| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | deteriorate v. | kötüleşmek | ||
|
Instead of improving, trade terms between the European Union and the ACP countries have deteriorated. Avrupa Birliği ile ACP ülkeleri arasındaki ticaret koşulları iyileşmek yerine daha da kötüleşmiştir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | deteriorate v. | kötüye gitmek | ||
|
Her health deteriorated quicker than expected. Sağlığı beklenenden daha çabuk kötüye gitti. More Sentences |
||||
| General | deteriorate v. | kötüleşmek | ||
|
MARAD has reported many of the ships to be in a deteriorating condition. MARAD gemilerin birçoğunun durumunun kötüleştiğini bildirmiştir. More Sentences |
||||
| General | deteriorate v. | bozulmak | ||
|
We need to remain vigilant so that the relatively good human rights situation in the EU does not deteriorate. AB'deki nispeten iyi insan hakları durumunun bozulmaması için tetikte olmamız gerekmektedir. More Sentences |
||||
| General | deteriorate v. | durumu kötüye gitmek | ||
|
No one can deny that the air traffic situation has deteriorated. Hava trafiğindeki durumun kötüye gittiğini kimse inkâr edemez. More Sentences |
||||
| Common Usage | ||||
| Common Usage | deteriorate v. | bozulmak (sağlık/durum vb) | ||
| Common Usage | deteriorate v. | fenalaşmak | ||
| General | ||||
| General | deteriorate v. | kötüleştirmek | ||
| General | deteriorate v. | gerilemek | ||
| General | deteriorate v. | alçalmak | ||
| General | deteriorate v. | bozmak | ||
| Technical | ||||
| Technical | deteriorate v. | kalitesi veya değeri azalmak | ||
| Military | ||||
| Military | deteriorate v. | gerilemek | ||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | (one's health) to deteriorate v. | sağlığı kötüleşmek | ||
|
His health continued to deteriorate. Sağlığı kötüleşmeye devam etti. More Sentences |
||||
| General | deteriorate beyond recovery v. | düzenini kaybetmek | ||
| General | deteriorate beyond recovery v. | çığırından çıkmak | ||
| General | one's eyesight deteriorate v. | gözleri bozulmak | ||
| General | one's eyesight deteriorate v. | gözü bozulmak | ||
| General | (one's health) to deteriorate v. | sağlığı kötüye gitmek | ||
| General | one's health deteriorate v. | sağlığı bozulmak | ||
