Slang |
who the hell do you think you are fucking with? expr.
|
kiminle uğraştığını sanıyorsun lan? |
|
376 |
Slang |
who the hell do you think you are fucking with? expr.
|
sen kiminle dans ettiğini sanıyorsun? |
|
377 |
Slang |
who the hell do you think you are fucking with? expr.
|
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? |
|
378 |
Slang |
who the fuck do you think you are fucking with? expr.
|
sen kiminle dans ettiğini sanıyorsun? |
|
379 |
Slang |
who the fuck do you think you are fucking with? expr.
|
sen kiminle dans ettiğinin farkında mısın? |
|
380 |
Slang |
it has nothing to do with me expr.
|
benle ne alakası var? |
|
381 |
Slang |
it has nothing to do with me expr.
|
benimle ne alakası var? |
|
382 |
Slang |
it has nothing to do with me expr.
|
bana giren çıkan ne? |
|