| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | debating n. | tartışma | ||
|
We are not concerned here with the EU's liability legislation, which we are in the process of debating elsewhere. Burada, başka bir yerde tartışma sürecinde olduğumuz AB'nin sorumluluk mevzuatıyla ilgilenmiyoruz. More Sentences |
||||
| General | debating n. | tartışmaya katılma | ||
|
The European Union itself is not participating in the debate, but Europe is certainly involved. Avrupa Birliği'nin kendisi bu tartışmaya katılmıyor ama Avrupa kesinlikle bu tartışmanın içinde. More Sentences |
||||
| General | debating adj. | tartışmayla ilgili | ||
|
I see two problems with this morning's debate. Bu sabahki tartışmayla ilgili iki sorun görüyorum. More Sentences |
||||
| General | debating adj. | tartışan | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | debates and debating n. | tartışma |
| General | debating society n. | münazaralar düzenleyen kurum |
| Politics | ||
| Politics | debating chamber n. | yasama meclislerinin müzakere odası |
